Partimiz, “tam kapanma” döneminde, AKP’giller’in Ümraniye Belediye Başkanının babası Ahmet Galip Yıldırım’ın lebalep cenaze törenini Yargıya taşımış, başta AKP’giller’in Reisi olmak üzere ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Artık görev tanımına uygun davranması gereken, AKP’giller’in kanunsuzluklarına karşı kendiliğinden harekete geçmesi gereken Savcılık bir kez daha bizim suç duyurumuza, “soruşturmaya yer olmadığına” dair kararı verip geçtiler.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının bu kararına karşı Partimiz, Halkçı Hukukçularımız aracılığıyla itiraz etti.
Kısaca olayı hatırlayalım:
2 Mayıs 2021’de, üstelik tam kapanma döneminde Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım’ın babası Ahmet Galip Yıldırım’ın cenaze törenine AKP Genel Başkanı, Bakanlar, Milletvekilleri, İlçe Belediye Başkanları ve çok sayıda vatandaş katılarak İçişleri Bakanlığının genelgesine rağmen cenaze töreninde 30 kişilik sayı sınırı aşılmıştı.
Halkımıza gelince 30 kişilik, kendilerine gelince lebalep cenaze töreni…
Partimiz işte bu çifte standardı, bu kanunsuzluğu yargıya taşıdı. Ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve İstanbul İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş hakkında “Görevi Kötüye Kullanma, Bulaşıcı Hastalıklara İlişkin Tedbirlere Aykırı Davranma, Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi” suçlarını işlediklerini belirterek 4 Mayıs 2021’de İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduk.
Partimizin bu suç duyurusunun ardından, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, hiçbir işlem yapmadan “kamu adına soruşturma yapılmasına yer olmadığına” karar verdi. Kararda, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar hakkında soruşturma yapılamayacağı, TBMM’de salt çoğunluğun vereceği önergeyle soruşturma açılacağı iddia edildi. Suç duyurusunda yer alan İstanbul Valisi ve İstanbul İl Emniyet Müdürü ile ilgili olarak da, somut iddia oluşmadığı, iddiaların “soyut” olduğu belirtildi.
Partimizin Genel Sekreter Yardımcısı Av. Tacettin Çolak Yoldaş, İstanbul Anadolu Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliğine dilekçe vererek, karara itiraz etti ve CMK’nin 160’ıncı maddesinde yer alan Cumhuriyet Savcısının görevini hatırlattı. Savcının hukuka aykırı karar verdiğini ve görevini ihmal suçu işlediğini belirtti.
Savcılığın hiçbir soruşturma yapmadığını belirten yoldaşımız, “Anayasa olmak üzere, yasalara ve hukuk mantığına aykırı olarak ‘Kamu Adına Soruşturma Yapılmasına Yer Olmadığına’ dair karar verilmiştir. İşbu kararın itirazen incelenerek kaldırılması gerekmektedir”, dedi.
Dilekçenin devamında şu ifadelere yer verildi:
“Örneğin suç isnatlarından sadece biri olan, “görevi kötüye kullanma” suçu iddiamıza ilişkin, Savcılık Makamı, şüphelilerin görevlerini kötüye kullanmadıklarına, deliller toplanmaksızın ve ifadeler alınmaksızın, nasıl kanaat getirmiştir?
“Ayrıca, görevi kötüye kullanmadıklarına dair bir kanaat oluşsaydı da, bu kanaate ancak yapılacak araştırma neticesinde varılabilecek ve kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar verilebilecekti. Ancak, somut olayda, hiçbir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın, işbu suç isnatlarının, soruşturulmasına dahi gerek olmadığına nasıl karar verildiği açık olamamakla birlikte, gerekçede de yeterli ve belirli değildir. Yapmış olduğumuz şikâyetin içeriğinin tamamı somut delillere dayanmaktadır. Asıl soyut olan suç duyurusu değil, savcılığın karara gerekçe olarak ‘…soyut iddia dışında soruşturma veya kovuşturma yürütülmesini gerektirecek bir husus bulunmadığı anlaşılmakla…’ şeklinde yapılan niteleme ve gerekçelendirme çabasıdır.”
İtiraz dilekçesinde; itirazlarının incelenerek, şüphelilerin eylemlerine uyan ilgili kanunlarda belirtilen suçlardan cezalandırılmaları amacıyla kararın kaldırılmasını ve haklarında gerekli soruşturmanın yürütülerek Kamu Davası açılmasını talep edildi.
İtiraz Dilekçemizin verilmesinden sonra Genel Sekreter Yardımcımız Av. Tacettin Çolak Yoldaşımızın yaptığı açıklama aşağıdadır:
***
Bugünkü konumuz değerli arkadaşlar, çivisi çıkan yargının iktidarın kanunsuzlukları karşısında yine dosya kapatıcı eylemlerine ilişkin.
Mayıs ayının başında Ümraniye Belediye Başkanın babasının cenazesinde yüzlerce insan başta Tayyip Erdoğan olmak üzere Sağlık Bakanı, İçişleri Bakanı hatta İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü bulunmak üzere yüzlerce insan, onların deyimiyle lebalep cenaze töreni yaptılar. Daha önce Tayyip Erdoğan AKP kongrelerinde de kendi “hülooğğ”cularına teşekkürler göndermişti, “Pandemi döneminde lebalep kongre salonlarını doldurdunuz, hepinizi kutlarım”, diye.
Şimdi bir taraftan, bilim insanlarının Koronavirüs salgını karşısında alınması gereken önlemlerine tüm halkın uyması gerektiği yönünde çağrılar yapılıyor. Sağlık Bakanı da bu çağrıları timsah gözyaşlarıyla televizyonlarda yapıyor. Diğer yandan da tarikat liderlerinin cenazelerine katılıyorlar. Bazen eleştirilen durumlarda “özeleştiri” yapıyorlar. Ama arka arkaya yine bu törenleri yapmayı sürdürüyorlar.
Halkımızın cenazelerinde 30 kişi sınırı getiren AKP’giller kendi cenazelerinde böyle bir sınıra uymuyorlar. O zaman çöpten kâğıt toplayan gariban insanımıza yazılan 3 bin TL’lik para cezasının ne anlamı var? Çocukları ve eşiyle motosikletle giderken maske takmadı diye para cezası yazılan insanlarımızın ne suçu var?
Burada Tayyip Erdoğan ve AKP’giller’in tamamı kanunsuzluk yapmaktadırlar. Kanunsuzluk çağrısı yapmaktadırlar. Madem Anayasa’nın eşitlik ilkesi 10’ncu maddesi yürürlüktedir, o zaman kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur. Dolayısıyla savcıların bu suçların karşısında sessiz kalma, soruşturmaya yer olmadığına dair karar verme yetkileri de yoktur. Bu kararları veren savcılar da aynı suçu işlemiş olurlar.
Halkın Kurtuluş Partisi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu suçların takipçisi olacaktır. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcısının vermiş olduğu soruşturmaya yer olmadığına dair kararla ilgili İstanbul Anadolu Sulh Ceza Hâkimliğine itirazımızı yapmış bulunuyoruz.
Halkın Kurtuluş Partisi, kanunsuzluklar karşısında sessiz kalmamaya devam edecektir.
28 Haziran 2021
HKP Genel Merkezi