Gezi İsyanı’mızın sekizinci yılındayız. Kimilerinin dediği gibi Gezi İsyanı’mız; ne iki-üç ağaç meselesiydi ne de bir darbeydi.
Evet, Gezi Parkı Direnişi’miz insanlarımızın, halkımızın ne denli doğaya, çevreye duyarlı olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Ama aynı zamanda bu şanlı İsyan ve Direniş, AKP’giller’in diğer gerici ortağı FETÖ ile birlikte yıllarca Halkımıza yaptıkları ihanet ve zulmün halkımızda yarattığı patlamaydı.
Gezi İsyanı’mız;
1- AKPgiller’in ve o yıllarda kol kola olduğu “Cemaat”in şimdiki adıyla “FETÖ”nün ortaklaşa ülkemizi Ortaçağ’ın karanlıklarına sokmak istemesine,
2- Ortaçağcı bu iki gerici gücün Mustafa Kemal’e, Laikliğe, Ulusal Kurtuluşa hayâsızca yaptıkları saldırılara,
3- Türkiye’nin Yeni Sevr’e adım adım götürülüşüne, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’ne karşı Halkımızın bir başkaldırısı, İsyanı ve şanlı bir Direnişiydi.
Öyle bir Direnişti ki bu Direniş; Taksim Gezi Parkı’nda AKP’giller’in 31 Mart gerici İsyanının karargâhı olan Topçu Kışlası’nın yeniden inşası için adım atma girişimlerine karşı 27 Mayıs-1 Haziran arasındaki birkaç gün içinde başlayan mücadele, bir anda tüm ülkeyi sardı. Milyonlarca insan gerçek anlamıyla yedisinden yetmişine, kadınından erkeğine tüm halkımız tek bir yumruk olarak ayaklandı.
Ancak ne yazık ki Amerikancı Kürt Hareketi PKK ve o zamanki isimleriyle BDP, bu İsyan’ımızı arkadan vurdu. AKPgiller’e koltuk değneği, can simidi oldular. Türkiye’nin 79 ilinde milyonların sokağa döküldüğü bu şanlı İsyan’a ilgi göstermediler. Kürt Halkını bloke ettiler. Hatta liderleri Selahattin Demirtaş, “Gezi’de darbeyi gördük” diyebildi. Amerikancı çözüm süreci sekteye uğramasın diye ihanet ettiler bu direnişe. İşte bu büyük ihanet Şanlı Gezi İsyanı’mızın başarıya ulaşamamasının nedenlerinden biridir.
Ancak biz bu yaptıklarını gayet normal karşıladık çünkü onlar artık yüzlerini ABD Emperyalizmine dönmüşlerdi. Artık tek amaçları, Amerikan bayrağı altında onlara uşaklık yapabilecekleri sözde bir devlet içinde, İkinci bir İsrail, Müslüman İsrail olarak yaşamaktı. Dolayısıyla kendilerine verilen görevi ifa etmiş oldular, İsyana ihanet etmekle. Ve Halkımız unutmayacak bu ihaneti.
Bu onurlu Direnişte yüzlerce kişi gözaltına alındı, yüzlercesi yaralandı, sakat kaldı, gencecik sekiz insanımız polisin acımasızca saldırıları sonucunda hayatını kaybetti. Ancak tüm bu kayıplarımıza karşın AKP’giller Gezi Parkı’na Ortaçağcı gericiliklerinin simgesi olacak olan Topçu Kışlası’nı yapamadılar. Bu konuda hezimete uğradılar, vazgeçmek zorunda kaldılar.
Gezi İsyanı’mızın eylemleri sürecinde iktidara karşı mücadele ederken katledilen, gencecik 8 insanımız; Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Ali İsmail Korkmaz, Hasan Ferit Gedik, Ahmet Atakan ve Berkin Elvan (daha 14 yaşında bir çocuktu) Gezi Direnişi Şehitleri olarak Tarihe geçtiler. Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut’un dediği gibi bu İsyana katılanlar ve şehit düşenler, “Göğüslerindeki temiz inançtan, sevgi dolu yürekten başka hiçbir silahları olmayan tertemiz insanlardı.”
Bu 8 şehidimiz, doğrudan polis tarafından veya AKP’giller’in anlayışına sahip katiller tarafından katledilen insanlarımızdır. Ancak ismini sayamadığımız nice insanımız, polisin sıktığı biber gazı nedeni ile kalp krizi geçirerek, hastalanarak hayatlarını kaybettiler. Binlerce insanımız yaralandı, çok sayıda insanımız gaz kapsülleri nedeni ile gözlerini kaybettiler.
Şanlı Gezi İsyanı’nın ilk gününden itibaren Halkın Kurtuluş Partisi olarak Genel Başkan’ımız, Başkanlık Kurulu’muz, Genel Merkez Yöneticilerimiz başta gelmek üzere, bulunduğumuz tüm illerde eylemlerde en ön saflarda yerimizi aldık. Gezi Parkı’nda çadırımızı kurduk, standımızı açtık.
Direnişlerde en önde yer aldık. Yoldaşlarımız yaralandı, gözaltına alındı ama mücadeleden asla vazgeçmedik. Partimiz, son ana kadar Gezi İsyanı’mızın en önünde bulundu.
Ancak Gezi İsyanı tüm bunlara rağmen yine de istediğimiz başarıya ulaşamadı, AKP’giller’i defedemedik ülkemizden. Bunun bir sebebi Amerikancı Kürt Hareketi’nin bu İsyanı sırtından vuruşu, bir diğer sebebi de halkımızın örgütsüzlüğü ve programsızlığı oldu. Başı Sarı Sendikacılar tarafından bağlanmış olan İşçi Sınıfımızın bu İsyanda tam anlamıyla yer alamaması da İsyanı tam anlamıyla başarıya ulaştıramadı. Ne yazık ki halkımızın gerçek devrimci bir teorinin ve hareketin yani Partimizin bayrağı altında buluşamaması, halkımızın örgütsüzlüğü Gezi İsyanı’mızın zaferle taçlanamamasının en temel nedenlerindendi.
Ancak unutmamalıyız, AB-D Emperyalizmi ve yerli uşakları AKP’giller çok korkmuşlardı o günlerde. Gezi Parkı’na dokunamadılar. Ancak sonradan vurgunlarına, talanlarına, doğa katliamlarına devam ettiler, ediyorlar. Ülkemizi AB-D Emperyalistleri ile birlikte sömürmeye, BOP’u hayata geçirmeye devam ediyorlar.
Şanlı Gezi İsyanı’mızın üzerinden 8 yıl geçti. Bu geçen zamanda AKP’giller iktidarı iyice pervasızlaştı, iktidarını koruyabilmek için her tarafa ve herkese saldırır oldu. AKP iktidarı baskı rejimini geçen sekiz yılda iyice arttırırken özellikle Koronavirüs pandemisi sonrası halkımız daha da fakirleşti, iş bulamaz hale geldi, açlıktan, yoksulluktan ve işsizlikten insanlarımız intihar etmeye başladı. Parababaları ise kârlarına kâr kattı. Kapitalist şirketler pandemi ile beraber iyice zenginleşti. Yani olan yine emekçi halkımıza oldu.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak Gezi Direnişi’mizi 8’inci yıldönümünde selamlarken, insanlarımızın açlıktan ve yoksulluktan intihar ettiği, evlerine ekmek götüremediği, işinden çıkarıldığı ve iş bulamadığı bu insanlık dışı düzeni elbet yıkacağız.
Ant olsun ki İkinci Kurtuluş Savaşı’mızı zaferle taçlandıracağız.
Ve bu sefer tüm sömürgenleri tamamen defedeceğiz ülkemizden ve doğaya, insana, hayvanlara, tüm evrene gerçek değerini veren düzenimizi, Sosyalizmi kuracağız!
Yaşasın Gezi Direnişimiz!
Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam!
Halkız Haklıyız Yeneceğiz!
30 Mayıs 2021
HKP Genel Merkezi