Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağ’ın üniversitenin bilim merkezlerinden, BİYOM Merkezi’ne yaptığı saldırıya ilişkin açıklamamızdır

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağ’ın üniversitenin bilim merkezlerinden, BİYOM Merkezi’ne yaptığı saldırıya ilişkin açıklamamızdır

Tefeci-Bezirgan sermayenin iktidardaki temsilcisi AKP’giller, iktidara geldikleri günden bu yana tüm eğitim kurumlarında yaptıkları gibi, üniversiteleri de Ortaçağ karanlığına sürüklemek için olmadık uygulamaları gerçekleştiriyorlar.  Üniversitelerin başına atadıkları yandaş rektörleri eliyle, bilimin, insanlığın ve halkın yararına olacak bilimsel çalışmaların izini tozunu bırakmıyorlar. Kamuya ait kurumlar olması gereken üniversitelerimiz, bir şirket gibi yöneltiyor, ticarethanelere dönüştürülüyor. Kadroları da cemaat ve tarikat müritleriyle dolduruluyor. Tüm bu yapılanmalar yoluyla, üniversitelerimizde kalan son bilimsel kırıntılar da ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.

Bilime ve bilim insanlarına yapılan bu saldırıların en somut örneklerinden biri 24 Mart 2020 tarihinde basında yer aldı. Daha önce de yaptığı türlü çeşitli liyakat dışı atama ve mobbing uygulamalarıyla gündeme gelen Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağ’ın üniversitedeki bilim merkezlerinden, Bitki Genetiği ve Tarımsal Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne yaptığı saldırı haberi kamuoyuna yansıdı.

Sosyal medyada yer alan görüntülerde, Üniversiteye bağlı Bitki Genetiği ve Tarımsal Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (BİYOM)’nin 10 dönümlük bilim tarlalarına park, kafe vb. yapılar için kanalizasyon kanalı kazdırmak bahanesiyle nasıl girildiğini gördük. Birimin öğretim üyeleri Prof. Dr. Ali Ramazan Alan ve Prof. Dr. Fevziye Çelebi Toprak’ın tüm itirazlarına karşın, merkezin tel örgülerinin üniversiteye ait iş makinalarıyla nasıl yıkıldığını, bilim tarlalarına ve öğretim üyelerine nasıl saldırıldığını, Toprak’ın bu bilim katliamını, yıllardır emek verdiği bilimsel üretiminin talan edilmesini önlemek için nasıl nöbet tutuğunu ve dozerlerin önüne yatışını dehşetle izledik.

Olayın ardından hukuksal süreci başlatan BİYOM’un bu saygın ve onurlu iki bilim insanı, basına açıklamalar yaptılar.

Prof. Dr. Fevziye Çelebi Toprak: “Merkeze üç yıldır mobbing uygulanıyordu. Önce elemanlarımızı aldılar. Son olarak da dozerle tohum merkezine daldılar. Oldu bittiye getirip, araziye fosseptik çukuru açma bahanesiyle girdiler. Tohum merkezimizin müşterisi Tarım Bakanlığı’dır. TÜBİTAK projelerimiz var. Kışlık sebze olarak, soğan, havuç ve brokoli üretiyoruz. Üniversitemiz Türkiye’de tek. Yurt dışında da gerçekleştirdiğimiz projelerimiz var.”

“Burası tohum üretme merkezi. Rektörlüğün buraya müdahalede bulunması ile ilgili bize bir bilgi verilmedi. Sayın rektörün Twitter’dan konu ile ilgili yaptığı açıklamalar yanlış. Bizim elimizde resmi bilgi ve belgeler mevcut. Yazı bize ulaşmadan dozerlerle araziye girdiler. Biz bunu ilk önce engelledik ve o gece sabaha kadar arazide bekledik. Ancak ertesi günün sabahında girdiler. Bu arazi devletin malı. Burayı kurtarabilmek için elimden gelen tek şey dozerin önüne yatmak oldu. Tartaklandık, sürüklendik. Üniversite rektörü dozerin üzerimize sürülmesi talimatını verdi.”

Yıllardır verimsiz yeri taşları toplayarak tarım arazisi haline getirdiklerini savunan Prof. Dr. Ali Ramazan Alan: “Direkt telleri kesip dozerlerle müdahalede bulundular. Güvenlik görevlilerini üzerimize sürdüler. Karşımdakiler beni boğmaya çalıştı ve darp etti. Aşağılandım ve çalışmalarıma müdahale edildi. Orada bulunan rektör hocadan, güvenlik görevlileri ile yapı işleri daire başkanından şikayetçi oldum. Kolumda ve göğsümde morluklar oluştu.”

Pamukkale Üniversitesi, BİYOM’da çalışan bilim insanlarımız ne yapmaya çalışıyorlar? Üniversite sınırları içinde yer alan verimsiz bir araziyi emek emek yerli tohum, bitki üretimi için bilimsel araştırmalar yapılabilen bir deneme, bilimsel üretim merkezi haline getiriyorlar. Üstelik tam da yerli tohumlarımızın yasaklandığı, tarımımızın emperyalist tekellere peşkeş çekildiği şu günlerde. Ama işin çok ironik bir yanı da yapılan bu çalışmaların AB destekli projeler olması. Yani kuzunun kurda teslim edilmesi. Tarımımızı, yerli tarım üretimimizi yok eden emperyalist ülkelerin ellerine teslim edilmesi söz konusu bilimsel çalışmaların. Neden AB fonlarına teslim ediliyor üniversitedeki çalışmalar? Çünkü AKP’gillerin harami saltanatında, üniversitelere bütçeden ayrılan pay, yok denecek kadar az. Diyanete ayrılan pay, üniversitelere ayrılanın üstünde. Ve bu düzende, iyi niyetli bilim insanlarımızın üretimleri de emperyalizmin kucağına teslim ediliyor ne acıdır ki!

Ama gün gelecek, devran dönecek ve bu haksız, hukuksuz saltana son vereceğiz! Demokratik Halk İktidarını Kuracak, Demokratik Halk Üniversiteleri’nde laik ve bilimsel eğitimi hayata geçireceğiz. Halkına ve insanlığa hizmet aşkıyla dolu bilim insanlarımızın çalışmalarını yürütebilmeleri için her türlü olanak sağlanacak. Ve o gün geldiğinde üniversitelerimiz, insanlık için özgürce bilim üreten kurumlar haline gelecek! Tabi bu ortaçağcı Rektör Hüseyin Bağ’dan da yaptığı bu saldırının hesabı sorulacak.

Bu duygu ve düşüncelerle Prof. Dr. Fevziye Çelebi ve Prof. Dr. Ali Ramazan Alan’ın verdiği mücadelenin yanında olduğumuzu kamuoyu ile paylaşıyoruz. Halkız, Haklıyız, Kazanacağız! (27.03.2020)

Halkın Kurtuluş Partisi
Aydın, Balıkesir, Denizli, İzmir,
Manisa, Muğla, İl Örgütleri