Bundan 49 sene önce 30 Mart 1972’de İkinci Kurtuluş Savaşçıları Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna, Saffet Alp adlı ON yiğit Devrimci, 12 Mart Faşizmi’nin NATO’cu Generalleri tarafından katledildiler. Aradan geçen 49 yıla rağmen İkinci Kurtuluş Savaşçıları’nın ve hayatını insanlığın kurtuluş mücadelesine adayan tüm devrimcilerin öldürülemeyeceğini; fikirlerinin, mücadelesinin halkların kurtuluş davasında her an yaşayacağını bilmekteyiz.
30 Mart 1972’den bu yana yaşananlara, ülkemizin bugün içinde bulunduğu vahim duruma bakınca, ON’ların uğruna ölümü göze alarak savundukları, haykırdıkları davanın ne kadar haklı ve meşru olduğunu tekrar bilince çıkarmakta ve anlamaktayız.
Çünkü ON’lar; Dünya Halklarının baş düşmanı ABD’nin 6’ıncı Filosunun önünde secdeye duran, Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın ve onun Önderi Mustafa Kemal’e kin kusan Ortaçağcı, AB-D Emperyalistlerinin Yeşil Kuşak Projesi’nin ürünleri, Muaviye-Yezid İslamcılarına, yani günümüzdeki adıyla CIA-Pentagon İslamcılarına karşı Laikliğin yılmaz savunucularıydılar. Antifeodaldiler…
ON’ların Parolası “Ya İstiklal Ya ölüm!”, hedefleri “İstiklal-i Tam Türkiye”, sloganları “Hoşt Amerika, Puşt Amerika”, marşları “Al Silahı Vur Beline Emperyalizme Karşı” idi. ON’lar Dünya Halklarına kan kusturan, sömürgeleştirdiği, kendisine bağımlı hale getirdiği, içerisinden satın aldığı işbirlikçileri sayesinde o ülkelerde faşist darbeler düzenleyen, Kahraman Gerilla Che’nin deyimiyle insan soyunun en büyük düşmanı ABD-AB Emperyalistlerine sonuna kadar karşıydılar. Antiemperyalisttiler…
ON’lar, en kritik momentlerde hep kader birliği etmiş, Türk ve Kürt Halklarının bin yıllık kardeşliğini savunuyorlardı. ON’lar bu kardeşliği Türk ve Kürt Halklarına, Kızıldere’de Amerikancı Faşist Generallere karşı Türk ve Kürt devrimcileri olarak omuz omuza çarpışarak kanıtladılar. Antişovenisttiler…
Çünkü ON’lar Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın da 17 yaşında elde tüfek savaştığı, bileğinin hakkına Köyceğiz Kuvayimilliye Komutanlığı’na yükseldiği, Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın savunucularıydılar. ON’lar, Emperyalist Yedi Düvelin ağızlarına kolay lokma olsun ülkeyi parçalara bölen Emperyalist Proje Sevr’e karşıydılar. ON’lar Türkiye Devrimi’nin Önderi Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’dan etkilenerek kendilerini İkinci Kurtuluş Savaşçıları olarak adlandırıyorlardı.
Bugün gelmiş olduğumuz içler acısı noktada; ABD–AB Emperyalistleri tarafından memleketimizin başına bela edilen AKP’giller İktidarı hızla Ortaçağcı Faşist Din Devleti’ni inşaya girişmişlerdir. Gerek kadınlarımıza yönelik yapılan antidemokratik uygulamalar, gerek Laikliğe ve Cumhuriyet’in tüm kazanımlarına yönelik her geçen gün dozu artan saldırılar, Ortaçağ karanlığına doğru gidişin göstergeleridir. Devamlı dile getirdiğimiz gibi; ABD–AB Emperyalistleri, Türkiye’nin önüne BOP-GOP adı altında Yeni Sevr planını koyarak onu kabule zorlamaktadırlar. Ve en az AKP’giller kadar bu memleketin ve halklarımızın düşmanı olan, kendi sınıfsal ve kişisel çıkarlarından başka hiçbir amaç tanımayan, Yurtseverlik, Halkseverlik namına içlerinde en ufak bir kırıntı kalmayan Meclisteki İşbirlikçi Burjuva Partileri, Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut’un adlandırmasıyla Amerikancı Beşli Çete ise bu gidişin ana sorumlularından olup, halklarımızı tüm sorunlar ve gerçekler karşısında, meclisin ceylan derili koltuklarında yaptıkları kayıkçı dövüşleri ile oyalamakta ve halkımıza ihanet etmektedirler.
İşte bizler bu ülkenin gerçek devrimcileri, İkinci Kurtuluş Savaşçıları olarak, ON’ların Antiemperyalist, Antişovenist ve Antifeodal mücadelelerine gerçek anlamda bugün biz sahip çıkıyor, ON’ları biz savunuyoruz.
Bugün ON’ları savunmak, ABD-AB Emperyalistlerinin Türk, Kürt ve tüm Ortadoğu halkları için daha fazla kan ve zulüm getirecek tüm projelerine karşı çıkmak demektir. Halkları birbirine düşmanlaştıracak her türlü harekete karşı çıkarak “Yaşasın Halkların Kardeşliği” diyebilmektir.
Bugün Mahirleri-Denizleri savunmak demek “Katil ABD Ortadoğu’dan ve Ülkemizden Defol” sloganlarını haykırabilmek demektir.
ON’ların mücadelesine sahip çıkmak demek, insanlığın kurtuluşu olan Sosyalizm davasını savunmak demektir.
Bugün ON’ları savunmak, Ortaçağcılığa karşı durmak, Ülkemizin Faşist Din Devletine dönüştürülmesine karşı mücadele etmek demektir.
Kurtuluş Partisi Gençliği olarak bir kez daha söylüyoruz:
Türkiye Devrimi’nin Önderi Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın ve Denizlerin, Mahirlerin uğruna hayatlarını adadığı davayı zafere ulaştıracağız. Tüm dünyayı ve ülkemizi kan gölüne çeviren, BOP’u yani Yeni Sevr planlarını uygulamaya sokan, kardeş halkları birbirine düşürmeye çalışan ABD ve AB Emperyalistlerini ve onların yerli işbirlikçilerini ülkemizden bir daha geri gelmemek üzere göndereceğiz.
Antiemperyalist, Antişovenist, Antifeodal İkinci Kurtuluş Savaşımızı zafere ulaştırıp, Demokratik Halk İktidarını kuracağız. Ve Sosyalizmi zafere ulaştıracağız. 30.03.2021
Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!
Kızıldere’nin, Mahirlerin, Denizlerin Hesabını soracağız!
Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız!
Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği!
Yaşasın Sosyalizm!
Kurtuluş Partisi Gençliği