Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
AKP iktidarı, baştan beri Koronavirüs salgınını yanlış yönetti.
Salgının başında Koronavirüs vakaları ve virüs kaynaklı ölümler bile geç açıklandı. Daha sonra sürekli olarak vaka ve ölüm sayıları konusunda tartışmalar yaşandı. Çünkü yaşanan gerçeklik ile akşam Sağlık Bakanlığının açıkladığı rakamlar birbirini tutmuyordu. Bilim Kurulunda bulunanlar bile gerçek vaka ve ölüm sayılarını bilmediklerini kezlerce açıkladılar.
Bu bilinmezlikler ile salgının yönetilemeyeceği açıktır. Bakan ikide bir şurada ya da burada vakalar yüzde 50 arttı, diye açıklamalar yapıyor; gerçekleri açıklamaktan ısrarla kaçınıyor. Bunun sonucu olarak da toplumda çoğu kimse salgını ciddiye almadı. Yaz aylarında açık havada salgının hızının yavaşlamasına rağmen, dünyanın diğer ülkelerinden farklı olarak, Türkiye’de vaka sayıları düşmedi.
AKP iktidarı Çin, Hindistan ve pek çok Avrupa ve Amerika kıtasındaki ülkelerin uyguladığı tam karantina önlemlerini uygulamaya koymadı. Nisan, Mayıs aylarında yarım yamalak karantina önlemleri alınmıştı. Bu süreçte Organize Sanayi bölgelerindeki pek çok fabrika üretime devam etti. İstanbul, Kocaeli, Bursa, Gaziantep gibi şehirlerde fabrikalar virüsün yayılma merkezleri oldu.
Koronavirüs bu nedenle sonbahar başında, başta İstanbul olmak üzere, tüm illerimizde hızla yayıldı; sürekli tepe noktalarda oldu. Her gün resmi ölüm sayılarında rekorlar kırıldı. Fakat günlük vaka sayılarını açıklamaktan hep kaçınıldı. Gerçekler hep gizlenmeye çalışıldı. 26 Kasım’da ise günlük vaka sayısının da bundan böyle açıklanacağı belirtildi ve o gün için vaka sayısının 28.351 olduğu açıklandı. Geriye dönük olarak da vaka sayılarının açıklanacağı söylendi ama hâlâ açıklanmadı.
AKP iktidarı pratik olarak sürü bağışıklığı politikası uyguluyor. Yapması gerekenleri yapmayarak, en az 3 haftalık karantina uygulamayarak, Karantina süresince halkın ihtiyaçlarını karşılamayarak, vatandaşı salgınla ve ölümle karşı karşıya bırakıyor.
Dünya Sağlık Örgütü Ekim ayında uyarısını yaptı: Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınıyla mücadelede “sürü bağışıklığı” stratejisine ilişkin; “Tam olarak anlayamadığımız tehlikeli bir virüsün serbestçe dolaşmasına izin vermek, basit bir şekilde ahlâk dışıdır. Bu bir seçenek değildir”, dedi. Sürü bağışıklığı stratejisi ahlâkdışı bir yöntem olarak nitelendirildi.
Salgından çıkmanın şu anda iki yolu var:
1- Sıkı karantina önlemleri,
2- Aşı.
Aşı konusunda dünyada önemli gelişmeler var. Evre (Faz) 3 çalışmaları biten veya bitmek üzere olan beş aşı (Pfızer & Biontech: BNT162b1, Moderna: mRNA-1273, Oxford & Astrazeneca: AZD1222, Gamaleya: Sputnik V, Sinovac: Coronavac) var.
Ülkemize bu aşılardan Çin’de üretilen Sinovac firmasının geliştirdiği Coronavac aşısını almak için görüşmeler yapılmış durumda. Fakat kaç doz, ne kadar alınacağı belli değil. 50 milyon dozluk anlaşma yapıldığı söyleniyor. Aşı iki kez yapılmak durumunda. Dolayısıyla ancak 25 milyon insanımız aşılanabilecek. Oysa En az 70 milyon insanımızı hızla aşılamak gerekiyor. Bunun da yaklaşık bedeli 4,2 milyar doları buluyor.
Bulaşıcı hastalığa karşı olan aşının, vatandaşlara ücretsiz yapılması gerekiyor. Vatandaş için kılını kıpırdatmayan bu iktidarın, bu aşıları alması zor görünüyor.
Salgının başında vatandaşına 5 maskeyi temin edemeyen fakat maskeleri 100’ün üzerinde yabancı ülkeye yardım diye gönderen ve bununla övünen bir ülkeyiz. AKP iktidarı kendini vatandaşa karşı sorumlu görmüyor. En son, salgında gelinen son durumdan (başarısızlıktan demek daha doğru olur) da Bilim Kurulunun sorumlu olduğu bile açıklandı Tayyip tarafından.
Öte yandan diğer bir sorun, AKP iktidarının yarattığı bu güvensizlik ortamında, Aşıların Güvenilirliği konusunda meydana getirilen kafa karışıklığıdır.
Aşılar yüzyıllardır toplumu bulaşıcı hastalılardan korumanın en önemli yöntemidir. Bu konuda bilimdışı görüşlere itibar etmemek gerekir. Ülkemizde kullanılacak olan aşının güvenilirliği konusunda görüşlerini özgürce açıklayacak ve tartışacak olan bilim insanlarımız vardır. Yeni her aşı ve ilacın bazı riskler içermesi doğaldır. Bir tarafta salgın nedeniyle ölümler, öbür tarafta bizi bu bulaşıcı hastalıktan koruyacak olan aşı var ise Aşıyı seçmemiz en doğru olandır.
Bu noktada AKP iktidarınım ikiyüzlülüğünü, halkı nasıl aldattığını görmemiz gereklidir. AKP iktidarı “Saldım, çayıra, Mevlam kayıra” atasözümüzdeki gibi, halka karşı herhangi bir sorumluluk duymamaktadır. “Kasap Mal derdinde, Koyun can derdinde” atasözümüzde olduğu gibi bizler Canımızın derdinde iken, kendileri hizmet ettikleri Parababaları düzeninin sürmesinin derdindedirler. 08.12.2020