Nasıl bir tutarsızlıktır, nasıl bir aymazlıktır, nasıl bir cambazlıktır bu, nasıl bir kıvraklık, laf çevirmelerdir bu insanın aklı almıyor. İnsan olarak yaşayanların da aklının alacağı türden değil siz TRT Yöneticilerinin yaptığı…
Partimizin; Rıdvan Dilmen’e TRT tarafından ödenen paralarla ilgili olarak basında çıkan haberler üzerine harekete geçip suç duyurusu yapması, yaptığımız suç duyurusunun çok büyük bir yankı uyandırması telaşlandırdı sizleri. Halkımızın, ödediği vergilerin AKP’giller’in yandaşlarına peşkeş çekildiğini öğrenecek olmasının telaşıydı bu. İşte bu suçluluk telaşıyla abuk sabuk açıklamalar yapmaya başladınız.
Yaptığınız açıklamalarda dürüstlük yok, mertlik yok, açıklık yok, hiçbir netlik yok.
Ne var?
Acizlik, suçüstü yakalanmanın, cilalarınızın dökülüp foyalarınızın açığa çıkmasının telaşı var.
Son açıklamanızda diyorsunuz ki;
“TRT tarafından Sayın Dilmen’e teklif edilen ücretin bugüne kadar açıklanmamasının nedeni, bir yandan Kurum bünyesinde çalışanların kişisel bilgilerini diğer yandan TRT’nin piyasadaki rekabetçi niteliğini korumak arzusudur. TRT’nin marka değeri yüksek bir spor yorumcusuna yaptığı teklifin bilinmesi rekabet gücünü zedeleyen bir faktördür.”
İşte bu sizlerin kamuya, kamu kurumlarına bakışınızı netçe yansıtıyor. Kaçak Saraylı Reis’inizin Devleti bir Anonim Şirket gibi yönetmesinden, bütün kritik bakanlıkları özel şirket sahiplerine emanet etmesinden aldığınız feyzle, Halkın vergileriyle yayın yapan TRT’yi diğer özel televizyon kanallarıyla rekabet edecek özel bir televizyon kanalına dönüştürdüğünüzü itiraf ediyorsunuz aslında.
İlk açıklamanızda “gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan rakamlar” diyorsunuz. Dürüstçe, mertçe şu rakamı teklif ettik, diyemiyorsunuz. Sonra 60 bin teklif ettik kabul etmedi diyorsunuz, son açıklamanızda. Bunu da demek zorunda kaldınız aslında. İlk açıklamada yaptığımız tutarsızlıkları, son açıklamada yapmayalım, bir gün önce Rıdvan Dilmen rakamı açıkladı, bu sefer birbirimizi yalanlamayalım, diye düşündünüz.
Ey TRT Yöneticileri; ne hale getirdiniz; bağımsız, Halkımızın duygularına hitap eden, olayları olduğu gibi Halka yansıtan, olayları yansıtışıyla, kültürel ağırlığıyla, kaliteli eğlencesiyle insanımızı gerileten değil ilerleten, Türkiye’nin Radyosu, Türkiye’nin Televizyonu olması gereken bir kurumu…
TRT’yi A Haber’in TRT logolu kardeşine dönüştürdünüz. Hiçbir fark bırakmadınız aralarında. Tıpkı onlar gibi TRT’yi de AKP’giller’in zulmünü, ülkemizi düşürdükleri acı durumu göstermeyen, AKP’giller’i allayıp pullayan bir medya kuruluşuna dönüştürdünüz. Halkımız umurunuzda değil. Halkımızın çektiği acılar, ekonomik zorluklar, geçim sıkıntısı hiç mi hiç ilgilendirmiyor sizleri. Kaldı ki derdiyle dertlenmediğiniz bu halkın vergileriyle ayakta duruyor TRT. Sizin tek derdiniz sizleri o makamlara, AKP’giller’in yayın organına dönüştürme görevi için getiren Kaçak Saray’ın ömrünü uzatmak.
Sizlerin kendi alanlarında başarılı sporcuları gözünüze kestirmeniz de bundan. Bu sporcuların spordaki başarılarından AKP’gillerin yayın organına dönüştürdüğünüz, halkla bağını kopardığınız TRT’ye ve oradan nemalanan kendinize meşruiyet kazandırmaya çalışıyorsunuz. Emekli futbolcuları alıp çamurlara buluyorsunuz, onları da kendi bataklığınıza çekiyorsunuz.
TRT’ye çıkabilme, ekranlarda yer alabilme kriterlerini değiştirdiniz. Devletin bütün kurumlarında olduğu gibi TRT’de de liyakati ortadan kaldırdınız, AKP’gillere yandaşlığı tek kriter haline getirdiniz. Hiçbir sanatçı nosyonu olmayanlara, her türlü film çeviren düz yatanlara eğri oturanlara yıllarca paraları akıttınız, akıtmaya devam ediyorsunuz.
Halkın tarafsız, özgür, objektif haber alabilme, bilgilenme hakkını elinden aldınız. Kanuna uygun, hukuka uygun, kamu etiğine uygun hiçbir işiniz yok sizlerin. Bütün işleriniz AKP’gillerin bütün işleri gibi gayrı meşru, gayri kanuni, gayri hukuki.
