Diploması sahtedir… Taşıdığı sıfatlar da, attığı imzalar da bu nedenle yok hükmündedir…

Yüksek Seçim Kuruluna, Türkiye Noterler Birliğine ve bütün Noterlere açık, kesin, net uyarı ve ihtarımızdır!

Buralarda görevli olan zevat; Kanunsuzluk yapmayın. Görevinizin, oturduğunuz makamın size yüklediği sorumluluğa uygun davranın…

Bakın, hepiniz Hukuk tahsil etmiş insanlarsınız. Hukukun temel kurallarından biri, kanunların lafzına ve ruhuna uygun hareket etmek, o yönde hükümler oluşturmak-kararlar vermektir…

Bu kurumlardaki görevli zevat!

Hepiniz adınız gibi ya da iki artı iki dört ederce bilmektesiniz ki Kaçak Saray’da mukim Tayyip nam Hafız’ın Yüksekokul okumuşluğu, dolayısıyla da diploması yoktur…

Onun bitirdiği en yüksek okul Fatih’teki “İstanbul İmam Hatip Lisesi”dir. Onu da Kur’an ve Arapça derslerini bütünleme-ikmal sınavlarından acıyıp geçirilerek… Bunun dışında hiçbir eğitim kurumuna gitmemiştir, kaydı küreği yoktur. Dolayısıyla da Yüksekokul öğrenimi ve diploması yoktur. Neyse, konu herkesçe bilindiği için uzatmayalım…

Bundan önce Tayyip şoförünü gönderip uydurulmuş-sahtenin sahtesi bir “fotokopi”yi, İstanbul 15’inci Noterine götürtüp oradan bir diploma örneği almıştı. Noter; “diplomanın aslını gördüm ve o asla uygun olarak bu örneği çıkarıp, imzalayıp, mühürleyip size gönderiyorum ve veriyorum”, diye yazıp bu sahte, geçersiz diploma örneğini-suretini Tayyip’in şoförüne vermişti. Tayyip de ondan aldığı bu sahte belgeyle YSK’ye CB adaylığı başvurusunda bulunmuştu. YSK de bunu alıp geçerli-meşru saymış ve Tayyip’in adaylığını ilan etmişti…

Bir namuslu bilim insanı bu sahtekârlığı açık edince de Türkiye Noterler Birliği, İstanbul 15’inci Noterine sadece bir uyarı cezası vermekle yetinmişti. YSK ise; “Ben gerekli evrakları aldım, kararımı ilan ettim, kararlarım kesindir”, diyerek bu sahteciliğe “suç ortaklığı” etmişti.

Böylece Tayyip aday olmuş, “Allah’la aldat”tığı cahil ve yoksul kitlelerin oyunu alarak, tabiî daha bir yığın kanunsuzluk da yaparak, CB koltuğuna oturmuştu.

O zaman tüm bu kurumlar açık ve net biçimde suç işlemişler, makamlarının kendilerine yüklediği sorumluluğun gereğini yerine getirmemişler ve Tayyip ve avanesi ile suç ortaklığına girmişlerdi.

O suçlarının hesabı zaten sorulacak bunların tamamından. Fakat aynı suçu hâlâ işlemeye devam ederlerse suçları ve bunlara karşılık olan cezalar katmerlenir… Yıllar boyu cezaevi yolu onlara görünür…

El birliğiyle suça battınız. 84 milyonluk Türkiye Halkını ahmak hatta eşek yerine koydunuz.

Başta Anayasa olmak üzere yığınla yasayı ihlal ettiniz ve bir Diploma Sahtekârı’nı Türkiye’nin başına bela ettiniz.

Bu mücrim, AKP’giller’iyle birlikte Laik Cumhuriyet’i tarumar etti. Onun yerine “Ortaçağcı Din Devleti” inşa etti. Yargıyı bütünüyle esir alıp onu bir operasyon silahı olarak muhaliflerine karşı kullanmaya başladı. Ve binbir suç işledi. Vatan Satıcılık dahil… Ege’deki 20 Ada’mızı ve Mavi Vatan’ı sattı Yunanistan ve Batılı Emperyalist Haydutlara, Siyonist İsrail’e.

Biz Tayyipgiller’in işlediği binbir suçun hesabını soracağız. Tarafsız ve Bağımsız, emri sadece yasalardan ve vicdanından alan gerçek Savcı ve Yargıçların oluşturduğu mahkemelerde hesaba çekilecek onlar… Bundan kaçışları yok…

Bu diploma sahteciliklerinin de hesabı sorulacak onlardan…

Görevini ve kanunları hiçe sayarak onlarla suç ortaklığına giren yargı mensuplarından da hesap sorulacaktır. Görevlerini kötüye kullanan bu vatandaşlar da hesap vermekten kaçamayacaklardır…

İsmail Rüştü Cirit’ten ve Tufan Algan’dan başlanacak bu hesap sorma işine…

ABD’nin organizasyonuyla Tayyip’le sinsice işbirliğine girerek İblisçe işler çeviren Deniz Baykal da hesap verecek…

2008’deki AKP Kapatma Davası’nda, hem bu partinin “Laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu” tespitinde bulunup hem de onu kapatıp yöneticilerine 5 yıl siyaset yasağı getirmeyen, AKP’yi tırışkadan bir para cezasıyla cezalandırmayı yeterli gören Anayasa Mahkemesi üyeleri de hesap verecek, suç ortaklığına girmiş olmaktan.

O dönemde AKP’yi koruyup kollayan ve kapatılmaktan kurtaran, zamanın AYM Başkanı Haşim Kılıç da tabiî ki hesap verecek.

H. Kılıç şimdilerdeyse Tayyipgiller için; “Ahlâkı da, adaleti de bitirdiler”, diyerek günah çıkarmaktadır.

Çay Toplayıcılar da hesap verecek…

Ve de bizim Tayyipgiller hakkında yaptığımız, sayısı 250’ye yaklaşan Suç Duyurularımıza -dosyalarımızın tamamının içi, suçun tüm unsurlarını apaçık biçimde ortaya koyan maddi delillerle dolu olmasına rağmen- “Takipsizlik” kararı veren Savcılar da mücrimlerle işbirliğine girerek görevlerini kötüye kullandıkları için hesap verecekler…

Özetçe; Suçlular için kaçış, kurtuluş yok. Kesinkes Çelik Bilezikle tanışacaklar.

Ha, şunu da belirtmiş olalım ki, bunların tamamı bugünkü TCK Yasaları hükümlerince cezalandırılacaklardır.

Tayyipgiller akıldaneleri, Meclisteki Amerikancı Burjuva Muhalefet ciddi ciddi tartışıyor, Kayıkçı Dövüşü babından; “Tayyip yeniden yani üçüncü kez aday olabilir mi?”, diye. Tayyip’in “Meclis Başkanı” Mustafa Şentop, olabilir, hatta iki kez daha olabilir, diyor.

Yeni CHP’nin başına ABD eliyle çöktürülmüş TESEV’ci, Sorosçu Kemal Efendi, partisinden kimseye danışmadan; “Olmasında bizce bir mahsur yok”, diyor.

Amerikancı Medya da aynı havada tartışıyor konuyu…

Ve kimse Diplomayı sormuyor, Tayyip’in Diplomasızlığını ağzına almıyor…

Bre düzenbazlar, Tayyip zaten hiç aday olamazdı. Anayasanın 101’inci maddesi açık: Yüksekokul diploman yoksa adaylığın da yoktur.

Tayyip, 1994’ten beri hep sahte diplomalar kullanmıştır. Bu nedenle de işgal ettiği tüm makamlardaki varlığı gayrimeşrudur. Attığı bütün imzalar da yok hükmündedir, çöp hükmündedir.

Eninde sonunda hesaba çekilecekler. Bütün suç ortaklarıyla birlikte… Dünyada görülecek bu hesap…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

21 Şubat 2022 

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

Print Friendly, PDF & Email