Simon Bolivar’ların, Jose Marti’lerin, Fidel’lerin, Che’lerin, Chávez’lerin kahramanlık mirasını taşıyan Latin Amerika Halkları, ABD Emperyalist Hayduduna ve yerel işbirlikçilerine Bolivya’da unutamayacağı bir tokat attı.
Hatırlanacağı gibi Başhaydut ABD Emperyalistlerinin 10 Kasım 2019’da tezgâhladığı bir darbeyle Bolivya’nın ilk Yerli (Kızılderili) devlet başkanı Evo Morales devrilmiş, görevinden istifa ederek ülke dışına çıkmış; Bolivya’da ABD uşağı Jeanine Áñez yönetiminde kukla bir hükümet kurulmuş ve bu ABD uşakları Bolivya Halkının 2005 yılının Aralık ayından başlayarak elde ettiği tüm kazanımları birer birer ortadan kaldırmaya girişmişti.
ABD’nin ruh hastası, faşist ve bunak Devlet Başkanı Trump, Bolivya’da darbe sonucu gerçekleşen iktidar değişikliğini memnuniyetle karşıladığını belirtmiş, uzun bir aradan sonra kukla hükümet tarafından ABD’ye tekrar büyükelçi atanmış, Siyonist İsrail’le Bolivya arasında Morales zamanında kesilmiş olan ilişkiler yeniden canlandırılmıştı. Ayrıca ABD uşağı kukla hükümet, uyguladığı halk düşmanı politikaları protesto eden yerli halka alçakça ve acımasızca saldırarak çok sayıda insanı katletmişti.
ABD Emperyalistlerinin ve yerel işbirlikçilerinin tüm katliamları, tehditleri, saldırıları, Bolivya’nın onurlu halkının mücadelesini engelleyemedi. Bolivya’nın yoksul ve mazlum yerli halkı, kendi topraklarında CIA tarafından katledilen Kahraman Gerilla Che Guevara’nın, kendisini koşulsuz bir şekilde halkına adayan Ölümsüz Devrimci Hugo Chávez’in mücadele geleneğine sahip çıktı.
Morales’in iktidardan feragat etmesinin ardından gerçekleşen ilk devlet başkanlığı seçimlerini, sandık çıkış anketlerine göre Evo Morales’in partisi MAS (Movimiento Al Socialismo-Sosyalizm Hareketi) adayı Luis Arce kazandı. Bolivya televizyonu Unitel’de yayınlanan duyuruya göre Arce, en yakın rakibine yüzde 20 fark atarak oyların yüzde 52,4’ünü aldı ve devlet başkanlığı seçimini kazandı. Bu sonuçlarla Bolivya Halkı, “demokrasi” söylemleriyle ABD Emperyalistlerinin kucağında halk düşmanlığı yapan karşıdevrimcilere de hak ettikleri dersi vermiş oldu.
İnanıyoruz ki Bolivya’nın Kahraman Halkı, gelinen bu aşamada ABD’ye ve geçici kukla hükümetine karşı direnişleri sırasında sergilediği kararlılığı muhafaza edecek, seçim sonuçlarına sahip çıkacak, ABD ve yerel ajanlarının provokasyonlarına karşı dikkatli olacaktır. Böylece halk, kukla hükümetin kısa süre içinde elinden aldığı kazanımları tekrar elde edecek, Bolivya’da yaklaşık bir yıl boyunca dinen sol rüzgârlar şiddetini arttırarak esmeye devam edecektir.
Burada önemli bir noktanın altını çizmek gerekiyor:
Bolivya’da yaşananlar ne yazık ki Evo Morales’in halka değil, halkın Evo Morales’e önderlik ettiğini kanıtlamıştır. Bolivya Halkı, ABD Emperyalistlerine ve yerel taşeronlarına karşı Evo Morales’ten daha cesur, daha kararlı ve daha fedakâr bir mücadele yürütmüş, evlatlarını şehit vermiş ve sonunda zaferi kazanmıştır. Morales ise böylesine bir mücadeleyi göze alamayarak önce Meksika’ya, ardından da Arjantin’e iltica etmiştir. İdeolojik anlamda tüm eksikliğine rağmen Venezuela’da ABD çakalına karşı kararlılıkla direnen, bu mücadelede halkıyla, ordusuyla bütünleşen, adım adım zafere yürüyen Maduro’nun cesaretini ne yazık ki sergileyememiştir Morales.
Morales bu seçim sonucunun ardından ülkesine döner mi, bilemeyiz. Ancak Bolivya Halkı bu realiteyi görmeli, kabullenmeli ve bağrından Fidel gibi, Che gibi, Chávez gibi cesur, halkı için ölmeyi göze alabilen liderler çıkarmalıdır.
Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut, 17 Kasım 2019’da, yani Bolivya’daki ABD darbesinden yalnızca bir hafta sonra düzenlediğimiz Hikmet Kıvılcımlı Anması’nda şunları dile getirmişti:
“Bolivya’da kendine sosyalist diyen bir devlet başkanı vardı. Halk yararına girişimlerde bulundu, reformlar yaptı. Bu tavrı tabiî Emperyalist Çakal Amerika’nın işine gelmedi, hoşuna gitmedi. Orduyu ve polisleri satın aldı. Hainlerden derleşik silahlı bir güç oluşturdu ve Devlet Başkanı Morales’in üzerine salarak istifa ettirdi.
“Morales ne yaptı?
“Meksika’ya gitti. Ama halkı direniyor. Demek ki gerçek bir devrimci olmak için gerçek bir yüreğe sahip olmak gerekir. Namuslu Meclis Başkanı, Vekiller ve halk devrimi savıunuyor. Onlar mücadele ediyor emperyalizme karşı. Morales de onlarla birlikte direnseydi şimdiye zaferi kazanmış olacaktı. Hayat böyledir arkadaşlar. Ölümle yüzyüze gelmeyi göze alamazsanız ‘ben devrimci önderim’ diye ortaya çıkmayacaksınız. Mücadeleye zarar verirsiniz. Cesaret bizim için bir vatandır. Cesaret vatanına sahip olmazsanız vatan yaptığınız coğrafyayı da savunamazsınız, düşünce dünyasının içinde varolduğu dilinizi, anadilinizi de savunamazsınız.”
İşte Genel Başkan’ımızın önceden, duru ve net bir şekilde gördüğü, gösterdiği gibi Evo Morales ülkesinde kalıp halkıyla birlikte emperyalist haydutlara ve onların işbirlikçilerine karşı direnseydi, yaklaşık bir yıldır Bolivya’da yaşanan acılar yaşanmayacak, elde edilen kazanımlar heba edilmeyecek, oradan esen sol rüzgârlar kısa süreli de olsa kesintiye uğramayacaktı.
Bolivya Halkı sonuç olarak Morales’in bu korkak tavrına rağmen kendi mücadelesiyle zafere ulaşmış, emperyalistleri ve işbirlikçilerini yenilgiye uğratmıştır. Umuyoruz ve diliyoruz ki kesintiye uğrayan Bolivya Devrimi güçlenerek sürecek, başta Latin Amerika halkları olmak üzere tüm dünya halklarına umut, heyecan ve özgüven kazandıracaktır.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak, Bolivya’nın Onurlu Halkının bu önemli zaferini kutluyor, Morales iktidarı sırasında ekonomi bakanı olarak halktan yana politikalar uygulayan seçilmiş Devlet Başkanı Luis Arce’ye başarılar diliyoruz.
Yaşasın Dünya Halklarının Emperyalizme Karşı Mücadelesi!
Yaşasın Bolivya Devrimi!
¡Viva La Lucha Del Pueblo Boliviano!
¡Venceremos!
19 Ekim 2020
HKP Genel Merkezi