6 Mayıs 1972’de, 12 Mart Faşist darbesinin kurduğu düzmece mahkemeler tarafından katledildi üç yiğit devrimci, üç kızıl karanfil. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan 48 yıl önce bedence aramızdan ayrıldılar.
Üç kızıl karanfilimiz, uğruna canlarını verdikleri mücadelede bir adım geri atmadılar. Onlar gözü kara üç delikanlıydı. Onlar insanlığın kurtuluş davası olan sosyalizme adamışlardı kendilerini. İşte bu yüzden darağacına giderken bile asla tereddüt etmediler o yüce davalarından. Ve onlar; Türkiye Halklarının mücadelesinde yaşıyorlar.
Yoldaşlarımız gencecik ömürlerine mücadele dolu yıllar sığdırdılar. Bu topraklarda yaşayan halkların çocuklarıydı onlar. Yoksul, mazlum, ezilen halkların çocukları. Ve biliyorlardı; halkların kurtuluşunun sosyalizmde olduğunu. İşte bu bilinçle mücadele ettiler. Onların mücadeleleri şu anda gençliğin yani biz Kurtuluş Partisi Gençliği’nin mücadelesinde yaşıyor.
Deniz, Yusuf, Hüseyin yoldaşlarımızın mücadeleleri; Antiemperyalist, Antifeodal ve Antişovenist’ti. Bulundukları her ortamda emperyalizme karşı mücadeleyi büyütmek için uğraştılar. “Tam Bağımsız Türkiye” için mücadele ettiler. Mustafa Kemal’e ve Birinci Kurtuluş Savaşımızın kazanımlarına her zaman sahip çıktılar. Denizler, Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın İkinci Kurtuluş Savaşı şiarını benimseyip, kendilerini bu ülkenin “İkinci Kurtuluş Savaşçıları” ilan ettiler.
AB-D Emperyalistlerine ve işbirlikçilerine karşı, Birinci Kurtuluş Savaşımızın bütün kazanımlarını ortadan kaldırmak isteyen halk düşmanı Demokrat Parti İktidarı’na karşı, Antiemperyalist Kurtuluş Savaşımızın Önderi Mustafa Kemal’e sahip çıkan, Devrimci Gelenekli Genç Subayların gerçekleştirdiği 27 Mayıs Politik Devrimi’ni savundular. 27 Mayıs Politik Devrimi’nin ışığında büyüttüler mücadelelerini.
Deniz, Yusuf, Hüseyin yoldaşlarımızın mücadelelerinin şu anda tek gerçek mirasçıları bizleriz. AB-D Emperyalizminin simgesi 6. Filo’yu denize döken yiğitlerin, Antiemperyalist mücadelelerini biz devam ettiriyoruz. Antalya’da gerçekleşen Emperyalist G20 toplantısına karşı “Katil AB-D Ortadoğu’dan Defol!” yazılı pankartımızla, “Kahrolsun AB-D Emperyalizmi” sloganımızla eylemler gerçekleştirdik. G20 Zirvesi’ni, emperyalistlerin indikleri Antalya Havaalanı’nda güvenlik ablukasını delerek, “Emperyalistler İşbirlikçiler Geldikleri Gibi Gidecekler” sloganlarımızla protesto ettik. Bu eylemimizden bir gün sonra ise Antalya Cumhuriyet Meydanı’nda, “Yankee go home” diye haykırarak yürüyüş ve basın açıklaması yaptık.
Denizler, ülkemizin emperyalistlerin çıkarları uğruna parçalanması demek olan Sevr’e karşı mücadele ettiler. “Tam Bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal Yürüyüşleri” gerçekleştirdiler. Bizler de, Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren, ülkemizi Yeni Sevr planı olan BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) doğrultusunda, üç parçaya bölmek isteyen AB-D Emperyalist çakallarına, ülkemizdeki yerli işbirlikçileri olan meclisteki 5’li çeteye ve emperyalistlerin en büyük taşeronu olan AKP’giller’e karşı mücadele ediyoruz. AKP’giller’in OHAL ilan ettiği süreçte “BOP’a Hayır!” eylemimizle, Yeni Sevr’i hayata geçirmek isteyenlere karşı, “Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşı’mız” sloganını Taksim’de haykırdık. Ülkemize gelen emperyalistlerin temsilcilerine karşı her fırsatta eylemler yapıyoruz ve emperyalizme karşı savaşıyoruz.
