Engellilerin engelini yaratan, yıkılması gereken Parababaları Düzenidir!

Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü.

Bazen zorlukla bir merdivenden inmeye çalışırken, ama bir türlü inemezken görürüz onları. Bazen karşıdan karşıya tek başına geçmeye çalışan görme engelli bir insanımıza ezileceğinden endişe ederek bakarız. Bazen de annesinin, elinden tutup çekiştirdiği bir Down Sendromlu çocuğu görürüz. Eğer ailemizde ve yakın çevremizde bir engelli yoksa çoğumuz bir anlık acıma hissi ile görür geçeriz onları. Biz bir an görürüz onları. Oysaki gördüklerimizin geri planında çok daha zor bir yaşamları vardır engellilerin ve ailelerinin…

Kimisi doğuştan, kimisi sonradan, yaşlılık, kazalar, çeşitli hastalıklar gibi sebeplerle doğal gereksinimlerini karşılama yetisini kaybeden insanlarımızdır engelli insanlarımız. Yani doğanın onların önüne koyduğu engeller vardır.

Ancak engelli insanlarımızın yaşadığı tek sorun doğanın yarattığı engeller olsa, bir ihtimal bu doğal engellerini aşıp, toplumsal yaşamın eşit bir üyesi halinde sorunlarını aşabilirler.

Ancak ne yazık ki engellilerimizin hayatını zorlaştıran sebepler kendi doğal veya sonradan oluşan durumlarından ötedir. Engelli insanlarımız için en büyük sorun, içinde yaşadıkları Sınıflı Toplumun sömürü düzeninin varlığıdır. Bu düzende yaşayan her insan için var olan bu temel sorundan doğan eşitsizlik, engelli vatandaşlarımız için çok daha büyük eşitsizliğe varmaktadır.

Engelliler Konfederasyonu’nun, 2020 yılının Engelli Hakları açısından Değerlendirme Raporunda, engelli insanlarımızın sayısal verisi konusunda şunlar belirtilmiştir:

“Türkiye’de engelli nüfusu konusunda net bir sayı yoktur. Engelli nüfusu net olarak bilinmemekle birlikte, Türkiye’de engelli sayısına ilişkin belirli araştırma sonuçları mevcuttur. 2002 yılında TÜİK tarafından bu sayının nüfusu yüzde 12,29’u olduğu ifade edilmiştir.

“Ancak sonraki yıllarda tüm nüfusu kapsayan bir araştırma veya sayım yapılmadığı için bizler an itibariyle güncel engelli sayılarını bilemiyoruz. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2016 yılındaki Türkiye Sağlık Araştırması çalışması sonuçları da tam bir sayı vermemektedir. Bu çalışmaların Avrupa Ülkeleri ile kıyaslamasında Temel aktiviteler zorluğunu sürekli yaşayan kişiler kategorisinde Türkiye nüfusunun %16,2 si bu kapsamda çıkmaktadır.

“Eksik ve yetersiz de olsa tüm bu araştırmalar gösteriyor ki Türkiye’de yaşayan engelli kişi sayısı nüfusun %10’undan fazladır.

“Buna göre Türkiye’de en az 8.5 Milyon engelli kişi yaşamaktadır.

“Yapılan tüm engelli araştırmalarında kadın engellilerin erkeklerden daha fazla olduğu görülmektedir.

(https://www.engellilerkonfederasyonu.org.tr/engelliler-konfederasyonu-2020-yili-genel-degerlendirme/)

Yukarıdaki raporda da netçe belirtildiği üzere, Türkiye’de azımsanamayacak sayıda engelli insanımız bulunmaktadır.

Peki bu engelli insanlarımızın toplumsal yaşamdaki güncel durumu nedir?

Özellikle Kovid-19 pandemisi sonrası ülkemiz ve dünya kapitalizmi ekonomik olarak düştükleri zor durumdan her krizde olduğu gibi kârlarını korumayı bilmiştir. Bunun sebebi de pandeminin yükünü emekçilerin, işçilerin sırtına yüklemeleridir. Ancak Parababaları kârlarını korumanın da ötesinde, hiç ulaşmadıkları derecede arttırmışlardır. Bunun temel sebebi de kendi kârlarını insanların sağlığından önde tutmalarıdır. Buna ilişkin Forbes Dergisi’nden çarpıcı bir veri paylaşalım:

“Amerikan iş dünyası dergisi Forbes’un her yıl yayımladığı milyarderler listesine bu sene pandemiyle zenginleşenler damga vurdu. Listeye son bir yılda 600 yeni milyarder girdi. Forbes bu yıl, ‘Covid-19’la savaşırken zengin olan 40 yeni milyarderle tanışın’ başlıklı ayrı bir liste de yayımladı.

“PANDEMİ YILINDA 660 KİŞİ MİLYARDER OLDU

“Derginin araştırmasına göre, geçtiğimiz yıl dünya çapında milyarder sayısında rekor kırıldı. Listeye 660 isim daha girdi, toplam milyarder sayısı 2 bin 775’e yükseldi.

