ABD’nin kucağında solculuk oynayan acınası soytarılar

Amerika’nın kucağında solculuk oynayanlar

Ruhlarını şöhrete, ideolojilerini koltuğa satmış olan insan sefaletleri…

Utanıp arlanmadan toplanmışlar, adlarını da “Emek ve Özgürlük İttifakı” koymuşlar.

Emekle, emekçiyle ne ilginiz var sizin?

İşçi Sınıfımızı, emek yaratan, alınteriyle geçim sağlayan emekçileri; medyaya düşen resimlerinin dışında görmüşlüğünüz, bilmişliğiniz var mı hiç?

Özgürlükçüymüş bunlar. Kimin özgürlüğü ülen!

“İnsan soyunun başdüşmanı ABD Emperyalist Haydudu”nun dünyayı yağmalama, yakıp yıkma özgürlüğü mü?

Bunların alayı Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi PKK-HDP’nin kolları altına sığınmış, oradan şefaat dilenen, acınası insanlardır.

Hepsi de HDP’nin sağdıçlığında gerdek rüyası görmektedir.

Peki HDP nedir?

Bırakalım kendileri anlatsınlar, ne olduklarını, kim olduklarını:

Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, Ahmet Türk Amerika’da… Açıklamaları aynen şudur:

“Amerika’dan Suriye’de bize rol vermesini istedik.” (3 Mayıs 2012)

Yer, Kandil. Newsweek’e Röportaj veren, Murat Karayılan… Dedikleri aynen şudur:

“Biz, Türklerin aksine Amerika’ya düşman değil, dostuz. Yedi bin silahlı savaşçımızı-gerillamızı ABD’nin emrine verebiliriz”

PKK Avrupa Temsilcisi Zübeyr Aydar, yine Newsweek’e konuşuyor:

“Amerika uzaklardan gelen dostumuzdur. ABD’nin Irak’ta ve Ortadoğu’da yaptıklarını doğru buluyoruz.”

Abdullah Öcalan… Dediği şudur, Amerika’ya hitaben:

“Amerika, Ortadoğu’da etkin olmak istiyorsa Kürtlerle işbirliği yapmak zorundadır.”

NATO’nun “Parlamenterler Asamblesi”ne vekil vermelerini sevinçle ve övünçle açıklayan HDP’nin şu haberine bakın bir:

“HDP Genel Merkezinden yapılan açıklamada, Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir’in geçen yıl Kasım ayında seçildiği NATO-PA Güvenlik ve Teknoloji Eğilimleri Alt Komite Başkan Yardımcılığı’nın ardından, şimdi de Bükreş’te devam eden 2017 Sonbahar oturumunda NATO-PA Güvenlik ve Teknoloji Eğilimleri Üst Komite Başkan Yardımcılığı’na seçildiği belirtildi.”[1]

Ve Irak’ta, Suriye’de ne yapıyor bu PKK’nin PYD’si, YPG’si, SDG’si?

Amerikan Özel Kuvvetleri’nin komutası altında Irak ve Suriye’de Siyonist İsrail’e kardeş devletler kuruyor. Irak’ta Barzanistan kuruyor, Suriye’de PYD-PKK Kürdistanı devletini kuruyor. Ve buraları Amerika, yüz binlerce TIR dolusu hafif ve ağır silahlarla donattığı ordularla koruyor. “Bizim yerel ortaklarımız”, diyor bunlara.

Ve ne yapıyor bu vatandaşlar Kürt gençlerine?

“Biji Serok Obama!”, diye sloganlar attırıyor.

İşte tam da o günlerde aklı başında bir siyasi analist demişti ki; “Balkanlardan Çin’e kadar uzanan coğrafyada böyle bir slogan atacak ikinci bir ülke bulamazsınız.”

Yani arkadaşlar; Siyonist İsrail Amerika’yla nasıl etle tırnak gibi kaynaşıksa, PKK de, PYD de, YPG de, Barzanistan da aynen onun gibi kaynaşıktır.

10 yıl kadar önce PKK, düzenlediği uluslararası bir kadın konferansına davet ettiği Filistinli efsane gerilla Leyla Halid’in, Siyonist İsrail’in Filistin Halkına yaptığı katliamlara ilişkin açıklamasına şiddetle tepki göstermişti. PKK adına konuşan Leyla Zana, can dostları İsrail’e laf söylenmesine karşı çıkmış ve İsrail’i savunarak çemkirmişti Leyla Halid’e.

Hatırlayacaktır bazı arkadaşlar; bu PKK-HDP avanesi, 2020’de, ulusal kimliklerini Türk düşmanlığı üzerine inşa etmiş olan Burjuva Ermenistanlı Ermenilerle birlikte, İsviçre’de Sevr’in 100’üncü yıldönümünü kutlayıp Türkiye’yi lanetlediler. İşte kanıtı:

“Taşnaksutyun yani Ermeni Devrimci Federasyonu’nun geçen haftalardaki girişimleri ile Sevr Antlaşması’nın 100. yıl dönümünde uluslararası çapta imza toplandı. İmza nedeni ise sözde Ermeni soykırımının en büyük tazmini olarak Sevr Antlaşması’nın görülmesiydi. HDP Gençlik Meclisi de “çok doğal” olarak bu bildiriye imzacı olarak katıldı.”[2]

Demek oluyor ki arkadaşlar; bu PKK-HDP ve onların yörüngesinde solculuk oynayan zavallılar güruhu, tıpkı Fesli Deli Kadir ve Tayyipgiller gibi vatansız ve milletsizdir. Onlar da “Keşke Yunan Galip Gelseydi” diyenler tayfasındandır.

Ve yine başa dönelim…

Selahattin Demirtaş, TC Tarihinin en kitlesel, en meşru, en haklı barışçıl halk hareketlerinden biri olan Gezi İsyanı’mıza ilişkin olarak aynen şunu demişti:

“(…) Ama şöylesine bir hareket içerisine de girildi. ‘Bu şekilde hükümeti devirecek, darbeye doğru götürecek bir halk hareketini çıkarabilir miyiz? Ya da bu halk hareketini darbeye kanalize edebilir miyiz?’ Böyle bir arayış oldu. Bunu, biz hem sokaktaki gözlemlerimizle hem de arkadaşlarımızın tespitleriyle rahatlıkla ifade edebiliyoruz. Bu bir spekülasyon değil. Biz bu kısmına şiddetle karşı çıktık. Bu yüzden de bir mesafe koyduk. Buradan bir darbe çıkarmak isteyenlerle birlikte olmayız biz.”[3]

Bu karşıdevrimci halk düşmanı anlayışlarından dolayı Kürt illerinin halkının eyleme girmesini bloke ettiler, bildiğimiz gibi. Bu sebeple de korkusundan Kuzey Afrika’ya kaçmış bulunan Tayyip’in yerine vekil olarak bıraktığı Bülent Arınç’tan teşekkür aldılar.

Evet, arkadaşlar. İşte böyle bir hareketin kolları altına sığınıp solculuk oynayan, tabiî başlarındaki şefin (yani HDP’nin) buyruğunca da Amerika’ya karşı tık diyemeyen bir alay insan müsveddesi; kalkmışlar emekten, özgürlükten söz ediyorlar, solculuk oynuyorlar.

Hadi len, sahtekârlar, utanmaz arlanmazlar!

Siz kim solculuk, devrimcilik kim…

Sizler sıfır numara Amerikan uşağısınız, Amerikan piyonusunuz, Amerikan yalakasısınız…

Tabiî bu vatandaşların cibilliyeti böyle olunca, aynı kategoride yer alan Amerikancı devşirilmişler medyası da boydan boya açıyor ekranlarını, sayfalarını bu sefaletlere. Bunların laf ebeliğinde, kuru gürültü etmede ustalaşmış kadın ve erkeklerini, deprem profesörleriyle yarıştırırcasına kanal kanal gezdiriyorlar. (Tabiî biz deprem profesörü bilim insanlarına sonsuz saygı besleriz. Bu sefaletlerinse can kurtarırken hayatını kaybeden Meksikalı Proteo kadar olsun bir faydası dokunmamıştır halkımıza)

Tayyip’in Havuz Medyası da, ABD’nin 2010’da CHP’nin başına çöktürdüğü Sorosçu Kemal’in muhalifi oynayan “Mangır Medyası” da bu sahte-soytarı solcuları ekranlarında ağırlamak için yarış halindedir. Onlar da aslında şu mesajı veriyorlar, bilinçsiz, saf, cahil insanlarımıza:

“Solcu mu tercih etmek istiyorsunuz? Bakın işte bunlar solcu, sosyalist, icabında komünist. Görüyorsunuz işte ne kadar tehlikesiz, sevimli insanlar. Solcu dediğin böyle olur. Bunlara gönül rahatlığıyla oy verebilirsiniz. Bakın bunlar bizim geleneksel dostumuz ve müttefikimiz Amerika’ya karşı hiç olumsuz bir söz söylüyorlar mı? Tam tersine, Amerikan sevicidir bunlar da.”

Ve Kahraman Gerilla Che Guevara ne diyor arkadaşlar, 1967 yazında, Bolivya dağlarında Amerikan kuklası faşist Barrientos Diktatörlüğüne karşı savaşırken, Havana’da toplanan Tricontinental-Üç Kıta Konferansı’na gönderdiği mektupta ya da mesajda?

Aynen şunu:

“Emperyalizmin bir dünya sistemi olduğunu, kapitalizmin son aşaması olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız ve o dünya çapında yenilgiye uğratılmak zorundadır. Bu mücadelenin stratejik sonu, emperyalizmin yıkılması olacaktır. Bize, bu dünyanın sömürülenlerine ve azgelişmişlerine düşen pay, emperyalizmin temellerini ortadan kaldırmaktır: biz ezilen uluslar, onlara sermaye, hammadde, teknisyen ve ucuz emek vererek ve onlardan yeni egemenlik araçları olan yeni sermaye, silah ve her çeşit materyal alarak mutlak bir bağımlılık içine sürüklenmekteyiz.

“Bu stratejik hedefin temel unsuru tüm halkın gerçek kurtuluşu olacaktır. Pek çok olayda bu kurtuluş silahlı mücadeleyle gerçekleşecek ve Bizim Amerika’da sosyalist devrim kaçınılmaz olacaktır.

“Emperyalizmin yıkılması hedeflenirken, onun başını kimin çektiği kesinlikle belirlenmek zorundadır. Bu, ABD’den başkası değildir.

“(…) düşmandan nefret etmeyen bir halk vahşi bir düşmanı yenemez.

“(…)

“Ve insanlığın kurtuluşu uğruna verilen savaşın bayrağı altında, uluslararası proleter ordularla gerçek bir proletarya enternasyonalizmi geliştirmeliyiz.

“(…)

“Eğer dünyada ölümün kendi paylarına düşen kısmıyla ve müthiş trajedileriyle, her günkü kahramanlıklarıyla, emperyalizme bitmez tükenmez darbeler indirerek, dünya halklarının artan nefretiyle emperyalizmin güçlerini parçalamak için iki, üç daha fazla Vietnam gün ışığına çıksaydı, geleceğe daha güvenli bakabilirdik!

“Bizim her eylemimiz emperyalizme karşı bir savaş çağrısı ve insanlığın en büyük düşmanı ABD’ye karşı halkların birliği için bir savaş marşıdır.”

Fidel ne diyordu, arkadaşlar bu ABD Emperyalist Haydudu ve müttefikleri hakkında?

Aynen şunu:

“Bunlar tıpkı Nazi canavarları gibi, insanlığa karşı suç işlemişlerdir. Milyonlarca insanın ölümünden sorumludur bunlar. İkinci Dünya Savaşı sonrasında uyguladıkları politikalar, sömürü ve talan politikaları sonunda, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında ölen insanlardan çok daha fazla masum insanın hayatını kaybetmesine sebep olmuşlardır. O yüzden bunlar da Nürnberg benzeri bir mahkemede yargılanmalıdırlar.”

Ve DenizlerMahirler ne diyordu?

“Bizim düşmanımız ABD Emperyalistleri ve onların ülkemizdeki yerli işbirlikçileridir, ortaklarıdır.”

Önderimiz Hikmet Kıvılcımlı ne diyordu?

“Türkiye’yi 1950’den bu yana ABD Emperyalist Haydudu yönetmektedir.”

Ve biz de ne diyoruz, aynen bu Devrimci Önderlerimiz ve Ustalarımız gibi?

“ABD Emperyalist Haydudu, İnsanlığın en büyük düşmanıdır.”

Ve biz, devrimcilik hayatımıza adım attığımız günden bu yana, ABD Emperyalist Çakalına, onun müttefiki Avrupa Birliği Emperyalist Devletlerine ve bunların Türkiye’deki yerli işbirlikçilerine, ortaklarına karşı savaşmaktayız.

Her devrimcinin hatta her namuslu yurtseverin birinci görevi, bu emperyalist hayduda ve işbirlikçilerine karşı mücadele etmek, onları ülkemizden kovmak ve Türkiye’nin Tam Bağımsızlığını sağlamak olmalıdır. Bu emperyalist çakalları siyasileriyle, NATO’larıyla, IMF ve Dünya Bankası gibi finans örgütleriyle, askeri üsleriyle, tekelci şirketleriyle birlikte ülkemizden kovmak için mücadele ediyoruz, savaşıyoruz.

Çünkü arkadaşlar; ABD Emperyalist Haydudunun, onun tekelci şirketlerinin ve her türden ve boydan yerli işbirlikçi hainlerinin güçleri öylesine etkin ve baskındır ki, bunun yanında Meclis de, seçimler de birer gölgeden, birer kukladan, birer oyundan başka hiçbir şey değildir.

İşte bu sebepten de halkımız, Gerçek Devrimcilerin önderliğinde bu yerli-yabancı hainlere, halk düşmanlarına, vatan millet düşmanlarına karşı bir ölüm kalım savaşına girmek mecburiyetindedir.

Ya kazanacağız, bunları tıpkı Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızda olduğu gibi “Geldikleri gibi göndereceğiz” ya da bunların kulu kölesi olup Amerika’nın yarısömürgesi olarak kalmaya devam edeceğiz. Üçüncü bir şık yoktur asla…

Fakat biz, “Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense ölmek yeğdir”, diyen Kıvılcımlı’nın yoldaşları ve devamcılarıyız. Bedeli ne olursa olsun savaşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Ve en sonunda bu hain gücü, hain işbirlikçileriyle birlikte yeneceğiz!

İşte böyle bir savaş stratejisi belirleyebilen tek devrimci hareket biziz Türkiye’de. Dolayısıyla da tek Gerçek Devrimci Hareket biziz, arkadaşlar.

Savaşacağız sonuna kadar. Başka yolu yok…

Ne diyordu korkusuz, yiğit şairimiz Ahmet Arif?

Bu namustur künyemize yazılmış,

Bu da sabır, ağulardan süzülmüş.

Sabırla, kararlılıkla, heyecanla, bilimle ve bilinçle savaşmaya devam…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

17 Mart 2023

Nurullah Efe Ankut
HKP Genel Başkanı

[1]http://www.hurriyet.com.tr/gundem/hdpli-ziya-pir-nato-pa-ust-komite-baskan-yardimcisi-oldu-40603786

[2]https://www.veryansintv.com/gokce-gokcen-kimdir-taniyalim-sevrin-chp-baskan-yardimcisiyla-ne-ilgisi-var/

[3] https://www.odatv4.com/guncel/agactan-devrim-diyen-demirtas-gezi-direnisine-bakin-ne-demisti-1507141200-61762