Türkiye’nin en önemli meselesi; ne şu anda ülkemizin hemen bütün Ege ve Akdeniz bölgesinin 71 noktasını cehenneme çeviren yangınlardır ne 1 Temmuz’dan itibaren yeniden azgınlaşan Kovid-19 salgınıdır ne yoksul insanlarımızı yakıp kavuran işsizlik ve hayat pahalılığıdır ne ülkeye doldurulan ve sayıları altı milyonu bulan Suriyeli sığınmacılardır ne de ülkemize getirilmesi ABD Emperyalist Haydudu tarafından planlanıp yürürlüğe koyulan, sayıları on milyonu bile bulabilecek Afganlardır.
Şu an Türkiye’nin en önemli-öncelikli meselesi, bir Ulusal Güvenlik Sorunu haline gelmiş bulunan, ABD yapımı, CIA, Washington ve Pentagon tarafından yönetilen, tüm kadroları en ağulu Türkiye düşmanları tarafından oluşturulmuş bulunan, tepeden tırnağa binbir suça batmış Tayyipgiller İktidarından kurtulmaktır.
Bu iktidar ve onu meydana getiren parti, kanunlara göre oynayan normal bir sermaye partisi değildir. Durup dinlenmeden çok yönlü suçlar işleyen “Çıkar amaçlı organize bir suç örgütü”dür… Kriminal bir yapıdır… Mafyatik bir organizasyondur…
Din Maskesi takındırtılarak ABD, İngiltere ve Siyonist İsrail tarafından Türkiye’nin üzerine çöktürülen bu Haramiler Saltanatından kurtulmadan, boynuna dolanan bu lanet halkasını çıkarıp atmadan Türkiye, hiçbir derdine derman bulamaz… Günbegün eriyip dağılmaya, çöküp parçalanmaya devam eder…
Başında sınangılı Türkiye düşmanı, Kuvayimilliye, Mustafa Kemal ve Laiklik düşmanı, “Keşke Yunan Galip Gelseydi”ci, vicdan, merhamet, hak hukuk, adalet bilmez ve tanımaz, kriminal psikopat bir CIA devşirmesi; kanmak doymak bilmez kamu malı hırsızı, vatan satıcı ABD piyonu var, bu siyasi parti görünümlü suç örgütünün oluşturduğu iktidarın.
Hile ve desiseyle, ABD kumpasıyla Türkiye’nin başına tünetilmiş ve giderek metastaz yapmış ölümcül bir kanser gibi Türkiye’nin tüm kurumlarına sirayet etmiş-yayılmış bu habis yapı sökülüp atılmadıkça, zorlu bir cerrahi müdahaleyle ülke bunlardan temizlenmedikçe, çöküşe doğru sürüklenişimiz durdurulamaz…
Türkiye’yi çökertip, ayrıştırıp Yeni Sevr’e hazırlamakla görevlendirilmiş bu hainler haini Kriminal Yapı, hiçbir şeyi rastlantısal olarak yapmıyor.
Her şeyi bilinçli, planlı programlı, sistemli ve eksiksiz olarak yapıyor. Daha doğrusu öyle oynatılıyor. İpler bütünüyle ABD’nin elindedir. İktidarda kalma ve küplerini doldurma, dolar milyarderleri olma karşılığında ABD Emperyalist Çakalının her dediğini ikiletmeksizin yapıyor bu ihanet iktidarı.
Bakın Brüksel’deki NATO toplantısında, ABD Haydudunun yeni şefi, Türk Düşmanlığıyla kafayı bozmuş Joe Biden karşısında, bir kez daha aman dileyip diz çöktü Tayyip.
Ne demişti Tayyip’in eski akıl hocalarından, ajanlaşmış, BİM’in de kurucusu olan Cüneyt Zapsu, “Karanlıklar Prensi” Richard Perle karşısında?
“Bu adamı kubura süpürmeyin, kullanın!”
O alçaklar da kullanıyorlar işte…
Joe Biden alçağı da aynı şeyi yapıyor.
Ve bu görüşmede kimi kullanılıyor tercüman olarak?
Ortaçağcı, Amerikan vatandaşı Merve Kavakçı’nın kızı, Kaçak Saray elemanı Fatima Gülham Abushanab…
Devletin resmi tercümanı neden kullanılmıyor?
Tayyip’in diz çöküşüne ve teslimiyet ihanetine tanıklık etmemesi için… Yani normal devlet diplomasisi filan da kalmamıştır artık. Çünkü devlet artık Tayyipgiller adlı suç örgütünün eline geçirilmiştir hemen bütün kurumlarıyla…
Tayyip’e ne deniyor orada?
Şu:
“Biz Amerika olarak askeri anlamda çekiliyoruz Afganistan’dan. Fakat diplomatik temsilciliklerimiz açık kalacak… Müttefiklerimizin de öyle…
“Afganistan’ın karayolu ulaşımları Taliban’ın eline geçmiştir bütünüyle. Sadece başkent Kabil’in havaalanı açıktır uluslararası ulaşıma. Ve sadece buranın kontrolü Taliban’ın eline geçmemiştir henüz. İşte oranın kontrolünü bizim adımıza siz yani Türk Askeri sağlayacak. Tamam mı?”
Tayyip duraksamadan; “Emrin olur!”, demiştir. “Yalnız bana biraz ekipman ve finansman sağla.” Öbürü de; “Öyle olsun”, demiştir.
Artık Kabil’de Türk Askeri vuruşacak ve kayıplar verecek, Taliban adlı, El Kaide, El Nusra ve IŞİD gibi baş kesen Ortaçağcı örgütlerin içinden çıktığı Ana Dinci Yapıyla…
Hatırlanırsa kısa süre önce bu dinci caniler örgütü bir doğumevi bastı. İkisi doğum yapmak üzere olan, biri de küvözdeki yavrusunun üstüne kapanan kadın olmak üzere 25 kadın ve sağlıkçıyı katletti. Böylesine aşağılık, insanlıktan çıkmış bir katiller örgütüdür Taliban…
Selefi Vahhabi Ortaçağcı dinci ideolojiyle, Pakistan’daki Medreselerde yetiştirmiştir bu katiller sürüsünü ABD Emperyalist Çakalı. Pakistan’da sayıları yirmi bini bulan Medrese açtırmıştır ABD, bu canileri yetiştirmek için… Ve katil sürüsünü her türden silahla donatarak ve eğiterek Afganistan’daki sosyalist iktidarın üzerine sürmüştür… Bu insanlık dışı işin finansmanını, başta Suudi Arabistan olmak üzere Müslüman ülkeler sağlamıştır. Canilerin silahlandırılıp askeri eğitimden geçirilmesini de CIA, Pentagon ve Washington yapmıştır…
Uluslararası emperyalistlerin, Müslüman ülkelerin ve hatta acıdır ki Çin Halk Cumhuriyeti’nin ittifak halindeki saldırılarına karşı, Muhammed Necibullah liderliğindeki Sosyalist İktidar tek başına dört yıl direnmiştir.
İzlendiği gibi Taliban liderleri şu günlerde Çin’i de ziyaret etmişlerdir. Ve Uygur Türklerine karşı mücadelede birlikte davranmayı karar altına almışlardır.
Eee, dostlukları eskiye dayanır…
Dünyadaki Maocu hareketler de desteklemiştir Taliban’ı o yıllarda. Ve bizdeki İ. Kaypakkayacı gruplar da… Bilmiyoruz; bu meczuplaşmış hareketler şu anda desteklerini sürdürmekte midirler…
Joe Biden alçağı bir görev daha vermiştir Tayyip’e: “Afganistan’dan ülkedeki savaş ve kıtlıktan kaçan Afganlar Türkiye’ye gelecekler, İran üzerinden; sen onları itirazsız kabul edeceksin!”
Tayyip buna da; “Emrin olur!”, demiştir. Ve günde ortalama bin kişi, İran sınırından Türkiye’ye girmektedir artık…
Türkiye’nin nüfus yapısını da değiştirerek Yeni Sevr için daha uygun bir ortam sağlama derdindedir ABD…
Tabiî bu durum Tayyipgiller’in de istediği bir şeydir. Bunlar da tıpkı Batılı Emperyalistler gibi Türkiye düşmanıdırlar…
Kerbela Katliamı sonrasında ne demişti Şam’daki Yezid?
“Bedir’in intikamını aldık.”
Tayyipgiller ve Ağababaları ABD, İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya ne demektedirler şimdi?
“Birinci Kuvayimilliye’deki, Pontus, Taşnaksütyun Ermenileri ve Yunanistan’ın uğradığı hezimetin öcünü alıyoruz.”
Uluslararası para spekülatörü George Soros, yıllar önce Can Dündar’a verdiği röportajda; “En iyi ihraç ürününüz Ordunuzdur”, demişti.
Hain, ABD işbirlikçisi Tayyipgiller aynen Soros alçağının dile getirdiği bu kurala göre oynuyor, Suriye ve Afganistan’a Türk Ordusu’nu ABD’nin emri üzerine göndererek…
Hatırlanacağı gibi hain, Amerikan uşağı Bayar-Menderes Çetesi de 1950’de yine ABD’nin emri üzerine dört bin beş yüz kişilik bir tugaydan oluşan Türk Ordusu’nu Kore’ye göndererek orada 884 vatan evladının yok yere hayattan koparılmasına sebep olmuştu.
Tayyipgiller Türk Ordusu’nu satar, Kuvayimilliye yadigârı tüm kamu işletmelerini satar… Tank Palet Fabrikası’nı satar… Doğu Akdeniz’deki, Ege’deki Mavi Vatan’ı satar. Ege’de yirmi Adamızı Yunanistan’a satar. Dağlarımızı, ovalarımızı, ormanlarımızı, ırmaklarımızı, göllerimizi satar… Limanlarımızı satar… Satmayacakları hiçbir değer ve varlık yoktur bunların…
Orduyu, Yargıyı, Eğitimi çökertir… Hemen tüm eğitim kurumlarını, Pakistan Peşaver Medreseleri benzeri Ortaçağ kurumlarına çevirir.
Akla, mantığa, bilime düşman “Dindar ve Kindar bir nesil yetiştirmeye” yönelir bütün gücüyle. Ancak böyle insanlardan, seçmenlerden oluşan bir Türkiye’de iktidarını sürdürebileceğini düşünür ve planlar. Ve de uygular bu halk düşmanı planlarını…
Ordunun okullarını ve hastanelerini kapattığı gibi serum ve aşı üreten Hıfzıssıha Enstitüsünü de kapatır. Ülkeyi aşı üretemez duruma düşürür. Kovid-19 salgınında da dışarıdan aşı alamadığı için Milleti aşısız bırakır. Bu konuda yaptığı daha onlarca bilim ve akıl dışı uygulamayla en az yüz bin insanımızın yok yere ölmesine sebep olur. Bu konudaki ihanetlerini ayrıntılıca izlemek için saygıdeğer Halk Sağlığı Uzmanı doktorumuz Prof. Ahmet Saltık’ın konuşmalarına kulak verilmelidir.
Türk Hava Kurumunu da bir anlamda kapatır. Yöneticilerini görevden alarak Kayyum atar oraya da… Kayyum Başkanı da ülke alev alev yanarken düğüne gider, bilindiği gibi.
Gerçi gitmese ne olur?
Olumlu bir iş mi beklenir bunlardan…
THK’nin 1400 taşınmazından kırk küsur taşınmazını hemen şimdi, zaman içinde de tamamını yeme derdindedir bunlar…
Kurumun uçaklarını hangara çekip çürümeye terk ederler. Dedik ya bunlar ülkemizi bütünüyle çökertme derdindedirler, diye…
THK’nin pilotlarının ve teknik personelinin işine son verirler…
71 ayrı bölgede yangın çıkar, on binlerce hektar ormanlık alanımız, içindeki canlılarıyla, bazı yerlerde köyleri, kasabalarıyla birlikte yanıp kül olmaya başlar; medyanın sorusu üzerine Tayyip’in Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli; “Envanterimizde yangın söndürme uçağı yok”, der…
Şaka gibi, değil mi?..
Ama şaka değil; kallavisinden ihanet…
THK’nin eski Başkanları Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş ve Ahmet Bertan Nogaylaroğlu ve pilotları; “Şu an uçmaya ve yangına etkin şekilde müdahale etmeye hazır beş uçağımız var”, der. Fakat bunların uçmasına izin verilmez…
Rusya’daki bir özel şirketten kiralanan üç uçakla yangın söndürülmeye çalışılır.
Ayrıca da bütün hırpalanmışlığına rağmen şu anda bile toplumun en örgütlü gücü Ordu’dur. Bu türden afetlerde zararı en aza indirmek ve olayı bir an önce sonlandırmak için bu gücün kullanılması gerekirdi. Ayrıca Ordu’nun bu afetle nasıl mücadele edileceği hakkında bilgi, birikim ve deneyimi de vardır. Çünkü yangınlar, savaşların da bir parçasını oluştururlar.
Neden Ordu’ya görev vermiyorsun Tayyip?
Ona olan düşmanlığından değil mi?..
Bütün derdin, aman Ordu’nun bir saygınlığı oluşmasın, biz onu devamlı aşağılayalım, hırpalayalım; darbecilikle, vesayetçilikle suçlayalım, böylece de onun saygınlığını ve özgüvenini tümüyle ortadan kaldıralım. Ancak o zaman Ordu’yu, Kaçak Saray’ın emrinde site güvenlikçisi konumunda kullanabiliriz, diye düşünüyorsun değil mi?..
Adamların yangınla etkin mücadele edelim, fazla kayba uğramadan işi sonlandıralım diye bir derdi yok ki…
“Orman yanarsa yansın, zaten ağaçların sonu ya yanmak ya da çürümek değil midir? Üstelik böyle blok şekilde yanarsa yeni rant alanları açılır. Bu da kârlı bir şeydir bizim için.” Düşünce bu, Tayyipgiller’de…
Yüzölçümü Türkiye’nin yaklaşık 6’da 1’i olan Yunanistan’ın 38 yangın söndürme uçağı varmış. Tayyipgiller Türkiyesi’ninse hiç… Bunun anlamı ihanetten, halk ve vatan millet düşmanlığından başka ne olabilir?..
Saygıdeğer Halkımız;
Bu ihanetler, bu hırsızlıklar, yolsuzluklar ve kötülükler iktidarından kurtulmazsak, Türkiye’mizi bunların işgalinden kurtarmazsak, bu gidişin sonu Yeni Sevr’e kadar varır.
Yugoslavya’nın, Irak’ın, Libya’nın ve Suriye’nin başına gelen felaket bizim de başımıza gelir…
Sakın; “Onlara gelir ama bize gelmez”, deme!..
Ve asla aklından çıkarma ki ABD, bu satılmışlar iktidarını Yeni Sevr’e kendi yönetimlerinde taşıması için oluşturdu-var etti ve Türkiye’nin boğazına bir idam ilmiği gibi taktı…
Öyleyse birincil görevimiz, en öncelikli işimiz, o ilmiği boynumuzdan çıkartıp “İnsan Soyunun Başdüşmanı ABD Emperyalistleri”nin suratına fırlatmaktır…
Tarih bize, Kuvayimilliyecilerin torunlarına bu görevi vermiştir… Bu tarihi görevimizin sorumluluğuna yaraşır bir mücadeleyle donanırsak, zafer mutlaka bizimdir… Ancak o zaman “Emperyalistler, işbirlikçiler, geldikleri gibi giderler!”
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
2 Ağustos 2021
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı