19 Mayıs 1919’un 101’inci yılında neyi hatırlarız?

19 Mayıs’larda; Antiemperyalist Kurtuluş için çakılan kıvılcımı hatırlarız. O kıvılcım harlanmış, ateş topu olup yakmıştı Emperyalist Yedi Düveli ve İşbirlikçilerini.

19 Mayıs’larda, Mustafa Kemal’i hatırlarız. Çanakkale’de ölüme meydan okuyan, askeri dehasını tüm dünyaya kanıtlayan, askerlerine Vatan için ölmeyi emreden ve “Mazlum Halkların Emperyalizme Karşı İlk Zaferi”ni Tarihin sayfalarına gururla yazdıran Mustafa Kemal’i.

19 Mayıs’larda, kaybolan, yok olan umudun, yeniden halkımızı sarıp sarmalayarak Dumlupınar’da zaferle taçlanan yolculuğunu hatırlarız.

Mustafa Kemal’in; kendine, halkına güvenin ve inancın, Emperyalistlere ve İşbirlikçilerine karşı kinin simgesi olan, “Geldikleri gibi giderler” sözünü hatırlarız.

19 Mayıs’larda, Mustafa Kemal’in emperyalist boyunduruğa baş eğmemeyi, insan soyunun en büyük düşmanlarına karşı başkaldırıyı; “Bağımsızlık Benim Karakterimdir” sözüyle ifade edişini hatırlarız.

Vatan için, halk için canını ortaya koymayı, vatanın kurtuluşu için kendini bu kurtuluşa vakfetmeyi hatırlarız. Yani “söz konusu vatansa gerisi teferuattır”ı hatırlarız.

Hasta adam diyerek aşağıladılar, varlığımıza kast ettiler, Ulusal onurumuzu, gururumuzu Sevr’le yok etmeye çalıştılar. İşte 19 Mayıs’larda, Sevr Projesinin bir paçavraya dönüştürülerek onurun, gururun yaşamdan da değerli bir şey olduğunu kanıtlayan yiğit Kuvayimilliyecileri hatırlarız.

19 Mayıs’larda, Halk Kahramanlarını; Karayılan’ı, Şahin Bey’i, Sütçü İmam’ı, Yörük Ali Efe’yi hatırlarız. Yani yıllardır yok etmek istedikleri Halklarımızın bin yıllık kardeşliğini hatırlarız.

Emperyalist Yedi Düvel, Sevr ile paylaştılar vatan topraklarını. Varlığımıza kast etmek, geçmişimizi yok etmek, geleceğimizi çalmak için emperyalist planlar yaptılar. Yalnız kaldığımız bu dönemde Sovyet Halklarının ve Önderi Lenin’in yardımları, tek müttefikimiz oluşu, can suyu oldu Mustafa Kemal ve Birinci Kuvayimilliyecilere. Bu eşsiz ve hiçbir çıkar gözetmeksizin yapılan yardımlar güç kattı gücümüze, toparlandık bu yardımlarla. Ve arkamızı gerçek bir dosta emanet etmenin güvenciyle yürüdük düşmanın üstüne. İşte 19 Mayıs’larda, Mustafa Kemal’in unutulmasını suç saydığı Lenin ve ülkesi Sovyetler’in maddi ve manevi yardımlarını hatırlarız.

Emperyalistlere işbirlikçilik yapmayı kutsal bir görev kabul eden Vahdettin’ler, Damat Ferit’ler, Nemrut Mustafa Paşa’lar, Ali Kemal’ler kurdurmamak için çok uğraştılar. Çok kan döktüler. Çok can yaktılar, işi çok zorlaştırdılar. Ama başaramadılar. 19 Mayıs’larda, Mustafa Kemal ve Birinci Kurtuluş Savaşçılarının kurduğu Laik Cumhuriyet’i hatırlarız.

15 Mayıs’ta İzmir’de ilk kurşun, 19 Mayıs Samsun’da ilk Kıvılcım, 30 Ağustos Dumlupınar’da son zafer vuruşu… İşte 19 Mayıs’larda; Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’nın ilk kurşununu atan Hasan Tahsin’in “Sen başla, bitiren bulunur” diyen sesini hatırlarız.

19 Mayıs’larda, Kara Fatma’ları, Gördesli Makbule’leri, Şerife Bacı’ları, Tayyar Rahmiye’leri, Halime Çavuş’ları, yarımız olan kadınlarımızı hatırlarız.

Cephede kazanılan savaşın masa başına yansıması olan, Ege’deki adaları Vatan Topraklarına katan Lozan’ı hatırlarız.

19 Mayıs’larda, yıkık dökük, virane, savaşlardan yorgun düşmüş bir ülkeden, kendi kendine yeten bir ülke yaratıldığını; hatta saat gibi tıkır tıkır işleyen, verem, tetanos, difteri, kolera, tifüs, çiçek aşısı, kuduz ve akrep serumları üretilen, sadece kendi halkına değil diğer mazlum halklara da yetişen  “Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü” gibi birçok kurumu hatırlarız.

Vatanseverler, Halkseverler, Gerçek Devrimciler, İkinci Kurtuluş Savaşçıları Mustafa Kemal’i, Birinci Kuvayimilliyecileri, Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızı,  hep böyle hatırladı. Hep böyle hatırlayacak. Onlar Tarihin en güzel sayfalarında aldılar yerlerini. Hiçbir güç onları oradan indiremez. İndiremeyecek.

Çünkü bizler varız. İkinci Kurtuluş Savaşçıları var!

Daha 17’sindeydi silahı kuşandığında.

Nasıl durabilirdi, nasıl silaha sarılmazdı memleket işgal altındayken Şövalye Ahlâkıyla yetişen bir insan.

Çünkü Onun için “Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense ölmek yeğdi”. İşte O; Hikmet Kıvılcımlı’dır.

Önce Yörük Ali Efe Çetesi’nde bir kızan, sonra bileğinin hakkına Köyceğiz Kuvayimilliye Komutanı. Ve sonra İkinci Kurtuluş Savaşı’nın teorik ve pratik önderi, başkomutanı. İşte biz, Türkiye Devrimi’nin yolunu çizip önümüze koyan, Birinci Kurtuluş Savaşı’mızı nihai sonucuna; sosyal kurtuluşa götürecek teoriyi ve pratiği elle tutulur, gözle görülür hale getiren Hikmet Kıvılcımlı’yı hatırlarız mücadelemizin her anında.

Bu teori ve pratiğin yaşam bulmasıyla, yığınlara ulaşmasıyla rahata kavuşacak Mustafa Kemal ve Birinci Kuvayimilliyeciler. O zaman gerçekleşecek, gerçekten yaşam bulacak o yiğit insanların “Tam Bağımsız Türkiye” idealleri. O nedenledir ki, bu teori ve pratik sarılıp sarmalanmalı halkımız tarafından. Baştacı edilmeli. Çünkü gerçek kurtuluşun yolu bu teori ve pratikten geçmektedir.

Yiğitlikler, doğruluklar, dürüstlükler hareketinin temsilcisi, Mustafa Kemal’in gerçek devamcısı, Hikmet Kıvılcımlı Usta’nın teori ve pratiğini baş tacı eden, her olaya, yaşanan her soruna, her anımıza uygulayan HKP öncülüğünde verilecek İkinci Kurtuluş Savaşı. Bu savaşın sonunda kurulduğunda Halkın İktidarı, artık bir daha gelmemek üzere gönderilecek bu topraklardan AB-D Emperyalistleri ve yerli satılmışlar.

Ve İnsanlık Tarihi, İkinci Kurtuluş Savaşçıları HKP’lileri; insanlığın en karanlık günlerinde, yaktıkları ışıkla karanlıkları yaran Gerçek Kahramanlar, Gerçek Devrimciler, Gerçek İnsanlar olarak hafızaya kaydedip, hep böyle hatırlayacak.

Ya halk düşmanları nasıl hatırlanacak?

Mustafa Kemal’e, Birinci Kuvayimilliyecilere ve Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mıza düşmanlığı düstur edindiler. Bütün kazanımlarını ortadan kaldırdılar. Kuvayimilliye yadigârı bütün kurumları yıktılar, yok ettiler, iç ettiler. Kurtuluş Savaşı’mızla ülkemizden işbirlikçileriyle birlikte kovduğumuz ABD ve AB Emperyalistlerinin Yeni Sevr Projesi’ne Eşbaşkanlık yapmayı övünç kabul ettiler. Mazlum Ortadoğu Halklarının Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızdan ve Önderinden etkilenerek kazandıkları bağımsızlıklarının, emperyalist saldırganlara teslim edilmesine taşeronluk ettiler. Ve Kurtuluş Savaşı’mızdan sonra ilk toprak kaybını yaşattılar bizlere. Vatan topraklarımız olan Ege’deki adalarımızı Yunanistan’a peşkeş çektiler.

Ortaçağcı AKP’giller o kadar ileri götürdüler ki 19 Mayıs’lara, Mustafa Kemal’e, Kuvayimilliyecilere düşmanlıklarını; bir virüsün tüm insanlığa saldırıya geçtiği doğal afet günlerinde bile Ortaçağcı “akıllarını” bayramlarımızı yasaklamak için çalıştırıyorlar. AKP’giller salgında normalleşme başladı, diyorlar. Bilim insanlarının bütün uyarılarına rağmen her biri birer mikrop ve virüs yuvası AVM’leri açıyorlar, 18-19 Mayıs’ta saat 10.00 ile 14.00 arası marketler açık, diyorlar.

Hayır. Samimi değiller. 19 Mayıs Bayramımızı içine alan dört günlük sokağa çıkma yasağının salgınla, insanları virüsten korumakla bir ilgisi yok. Bu sokağa çıkma yasağı, bile isteye 19 Mayıs Bayramımızı yasaklamak için ilan edilmiştir. Hainliği, Mustafa Kemal’e düşmanlığı, Tarihimize saygısızlığı Koranavirüs ile gizlemeye çalışıyorlar. Sözün özü, hain hainliğinden vazgeçmiyor.

Alınteri ile kazanılan, üretilen ne varsa AKP’giller ona düşman. Emekçi Halkımızı da bu Koranavirüs günlerinde işsizlik pahalılık cehenneminde ölümlerden ölüm seçmeye mahkûm ediyorlar.

İşte Ortaçağcı AKP’giller böyle hatırlanacak. AB-D Emperyalistlerine taşeronluk ederek vatanı yıkmaya, parçalamaya, yok etmeye çalışanlar olarak hatırlanacak.

Tarihte bütün zulmedenler nasıl hatırlanıyorsa, nasıl anılıyorsa öyle hatırlanacaklar. Öyle anılacaklar. Hırsızlar İmparatorluğunu kuran; Vahdettin’lerin, Damat Ferit’lerin, Nemrut Mustafa Paşa’ların, Ali Kemal’lerin torunları AKP’giller; Tarihin en karanlık sayfalarına “vurguncu”, “halk düşmanı”, “ABD işbirlikçisi hainler” olarak yazılacaklar.

 Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

19.05.2020

 Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi