Bu ABD devşirmelerinin tamamı; Kuvayimilliye, Mustafa Kemal, İnönü ve Laik Cumhuriyet düşmanıdır ve de ABD tarafından oynatılmaktadır

Ya, bu Amerikan devşirmesi Sorosçu insan sefaletine koca CHP’den dur diyecek bir tek kişi çıkmayacak mı?

Yahu bu Sorosdaroğlu Hacı Kemal, Mustafa Kemal’lerin, İnönü’lerin CHP’sini bugünkü Tayyipgiller iktidarıyla özdeşleştiriyor. Şunun yaptığı namussuzluğa bakın ya…

Bu kadarını ne Tayyip yaptı ne Davidson Ahmet yaptı ne Bebecan Ali yaptı. Yazık ülen CHP yöneticileri, yazık sizin insanlığınıza…

Biz boşuna demiyoruz yıllardan bu yana bu Sorosdaroğlu Kemal’in bir Mithat Sancar’dan, bir Pervin Buldan’dan zerre miktarda olsun bir farklılığı yoktur, diye. Onlar yani HDP’liler hiç değilse açık oynuyorlar. Neyseler öyle görünüyorlar. Adamlar Sevrci. Kuvayimilliye’ye de, Mustafa Kemal’e de, İnönü’ye de, Laik Cumhuriyet’e de düşman.

Fakat bu Sorosdaroğlu Kemal Efendi, onlarla aynı görüşte olmasına rağmen ihanetini ve namussuzluğunu bir veledi zina gibi karnında gizliyor. Sürekli uygun zaman ve zemin yokluyor. Onu bulduğuna kanaat getirdiği anlarda da kusmaktan, azar azar da olsa geri durmuyor.

Şunun söylediklerine bir bakın ya… Hem de 10 Ocak tarihli CHP Grup Toplantısında:

***

Şimdi iki şeye halkımızın dikkatini çekmek isterim. Birincisi; biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bize düşeni cesurca yaptık, kan kusup kızılcık şerbeti içtik ama değişmeyi bildik ve başardık. Her değişim önce içerden başlar, sonra dışarıya taşar. İç reformlarımızı yapmayı başardık. Önce biz özgürleştik, sonra da özgürlükçü olduk.

Kolay olmadı bu dostlar; her taraftan şikâyetler geldi, inanın hiç kolay olmadı ama önemli olan zoru başarmaktı ve biz zoru başardık. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi, gerçek anlamda halkın partisidir, halkın partisidir, halkın partisidir…

Biz böyle yaptık; statükoyu bıraktık, değişimden yana olduk, değişimi savunduk, özgürlüğü savunduk. Bize oy vermeyen kişiler haksızlığa uğradığında onların yanında olduk, onlarla kucaklaştık. Var olan geçmişteki bütün olayları oturduk, düz mantıkla, aklı başında hepimiz bir şekliyle analiz ettik.

Peki, Erdoğan ne yaptı? Eleştirdiği her şeye, dün eleştirdiği her şeye şimdi bizzat kendisi dönüştü. Korkunç bir tiran oldu. Militarizmin savunucusu oldu. Artık statükocu söylemlerden öteye gitmiyor onun söylemleri. Korkunç yapılarla hizalandı, değişimin önüne büyük bir engel olarak çıktı. Öyle bir sistem kurdu ki, dün beni siyasal olarak eleştirirken, kendisini askerlere alkışlatır oldu. Askerlerin alkışlaması inanın şahsen hiç umurumda değil ama devlet açısından büyük bir çürümüşlük göstergesidir bu. Bir daha ifade edeyim: Askerin beni alkışlamasını asla istemem, böyle bir niyetim de yoktur ama yalan dolan söyleyeni eğer bir asker alkışlıyorsa devletin çürüdüğünü orada görüyoruz. Açık ve net söylüyorum!

Etrafınıza siyaset koridorlarında kariyer devşiren askerler koyarsanız… Bir daha söylüyorum; etrafınıza siyaset koridorlarında kariyer devşiren askerler koyarsanız, elinizde bol yıldızlı, bol apoletli Ortadoğu üniformaları kalır. Unutmayın ki, bol apoletli Ortadoğu askerleri savaşlardan, cephelerden kaçtılar. Kariyerist kafadan asla ve asla hayır gelmez. Onun için komuta kademesi haddini bilsin, siyaset askerin işi değildir! Bir daha söylüyorum, siyaset askerin işi değildir. Herkes haddini bilecek Herkes bulunduğu makamın ne olduğunu anlayacak!

Siyaset mi yapmak istiyorlar? Çıkarsınlar o kutsal üniformayı, hizalansınlar Erdoğan’ı yanına, Perinçek’e de takılsınlar; Erdoğan artık o dünyaların adamı, beraber olsunlar.

Sevgili arkadaşlarım, sevgili halkım; açık söylüyorum, biz değiştik, biz halkın partisiyiz. Biz hangi yanlışları terk ettiysek, artık saray tam odur. Statükocu, antireformcu, antiözgürlükçü Kenan Evren kafasına geldiler bunların tamamı, Kenan Evren’in hizasındalar.[1]

***

Bu her biri namussuzluk kokan, onursuzluk kokan, ahlâksızlık kokan sözlerden hiç mi rahatsız olan çıkmadı ya CHP Grubundan?

Besbelli ki çıkmamış. Çıksaydı, sanırız medyaya yansırdı. Onlar da koltuğu, makamı, ünü, pozu her şeyden önde tuttukları için ve ayda 73 bin 379 TL, hem milletvekilliği yapıp hem emekli olanları ise 125 bin 349 TL’lik mangırdan mahrum kalmak istemedikleri için bu Sorosçu ABD uşağının Mustafa Kemal’in, İnönü’nün Gerçek CHP’sine yönelik bu namussuzca değerlendirmesine ses çıkarmamışlar.

CIA’nın Avrupa ve Asya’dan sorumlu Şefi Nelson Ledsky’nin, “Biz Türkiye’de Meclisin her yerindeyiz”, diyerek iktidarıyla muhalefetiyle bunların tamamını kendilerinin oynattığını dile getirdiği bu sözde-fake vekiller, işte böylesine refah içinde yaşatılıyorlar Türkiye’de, halkımız işsizlik-pahalılık cehenneminde kıvrandırılırken.

Konuya ilişkin haber şöyledir. İsterseniz onu da aktarmış olalım bu vesileyle:

“Yeni zamla, milletvekillerinin maaşı 56 bin 445 liradan 73 bin 379 liraya yükseldi.

“EMEKLİ VEKİLE 125 BİN TL

“Geçen yılın ocak ayında 18 bin 860 lira olan aylıkları geçen temmuzda memur katsayısına bağlanarak 39 bin 977 liraya çıkarılan emekli vekillerin aylığı ise 51 bin 970 lira oldu. Son bir yılda milletvekili emeklilerine yapılan zam yüzde 176’yı buldu. Halen hem milletvekilliği yapan hem de emekli milletvekili olanların aylık geliri ise 125 bin 349 liraya çıktı. Yüzde 30’luk zamla emekli TBMM başkanları ile emekli başbakanların aylığı 43 bin 715 liradan 56 bin 830 liraya, emekli cumhurbaşkanı yardımcılarıyla emekli bakanların aylığı da 39 bin 977 liradan 51 bin 970 liraya yükseldi. Yeni zamlarla birlikte, son 1 yılda milletvekillerine 33 bin 542 TL, milletvekili emeklilerine 33 bin 110 TL zam yapılırken en düşük işçi emeklilerinin aylığına 3 bin TL, en düşük memur emeklilerinin aylığına da 3 bin 465 lira zam yapıldı.”[2]

Daha önce de yazmıştık kaç kez. Medyanın yıllar önce gündeme taşıdığı haberlere göre bu Sorosçu Kemal, tüm milletvekili adaylarını, yanına kendisiyle aynı çamurdan yoğurulma iki kişi daha alarak üç kişilik bir ekiple belirliyormuş.

O zamanlar Sorosçu, medyanın bu haberine yönelik tık diyemedi. Hatırlayacaksınızdır arkadaşlar; bu Sorosçu sefalet, 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde, parti yönetiminden hiç kimseye danışmadan, o zamanlar kankisi olduğu Devlet Bahçeli’nin önerisiyle TV ekranlarına çıkıp “Cumhurbaşkanı adayımız Ekmeleddin İhsanoğlu”, diyebilmişti. O anda CHP Genel Başkan Yardımcısı olan Muharrem İnce de; “Ben partimizin Cumhurbaşkanı adayını herkes gibi televizyonlardan öğrendim”, demişti.

Yani böylesine önemli bir kararı bile tek başına düşük orta zekâsıyla alıp açıklayabilmişti. Buna tepki gösteren içtenlikli CHP’li aydınlara da; “Tıpış tıpış sandığa gidip oyunuzu adayımıza vereceksiniz”, diyerek hakaretamiz bir saldırıda bulunmuştu.

Şimdi bu açıklamasının da parti yönetiminin “yetkili organ”larının görüşüp oluşturduğu bir değerlendirme olduğunu sanmıyoruz. Kendi başına çıkıyor, böyle zırvalamalarda bulunuyor. Yanı başındaki akıldaneleri de Ünal Çeviköz, Oğuz Kaan Salıcı, Erdoğan Toprak, Selin Sayek Böke, Tuncay Özkan, Mahmut Tanal, Özgür Özel ve “TR 705” gibi Mustafa Kemal, İnönü ve Laik Cumhuriyet düşmanlarıdır.

Yahu bu Sorosçu hainin CHP’nin başına nasıl çöktürüldüğünü, Eski CHP’nin Genel Başkan Yardımcılarından Onur Öymen çok açık biçimde ortaya koymuştu. Aynen şöyle demişti:

“CHP’nin eski Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Wikileaks belgelerinde CHP’yi Deniz Baykal’a kaset komplosunu anlattı. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na CHP’yi hedef alan raporları okuttuğunu belirten Onur Öymen, “Kemal Bey, ‘Aaaa öyle mi?’ diye tepki gösterdi. Kaset komplosu yokken belgeler vardı” diye konuştu. CHP ile ilgili Wikileaks belgelerine değinen Onur Öymen, “Hillary Clinton bir telgraf gönderiyor ve Kılıçdaroğlu’nun adını zikrediyor. Bu telgraftan anlıyoruz ki Amerika, Türkiye için yeni bir muhalefet lideri arayışına girmiş. Direk ‘Kılıçdaroğlu gelsin’ denmiyor ama adı ilk defa orada zikrediliyor” açıklamasında bulundu.

“Akşam gazetesinden Ercan Öztürk’e konuşan Onur Öymen’in açıklamaları şöyle:

“(…)

“Üç senaryodan bahsediliyor. Birinci senaryo Türkiye bir İslam devleti olacaktır. İkinci senaryoda 2011’de darbe olacak. Üçüncü senaryo ise iç siyasette değişiklikler olacak, Baykal istifaya zorlanacak. Bunu yazdıkları tarih ise Ekim 2008. 60-70 sayfalık bu raporu 2009 başlarında bana getirdiler.

“İSMİNİ İLK CLİNTON ZİKREDİYOR

“Bu raporları hem Deniz Baykal hem de Kemal Kılıçdaroğlu’na okuttum. Sivil toplum kuruluşunun hazırladığı bir rapor diye bir değer vermediler. Kemal Bey, ‘Aaaa öyle mi?’ diye tepki gösterdi. Kaset komplosu yokken belgeler vardı. Arkasından CHP’de yönetim değiştikten sonra Wikileaks belgeleri sızdı. 248 bin sayfanın 48 bini Türkiye’yle, 6 bini ise CHP’yle ilgiliydi. CHP’den bahsederken de sürekli ‘Kemalist’, ‘Milliyetçi’ diye sıfatlar koyuyor. Orada dönemin Amerika Büyükelçisi “Bütün kötülüklerin sebebi Deniz Baykal’dır. Onun için Baykal gönderilmelidir. Yerine de makul biri getirilmelidir” deniliyor. Daha sonra Hillary Clinton bir telgraf gönderiyor ve Kılıçdaroğlu’nun adını zikrediyor. Bu telgraftan anlıyoruz ki Amerika, Türkiye için yeni bir muhalefet lideri arayışına girmiş. Direk ‘Kılıçdaroğlu gelsin’ denmiyor ama adı ilk defa orada zikrediliyor.”[3]

Açıkça görüldüğü gibi, arkadaşlar; ABD Emperyalist Çakalı, nasıl kısmen de olsa Laik olan Cumhuriyet’i yıktırmak için Tayyipgiller’i devletin tepesine çöktürmüşse, Mustafa Kemal’lerin, İnönü’lerin CHP’sini tersyüz ederek ortadan kaldırmak için de bu Sorosçu Kemal ve avanesini CHP’nin tepesine çöktürmüştür.

Yahu Baykal’a bir kaset komplosu yapılarak bu Sorosçu’nun CHP’nin tepesine tünetileceğini adamlar tâ 2008’de yani olayın gerçekleşmesinden iki sene önce belirleyip karara bağlamışlar. Düşünün arkadaşlar; bu sefaletlerin CHP’nin başına nasıl getirileceğine varıncaya kadar belirlemiş, Emperyalist Haydut.

Yine CHP Başkanlığı için Sorosçu’nun karşısına çıkmaya niyetlenen CHP Samsun Milletvekili Dr. Haluk Koç’u da ABD Emperyalistlerinin öldürmek istediklerini, hasbelkader beli kırılarak ölüm suikastından sağ çıktığını konu etmiştik, daha önce birkaç kez. Yani arkadaşlar; bu ABD devşirmesi, bu Sorosçu, asla masum biri değil. Tayyip kadar, Davidson Ahmet kadar, Bebecan Ali kadar karanlık biri. Ve aynı oranda ABD devşirmesi, ABD hizmetkârı. Tabiî yine hep söyleyegeldiğimiz gibi Kuvayimilliye, Mustafa Kemal, İnönü ve Laik Cumhuriyet düşmanı…

Şu utanmaza bakın ya. Cumhurbaşkanlığı adaylığı gibi bir konuda bile parti yöneticilerinden hiç kimseye danışmadan, hiç kimseyle konuşmadan tek başına karar alıp açıklama yapabiliyor. Yine Mustafa Kemal’lerin ve İnönü’lerin CHP’sini parti yönetiminden hiç kimseyle konuşmadan bugünün Tayyipgiller iktidarıyla eşleştirebiliyor. Ondan sonra da kalkıp özgürlükten, demokrasiden söz ediyor.

Ülen özgürlükçülüğün, demokratlığın, vicdan ve namusun zerresi var mı sende ya?..

Bu namus yoksunu, aslında devşiricisi, yapımcısı ve efendisi ABD Emperyalist Hayduduna mesaj veriyor, arkadaşlar. Yani; “Ben Mustafa Kemal’leri de, İnönü’leri de, onların CHP’sini de hallettim. Onların işini bitirdim. CHP’yi tam da senin istediğin çizgiye soktum. Yani bana verdiğin görevi başarıyla yerine getirdim. Artık beni gör”, diyor. “Tayyip’i çok kullandın. Bak biz de bu yaşa gelmişiz, biraz da biz hizmet edelim sana”, diyor.

Şu anki Yeni CHP’nin mensuplarından tık diyen olmadı Sorosçu Kemal’in bu hezeyanlarına karşı. Fakat hiç değilse Eski CHP’nin siyaseten emekli olmuş kadrolarından biri bir ses verebildi, arkadaşlar. O namuslu insan, eski CHP yöneticilerinden Kemal Anadol’du.

İşte Sorosçu’ya karşı ortaya koyduğu reddiyenin metni:

“Tehlikenin farkında mısınız?

“(…)

“KENAN EVREN KAFASI!

“Genel başkan son grup toplantısında aynen şunları söyledi: “Açık söylüyorum biz değiştik, biz halkın partisiyiz. Biz hangi yanlışları terk ettiysek, artık Saray tam odur. Statükocu, antireformcu, antiözgürlükçü Kenan Evren kafasına geldiler.” Bu konuşmayı yüreğim burkularak izledim. Demek benim partim CHP geçmişte, bugün AKP’nin yaptığı yanlışların sahibiymiş! Ve daha da ötesi antireformcu, antiözgürlükçü Kenan Evren kafasındaymış!

“12 Mart ve 12 Eylül zindanlarında, sıkıyönetim mahkemelerinde faşizme karşı göğüs göğüse mücadele eden CHP kadroları adına içim sızladı. Başı dertte olan Erdoğan işsizlikle açlığı halkın ve siyasetin gündeminden kaçırmaya çalışırken CHP ile ilgili böyle bir söylemin yararı ve gerekçesi merak konusudur. Ona gündemden kaçma yolunda bir fırsat yaratılmıyor mu?

“Çağdaş demokrasilerde partiler, bu tür ideolojik ve programatik değişiklikleri seçim döneminde değil, uygun ve geniş zaman diliminde gündemlerine getirirler. Örgütlerden başlayarak taslaklar üzerinde tartışılır. En üst organdaki yoğun görüşmeler sonucunda karara bağlanır. Partinin yetkili organlarında ve özellikle kurultayda görüşülüp karara bağlanmadan dile getirilen bu tür söylemler çok tehlikelidir. CHP için tehlikelidir, altılı masa için tehlikelidir, önümüzdeki seçimler için tehlikelidir!

“Tehlikenin farkında mısınız?”[4]

İlk çocukluk ve gençlik yıllarında tıpkı Tayyip gibi ezilmiş, itilip kakılmış, aşağılanmış olduğu için Sorosçu Kemal de Amerika tarafından kendisine güç ve yetki verilince, bir anda zıddına sıçrayıp Narsisistik Kişilik Bozukluğu mental hastalığına yakalanıp bu kapsamda değerlendirilen tavırlar sergilemeye başlamıştır.

Dikkat ederseniz, arkadaşlar; devamlı Tayyip gibi o da “ben, ben, ben”, diyerek kös davulun tokmağı gibi konuşur oldu artık. Ya “ben” diyor ya da Tayyip’in kendisine taktığı adla “Bay Kemal” diyor, “yapacak bütün bu işleri” diyor, vb. saçmalamalarda bulunuyor.

Psikolog ve psikiyatrlar, bu tür rahatsızlığı olan kişilere tanı koyarken değerlendirmeye aldıkları ölçütlerden biri de rahatsız şahsın bir konuşmasında ya da yazısında ne kadar sıklıkla “ben” birinci tekil şahıs zamirini kullandığıdır. Bu tavşan kadar yürek taşımayan ezik şahsiyetler, işte ABD Çakalı gibi, Avrupa Birliği Haydutları gibi büyük güçlerin kucağında oynamaya başlayınca, bir anda oldukları kişiliği unutup hep özlemini çektikleri bir kişiliğe bürünüveriyorlar. Narsisistik Kişilik Bozukluğuna yol açan önde gelen sebeplerden biri de budur.

Fakat bu güvenilmez, karanlık şahsiyetin, halkımızın deyişiyle “ne idüğü belirsiz” vatandaşın ve çevresindeki ekibin halkımız nezdinde bir karşılığının bulunmadığını, Tayyipgiller Faşist Din Devleti İktidarının bütün zulümlerine rağmen Yeni CHP’nin oy oranının bir sayı bile artmadığından anlayabiliyoruz.

ABD Emperyalist Çakalı sadece iktidarları belirlemiyor, arkadaşlar, daha önce de çok kez söylediğimiz gibi. Muhalefeti de kendisi belirliyor ve tamamını da kendisi oynatıyor. Ve hatta Sevrci Soytarı Sahte Sol’u bile kendisi belirleyip kendisi oynatıyor.

Ve işte bu sebepten, arkadaşlar; bu Amerikancı işbirlikçiler, hainler, satılmışlar güruhu, en sağcısından en solcusuna kadar bize düşmandır. Sanki farklı bir gezegenden gelmişiz gibi bize yadırgıyla ve korkuyla bakmaktadırlar ve hep uzak durmaktadırlar. Bizim eylemlerimiz, mücadelemiz o Amerikan uşakları tarafından hep yok sayılmaktadır, görülmemektedir, gösterilmemektedir.

İşte böylesine düşman bu Amerikancı işbirlikçiler ve sahte solcular güruhu, sahte muhalifler güruhu bize. Çünkü onların alayı “çevrimiçi” oynamaktadır. Hepsini konuşturan ABD Çakalı’dır.

Farklı olan yalnızca biziz. ABD-AB Emperyalist Haydutlarına, onların Ortadoğu’daki ileri karakolu Siyonist İsrail’e ve o haydutlar güruhunun Türkiye’deki her boydan ve soydan işbirlikçilerine, ortaklarına karşı olan sadece biziz. Dolayısıyla da Gerçek Devrimciler sadece biziz. Mustafa Suphi ve On Beşler’in, Denizler’in, Mahirler’in, Kıvılcımlı’ların gerçek ve tek meşru mirasçısı ve onların bayrağını dalgalandıran sadece biziz. Ve devrim, bizim izlediğimiz yoldan gidilerek gerçekleşecektir. Tarih, Gerçek Devrimciler olarak sadece bizi yazacaktır, bizden söz edecektir.

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

16 Ocak 2023

Nurullah Efe Ankut
HKP Genel Başkanı

[1] https://chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-10-ocak-2023.

[2] https://www.sozcu.com.tr/2023/ekonomi/vekile-33-bin-asile-3-bin-tl-zam-7554799/

[3] http://odatv.com/bir-zamanlar-chpnin-iki-numarasi-olan-isimden-flas-kilicdaroglu-iddiasi-2401171200.html.

[4] https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/tehlikenin-farkinda-misiniz-kemal-anadol-2021838.