Kamu Kurumu TRT’yi yıpratan da sizlersiniz. Yıllarca, vücuda yapışan kenenin insanın kanını emmesi gibi TRT’nin kanını emdiniz, yiyip bitirdiniz.
Siz FETÖ’cü, FETÖ övgülerini şiirle taçlandıracak kadar FETÖ sevdalısı Hilal Kaplan’ı TRT’nin Yönetim Kuruluna atadınız. Ne özelliği vardı Hilal Kaplan’ın, AKP’giller yandaşı olması dışında.
Ne derseniz deyin, hangi açıklamayı yaparsanız yapın, sizlere güvenmiyoruz, inanmıyoruz. Son açıklamanızda piyasacı anlayışınızla “yükselen marka” diyorsunuz ya TRT’ye; sizlerin yükselttiği; yandaşlara, AKP’gillere ve Reisine biat edenlere aktardığınız paralar. Ortaçağcı Gericiliğin, AB-D Emperyalist Kültürünün, Dinsel Dogmaların, Muaviye-Yezid, günümüzdeki adıyla CIA-Pentagon İslamı’nın borazanına dönüştürdüğünüz TRT Halkımız tarafından da izlenmiyor, bunu da bilesiniz.
Partimizin yapmış olduğu suç duyurusu sonrası arka arkaya açıklamalar yayınlıyor olmanız; hukuksuzluğunuzun, kanunsuzluğunuzun, vicdansızlığınızın saklanamayacak, gizlenemeyecek şekilde ortaya çıkıyor olmasının verdiği telaştır. Siz AKP’giller’in, TRT Bürokratlarının; kurumun itibarını, güvenilirliğini, saygınlığını düşündüğünüz filan yok.
Bunları düşünen yöneticiler; çok başarılı bir futbolcu da olsa, milli maçlarda insanımızın milli duygularını şahlandırmış da olsa, Türkiye’nin Coğrafi Bölgelerini bile bilemeyecek, ki ilkokul bilgisidir, Asgari Ücretin 8 bin TL olduğunu sanacak kadar “bilgi” sahibi olan birini ekranlara yorumcu olarak çıkartmaz.
Rıdvan Dilmen’e de uyarımızdır:
Rıdvan Dilmen, sen Halkçı Hukukçu Yoldaş’ımız, Partimizin MYK Üyesi Av. Doğan Erkan’ın Halk TV’de katıldığı programda Mustafa Kemal’i sevdiğini, saydığını söyledin, bu güzel. Ama arkasından “Sayın Cumhurbaşkanı”nı da sevip saydığını söyledin…
Bak bu olmaz. Bu uymaz. Bu yanlış. Nasıl sevilebilir, Mustafa Kemal’e ve en yakın silah arkadaşlarına “Ölmüş İnek” “İki Ayyaş” diyen biri?
Nasıl saygı duyulabilir, Ayasofya’da Mustafa Kemal’e ve Birinci Kuvayimilliyecilere zalim ve kâfir denilmesini, lanet okunmasını onaylayan birine?
Hangi yüreğe, hangi akla uygun düşer, “Keşke Yunan Galip Gelseydi” diyen Fesli Kadir meczubunu baş tacı eden birine methiyeler düzmek?
Bak Rıdvan Dilmen, sen Mütareke yıllarında işgal görmüş bir memleketin çocuğusun. Memleketi işgalden kurtaranlar Mustafa Kemal’in önderliğinde savaşan Birinci Kuvayimilliyeciler. Onlar kurtardı senin ninelerini emperyalist çapulcuların tecavüzünden. Kuvayimilliyeci Atalarımız olmasaydı, o yiğitler olmasaydı; sen Rıdvan Dilmen olmazdın. İşte, Emperyalist Yedi Düvelin zulmünden, tecavüzünden Halkımızı kurtaran o yiğitlere, o kahramanlara, o atalarımıza hakaretler eden, onların izini tozunu silmeye çalışan birine sen methiyeler düzüyorsun. Yapma bunu…
Sen insanlıklarını gönüllü olarak bırakmış, yandaşlıkla prim yapma, bir yerlerde tutunma telaşında olan düşkün Abdülkadir Selvi’lerin, düşkün Yavuz Bingöl’lerin arasına katılma. Onların yolu yol değil. Onların yolu insanı bataklığa, insanlıktan çıkmaya götürür. Bak Rıdvan Dilmen; sen bu yoldan dönebilirsin. Utanma duygunu kaybetmemişsin. İnsani duygular, vicdan kalmış sende, kırıntı kabilinde de olsa. Aklını başına devşir, seni çektikleri bataklığı gör: AKP’giller’den yana bir umudumuz yok, onlar iflah olmazlar. Ama sen az da olsa bir umut vaat ediyorsun. Kurtar kendini bu Dördüncü Tür Yaratıklardan. Dön insanlığına…
Son Söz olarak Rıdvan Dilmen; sen de, TRT Yöneticileri de bizlere karşı suç duyurusunda bulunacağınızı, hukuki mücadelenin devam edeceğini açıklamışsınız.
Biz Halkın davasını güdüyoruz. Biz “Vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmeyi yeğ tutan” İkinci Kuvayimilliyecileriz.
Hiç kimse “Bizi yargılayamaz, bizi korkutamaz, yıldıramaz, uğruna yaşamımızı ortaya koyduğumuz davamızdan bizi geri döndüremez!”. Bunu da böyle bilin.
22 Eylül 2021
HKP Genel Merkezi