Ettiği bunca kötülük yetmezmiş gibi hâlâ hiçbir iş yapmamasına rağmen danışmanları hariç sadece kendisi 95 bin 500 lira aylık alıyor…

Halkımız, bu ahlâk fukarasını, bu uçkur düşkünü sapığı, bu siyasi ensestçiyi, bu insan sefaletini daha ne zamana kadar sırtında taşıyacak ya?..

Bizim bildiğimize göre 50 yıldır bu sefalet Mecliste. Orayı asli yaşam alanı haline getirmiş. Tayyip’in ve onun Kaçak Saray avanesinin Türkiye’nin başbelası haline getirilmesinin en önemli aktörlerinden biri de olan bu ahlâk yoksunu, hepimizin tanık olduğu gibi, şu an tekerlekli sandalyede günlerini geçirmekte ve bakışları, sureti, görünüşü de rahmetli Levent Kırca’nın sarhoş tiplemelerini andıran Deniz Baykal nam bu uçkurcu, 4 yıldan bu yana tekerlekli sandalyeyle yardımcıları tarafından getirilip yemin ettirilmenin dışında bir kere bile Meclise uğramamıştır. Bunu, âlim-cahil, sağcı-solcu herkes bilmektedir.

Zaten gelse de herhangi bir işlev yapacak, söz söyleyecek, düşünce üretecek bedensel ve mental kapasiteden yoksundur. Gelmemesi iyidir aslında. Çünkü artık 18 yaş üstü kadınlarımız için bir tehlike teşkil edecek durumda değildir ama görünüm ve bakışları, 18 yaş altının psikolojisini olumsuz etkileyip kötü rüyalar görmesine yol açabilecek durumdadır…

Bunu artık toprağın ıslah etmesine terk edinceye kadar evinde, kapalı bir mekânda bakıcılar gözetiminde tutmak gerekir…

İyi de buna işsizlik ve pahalılık cehenneminde kıvranan halkımız, alınterinden gasp edilen emeklerden elde edilen, ayda 95.500 lira emeklilik artı milletvekilliği maaşı ödemektedir.

Bunu niye sineye çekiyoruz?

Halkımıza bu lanetin yaptığı bu kötülüğe niye izin veriyoruz?

Sorosdaroğlu Kemal ve Oğuz Kaan Salıcı denen CIA kuklalarının tepesini tuttuğu Yeni CHP kodamanları, pezoluğu içselleştirmiş olacaklar ki, bu ahlâk yoksununu kötürüm durumuna rağmen bir kez daha aday gösterip milletvekili seçtirdiler.

Derdiniz ne, ülen?

Neyi amaçlıyorsunuz bu sefaleti Meclise sokmakla?

Peki, madem bu ahlâksızlığı, bu siyasi ensesti benimseyip hazmettiniz, o zaman bu işin kurbanı olan kadına, Nesrin Baytok’a gadriniz nedir?

Onu niye sokmuyorsunuz Meclise?

Üstelik o kadın bu kaset kumpası işinde daha çok hırpalandı, daha çok örselendi, daha çok yaralandı. Kadının çırılçıplak yandan ve arkadan görüntüleri yayımlandı, bu kumpas videosunda.

Kadıncağızı Meclise sokmanın size bir siyasi getirisi yok, öyle değil mi?

Onun için yapıyorsunuz bunu. Ulan burjuva siyasetçileri; alayınız iğrençsiniz, mide bulandırıcısınız, lanetsiniz. İnsan sizden biriyle hasbelkader bir yerde karşılaşıp el sıkıştı mıydı; o eli ömür boyu kirliymiş gibi kalır. Öyle hissederiz biz. Aynı mekânda bulunduk muydu, nefes bile alamayacak derecede boğucu gelir ortamın havası.

Bu Baykal denen namussuz bizce Cüppeli Ahmet Hoca denen ahlâksız, insan sefaletinden bile daha düşük seviyededir. Çünkü o, hiç değilse Avrupa’dan, Uzakdoğu’dan kadınlar kızlar getirtip onlarla iş tutmaktadır, internete düşen, Fatih Altaylı’nın da “Cüppeli, seks kasetin elimde”, diyerek dalga geçerek telefonlaştığı kasetlerde de görüldüğü gibi.

Baykal denen namussuz ise en yakınında bulunan partili arkadaşının karısına el koyup onunla iş tutuyor. Düpedüz siyasi ensest, yaptığı alçağın…

Utanma yok, arlanma yok, ar yok, namus yok, herhangi bir insani, vicdani ve siyasi değer yargısı yok. Bir sefalet bu…

O kaset kumpası denen namussuzluk, gerizler gibi patladıktan sonra bile bu Baykal denen insanlıktan çıkmış yaratık, sanki hiçbir şey olmamış gibi, sanki o kasetlerdeki rezilliğin kendisiyle uzaktan yakından bir ilişkisi yokmuş gibi meydanlarda dolaşmaya devam etti.

Yine kırmızı fanilalar, tişörtler giyip Antalya’da yürüyüşler yaptı, sonra denize girip yüzme görüntüleri verdi medyaya. Yani normal hayatına devam etti…

Sedat Peker videolarında izlediğimize göre, bir zamanlar CHP yöneticilerinden olan Korkmaz Karaca adlı bir kişi, bu Baykal ahlâksızına başka kadınlar da tedarikliyormuş. Bu Korkmaz Karaca, bilindiği gibi sonradan Kaçak Saray’a transfer edildi ve oranın Ekonomi Politikaları Kurulu üyesi oldu. Aynı zamanda Tayyipgiller’in MKYK Üyesi yapıldı.

Yine kısa süre önceki Sedat Peker videolarında bu şahsın yığınla akçeli yolsuzluk işlerine bulaştığı dile getirilince, Tayyip bunu istifa ettirmek zorunda kaldı. Hep söylüyoruz ya; Tayyipgiller adlı Kaçak Saray iktidarı, aslında çıkar amaçlı mafyatik bir suç örgütünden başka hiçbir şey değildir.

Bu Baykal denen iğrenç yaratık tekerlekli sandalyeyle getirilip yemin ettirildi ya Meclis Kürsüsünden; eşi olacak zavallı kadın da o arada Meclis balkonundaymış ve sevinç gözyaşları döken görüntüleri düştü ekranlara bu yaratıkla birlikte.

Yahu bunlar aile boyu çürümüşler…

Şu kadının kendini alçaltmasının derinliğini düşünebiliyor musunuz, arkadaşlar?

Yahu o seni defalarca boynuzlamış; ihanet etmiş, satmış seni. Sen hâlâ onun pert olmuş haldeki suretini alkışlıyorsun ya, yemin edebildi diye…

Yazık…

Hadi çocukları, oğlu, kızı bu ahlâksızlığı sindirip bir köşede duruyorlar da sen nasıl sindirebiliyorsun, be kadın! Hiç mi kadınlık onuru taşımıyorsun…

İnsanlar, insancıklar…

Hani deriz ya zaman zaman; canlıların en şereflileri de en değerlileri de insanlar arasından çıkar; en aşağılıkları, en iğrençleri, en lanetleri de, diye. Öyle işte…

Bu ailenin de demek ki suretleri yani görünüşleri insan. İçlerinde insanlık ararsanız bir dirhem olsun bulamazsınız…

Tabiî bu Baykal sefaleti Tayyip’in de şu anki en yakın ve en sıkı dostları arasındadır. Bilindiği gibi başlangıçta Tayyip ve avanesinin önünü açan en önemli girişimleri bu sefalet yapmıştır. Besbelli ki kendi kafasından düşünüp yapmadı o aşağılık işleri. Tayyip’in de efendisi olan ortak efendilerinden yani Emperyalist ABD Haydudundan aldığı emir doğrultusunda yaptı bu kanunsuzlukları, bu hileleri, bu düzenleri.

Sonra hatırlayacaksınızdır; 2015 Haziran Seçimlerinden Tayyipgiller yenilgiyle çıkmıştı. Ve seçim günü sonuçların ilan edilmesi sonrası Tayyip’in yaptığı ilk açıklama neydi? Aynen şuydu:

“Milletimiz bize muhalefet görevi vermiştir, artık o görevi yapacağız.”

Fakat aynı gece Antalya’da bulunan bu Baykal ahlâksızı uçağa atlayıp Ankara’ya indi ve doğruca Tayyip’le buluştu. Yani Tayyip’in ilk imdadına koşan kişi oldu. Sonrasında da bildiğimiz gibi Tayyip, yeni bir yol izleyerek yenilgiyi reddetti ve milletimizi kandırarak, oyuna getirerek, tehdit ederek, korkutup sindirerek “Hendek Savaşları” diye bilinen savaşlar yürütüp 2.500 civarında Türk ve Kürt gencini katlettikten sonra 1 Kasım Seçimlerinde yeniden sandıktan çıkmış gibi görünmeyi başardı. O zamanki parti başkanı ve Başbakanı da hatırlanacağı gibi Davidson Ahmet’ti.

Davidson Ahmet, aslında Tayyip’in hırsızlık, yolsuzluk ve kanunsuzlukları hakkında Sedat Peker’e yakın bilgiye sahiptir. Fakat anlatmıyor bunları. Bir ara şöyle diyerek ağzından birkaç kelime kaçırmıştı:

“1 Kasım 2015 seçimlerine giden süreçte terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan önüne çıkamaz”

E açsana düzenbaz madem o defterleri…

Ama açamazsın değil mi?

Hem efendin ABD izin vermez buna hem de kendin de dahilsin o insan içine çıkamayacak olanlara.

Neyse, konuyu dağıtmayalım, arkadaşlar…

Sonuç olarak bu Baykal ahlâksızı artık Tayyip kankisine böyle yardımlarda bulunacak bir durumda da değildir.

Bu Baykal’ın Mecliste diğer milletvekilleri gibi sekreterleri-danışmanları da vardır, sanıyoruz. Bildiğimize göre bunların sayısı dörde kadar çıkabiliyormuş. Bu Hafız’ın ne kadar var, bilmiyoruz. Ama var olduğunu düşünüyoruz. Ve bunlar da bir yük oluşturuyor halkımızın sırtında. Dolayısıyla da Meclisin İç Tüzüğü ve bununla ilgili yasalar uygulanıp bu Baykal düzenbazının milletvekilliğinin düşürülmesi, dolayısıyla da halkımızın, bunun yarattığı yükten kurtulması gerekir.

Burada Avukat Yoldaşlarımıza da bir görev çıkmış oluyor haliyle. Öncelikle Meclis Başkanlığına bir dilekçeyle bir kez daha başvurmaları gerekir. Bu Baykal denen adam dört yıldan bu yana yemin etmesi dışında Meclise uğramamıştır, hiçbir Meclis çalışmasına katılmamıştır. Zaten katılması da mümkün değildir, ruh ve bedence çöküp bitmiş durumundan dolayı. Bu sebeple de milletvekilliğinin ilgili yasalar ve İç Tüzük gereği düşürülmesi gerekmektedir, diyen bir dilekçeyle bu önerimizin iletilmesini istiyoruz, Hukukçu Yoldaşlarımızdan.

Bir diğer yapılması gereken; de bu Baykal’ın hiçbir Meclis çalışmasına katılmadığı herkesçe kesince bilinmesine rağmen, kendisi ve danışmanları bunca zamandır maaş almışlardır, almaya da devam etmektedirler. Bundan dolayı bir suç oluşmuştur bize göre. Bu suçtan dolayı failin cezalandırılmasını ve bugüne dek elde ettiği haksız kazancın elinden alınarak kamuya iade edilmesini belirten bir karar verilmesi için yargı yoluna bir kez daha başvurmamız gerekmektedir. Çünkü suç süreci devam ediyor. Olmuş bitmiş değil.

Hukukçu Yoldaşlarımız bu işe bir kafa yorsunlar bakalım…

Hep belirttiğimiz gibi, halkımızın çıkarlarını savunmak bizim için en öncelikli görevdir…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

15 Eylül 2022

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı