23 Nisan 1920, Kuvayimilliyeci Atalarımızın Emperyalist Yedi Düvele karşı canları pahasına verdikleri mücadele sonucu kazanılan, tüm mazlum Halklara umut olan Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın Komuta Merkezi TBMM’nin kurulduğu gündür.
Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın zaferiyle kurulan Laik Cumhuriyet’in sembolü Meclis; bugün ne yazık ki Mustafa Kemal’in deyişiyle “ulusumuzu mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme” teslim olmuş, onların güdümüne girmiş Amerikancı Partilerle doldurulmuş ve Milletin Meclisi olmaktan çıkarılmıştır.
Geldikleri gibi, yanlarına işbirlikçilerini de katarak gönderdiğimiz Batılı Emperyalistler, bugün ittifaklarını daha da genişletmiş, işbirlikçilerini çoğaltmış, ülkemizin siyasetine ve ekonomisine egemen olmuş durumdalar. Bu nedenledir ki bugün, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı 19 Mayıs 1919’dan daha karanlık günleri yaşıyoruz. Toplarına, tüfeklerine karşı; topumuzun, tüfeğimizin yetmediği yerde ayakta çarıkla, kazmayla, kürekle yendiğimiz Batılı Emperyalistler, yerli işbirlikçileri eliyle yeniden işgal ediyor ülkemizi.
Nasıl gerçekleştiriyorlar bu işgali?
Amerikan ve NATO üsleriyle,
Bu işgale dur diyebilecek Türk Ordusu’nun Ergenekon-Balyoz namlı CIA Operasyonlarıyla yere serilip Mustafa Kemal’in Ordusu olmaktan çıkarılmasıyla,
Yargının AKP’giller’in Hukuk bürosuna dönüştürülmesiyle,
Laik Cumhuriyet’in okullarının “dindar ve kindar” bir nesil yetiştirmek için Peşaver Medreselerine dönüştürülmesiyle,
Üniversitelerimizin bilim üreten kurumlar olmaktan çıkarılıp hurafe üreten kurumlara dönüştürülmesiyle,
Yazılı-Görsel Medyanın AB-D Emperyalistlerinin, Yerli-Yabancı Parabalarının, Ortaçağcı Gericiliğin yayın organına dönüştürülmesiyle,
Yeraltı yerüstü tüm kaynaklarımızın, yerli ve yabancı Parababalarına talan ettirilmesiyle,
Ormanlarımızın, dağlarımızın füzelerle vurulmuş gibi delik deşik edilip ortadan kaldırılmasıyla,
Akarsularımızın HES’lerle kirletilip yok edilmesiyle,
Cumhuriyet döneminde kurulmuş olan neredeyse tüm kurumlarımızın yerli yabancı Parababalarına yeyim ettirilmesiyle…
AKP’giller; Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın zaferiyle gelen Laik Cumhuriyet’i yerle bir ettiler. Ülkemiz, AB-D Emperyalistleri tarafından iktidara getirilen, kökleri Ortaçağ’a, Antika Tarih yadigârı Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfına dayanan; vurgunculuktan, soygunculuktan, asalaklıktan başka bir şey bilmeyen, vatan millet düşmanı, Para Tanrısı’nın kulları AKP’giller eliyle hızla Faşist bir Din Devletine doğru götürülüyor. AB-D Emperyalistlerinin ve yerli satılmışların amacı belli: Yeni Sevr. Ülkemiz ABD Emperyalistlerinin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) doğrultusunda en az üç parçaya bölünmeye doğru götürülüyor.
Ama Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut Efe’nin son kitabının başlığında da belirttiği gibi “Kriminal Suç Örgütü AKP’giller için Yolun Sonu Görünüyor…”
Ant olsun!