“TOPLAM SERVETLERİ 13.1 MİLYAR DOLAR

“Bu kişilerin toplamda 13.1 trilyon serveti olduğu, 2020 yılındaysa milyarderlerin toplam servetinin 8 trilyon dolar civarında ölçüldüğü belirtiliyor. Milyarderlerin yüzde 86’sı ise geçtiğimiz yıla kıyasla zenginleşti.” (https://www.gazeteduvar.com.tr/forbes-covid-19-saglik-alaninda-yeni-milyarderler-yaratti-haber-1518547)

İşte pandemi sürecinde zenginler kârlarına kâr katarken en çok acı çeken, hastalanan, ücretsiz izin diye açlığa mahkûm edilenler, ücretsiz izinin iptal edilmesi ile işten çıkartılanlar ise yine emekçi halkımız, işçilerimiz olmuştur.

Ama bu durumun en ağır sonuçlarını da engelli vatandaşlarımız hissetmiştir. Çalışmak, üretime katılmak, engelli insanlar için önemli bir adımdır. Eve kapanmaktan kurtulmak, özgüven ve yaşama sevinci sağlamaktadır. Ancak pandemi süreci ile beraber onlar da evlerine gönderilmiş, toplumsal hayattan iyice soyutlanmış ve hiçbir destek almaksızın geçinmeye, yaşamaya çalışmışlardır.

Bununla da kalmayıp engellilere yönelik destek ve hizmetler aksamıştır. Pandeminin başında ve devam eden uzun sürecinde hastaneler, acil durumlar için bile randevu vermemekte; biyonik kulak kullanıcıları pil için randevu alamamaktadır; kur artışları nedeniyle cihaz, pil, protez, ortez, tekerlekli sandalye, baston vs. fiyatları olağanüstü artmıştır.

Engelliler arasında yoksulluk derinleşmiştir. Yine her gün yükselen döviz sebebiyle engelli vatandaşların alım gücü düşmüş, hayati zorunlulukları olan materyallerin fiyatı her gün yükselmiştir. Tüm bu duruma karşı ise engelli aylığı insanca yaşamak için verilmesi gereken ücretin çok altındadır. 2021 yılında, Yüzde 40 ile 69 engelli vatandaşlara verilen Engelli Aylığı 661 lira, Yüzde 70 ve üzeri engelli vatandaşlara ödenen Engelli Aylığı 991 lira olarak belirlenmiştir.

Ancak bu komik rakamlara karşın ülkemizde Açlık Sınırı ve Yoksulluk Sınırıyla ilgili olarak, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun Ar-Ge birimi KAMU-AR’ın tespitleri şöyledir:

“Açlık sınırı kasımda bir önceki aya göre 182 lira daha artarak 3 bin 890 liraya yükseldi. Başta gıda olmak üzere, enerji, ulaştırma, barınma, eğitim gibi harcama kalemlerine yapılan zamlar yüzünden yoksulluk sınırı ise 13 bin 13 liraya aştı.”

Günümüzde yoksulluk sınırı 13 bin TL’nin dahi üzerine çıkmışken, açlık sınırı 3 bin 900 TL olmuşken engellilere verilen aylık, onların bir haftalık geçinimi bile sağlamamaktadır. Bunun sebebi ise bu eşitsiz sömürü düzeni ve onun ülkemizdeki temsilcilerinden biri olan AKP’giller iktidarıdır.

Tüm bu durumlardan gördüğümüz üzere AKP’giller’in halka hizmet etmek, halkımızın sorunlarını çözmek gibi kaygıları yoktur. Onların tek derdi küplerini doldurmaktır. Kamu malı aşırmak, zenginlik, servet biriktirmektir. İşte bu yüzden AKP’giller, ülkemizin ve halkımızın hiçbir sorununu çözemeyecekleri gibi, Engelliler Sorunu’nu da çözemez.

Dünya Engelliler Günü’nü, neredeyse diğer tüm özel günler gibi sorunları dile getirerek, bu sorunların çözümlerini somut biçimde göstererek, bu konuda mücadele ederek, mücadeleye çağırarak karşılıyoruz.

Engelliler Sorunu’nun çözümünü Partimizin Programı’ndan alıntı yaparak ifade edelim:

“ENGELLİLER SORUNU

“Türkiye’de 8.5 milyon engelli insanımız vardır.

“Partimiz, bu insanlarımızın öncelikle eğitimlerinin eksiksiz yapılması, sonra da toplumun üretim ve yönetim dâhil her alanında yer ve rol alması için gerekli olan her çalışmayı yapar. Bu insanlarımızın da tam bir özgüvene sahip olarak, üreterek, yaratarak mutlu bir hayat sürmeleri için yapılması gerekenleri, eksiksiz yapar.”

03.12.2021

 HKP Genel Merkezi