Denizler “Türkiye bu çağ dışı koşullardan kurtulmadıkça, Süleymancılık, Nurculuk, Şeyhlik, Derebeyi artığı toprak ağalığı ve işbirlikçi sermaye grupları tasfiye edilmedikçe DP’ler, AP’ler hep iktidara geleceklerdir…” diyerek Ortaçağcı gericiliğe karşı mücadele ediyorlardı ve bunları ortadan kaldırmadıkça bu düzenin değişmeyeceğini biliyorlardı. İşte bu yüzden her alanda Laiklik mücadelesi veriyorlardı.
Günümüzde ise bu mücadeleyi bir tek biz veriyoruz. Ülkemizi ortaçağın karanlığına götürmek isteyen AKP’giller’e karşı mücadele ediyoruz. Laikliğin vazgeçilmez bir ilke olduğunu ve laiklik olmadan bilim, demokrasi ve özgürlüğün olmayacağını her eylemimizde dile getiriyoruz. Okullarımızda cemaatlere karşı savaşıyoruz. Eğitiminin gerileştirilmesine, cemaat yurtlarına karşı eylemler yapıyoruz. “Ne cemaat yurdu, ne tarikat evi! YURTKUR uyuma, öğrenciye yurt kur” sloganıyla Türkiye’nin dört bir yanında on binlerce imza topladık, İstanbul’dan Ankara’ya yürüyerek gençliğin Ortaçağcı Gericiler eliyle uyuşturulmasına sessiz kalmayacağımızı haykırdık. Cemaat’in üniversite sınavlarında müritlerine şifre dağıtarak emek hırsızlığı yapmasına, bu hırsızlığın ‘sehven’ yapıldığını açıklamasına karşı dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan “ben tatmin oldum” diyerek FETÖ’yü korurken, biz Türkiye’nin her yanını ‘Emek Hırsızı ÖSYM’ sloganıyla kuşattık.
Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı gibi, Denizler de Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliğini, “Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı” ilkesini savunuyorlardı. Emperyalizme karşı halkların kardeşliği ilkesine sahip çıkıyorlardı. Emperyalistlerin Ermeni Soykırım Yalanına karşı tutumlar alıyorlardı. Deniz Yoldaş, THKO Davası’nda yaptığı savunmada Ermeni Soykırım Yalanı hakkında şunları söylüyordu. “Doğu Anadolu’da, Ermenilerin bağımsız bir Ermenistan için Amerika’dan destek alarak çıkardıkları iç isyan…”
“Emperyalistlerin Soykırım Yalanı Halkları Birbirine Düşürme Planıdır! Yaşasın Türk-Kürt-Ermeni Halklarının Kardeşliği!” sloganlarımızla her yıl bu yalanı savunanlara karşı, alanlarda eylemler yapıyoruz.
Deniz, Yusuf, Hüseyin yoldaşlarımızın mücadelesini bizler sürdürüyoruz.
Her 6 Mayıs’ta Deniz, Yusuf, Hüseyin yoldaşlarımızın mezarları başında ve alanlarda oluyoruz. Ve onların bizlere bıraktığı mücadelelerini devam ettirdiğimizi bir kez daha haykırıyoruz.
Bizler Kurtuluş Partisi Gençliği olarak, emperyalizme ve onların yerli uşaklarına karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Ve Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’dan aldığımız teori ve pratikle, Deniz, Yusuf, Hüseyin yoldaşlarımızın ideallerini hayata geçireceğiz. İnsanlığın en yüce davası olan sosyalizmi zafere ulaştıracağız.
6 Mayıs 2020
3 Fidan Yaşıyor HKP Savaşıyor!
Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşı’mız!
Kurtuluş Partisi Gençliği