Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sırasında, Batılı Emperyalistler İstanbul’u işgal etmek, Çanakkale ve İstanbul Boğazları’nı ele geçirmek, böylece Osmanlı’yı parçalamak, Çarlık Rusyası’na yardım ederek Büyük Ekim Devrimi’ni engellemek amacıyla Çanakkale Boğazı’na saldırdılar.
Emperyalistler, Çanakkale Deniz ve Kara Savaşlarından büyük bir yenilgiyle çıktılar. İşte bu yüzden Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın dediği gibi “Çanakkale Zaferi sadece bizim değil, tüm Mazlum Milletlerin emperyalizme karşı ilk zaferidir. Bu yüzden bu zaferi ne kadar kutlasak yeridir.”
1914’te başlayan, Çanakkale Savaşı’nı da kapsayan Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı, artık tekelci-emperyalist aşamaya ulaşmış olan kapitalist devletlerin çıkarlarına göre ayrı ittifaklar oluşturarak milyonlarca insanın ölümüne ve mahvına sebep olan ilk paylaşım savaşıdır. Bu dönemde bir zamanların güçlü imparatorluğu olan Osmanlı ise Kapitalist üretim sisteminin geliştiği ülkeler karşısında zayıf düşmüş ve emperyalizm aşamasına sıçramış devletler için yarısömürge bir ülke konumuna gelmiştir.
Çökkün Osmanlı İmparatorluğu’nun kimler tarafından, nasıl paylaşılacağı konusundaki anlaşmazlık emperyalist güçler arasındaki çekişmenin de ana mevzuları arasındadır. Emperyalist güçlere göre; bu paylaşım savaşında hangi safta olursa olsun eninde sonunda Osmanlı parçalanacak ve tüm toprakları işgal edilecektir. Emperyalistler için bu savaşta Almanya’nın yanında yer alan Osmanlı’yı en kestirme yoldan saf dışı etmenin yolu ise Çanakkale’den geçerek hem İstanbul’u almak hem de Boğazlar’ın kontrolünü elde etmekten geçmektedir.
Bu amaçla Çanakkale’de deniz yolu kullanılarak, 1914 Kasım’ında başlayan saldırıların en güçlüsü 18 Mart 1915 tarihinde uygulamaya konulmuştur.
Bu taarruzda İngiliz ve Fransızlardan oluşan Birleşik Donanma ağır kayıplara uğramış ve deniz harekâtından vazgeçilmek zorunda kalınmıştır. Büyük ve destansı mücadele sonucunda, emperyalistler deniz harekâtıyla istedikleri başarıyı sağlayamamış ve Çanakkale geçilememiştir. 1916 yılının Ocak ayına kadar sürecek kara savaşlarından da sonuç alamayan İngiltere ve Fransa, her türlü savaş üstünlüğüne rağmen bu cephede yenilgiye uğratılmıştır.
İşte bu yüzden Çanakkale Zaferi Batılı Emperyalistlere, ABD-AB Emperyalistlerine “Çanakkale Geçilmez!”, dedirten şanlı bir zaferdir. Ve bu zaferde en büyük pay sahibi de büyük askeri dehası ile savaşa yön veren Mustafa Kemal’dir! Çanakkale Zaferi, bu savaşın komutanı olan Mustafa Kemal’den bağımsız düşünülemez, Mustafa Kemal’den bağımsız anlatılamaz.
Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı öncesinde emperyalistler, “Hasta Adam” olarak nitelendirdikleri Osmanlı İmparatorluğu’nun kimler tarafından, nasıl paylaşılacağı konusunda anlaşmazlık içindeydiler.
Ülkemizin her türlü sosyal, ekonomik ve siyasi sorununu en duru şekilde gören ve çözümünü gösteren Hikmet Kıvılcımlı Usta, Osmanlı İmparatorluğu’nun savaş öncesi durumunu şöyle anlatır:
“Türkiye Savaş öncesinde ekonomik, sosyal ve askercil açıdan imparatorluk olmasına karşın, emperyalist olmayan, emperyalist dretnotunun (1900’lerin başında İngilizlerin ürettiği modern savaş gemisi) yedeğine alınmış, nerede batırılacağı emperyalizmin bileceği olan, kürekçileri köle, kaptanı esir, bir antika yelkensiz, pusulasız eski zaman kalyonudur.”
Çanakkale Savaşı, Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın bir cephesidir. Ancak Kıvılcımlı Usta’nın belirttiği gibi, Osmanlı, emperyalist savaşın bir parçası değil, kurbanıdır. Savaşın asıl çıkış sebebi, Osmanlı’yı yağmalamak ve yutmaktır. Osmanlı yarısömürge durumuna düşürüldüğü için, bu savaşa zorla sokulmuştur.
İşte bu sebeple Osmanlı, savaşta İtilaf ya da İttifak ülkeleri tarafında olduğu fark etmeksizin, eninde sonunda parçalanacak ve tüm toprakları işgal edilecektir. Bu amaçla 18 Mart 1915’te Çanakkale’ye denizden saldırmıştır Emperyalist kuvvetler. Ancak emperyalist kuvvetlerin donanmaları halkımızın verdiği büyük ve destansı bir mücadele sonrasında yenilgiye uğramış, “geldikleri gibi gitmek” zorunda kalmışlardır.
Çanakkale Zaferi, büyük kahramanlar yaratmıştır. Nusret Mayın Gemisi, Yüzbaşı Hakkı Bey, Seyit Onbaşı, Albay Cevat Bey, 57’inci Alay, Onbeşlikler ve tabiî Mustafa Kemal bu kahramanlardan adını bildiğimiz bazılarıdır sadece.
Çanakkale Zaferi, Türk-Kürt evlatlarının emperyalistlere karşı birlikte verdiği bir yurt savunması, bir seferberliktir. Bu yüzden Antiemperyalisttir.
Kardeşçe bir birlik içerisindeki bu seferberlik, aynı emperyalist güçlere karşı, Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızda da devam etmiştir. Çanakkale Zaferi, Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın yolunu açmıştır. İşte bu yüzden Çanakkale Zaferi’ni kutlamak hakkımız ve görevimizdir.
Aynı zamanda Çanakkale Zaferi sonucunda emperyalistlerin yardımından mahrum kalan kanlı zalim Rus Çarlığı, Büyük Ekim Devrimi’yle yıkılmış ve Mustafa Kemal önderliğindeki Cumhuriyet’in en büyük müttefiki olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kurulmuştur. Ekim Devrimi, Mazlum Uluslara emperyalist blokların yanında yer almak yerine kendi kaderlerini özgürce çizebilecekleri bir başka yol açmıştır.
Bugün ise bu eşsiz zaferi gerçek anlamıyla kutlamak ve halkımıza hatırlatmak biz Gerçek Devrimcilerin en büyük görevlerindendir. Çünkü 107 yıl önce ülkemizi açık işgale kalkışan emperyalist güçler bugün, destekledikleri vurguncu bir iktidar sayesinde ülkemizin tüm maddi-manevi değerlerini oluk oluk kendi kasalarına akıtmaktadırlar. Artık yerli-yabancı Parababalarına satılmadık Kuvayimilliye yadigârı değer bırakılmamıştır.
ABD-AB Emperyalizmi ve onun uşaklığını yapmaktan geri durmayan AKP’giller’den dolayı ülkemiz sanki bir kez daha açık savaş koşulları içine düşmüş gibidir. AKP’giller’in ihanet iktidarında ekonomimiz her geçen gün kötüye gitmekte, halkımız, işçilerimiz-emekçilerimiz ekonomik kriz yangını içerisinde her gün daha fazla yanmaktadır. Evlerimize gelen elektrik, doğalgaz gibi faturalar geçen yıla göre en az iki katına çıkmıştır. “Asgari Ücret” denilen Sefalet Ücretine yapılan sözde zam ise çoktan eriyip gitmiştir. Halkımızın alım gücü bir önceki yıla göre büyük bir azalma içerisindedir. İnsanlarımızın büyük çoğunluğu Açlık Sınırının altındaki ücretlerle yaşamlarını devam ettirme mücadelesi vermektedir. Halkımız kar kış şartları altında dahi ucuz ekmek, yağ kuyruklarına girmekte, babalar eve ekmek götürememekte, çocuklarına harçlık verememekte, mutfaklardaki tencereler kaynamamaktadır. Kısacası bu onurlu halk, AB-D Emperyalistlerinin işbirlikçisi olan AKP’giller tarafından İşsizlik, Pahalılık, Zam, Zulüm Cehenneminde inim inim inletilmektedir.
İşte ülkemiz bugün onurla zaferini kutladığımız Çanakkale Savaşı’ndan tam 107 yıl sonra ABD-AB Emperyalistleri ve AKP’giller tarafından böylesine acı durumlara düşürülmüştür. Ekonomimiz, tarihimiz, kültürel varlıklarımız, eğitimimiz ve doğamız AKP’giller tarafından talan edilmiştir.
İşte bugün açılan 18 Mart Çanakkale Köprüsü de bir doğa katliamının sonucudur. AKP’giller bilime düşman ve uzak oldukları için bu tarz yapıları en kolay yol ile yani yapılacağı alanın çevresindeki ağaçları, ormanları yok ederek inşa etmektedir. Ne yazık ki bu köprünün yapımı için de 500 bin ağaç kesilmiştir. Yine hatırlanacağı gibi geçtiğimiz yıllarda emperyalist şirketlere yağma alanı açabilmek için Çanakkale’de altın madeni açabilmek uğruna ülkemizin oksijen kaynaklarından Kazdağları’nda da binlerce ağaç kesilmiştir. 1915 yılında Çanakkale’de savaşan atalarımız, bu ülkenin bağımsızlığı için savaştıkları gibi tarihimiz ve doğamız yok olmasın, emperyalistler vatanımızın bu doğal güzelliklerini mahvetmesin diye de savaşmışlardır. Ama ne yazık ki kapıdan kovulup işbirlikçileri sayesinde bacadan giren Emperyalistler, AKP’giller’in ihanetlerinden faydalanarak doğamızı da kirletmişler, talan etmişlerdir; bu talan hâlâ devam etmektedir.
Dün yüzbinlerce şehit ve yaralı verilen bir savaşla emperyalistlerin geçemediği Çanakkale, bugün yağma, talan alanına dönüştürülmüştür. Üstelik AKP’giller’in temsilcileri, bölgedeki vurgunu “Çanakkale geçilmez artık geride kaldı, Çanakkale geçilir her türlü geçilir” diyerek anlatmaktadırlar. Vatan kavramının değersizleştirilmeye çalışıldığı Ümmetçi AKP iktidarı döneminde; vatanımızın bir parçası olan 20 Ege Adası ve 2 Kayalığımız bile AKP’giller tarafından kendi siyasi menfaatleri uğruna Yunanistan’a terk edilmiş, ülkemize Cumhuriyet döneminin ilk toprak kaybı yaşatılmıştır. Ayrıca Kanal İstanbul Ve Çanakkale Kanalı Projeleri eğer hayata geçirilirse, ülkemizin bağrına sokulacak hançerler olacak, Boğazlar Anlaşması’nı işlevsiz bırakacak, Karadeniz’i ABD’nin gölü haline getirecek, doğa ve çevre katliamı yaratacaktır.
Şanlı Çanakkale Zaferi’mizle ilgili bir noktayı da belirtmeden geçmeyelim:
Bugün Ortaçağcılar Çanakkale Zaferi’ni, mezarlarından kalkıp gelen evliyalara bağlarlar. Zafer’in gerçek kahramanları olan Türk-Kürt Halklarının cesur, kahraman evlatlarını; Arıburnu’na çıkan emperyalist ordularının yarımada içlerine ilerlemesini durduran ve bu başarısıyla yarbaylıktan albaylığa terfi eden, askeri bir deha olan Mustafa Kemal ve onun gibi komutanları ve silah arkadaşlarını unutturmaya, onları yok saymaya çalışırlar. Böylece kendi dedelerinin savaş kaçkınlıklarını, Batılı Emperyalistlerle nasıl birlikte iş tuttuklarını gözden kaçırırız sanırlar. Ancak biz Gerçek Devrimciler tüm hakikatin farkındayız. Ve biz bugün de ülkemiz bu haldeyken de ne yapmamız gerektiğini biliyoruz.
ABD ve AB Emperyalizminin yarısömürge haline getirdiği ülkemiz için tek çıkar yol, tek kurtuluş yolu; Halkımızın 107 yıl önceki ruhla emperyalistlere ve onların işbirlikçisi gerici AKP’giller’e karşı yeni bir İkinci Kurtuluş Savaşı vermesidir. Bu mücadelede en fazla ilham alacağımız kaynaklardan biri kuşkusuz Çanakkale Zaferi’dir.
Biz 107 yıl önce de bu uğurda savaştık, bundan sonra da savaşmaya devam edeceğiz. ABD Emperyalistlerini ve onların ayrılmaz müttefikleri olan AB Emperyalistlerini, NATO gibi katil askeri örgütlerini ülkemizden, bölgemizden defedeceğiz. Halklar kurtulacak. Zafer halkların olacak.
Ne diyordu Mustafa Kemal?
“Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı, bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı heyeti milliyece mücadeleyi öngören bir mesleği takip eden insanlarız.”
İşte biz de aynen bu ruhla savaşıyoruz.
Bu nedenle Çanakkale Zaferi’ni savunuyor ve sahipleniyoruz.
Eninde sonunda ABD-AB Emperyalistlerine karşı Çanakkale ruhuyla yürüttüğümüz İkinci Kurtuluş Savaşı’mızı zafere ulaştıracağız ve bu büyük zaferimizi sosyal kurtuluşla taçlandıracağız. Halkımızla omuz omuza verip Demokratik Halk İktidarını kurarak halkımızın yaşadığı binbir türlü acıyı dindireceğiz!
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
18 Mart 2022
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi