Partimizden Suç Duyurusu: Devleti yöneten AKP’giller’in organize suç örgütleriyle girdikleri kirli ilişkilerin, cinayetlerin, uyuşturucu ticaretinin aydınlatılmasını istiyoruz.
Bilindiği gibi, kendisi de organize suç örgütü lideri olan Sedat Peker’in videolu ifşaları devam ediyor. Adam bugüne kadar yayınladığı yedi videoda, bir zamanlar kendisinin de içinde yer aldığı ve AKP’giller’le birlikte işledikleri suçları tek tek anlatıyor.
İlk videosundan itibaren faili meçhul kalmış cinayetler hakkında bilgiler vermeye, Kontrgerilla faaliyetlerinde nasıl kullanıldıklarını, siyasilerin istekleri doğrultusunda yaptığı türlü gayrimeşru işleri anlatıyor.
Yedinci videosunda da son Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’ın uyuşturucu ticareti ile ilgili somut bilgiler verdi. Yine Kıbrıs’ta öldürülen gazeteci Kutlu Adalı cinayetine ilişkin de açıklamalar yaptı. Ve hatta bu cinayeti işlemek üzere Korkut Eken tarafından kendilerine teklif yapıldığını, kendisinin de bizzat kardeşi Atilla Peker’i görevlendirdiğini, Havaalanında hiçbir aramadan geçmeden üzerlerindeki silahlarla Kıbrıs’a gittiklerini ama daha sonra Korkut Eken’in başkaları ile “işi çözdüğünü” söyledi.
Bütün bunlar açıkça organize cinayetin itirafıdır.
Yine Erkam Yıldırım hakkındaki iddialarla ilgili olarak da suçun asıl faili yerine açıklama yapan babası Binali Yıldırım oğlunun, “Venezuela’ya test kiti ve maske dağıtmaya gittiğini” söylemiş ve oğlunun işlediği suçlardan bilgi ve görgü sahibi olduğu anlaşılmıştır.
Erkam Yıldırım’ın Venezuela’ya gittiği tarihte Venezuela’da günlük Kovid vaka sayısı ortalama 300’dür. Ülkemizde ise 40.000 civarındadır. Yani Venezuela’nın ne bizden gidecek maskeye ne de test kitine ihtiyacı vardır. Bu gerçeğe aykırı beyanın söylenmesinin tek amacı suçu örtbas etmektir. Ayrıca Erkam Yıldırım’ın ne siyasi ne de bürokratik bir unvanı vardır. Venezuela devletine yardım götürme yetkisine sahip değildir. Kaldı ki her iki devletin kayıtlarında da böyle bir yardım ziyareti gerçekleştiğine dair kanıt bulunamamıştır. Bu nedenle Erkam Yıldırım, uyuşturucu ticaretindeki ortağı Halil Falyalı ve siyasi organizasyon ayağından olduğunu düşündüğümüz Binali Yıldırım hakkında soruşturma başlatılması için suç duyurusunda bulunduk.
Bu Uyuşturucu Ticaretinin Bodrum Yalıkavak Marina üzerinden yapıldığı ve bu Marina’nın başında da Mehmet Ağar’ın olduğu iddia edilmiştir. Sedat Peker’in ilgili videoda anlattığına göre Erkam Yıldırım, Halil Falyalı, Mehmet Ağar uyuşturucu ticaretinde ortaktır. Zaten Mehmet Ağar da basına verdiği demeçlerde Bodrum Yalıkavak Marina’dan kendisinin sorumlu olduğunu, marinadaki tüm sevk ve idarenin bilgisi dahilinde yapıldığını, eğer kendisi burayı idare etmese mafyanın gelip çökeceğini beyan etmiştir. Yani Bodrum Yalıkavak Marina’da dönen tüm kirli işler, uyuşturucu ticareti ve benzeri suçların Mehmet Ağar tarafından yönetildiği açıktır.
Bütün bu suç örgütü yöneticilerinin de iktidardaki AKP ile yakın ilişki içinde oldukları ve hatta çeşitli düzeyde siyasi görevler aldıkları da bir gerçektir.
Bir zamanlar AKP’nin siyasal propagandasını yapan, AKP’giller’in isteğiyle kendilerine muhalif milletvekillerine, gazetecilere, aydınlara sözlü ve fiili saldıralar düzenleyen Sedat Peker, aralarında çıkan uyuşmazlık sonrası kirli çamaşırları ortaya dökmeye başlamıştır.
Başlangıçta hedef Süleyman Soylu iken, şimdi hedefi büyütmüş ve Binali Yıldırım üzerinden Tayyip Erdoğan’a yönelmektedir. Dolayısıyla ortada büyük bir suç sarmalı vardır. Aynı zamanda geniş çapta bir uyuşturucu ticareti ile hem insanlarımız zehirlenmektedir hem de büyük paralar vurmaktadırlar.
Bütün bunlar yürürlükteki yasalara göre açık suçtur.
Esasen bu suçların takibini yapmak ve suçluların cezalandırmalarını sağlamak görevi, ülkedeki Cumhuriyet Savcılarınındır. Yürürlükteki Ceza Muhakemesi Kanununun 160’ıncı maddesinde “bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi” belirtilmiştir. Savcıların “ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez” hemen harekete geçip soruşturma başlatmaları gerekirken, savcılardan hiçbir hareket gelmemektedir.
Bu nedenle Halkın Kurtuluş Partisi tarafından; yürütme erkinin en tepesindeki Tayyip Erdoğan, Süleyman Soylu, Mehmet Ağar, Tansu Çiller, Korkut Eken, Sadık Soylu, Binali Yıldırım, Erkam Yıldırım, Halil Falyalı, Sedat Peker ve Atilla Peker hakkında; Suç İşlemek Amacıyla Silahlı Örgüt Kurma, Yönetme, Üye Olma, Örgüte Yardım Etme (TCK m. 220), Kasten Adam Öldürme (TCK m. 81, 82), Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti (TCK m. 188), Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanılmasını Kolaylaştırma (TCK m. 190), Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi (TCK m. 279) suçlarından suç duyurusunda bulunulmuştur.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere düzenlenen suç duyurusu dilekçesini, HKP Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir İl Başkanı Av. Tacettin Çolak, İzmir Cumhuriyet Savcılığına vermiş ve başvuru; B.M 2021/5255 no ile Savcılık kayıtlarına girmiştir.
Suç duyurusunun ardından Tacettin Çolak, HKP İzmir İl Yönetiminin de katılımıyla İzmir Adliyesinin önünde basın açıklaması yapmıştır.
Çolak Konuşmasında şunları dile getirmiştir:
***
Saygıdeğer Halkımız,
Bugün İzmir Adliyesinde bir suç duyurusunda daha yaptık.
Bildiğimiz gibi bir Organize Suç Örgütü Lideri Sedat Peker, artık 7’nci ifşayı da yaptı. Ve her videosunda bir kısmına kendisinin de karıştığı yeni suçlar açıklıyor. Son 7’nci videosunda yaptığı açıklama ülkenin son Başbakanı, Tayyip Erdoğan’ın ikinci adamı Binali Yıldırım’ın oğlunun karışmış olduğu organize uyuşturucu kaçakçılığı suçudur. Kolombiya’da Türkiye’ye 4.9 ton kokainin İzmir Limanı’na gönderildiği şeklinde açıklamalar var. Fakat yakalanan bu kokain gemisinde kalkış limanındaki konişmentoda, Uluslararası Deniz Hukukuna göre konişmentoda, bir geminin kalkış limanından varış limanına kadar izleyeceği güzergâh, geminin varış limanı ve orada bu malları teslim alacak kişilerin her türlü şirket bilgileri de yer alır.
Bütün bunlar ortadayken bu Uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı kapatılmak isteniyor. Ve oğlunun Venezuela’ya gitmesiyle ilgili Binali Yıldırım’ın yapmış olduğu açıklama da aslında hukuk dilinde tevil yollu ikrardır, suçu kabul etmektir. Uyuşturucu kaçakçılığı yapan gemi sahibi reşit olmayan bir çocuk değildir. Babasının açıklama yapmasının bir anlamı yok. Kendisi açıklama yapmıyor ama babası oğlunun test kiti götürdüğünü söylüyor Venezuela’ya. Oysa dünya alem biliyor ki o kaçakçılık döneminde veya Erkam Yıldırım’ın Venezuela’ya gittiği tarihte Türkiye’de 30 bin civarında Kovid vakası varken, Venezuela’da 300’lerdedir.
Devletlerarası ilişkilerde kittir, benzeri yardımlaşmalardır, devletin bilgisi dışında olabilir mi?
Ya da bu devletin kayıtlarında ne olarak görülmektedir?
Bütün bu bilgiler açığa çıkartılmıyor. Sadece “uyuşturucu kaçakçılığı bize yapılabilecek hakarettir, iftiradır” demek suçtan kurtulmaya yetmez. Dolayısıyla Binali Yıldırım bu suçu tevil yoluyla ikrar etmiştir.
Sedat Peker yine 7’nci videosunda Kıbrıs’ta Kontgerilla tarafından katledilen Kutlu Adalı hakkında da açıklamalarda bulunmuştur. Onun katledilmesine yönelik Kontgerilla’nın şefleri tarafından yapılan teklifleri ifşa etmiştir. Kardeşini bu iş için görevlendirdiğini söylemiştir. Bunun üzerine kardeşi Atilla Peker gözaltına alındığı halde Kutlu Adalı hakkındaki itiraflarını savcılık ciddiye almıyor, onları dinlemiyor. Oysa yer, zaman, kişi, olay belirtilerek yapılan bu suç duyuruları, bu ifşalar, bu itiraflar kimden gelirse gelsin dikkate alınmak zorundadır.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160’ıncı maddesi çok açıktır. Savcıların görev ve yetkilerini düzenler bu madde. Bu maddeye göre, herhangi bir yolla suç işlendiği izlenimini alan Cumhuriyet Savcılarının hemen harekete geçip, delil toplaması, soruşturma başlatması, ilgililerin yargılanmaları için de dava açmaları gerekmektedir. Bir aya yakın zamandır bu suç duyurularıyla, itiraflarıyla ilgili ülkede hiçbir Cumhuriyet Savcısı harekete geçmiyor. Kendiliğinden yapmaları gereken davranışları onlara biz hatırlatıyoruz.
Daha önce Mehmet Ağar’ın oğlunun Elazığ’da yerel bir gazete muhabiri Yeldana Kaharman’a tecavüz ederek öldürmesiyle ilgili itirafları vardı. Onunla ilgili de suç duyurusunda bulunduk. Şimdiye kadar bir soruşturma başlatıldığı bilgisi bize gelmedi. Şimdi de bu suç duyurusunda bulunuyoruz.
Dolayısıyla yürütmenin en tepesindeki şahıs Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Eski Başbakan Tansu Çiller, Eski MİT Özel Harekât Dairesi Başkanı Korkut Eken, Süleyman Soylu’nun kardeşi Sadık Soylu, Eski Başbakan Binali Yıldırım, Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım, Kıbrıslı Uyuşturu Kaçakçısı Halil Falyalı, Organize Suç Örgütü Lideri Sedat Peker, Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker hakkında “Suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma, yönetme, üye olma, örgüte yardım etme”, “Kasten Adam Öldürme”, “Uyuşturucu veya uyuşturucu madde imal ve ticareti”, “Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma” ve “Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi” suçlarından bugün itibariyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına Halkın Kurtuluş Partisi tarafından suç duyurusunda bulunulmuştur.
***
Basın açıklamasını İzmir halkının da ilgi ve alkışlayarak izlediği Çolak, konuşmasını şöyle sonlandırmıştır:
“Buradan bir kez daha söylüyoruz, Cumhuriyet’in Savcıları bu iş için görevliler, maaşlarını bu görev için almaktalar. Dolayısıyla görevini yapmayan Cumhuriyet Savcısı suç işlemektedir. Kendilerini bir kez daha uyarıyoruz. Siyaset makamından, yürütmeden talimat beklenerek yargı mekanizması çalıştırılmaz. Ülkede erkler ayrılığı tamamen ortadan kaldırıldığı için, hukuk sistemi AKP’nin hukuk bürolarına döndürüldüğü için gözümüzün önünde sanki bir mafya dizisi izler gibi milyonların önünde ortaya çıkan suçlarda savcıların hareketsiz kalması çok vahim bir durumdur. Ülkenin gelmiş olduğu içler acısı durumun göstergesidir. Halkın Kurtuluş Partisi bu sürece müdahale etmektedir. Bundan sonra da edecektir.
“Halkın Kurtuluş Partisi “Halk İçin, Halk Tarafından” bir yönetim anlayışını benimsemektedir. Ayrıca Halkın Kurtuluş Partisi’ne göre, idari her türlü eylemin ve davranışın halka açık olması ve yargısal denetime tabi olması, gerçek hukuk devletinin temel prensibidir.”
Avukatlarımız tarafından savcılığa verilen suç duyurusu dilekçesinde belirtildiği gibi; suçların ifşası, siyasilerle birlikte siyasi, ekonomik, gayrimeşru bütün ilişkilerin merkezinde bizzat yer almış, bir organize suç örgütü liderinden gelmiş olması; suçların ağırlığını, vahametini hafifletmediği gibi, fiillerin suç olma niteliğini de ortadan kaldırmaz. Bu nedenle iddia edilen suç fiillerinin soruşturulmasında büyük kamu yararı vardır.
Savcıları göreve çağırıyoruz.
Aksi taktirde onlar da görevi kötüye kullanma suçunu işlemiş olacaklar.
26 Mayıs 2021
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi
Suç Duyurusu Dilekçesini aynen yayınlıyoruz:
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
Gönderilmek Üzere
İZMİR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
SUÇ İHBARINDA
BULUNAN : HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANLIĞI
Karanfil Sokak No: 24/15 Kızılay/ANKARA
VEKİLLERİ :Av. Metin BAYYAR-Av. Ayhan ERKAN-Av. Ali Serdar ÇINGI Av. Tacettin ÇOLAK-Av. Sait KIRAN-Av. Azime Ayça OKUR-Av. Halil AĞIRGÖL-Av. Pınar AKBİNA- Av. Doğan ERKAN
Halit Ziya Bulvarı No: 33 Kat: 2/203 Konak/İZMİR
ŞÜPHELİLER : 1. Recep Tayyip ERDOĞAN – Cumhurbaşkanı
- Süleyman SOYLU – T.C İçişleri Bakanı
- Mehmet AĞAR – T.C İçişleri Eski Bakanı
- Tansu ÇİLLER – Eski Başbakanlardan
- Korkut EKEN – MİT Özel Harekât Dairesi Eski Başkanı
- Sadık SOYLU – Süleyman Soylu’nun kardeşi
- Binali YILDIRIM – Eski Başbakan
- Erkam YILDIRIM – Eski Başbakanın oğlu
- Halil FALYALI – Kıbrıslı Uyuşturucu Kaçakçısı
- Sedat PEKER – Organize Suç Örgütü Lideri
- Atilla PEKER – Sedat Peker’in kardeşi
SUÇLAR : Suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma, yönetme, üye olma, örgüte yardım etme (TCK m. 220)
Kasten Adam Öldürme (TCK m. 81, 82)
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (TCK m. 188)
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (TCK m. 190)
Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi (TCK m. 279)
AÇIKLAMALAR: A- Öncelikle şunu belirtmeliyiz; bilindiği gibi, “bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi”ni düzenleyen CMK m. 160’da; Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlayacağı hükmü öngörülmüştür.
Anılan maddenin açık ve anlaşılır hükmü gereğince “ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez” Cumhuriyet Savcılarının hemen harekete geçmesi, maddi gerçeğin ortaya çıkması ve adil yargılamanın yapılabilmesi için suç delillerini toplaması, soruşturma başlatması gerekmektedir.
Ancak maalesef Cumhuriyetin Savcıları, suç ihbarında bulunan kişinin konumundan, suçlu olup olmamasından bağımsız olarak, yasanın bu emredici hükmü ile kendilerine yüklenen görevi yerine getirmediklerinden müvekkil parti adına bu suç duyurusunu yapmak zorunda kalıyoruz.
Aşağıda belirtilen suç nitelemeleri, diğer şüphelilerle birlikte siyasi, ekonomik, gayrı meşru bütün ilişkileri n merkezinde bizzat yer almış, bir organize suç örgütü liderinden gelmiş olması suçların ağırlığını, vehametini hafifletmediği gibi, fiillerin suç olma niteliğini de ortadan kaldırmaz. Bu nedenle iddia edilen suç fiillerinin soruşturulmasında büyük kamu yararı vardır. İşbu dilekçemizin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir.
B- 23/05/2021 tarihinde https://www.youtube.com/watch?v=7ivcvcWmOPI&t=861s adresinden Sedat Peker isimli kişi tarafından bir video yayınlanmıştır. Bu videoda yukarıda ismi geçen şüpheliler ile ilgili şu iddialarda bulunulmuştur:
1- Erkam YILDIRIM ve Binali YILDIRIM hakkında Uyuşturucu Ticareti Suçuna Yönelik;
“……. Kokain önceden Kolombiya üzerinden geliyordu. Orada sistemi döndüremeyeceklerini anlayınca… Kolombiya’dan oraya geçirmek çok kolay, yeni adres Venezuela üzerinden. Çünkü Venezuela’da DEA’nın (ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi) kontrolü yok, sıfır kontrol.
Kokain Avrupa’da çok ucuz, Türkiye’de çok pahalı ama esas pahalı olan yer Ortadoğu. Suriye Lazkiye Limanı, orası da DEA’nın kontrolünde değil.
Şimdi bu mal (Kolombiya’da yakalanan 4 ton 900 kilo kokakin) yakalanınca yeni bir güzergah kurmak için Venezuela’ya kim gitti? Eski Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım Bey’in oğlu Erkam Yıldırım bey. Ocak ayında 4 gün, Şubat ayında 4 gün Venezuela’da kaldı.
Karakas Limanı var, Venezuela’nın en büyük limanı. Oradan kuru yük gemileri Türkiye’ye gelebiliyor, ama konteyner gemileri Dominik üzerinde durma yapıp o şekilde gelebiliyor. Dominik üzerinde de çok yakalanmalar başlayacak. Yeni güzergah burası.
Kokain bu şekilde Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra 30-35 metrelik yatlarla o şekilde dağılıyor. Özellikle ama Suriye-Lazkiye üzerinden de yapılıyor.
Para trafiği nasıl oluyor. Kıbrıs, Halil Falyalı. Tüm para trafiği buradan dönüyor.
Halil Falyalı’nın Türkiye’de 10 tane dosyası var. Neden getirmiyorsunuz? Tüm yasadışı bahis işleri onda, resmi raporlarda da var. ABD, diğer ülkeler almak istiyor, alamıyorlar.
Şu anki organizasyon çok eski zamanlardan kurulmaya başlandı. Hem uyuşturucu hem kumarın merkezi haline getirilmesi için yapılan o çalışma…
Erkam Yıldırım Kıbrıs’a gittiğinde Halil Falyalı’nın misafiri. Ben Binali Bey’in böyle bir organizayonun içinde olduğunu düşünmüyorum ancak ilk zamanlar Erkam Yıldırım hakkında çektikleri kasetleri -kumar kasetleri değil başka kasetler rüşvettir vs.- daha sonra bunu bu işe yönlendirdiler ve bu işin aparatı haline geldi. Türkiye’ye gelişi-gidişi tüm organizasyonun ağları bu şekilde. Neden kokain yakalanamıyor, neden kokainleri Erkam Yıldırım’ın direkt gemisiyle ilgili de değil başka gemiler de koordinasyon ediyor.”
Diyerek Erkam Yıldırım’ın Halil Falyalı isimli KKTC vatandaşı olan kişi ile beraber Uluslararası Uyuşturucu Ticareti işi yaptıklarını, babası Binali Yıldırım’ın eski TC Başbakanı olması dolayısı ile kendisinin sağladığı siyasi nüfuzu kullanarak istediği gibi yurt dışına gidip geldiğini, siyasi bağlantılarını kullanarak da Karakas Limanı’ndan yüklenen uyuşturucuları Türkiye’de bulunan Bodrum Yalıkavak Marina üzerinden ülkeye dağıttıklarını anlatmıştır. Her ne kadar Binali Yıldırım ile alakalı kesin ve net cümleler geçmemiş ise de, Binali Yıldırım’ın 24/05/2021 tarihinde basına yaptığı açıklamalarda “Oğlum Venezuela’ya gitti evet , ama test kiti ve maske dağıtmaya gitti. Biz iddiaları kesinlikle reddediyoruz. Oğlum oraya maske dağıtmak için yardım amacı ile gitti.” demecinin işlenen suçlarla ilgili bilgi ve görgü sahibi olduğu anlaşılmıştır. Zira Erkam Yıldırım’ın Venezuela’ya gittiği tarihte Venezuela’da günlük covid vaka sayısı ortalama 300’dür. Ülkemizde ise 40.000 civarındadır. Yani Venezuela’nın ne bizden gidecek maskeye ne de test kitine ihtiyacı vardır. Bu gerçeğe aykırı beyanın söylenmesinin tek amacı suçu örtbas etmektir. Ayrıca Erkam Yıldırım’ın ne siyasi ne de bürokratik bir unvanı yoktur. Venezuela devletine yardım götürme yetkisine sahip değildir. Kaldı ki her iki devletin kayıtlarında da böyle bir yardım ziyareti gerçekleştiğine dair kanıt bulunamamıştır. İşbu sebeple Erkam Yıldırım, uyuşturucu ticaretindeki ortağı Halil Falyalı ve siyasi organizasyon ayağından olduğunu düşündüğümüz Binali Yıldırım hakkında soruşturma başlatılması gerekmektedir.
Mehmet AĞAR hakkında Uyuşturucu Ticareti, Adam Öldürme suçlarına ilişkin olarak ;
Sedat Peker yayınladığı videoda, Uyuşturucu Ticaretinin Bodrum Yalıkavak Marina üzerinden yapıldığını, bu Marina’nın başında da Mehmet Ağar’ın olduğunu iddia etmiştir. Mehmet Ağar’ın basına verdiği demeçlerde de Bodrum Yalıkavak Marina’dan kendisinin sorumlu olduğu, marinadaki tüm sevk ve idarenin bilgisi dahilinde yapıldığını, eğer kendisi burayı idare etmese mafyanın gelip çökeceğini beyan etmiştir. Yani Bodrum Yalıkavak Marina’da dönen tüm kirli işler, uyuşturucu ticareti ve benzeri suçlar Mehmet Ağar tarafından yönetilmektedir. Sedat Peker’in ilgili videoda anlattığına göre Erkam Yıldırım, Halil Falyalı, Mehmet Ağar uyuşturucu ticaretinde ortaktır. İşbu sebeple derhal Bodrum Yalıkavak Marina’da çalışan personeller dahil herkesin gözaltına alınması, Mehmet Ağar’ın yakalanarak hakkındaki iddiaların araştırılması gerekmektedir.
İlgili videoda Mehmet Ağar ile ilgili ayrıca “Bu Mehmet Ağar var ya bu Mehmet Ağar, emniyet müdürlüğü döneminde en iyi arkadaşları, Behcet Cantürk, Hüseyin Baybaşin, Savaş Buldan… Tüm uyuşturucu işi yapanlar bunun arkadaşları. Kürt işadamları diyorlar ya, hayır; uyuşturucu işi yapıyorlardı. Hepsinden para aldı, hepsinden. Her işlerini hallediyordu.
En son siyasete girip… Çünkü hayali cumhurbaşkanlığı. Yahu oraya çıkarken adam tüm geçmişi temizlemek için Milli Güvenlik Konseyi’ne bir sunum yaptı. O zaman Tansu Hanım, onu ikna etti, sonra MGK’yi, “devletler kendi gelecekleri için bu tip eylemler yapabilir” sözlü karar çıkarttırıp başladılar hepsini öldürmeye. Vallahi yapmadı ya, kendi geçmişi temizlemek için…
Uğur Mumcu, görüşüne katılırsınız katılmazsınız. Bence şehittir. Namuslu, şerefli adamdı. Her şeyden önce dürüst adamdı. Neden öldürüldü? Öldürüldüğü zaman yazdığı yazılara bakın. Terörden besleenn terör lordları. Onları üzerine çalışıyordu. Terör bölgelerinde uyuşturucu tarlaları olur, satışları olur ve silah ticareti.
Uğur Mumcu şehit ediliyor. Yanına ilk gelen kim? Katil en önce gelir; Mehmet Ağar. Eşine diyor ki, ‘Ben buradan bir tuğla çekersem devlet aşağı iner’ Bu meşhur sözdür. Devletin içinde yaşayanlar bunu bilirler. Uğur Mumcu, temiz adam, saf adam, tek başına bir adam. Uğur Mumcu, terörle ilgili yazıyor ama terörden menfaat elde edenlere gelince adamı ‘tak’ şehit ettiler.
Mehmet Ağar’ın yaptığı bu organizasyonun hepsi kendi cebi içindi. Gördüm, yaşadım.
Bana iş adamını arattırıyorlardı, “Bu PKK’ya para veriyor.” Ortak dostumuz. Adama küfür kafir… Sonra adam bunun yanına gidiyor, iki Bond çanta parayla. Tabii ya…”
Diyerek Hüseyin Baybaşin, Behçet Cantürk, Savaş Buldan ve Uğur Mumcu’nun Mehmet Ağar tarafından öldürtüldüğünü anlatmıştır. Mehmet Ağar’ın Hüseyin Baybaşin, Behçet Cantürk ve Savaş Buldan ile birlikte Uyuşturucu Ticareti yaptıklarını, daha sonra İçişleri Bakanı olmasının ardından kariyerine zeval gelememesi için o dönemin Başbakanı Tansu Çiller’i ikna edip cinayetleri azmettirdiğini iddia etmiştir. Uğur Mumcu’nun ise Mehmet Ağar ve cenahının Uyuşturucu ve PKK bağlantısını ortaya çıkarmak üzereyken konuşmaması için öldürtüldüğünü, katilinin de kendisi olduğunu beyan etmiştir. Tüm bu iddialar, (iddia sahibinin konumu, kendisinin de bir suç örgütü lideri olmasından bağımsız olarak) yıllardır çözülemeyen faili meçhul cinayetleri aydınlatabilecek iddialardır. Derhal araştırılması ve şüpheliler ile ilgili yakalama kararı çıkartılması gerekmektedir.
Korkut EKEN, Mehmet Ağar ve Tansu Çiller ile ilgili Adam Öldürme suçuna yönelik;
Sedat Peker, emekli asker ve eski MİT elemanı olduğu bilinen Korkut EKEN’in, 1996 yılında KKTC uyruklu gazeteci Kutlu Dala’nın öldürülmesi amacıyla kendisine geldiğini ve yardım istediğini (tetikçi olarak tutulmak istenmiş), Peker’in bu teklifi kabul edip Kutlu Adalı’yı öldürmek amacı ile kardeşi Atilla Peker ile Korkut Eken’in birlikte Kıbrıs’a gittiklerini, ancak KKTC sınırları içinde karşılaşamadıklarını ve Kutlu Adalı’nın öldürülemediğini, daha sonra Korkut Eken ‘in bu işi başkaları ile hallettiğini ve Kutlu Adalı’yı öldürttüğünü itiraf etmiştir.
“1996’da Kıbrıs’ta faili meçhul biçimde öldürülen gazeteci Kutlu Adalı cinayetine değinen Peker, Adalı’yı Korkut Eken’in başında bulunduğu bir ekibin öldürdüğünü söyledi. Peker, Adalı cinayeti için önce kendisine talepte bulunulduğunu da öne sürdü.
Peker’in Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili anlatımları şöyle:
1996’da Kutlu Adalı’nın cinayetine değineceğiz dedik; söz namus. Belki bunu anlattığımda biraz böyle şey olacaksınız… Devletimizle hiçbir alakası yok. Biz o zaman Korkut eken, Mehmet Ağar hep beraberiz. Korkut abinin odası, Mehmet Ağar’ın odasının yanında. Çok iyi dinleyin burayı, çok iyi…
Genciz, vatanseveriz, işte şu PKK’ya yardım ediyor ama genelde bana işadamlarını yönlendiriyorlar. Faili meçhullerden ziyade. Onları da anlatacağım ama bugün yetişmez.
(Korkut Eken) Bana dedi ki “Kıbrıs’ta bir adam var.” “Evet abi” dedim, “Bu Kıbrıs’ı Rumlara satmak istiyor” dedi. Dedi ki “Bana iki profesyonel…” “Ben kendi öz kardeşimi vereceğim sana” dedim. Atilla Peker’i dedim. Çok iyidir, uzmandır dedim. THY uçak biletlerini, hard disklerini atmıyor. Biletlerden bakabilirler, Korkut Eken, Atilla Yıldırım bu cinayetten ne kadar önce (Kıbrıs’a) gittiler. Allah o insanın kanını bize nasip etmedi.
Aradan zaman geçti, döndüler 3-4 gün sonra. Den gelinemedi. Korkut abi ile konuştuk, dedi tekrardan gideceğiz. Sonra orada başka bir bunlara bağlı ekip öldürmüş. Karşılaştık Korkut abi ile, “Halloldu” dedi.
Atilla Peker, kanser ameliyatı oldu, evde yatıyor. Namuslu adamdır. Benim biraderim korkmaz, doğruyu anlatır. Ben öldürsek öldürdük derdim, çünkü zaman aşımına girdi. Bir şeyden korktuğum için değil.
Şimdi diyecekler ki “Niye anlatmadın?” Lan neyi anlatayım. Gördüğünüz her şeyi anlatıyor musunuz siz? Hepimiz birbirimizin aynısıyız.”
Sedat Peker, videodaki anlatımlarında açıkça her şeyi ifade etmiş ve kardeşi Atilla Peker’in Korkut Eken tarafından Kutlu Adalı’yı öldürtmek amacı ile tetikçi olarak tutulduğunu söylemiştir. 24/05/2021 tarihinde Atilla Peker gözaltına alınmış, tüm yaşananları itiraf etmiş ve cinayet planını anlatmak istemiştir ama iddiasına göre bu hususta ifade vermesi polis tarafından engellenmiştir. Ancak Atilla Peker, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere verdiği 25/05/2021 tarihli itiraf dilekçesi Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/2028 Muhabere nolu kayıtlarına girmiştir. Anılan dilekçe sosyal medyada paylaşılmıştır. Tüm bu olaylar faili meçhul cinayetlerin arkasında Mehmet Ağar, Korkut Eken ve Tansu Çiller’in olduğunu göstermektedir.
Tayyip Erdoğan, Süleyman Soylu ve diğer yöneticilerin organize suç örgütleriyle ilişkilerine yönelik;
Yukarıda anlatılan suç fiillerinin tamamından şüpheli Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı’nın bilgilerinin olmaması yaşamın olağan akışına aykırıdır. MİT ile Devletin Emniyet ve Jandarma İstihbarat birimleri tarafından bütün bu faaliyetlerin bilgisinin idari mekanizmanın en tepesindeki bu kişilere iletilmemiş olması mümkün değildir. Ama bu şüpheliler siyasi rant uğruna bu organize suç örgütleriyle iş tutmuşlardır. Örneğin, şüpheli Sedat Peker’le seçim döneminde işbirliği içinde oy toplamak için mitingler yaptırmışlar, ona koruma polisleri temin etmişler, yurtdışına çıkmasına onay vermişler ve kaçmasına göz yummuşlardır.
Yine Sedat Peker’in anlatımlarına göre, bir dönem AKP milletvekili de olan Fevzi İşbaşaran, Tayyip Erdoğan ve AKP’yi eleştirdiği için gözaltına alındığı Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü’nde bir avukata dövdürülmüştür.
Sedat Peker’in anılan videosunda geçen bilgilere göre; her ay 10 bin dolar maaş verilen AKP milletvekilinin olduğu iddia edilmektedir. Kimdir bu milletvekili? Buna ilişkin gazetecilerin sorduğu soruya şüpheli İçişleri Bakanının yanıtı; “savcılara vereceğim bu ismi” demek olmuştur. Buyurun o zaman mafyadan her ay 10 bin dolar maaş alan AKP milletvekilinin kim olduğu şüpheli Süleyman Soylu’dan sorulsun. Bu sorunun yanıtına göre ilgili kişinin de soruşturmaya dahil edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde devletin bakanı suçu ve suçluyu gizlemek suçunu işlemiş olacaktır.
Yine Sedat Peker tarafından 25/05/2021 günü akşam saatlerinde twitter’dan yayınlanan video kaydında da; Süleyman Soylu’nun bir gün önceki TV programında gazetecileri; “tanırım arkadaşım” dediği Reşat Hacıfazlıoğlu’da DYP kongresini Mehmet Ağar’a karşı Soylu’nun kazanması için altı ay nöbet tuttuklarını, Sedat Peker’le birlikte Soylu hesabına çalıştıklarını, Bakanken de yakın ilişkilerinin sürdüğünü anlatmaktadır. Video kaydının tapesi aşağıdaki liktedir.
(https://www.gazeteduvar.com.tr/peker-soylunun-arkadasim-dedigi-hacifazliogluyla- gorusmesini-yayinladi-agarin-dayisina-karsi-6-ay-nobet-tuttuk-haber-1523345)
Dolayısıyla devletin bakanının organize suç örgütleriyle içli-dışlı olduğu ve siyasette bir yerlere gelmek için onlardan faydalandığı görülmektedir. Reşat Hacıfazlıoğlu’nun da bilgisine başvurulmalı, gerekirse soruşturmaya bu şahıs da dahil edilmelidir.
Sonuç olarak; yukarıda anlatılan suç fiilleri şüphelilerin çeşitli düzeylerdeki eylem birlikleriyle işlenmiştir. Belirtilen suç tiplerinin hangilerinde hangi şüphelinin asli ya da feri fail olduğu soruşturma aşamasında belirlenmelidir. Müvekkil parti; ülkemizde yaşanan hiçbir hukuksuzluk, suç cezasız kalmamasını
O nedenle yukarıda anlatıldığı gibi, işlendiği açık birçok suçun göz ardı edilmemesi, siyasi saiklerle tüm bu yasadışı işlerin üstünün örtülmemesi için müvekkil Parti bu ve benzer konularda defalarca suç duyurularında bulunmuştur. Çünkü Halkın Kurtuluş Partisi “Halk İçin, Halk Tarafından” bir yönetim anlayışını benimsemektedir. Ayrıca Halkın Kurtuluş Partisi’ne göre, idari her türlü eylemin ve davranışın halka açık olması ve yargısal denetime tabi olması gerçek hukuk devletinin de temel prensibidir. Tüm bu sebeplerle, sorumlular hakkında kamu davası açılması için işbu suç duyurusunu yapmak zorunlu olmuştur.
SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda açıkladığımız ve Cumhuriyet Savcılığınca re’sen araştırılacak sebeplerle, şüphelilerin eylemlerine uyan suçlardan soruşturma yürütülüp, yukarıda belirtilen sevk maddeleri uyarınca yargılanmaları için haklarında kamu davası açılmasının sağlanmasını müvekkil parti adına vekaleten dileriz. 26/05/2021
Şikâyetçi
Vekili
Avukat Tacettin ÇOLAK