Bu ülkenin İkinci Kurtuluş Savaşçıları olarak, AB-D Emperyalistlerini ve yerli işbirlikçilerini bir daha hiç gelmemek üzere bu topraklardan kovacağız. Kuvayimiliyeci Atalarımız nasıl Sevr Haritası’nı Tarihin çöplüğüne fırlatıp atmışsa aynı şekilde ABD-AB Emperyalistlerinin Yeni Sevr Projelerini yırtıp atacağız.
Ve İşçi Sınıfımız önderliğinde Demokratik Halk İktidarını kurarak Mustafa Kemal’in Meclisine hak ettiği itibarı yeniden kazandıracağız.
Bilindiği gibi 23 Nisan aynı zamanda Mustafa Kemal’in çocuklara armağanıdır, bugün bayramıdır onların.
Ama AKP’giller’in “Bir kereden bir şey olmaz” diyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlarının ve “Küçüğün rızası var” diyen Adalet Bakanlarının görüldüğü ülkemizde; cemaat ve tarikat evlerinde şiddete ve cinsel istismara uğrayan çocuklar nasıl bayram yapsın?
Bugün Parababalarının azgın sömürü çarkında ucuz işgücü olarak kullanılan çocuk işçiliği iyice yaygınlaşmıştır. İSİG Meclisinin geçtiğimiz yılın Haziran ayı raporuna göre, son 8 yılda en az 513 çocuğun iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği bir dönemde çocuklar nasıl bayram yapsın?
Çocuk gelinlerin önünün açıldığı, hatta teşvik edildiği bugünlerde çocuklar nasıl bayram yapsın?
AKP’giller’in her geçen gün halkımızı yoksullaştırdığı ülkemizde, yoksulluktan en çok çocuklar etkilenmektedir. Devletin kurumları olmaktan çıkarılmış olan, AKP’giller’in Reisinin talimatıyla çalışan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ve TÜİK’in güvenilmez verileri bile 2020 yılında ciddi maddi yoksunluk içinde olan çocukların oranının yüzde 34’e çıktığını göstermektedir. Bu oranla Türkiye, 30 Avrupa ülkesi arasında en yüksek çocuk yoksulluğu oranına sahip iki ülkeden biridir.
Şiddetli yoksulluk yaşayan 16 yaş altı çocukların sayısı 6 milyon 500 bine ulaşmıştır.
Türkiye’de ilkokul ve ortaokulda okuyan 9 milyon 831 bin 804 öğrenci vardır. Bu öğrencilerin 2 milyon 128 bin 750’si şartlı eğitim yardımıyla okula gitmektedir.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre ekonomik yoksunluk nedeniyle korunmaya, yardıma ve bakıma muhtaç çocuk sayısı 2002’de 12 bin 75’ken 2019’da 198 bin 97’ye yükselmiştir.
Kamu Denetçiliği Kurumunun 2021 verilerine göre ailesinin yanında temel ihtiyaçları karşılanamayan çocuk sayısı 150 bine dayanmıştır.
Yukarıdaki verilerin de gösterdiği gibi bu kadar hızla artan bir çocuk yoksulluğu varken çocuklar nasıl bayram yapsın?
Türkiye Devrimi’nin önderi Hikmet Kıvılcımlı ne demişti?
“Hangi ülkede hangi çocuğun kaç lokma ekmek yiyeceğine, servet sahiplerinin bir araya geldikleri kahvaltılarda ve yemeklerde karar verilir.”
Ant olsun çocuklar!
Parababaları iktidarına son vereceğiz ve sizler de Fidel’in, Che’nin Küba’sında yaşayan çocuklar gibi mutlu yaşayacaksınız.
Devrimci Şairimiz Nazım Hikmet’in dediği gibi:
Güzel günler göreceğiz çocuklar,
Motorları maviliklere süreceğiz.
Emperyalistler, işbirlikçiler geldikleri gibi gidecekler!
Halkız, haklıyız yeneceğiz!
Yaşasın 23 Nisan!
23 Nisan 2022
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi