Gözünü kâr hırsı bürümüş Parababaları Düzeni Doğa Katliamlarına hız kesmeden devam ediyor…

Bildiğimiz gibi bu kan emici, aşağılık düzen sadece insana düşman değil, doğaya ve onun gerçek sahipleri hayvanlar âlemine de düşmandır. Merkezinde hiçbir insani değer bulundurmayan yerli yabancı Parababaları, söz konusu kendi çıkarları oldu mu bu güzelim mavi gezegeni yerle bir ederler. Nitekim ediyorlar da.

Akciğerlerimiz ormanlarımızı, emperyalist haydutlara peşkeş çekerek maden arama alanlarına çevirdiler. Kaz Dağları’nı Kanadalı Alamos Gold şirketine peşkeş çektiler. 12 bin yıl öncesine kadar antik eserler bulunan Hasankeyf sular altında kaldı. İstedikleri yerlere ÇED raporlarını dikkate almadan taşocakları açtılar. Özgür akan derelerimizi yandaşlarına peşkeş çekerek yüzlerce hayvan türünün yaşadığı ve beslendiği dereleri kurttular. SİT alanı olan Yassı Ada’yı beton yığınına çevirdiler. Ve daha saymadığımız bugüne kadar imza attıkları doğa düşmanı yüzlerce proje…

Bitti mi?

Tabiî ki hayır! Tayyipgiller hiç durmaksızın talana, yağmaya ve doğayı katletmeye devam etmektedir.

Tayyipgiller, uzun süredir gündemlerinde olan Türkiye’nin Maldivleri Salda Gölü’nü TOKİ eli ile beton yığınına çevirmeye çalışmaktadır. Burdur ilinin Yeşilova ilçesinde bulunan bu eşsiz göl, bölge halkının ve turistlerin özgürce gelip doğa ile buluştukları karstik bir göldür. Ancak böyle bir doğa güzelliğin halka açık olması ve oradan bir kâr elde edilmemesi Tayyipgiller tarafından kabul edilemez. 14.03.2019 tarih ve 824 sayılı “Cumhurbaşkanı” Kararı ile Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmiş. Burada amaç halka açık olan Salda Gölü’nü beton yığınına çevirip kâr elde etmektir.

Gelmiş geçmiş en büyük doğa katliamının hazırlıklarının sürdürüldüğü Talan (Kanal) İstanbul projesi Tayyipgiller’in yine uzun süredir gündemlerinde. Bu proje gündeme geldiği ilk günden bu yana tartışılıyor. Tarihçiler, siyasetçiler ve deniz, jeoloji, ekonomi, çevre, mimari konularında uzman yüzlerce bilim insanı canhıraş bir şekilde bu projeye karış çıkıyor, sonuçlarını anlatıyor, uyarıyor! Ancak AKP’giller ve Reisi bunların hepsine kulak tıkıyor. Bütün itirazlara, İstanbul halkının topladığı imzalara rağmen Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu 17.01.2020 tarihinde onaylandı ve itiraz süresi dahi beklenmeden aynı gün Bakanlık, jet hızıyla rapora onay verdi.

Efendileri ABD Emperyalistlerine yaranmak ve ABD’nin giremediği tek deniz olan Karadeniz’de de varlık göstermesi için yapılan bir Talan projesidir Kanal İstanbul.

Ciddi deprem tehdidi ile karşı karşıya olan İstanbul’un göbeğinde bu projenin gerçeklemesi katliam olacaktır.

Ama yerli-yabancı Parababaları bunları dikkate almaz. İnsan hayatının önemi, Doğa ve Hayvan sevgisi onların bünyesinde zerre kadar bulunmaz.

5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde buradan tekrar haykırıyoruz: Bu kan emici düzen kendi iktidarını sürdürebilmek için her şeye olduğu gibi Doğamıza da saldırmaya devam edecek.

Her haksızlığın karşısında duran Halkın Kurtuluş Partisi doğa katliamları karşısında da dimdik durup mücadele etmektedir. Bu haksız hukuksuz, aşağılık düzen son bulana kadar, Demokratik Halk İktidarını kurana dek Halkımız ile birlikte mücadele edeceğiz. Bu 5 Haziran’da da görev omuzlarımızdadır. Bu karanlık çemberi kıracak olan bizleriz. Mutlaka başaracağız.

Halkız, Haklıyız Kazanacağız!

05.06.2020

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi