Taksim-İstiklal saldırısını kim yaptı ülen?
İkisi 9 ve 12 yaşlarında çocuk 6 masum insanımızı kim katletti?
PKK-PYD-YPG, diyorsun, öyle mi?
Onlar; “Bizimle ilgisi yok bu saldırının”, diyor. Bu bombalı çantayı bırakan Ahlam Albashır adlı 23 yaşındaki kızın Kürtlükle de Suriyelilikle de ilgisi yok, diyorlar. Bu kızın mensup olduğu aile IŞİD saflarında savaşmak için Suriye’ye gelmiş-getirilmiş olan bir ailedir, diyorlar. Ve bu kızın üç erkek kardeşi IŞİD saflarında savaşırken ölmüştür, biri de yaralı olarak kurtulup kaçmıştır, şu anda da Türkiye’nin yönetip beslediği ÖSO-Suriye Milli Ordusu saflarında komutan olarak görev yapmaktadır, diyorlar. Dolayısıyla da bu kızla ve ailesiyle bizim asla dostane bir ilişkimiz olmadığı gibi bunlar bizimle savaşan düşman saflarında yer almıştır hep, diyorlar.
Senin bütün bu söylenenlere cevabın ne?
Yayın yasağı getirmek, değil mi?
Bak, Mecliste PKK’nin siyasi plandaki temsilcisi olan HDP’nin de dahil olduğu muhalefet grubu, bu konuyu araştırmak üzere bir Araştırma Komisyonu kurulsun, diyor.
Sen ne diyorsun bu öneriye karşı Kaçak Saray’ının Arka Bahçeli’siyle birlikte?
Hayır kurulmasın, yani bu konuyu Meclis araştırmasın. Dolayısıyla da bu konunun gerçeği ortaya çıkarılmasın. Biz ne diyorsak herkes ona inansın; böylelikle de 2015 7 Haziran sonrası oynadığımız oyunu, çevirdiğimiz dümeni çeviriverelim. Türkiye Halkı da ahmak ya zaten. Eski Avrupa Birliği Bakanınız, şimdiki Çek-Prag Büyükelçiniz, Ayakkabı Kutucu Egemen Bağış’ın deyişiyle “Bakara Makara iki ayet salladık mı peşimize takılır gelir, biz ne yaparsak yapalım”, diye düşünüyorsunuz, planlar kuruyorsunuz, değil mi?
Siz de bu saldırının öcünü güya almak için efendiniz ABD onaylı, şu anki kankiniz Putin onaylı hava ve kara harekâtları yaparsınız Suriye’ye; millet de der ki; “Vay be! Reis büyük başkomutan, dünya lideri. Yine bütün dış düşmanlara rağmen dediğini yaptı. Bize de artık gidip sandıkta ona oy vermek düşer.”
Bu arada yüzlerce hatta binlerce halk çocuğu, sivil ya da asker, ölmüş, yok yere hayatını kaybetmiş, umurunuzda mı sizin?
Muhakkak ki değil. Sizin tek derdiniz başta Kaçak Saray’ınız gelmek üzere saraylarınızı, saltanatlarınızı korumak, sürdürmek; avrolarla, dolarlarla, altınlarla doldurduğunuz; sıralanmış, üst üste yığılmış, dağlar gibi görünüm veren küplerinizin güvenliğini sağlamaktır.
Bu uğurda Türkiye yok olmuş, ne umurunuz olur sizin…
Ne demişti 2015 7 Haziran’ı sonrasındaki Başbakanınız Davidson Ahmet?
İşte şunu:
***
Videonun Tapesi
Ahmet Davutoğlu: Şimdi, anketler geliyor… Öncesinde, beyanname sonrasında anket yaptık, Ankara’daki terör saldırısı sonrasında ve kamuoyunun nabzını tutuyoruz. Oylarımızda bir yükseliş trendi var.
Sunucu: Sonuç geldi mi, anket var mı?
Ahmet Davutoğlu: Geldi tabiî, var. Ama şimdi birçok anket olduğu için onları şimdi tek tek değerlendirmek…
Sunucu: Benim kastım saldırıdan sonra.
Ahmet Davutoğlu: Saldırıdan sonra da yüzde 43-44 bandına doğru da bir yükselme trendi devam ediyor bizim oylarımızda. Tek bir orana bunu bağlı kılmak istemiyorum çünkü birçok veri var bu arada, birçok yerden gelen. Önemli olan burada bizim, burada bizim önemli olan hedefimiz, Ak Parti’nin tek başına iktidarı getirecek bir sonucu elde etmesi.
Sunucu: 43-44 bunu sağlıyor mu?
Ahmet Davutoğlu: Bir araştırma sorduğunuz için söylüyorum yoksa dediğim gibi, sürekli yükseliş trendinde olan bir eğilim var. (https://www.dailymotion.com/video/x6hwf41)
***
2015’in 7 Haziran’ıyla 1 Kasım’ı arasında, 2 bini aşkın Türk ve Kürt genci ve hatta Ankara Gar Katliamı’nda vb. katliamlarda görüldüğü gibi çocuğu, işte sizin bu oylarınızı artırmayı amaçlayan kanlı planınız yüzünden hayatını kaybetti. Başta Diyarbakır gelmek üzere pek çok Kürt şehri bombalarla, kurşunlarla delik deşik edildi. Kürt illerinden pek çok insan yerini yurdunu terk edip Batıya göç etme ihtiyacı duydu.
Sosyal Psikolojinin yüzde yüz kesinliğe sahip bir gözlem-araştırma sonucu vardır ki bu tür durumlarda yani insanlar can kaygısına düşürüldükleri hallerde kendilerince en güvenli görülen, en güçlü görülen limanlara yönelirler.
Türkiye’de de o günlerde oy potansiyeli açısından birinci parti AKP’ydi. 7 Haziran Seçimleri sonucunda yüzde 40,9 oy almış görülüyordu. Tabiî bunun bir bölümü hile hurdayla, kandırmacayla, kanunsuzluklar yaparak alınmış oylardı. Ama yine de AKP en güçlü parti görünümündeydi.
İşte insanlarımız, yukarıda andığımız psikolojik kaygıdan dolayı 1 Kasım’da aslında o an yaşadığı felaketler sürecinin planlayıcısı, dolayısıyla da müsebbibi olan AKP’ye yöneldi ve onu, yüzde 49’luk oy oranıyla tek başına iktidar olabilecek güce kavuşturdu yeniden. Tabiî işin içinde yine seçim hileleri vardı ama Kaçak Saray avanesi bu işte o denli ustalaşmıştı ki bu hilelerini saf, cahil, bilinçsiz insanlarımıza kolayca yutturabiliyordu.
İşte bu kanlı oyun Tayyipgiller’in pek hoşuna gitti. 7 Haziran’da kaybettikleri ve tek başlarına hükümet kurma gücünü yitirdikleri bir seçimi geride bırakıp yeniden sandıktan zaferle çıkmayı başarabilmişlerdi.
Tayyip ve avanesi, bu sayede 7 yıl daha devran sürdü Türkiye’de. Tabiî tahribatını ve yıkımını katbekat arttırdı bu arada. Laik Cumhuriyet’i yıkıp enkaz yığınına döndürdü. Türkiye’de “İkili Devlet” oluşturdu: Birincisi yıkılan eski Türkiye Cumhuriyeti, ikincisiyse merkez üssü Kaçak Saray olan Tayyipgiller Faşist, Ortaçağcı Din Devleti. Tıpkı Nazi Almanya’sında olduğu gibi İkili Devlet vardır şu anda, arkadaşlar, Türkiye’de. Bu gerçeği netçe görüp kavrayamazsak, Türkiye’nin hiçbir gerçekliğini netçe kavrayamamış oluruz.
Tayyipgiller, Jandarma başta gelmek üzere Ordunun önemli bir bölümünü, Polisi, İstihbaratı, Yargıyı ve Eğitimi artık inşa etmekte oldukları bu Tayyipgiller Ortaçağcı Faşist Din Devleti’ne aktarmakta, bağlamaktadırlar. Yaşanan en ağulu, kahredici süreç budur şu anda…
Eğer 2023 Seçimini kazanırlarsa da çökerttikleri eski Türkiye Cumhuriyeti’nin mezar taşını dikmiş olacaklardır. Hesapları bunun üzerine kuruludur. Böylelikle de Narsisistik Antisosyal Kişilik Bozukluğu, buradan kaynaklanan Mitomanik Kişilik Bozukluğu ve Kriminal Psikopatik Kişilik Bozukluğu mental hastalıklarına sahip Kaçak Saraylı Tayyip, bu Ortaçağcı Faşist Din Devleti’nin Halife Sultanı olacaktır. Tabiî ölünceye kadar da Kaçak Saray’daki Saltanatını sürdürecektir.
Yani Saltanat kurmayı planlamışlar ve uygulamakla uğraşmaktadırlar bu Amerikan yapımı, halk düşmanı, vatan satıcı AKP’giller denen çıkar amaçlı, mafyatik suç örgütü.
Fakat bu hesap, bu kanlı ihanet oyunu bozulacaktır Hafızlar…
2015 Haziran’ındaki düzenbazlığınızı bu kez tutturamayacaksınız, halkımıza yediremeyeceksiniz…
Halkımız can derdine düşmüştür sizin yüzünüzden. Kuru ekmeğe, kuru soğana muhtaç hale getirilmiştir. Çarşıya pazara çıkamaz, filesi, selesi, sepeti, torbası dolu evine dönemez olmuştur insanlarımız.
Suriye’ye hava saldırıları da yapmış olsanız Amerika ve Rusya’dan izinli; yine aynı emperyalist güçler tarafından izinli kara harekâtı da başlatmış olsanız; bu numaralarınız size bir oy getirisi sağlamayacaktır.
Ayrıca da şuraya da bir bakar mısınız?
“72 terör yuvasını bombaladık F-16’larımızla” diyorsunuz; PYD Eşbaşkanı Salih Müslim diyor ki “9 kayıp verdik.”
Demek ki boş araziyi bombalamışsın sen. Yani ses bombalarından farklı pek bir etki yaratmamış harekâtınız. Kara harekâtınız da aynı sonucu verecektir.
Salih Müslim, damardan FETÖ’cü Erkam Tufan Aytav’ın YouTube kanalında şu tehdidi de savuruyor:
“Şu an Türkiye sınırına yakın bölgelerimizdeki cezaevlerinde-tutuklu kamplarında 50 bin savaş deneyimine sahip, her türlü silahı ustalıkla kullanma bilgi ve becerisinde olan tutuklu var. Eğer Türkiye bir kara harekâtı başlatırsa tabiî ki bu kampların güvenliğini sağlayamayız. IŞİD’liler buralardan kaçar. Doğallıkla da bizden yana gelmezler; Türkiye’ye yönelirler. Zaten de bunların bir bölümüyle İdlib’de Türkiye’nin ilişkileri halen devam etmektedir.”
Yani özetçe diyor ki Salih Müslim; Türkiye’nin başlatacağı bir kara harekâtı sonrasında bu 50 bin IŞİD savaşçısı Türkiye’ye dalar ve Türkiye’nin her bölgesine dağılır. Oralarda bunların neler yapacağını tahmin edersiniz artık…
İşte Kaçak Saraylı Psikozlu Reis’in ve avanesinin ve Davidson Ahmet’iyle Bebecan Ali’sinin yarattığı Suriye felaketi işte böylesine çok yönlü, çok boyutlu ağır sonuçlara yol açabilme potansiyeline sahiptir. Şimdi de hiç utanıp arlanmadan Kaçak Saraylı Hafız, ABD’li ve AB’li efendilerinin buyruğuyla yaratmış olduğu felaketten Türkiye’yi sakındıracağım, diyerek oy avcılığına çıkmış bulunmaktadır.
Bre hain!
Türkiye’nin güney sınırının ilk adımında başlayan PKK-PYD-YPG ve Amerikan Devletinin kuruluşuna da en büyük katkıyı sen ve avanen yaptı. Salih Müslim’i defalarca İstanbul ve Ankara’da ağırladınız, onunla anlaşmalar yaptınız. Irak’taki Barzanistan askerlerinin Türkiye üzerinden MİT’in ve Jandarmanın korumasıyla Suriye’ye girip bu devletin oluşumuna güç vermesinde siz rol aldınız. Siz hizmette bulundunuz. Bu Barzanistan askerlerinin, yolculukları sırasında lahmacunlarla karınlarını siz doyurdunuz.
Şimdi de kalkmışsınız, sınırlarımızı bunlara karşı koruyacağız numarasıyla oy devşiriciliği yapıyorsunuz. Türkiye Halkını 20 yıldan bu yana habire aldattık, bundan sonra da aldatırız. ABD-AB arkamızda, Siyonist İsrail de bizimle birlikte, bize kimse bir şey yapamaz, diyorsunuz değil mi?
Kuşkusuz pek güven duymaktasınız, devşiriciniz, yapımcınız ve bugüne kadar iktidarda tutucunuz, ihanetlerinizin alkışçısı ABD ve AB Emperyalistlerinin hâlâ desteğine sahip oluşunuza.
Bunlar bizi yine iktidarda tutar, onlara hizmette kusur etmediğimiz sürece, diyorsunuz, değil mi?
Aslında biz onlara çalışıyoruz, bakın onların BOP’unun hayata geçirilmesinde üzerimize düşen ya da bize verdikleri görevi başarıyla yerine getirdik. Bundan sonra da verecekleri her görevi yapmaya hazır ve nazırız. Biz onlara çalışalım, bu arada da küplerimizi doldurmaya ve sayılarını arttırmaya devam edelim. Kaçak Saray’larda Saltanatımızı sürdürelim. Yani “kazan-kazan” oyunu oynayalım bundan sonra da, bugüne kadar olduğu gibi, diyorsunuz, değil mi?
Evet, o emperyalist çakallarla anlaşmanız böyle…
Fakat unutmayın ki hayatta her şeyin bir sonu var. Oynadığınız ihanet oyununun da sonu iyice yaklaştı artık. Halkımızda bıçak kemiğe dayandı. Kış geldi, insanlarımız soğuktan titriyor evlerinde; elektriğe, doğalgaza bir yıl içinde yaptığınız onlarca hayâsızca zamdan dolayı, bir ısınma aracının düğmesine basamıyor. Herkes kat kat fanilalara, kazaklara, kabanlara bürünerek soğuktan korumaya çalışıyor kendini. Mutfaklar desen; terk edilmiş viraneye dönmüş evler durumunda. Oralarda da ateş yanamıyor artık. Bu sebeple de olanca gücünüzle hız verdiğiniz din alıp satmalarınız da insanlarımızı “Allah’la Aldatma” numaralarınız da yaptığınız “Dırar Mescitleri”nin mihraplarında ya da kapı önlerinde Kaçak Saraylı Hafız’ın din, iman, Allah, kitap nutukları da eskisi gibi kandırmaya yetmiyor, açlıktan, yoksulluktan, işsizlikten kırılan insanlarımızı.
Korkun artık hainler, halk düşmanları, vatan satıcılar!
Sonunuz, hesap verme gününüz yaklaşıyor gittikçe!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
29 Kasım 2022
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı