“Yüzyılın anlaşması”, “Ortadoğu Barış Planı”. Böyle kallavi adlandırıyorlar aşağılık planlarını.
Yıllardır bu anı bekliyoruz, Bekçi Köpeğimiz İsrail’in etrafındaki tehlikeleri, tehlike yaratma potansiyeli taşıyanları ya ortadan kaldırdık, ya satın aldık, ya da susturduk, kısacası şartları tam istediğimiz gibi yeni olgunlaştırdık. BOP kapsamında da istediğimiz gibi bölgeyi biçimlendiriyoruz.
ABD Emperyalistlerinin manyak, sapık Başkanı Trump ile Siyonist İsrail’in katil Başbakanı Netanyahu’nun birlikte sevinç gözyaşları içerisinde açıkladıkları planın özü işte budur.
İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrasında, dünyanın dört bir tarafındaki Yahudileri toplayarak, insanlık dışı katliamlar ve işgallerle buraya yerleştirerek, kukla ve yapay Siyonist İsrail’i kurarak, Arap Halkının bağrına kamayı saplayan AB-D Emperyalistleri, şimdi de sapladıkları kamayı kanırttıkça kanırtıyor.
Dünyada etkili bir ses yok.
Ses çıkartabilecek ülkeler ve önderleri, ses çıkartamaz, tepki veremeyecek konuma getirildiler BOP planı çerçevesinde AB-D Emperyalistleri tarafından.
Bölgede Siyonist İsrail’e ve sahibi ABD Emperyalistine karşı net bir duruş sergileyen Suriye ve önderi Beşşar Esad’dı. Ancak bugün, AB-D Emperyalistleri tarafından parçalanan ülkesini yeniden toparlamanın derdinde doğal olarak.
Mazlum Filistin Halkının en büyük yardımcılarından, destekçilerinden biri de Libya ve önderi Kaddafi’ydi. Linç ettirdiler Yiğit Kaddafi’yi satın aldıkları kuklalarına AB-D Emperyalistleri. Kabilelerin savaş arenasına döndürdüler Libya’yı.
İran Halkıydı Siyonist İsrail’in karşısında duran, arkasındaki Emperyalist Hayduda karşı mücadele veren. AB-D Emperyalistleri; hiçbir uluslararası hukuka, adalete, vicdana uymayan bir şekilde katlettiler Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi. Suriye’nin arkasında yer alarak onlara güç katan İran’ı, savunma konumuna sokarak Siyonist İsrail’e karşı tepki veremez duruma getirdiler.
Irak diye bir ülke bırakmadılar AB-D Emperyalistleri. Bir Irak’tan üç ülkecik devşirme derdindeler…
Suudileri, emirlikleri saymaya gerek yok. Bunlar zaten yıllardır AB-D Emperyalistlerinin güdümünde, yönlendirmesinde ve de kucağında. Emperyalist Haydutlar ne derse emir kabul edip, hazır ola geçip gereğini yapıyorlar. Nitekim bu aşağılık planın imza aşamasında hazır bulunarak onay veren ve Filistin Halkına bir kama daha saplayan ülkeler arasında Umman, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri var. Suudiler de desteklerini açıklamış durumda tam da kendilerinden beklenildiği üzere.
Türkiye’yi mahv-ü perişan ettiler AB-D Emperyalistleri. ABD Emperyalistlerinin BOP’una ses çıkartabilecek bütün unsurlar CIA Operasyonlarıyla etkisizleştirildiler. BOP’larına eşbaşkan yaptıkları AKP’giller’in Reisi rahatça hizmet görsün diye “temizlediler” ortalığı.
İktidarla yetinmediler muhalefeti de dizayn ettiler. Ve AB-D Emperyalistleri bugün beşli çetesini bir araya getirterek, AB-D Emperyalistlerinin Kudüs Planını eleştirir gibi yapan ama özünde Siyonist İsrail’i devlet olarak tanıyan, olumlayan bir metne imza attırdı. Elbette halkın gazının alınması, iyice ipliklerinin pazara çıkmaması için bu kadarı yapılır, daha doğrusu AB-D Emperyalistleri bu kadarına olur verir.
Meclisteki Beşli Çete’nin hazırlayıp imza altına aldığı sözde protesto metni; “ABD Yönetimi’nin ihtilafın iki tarafından biri olan Filistin’i bütünüyle dışlayan, tek yanlı, hakkaniyetten uzak bir yaklaşımla hazırladığı görülen söz konusu plan, Birleşmiş Milletler kararlarına ve iki devletli çözüm perspektifine tamamen aykırıdır.” diye başlıyor.
Kalanını okumaya gerek var mı?..
Bir kere yapay ve kukla bir devlet olan, AB-D Emperyalistlerinin Ortadoğu Petrollerini koruması için kuruluveren Siyonist İsrail’in varlığını kabul ettikten sonra, Ortadoğu’daki bütün acıların, parçalanmaların, savaşların, ölümlerin yaratıcısı ABD Emperyalist Hayduduna karşı tık diyemedikten sonra, “tanımıyoruz”, “esefle kınıyoruz”, “yok hükmündedir” desen ne yazar demesen ne yazar…
Dünyanın diğer ülkelerinden gelen sesler de cılızlaştı. Venezuela, AB-D Emperyalistlerinin başlarına açtığı sorunlarıyla uğraşıyor. Bolivya, AB-D Emperyalistlerinin Morales’e karşı gerçekleştirdikleri darbeyle uğraşmaktan başını alamıyor.
Yani ABD Emperyalizminin manyak Başkanı Trump fırsat bu fırsat diyerek geçti davranışa. Dünyadan etkili ve geri adım attıracak bir ses gelememesi nedeniyle artık o kadar pervasız ki;
“İran rejimi büyük oranda zayıflamış durumda. Kasım Süleymani’yi, dünyanın bir numaralı teröristini ortadan kaldırdık. Hizbullah’ın başı ile iyi şeyler peşinde değillerdi. İsrail nefretini yaymaya çalışıyorlardı, Kudüs’ü özgürleştirmek için İsrail’le savaşmamız gerek diyorlardı, İsrail’in düşman olduğunu söyleyerek Ortadoğu’yu bölmeye çalışıyorlardı. Gerçekte Kudüs özgür ve kurtarılmıştır.”, diyebiliyor.
Bu manyağı böylesine konuşturan, dünyada gericilik rüzgârlarının yeniden hız kazanıyor olmasıdır. Bu psikopatı böylesine pervasızlaştıran, Ortadoğu’yu parçalama projesi demek olan BOP’un yaratıcıları sanki kendileri değilmiş gibi konuşturan, Ortadoğu’daki yerli işbirlikçilerin varlığıdır.
Sahibi böyle bağırır da bekçi köpeği susar mı? Arkasından o da höykürüyor, sevinçten ellerini ovuşturarak:
“Bu tarihi bir gün, 14 Mayıs 1948’i hatırlıyoruz, o gün Başkan Truman İsrail devletini tanıyan ilk lider olmuştu.
“Siz (Trump) de tarihimiz için önemli topraklardaki hakkımızı tanıyan ilk başkan oldunuz.
“Bu, İsrail için, barış için harika bir plan. Trump’ın planı kalıcı barış için gerçekçi bir yol.
“İsrail’in kendisini savunması için Batı Şeria’daki Ürdün Vadisi ve diğer yerlerde İsrail egemenliğinin bulunması gerektiğini Trump tanıyor.
“Filistin tarafıyla müzakere etmeyi kabul ettim çünkü Trump’ın barış planı gerekli dengeyi sağlıyor.
“Yüzyılın anlaşması yüzyılın fırsatıdır ve İsrail bu fırsatı kaçırmayacaktır.”
Nasıl da mutlular Ortadoğu’nun daha da karışacak olmasından. Nasıl da sevinçliler Ortadoğu’nun Müslüman Halklarının acılar çekiyor ve bundan sonra daha da çekecek olmasından. Çünkü egemenliklerini mazlum halkların acıları üzerine kurdular, kurmaya devam ediyorlar. Mazlum halkların acılarıdır, kanlarıdır, gözyaşlarıdır besin kaynakları. O halkların içerisinden devşirdikleri, halklarının değerlerini kendilerine peşkeş çeken yerli satılmışlardır, AB-D Emperyalistlerini bu kadar güçlü kılan.
Oysa kâğıttan kaplandırlar aslında. Yeter ki Mazlum Halklar “Yeter be!” diyerek ayağa kalksın. Yürüsün kendilerini bu hale getirenlerin üstüne. İşte o zaman hazırlardır hemen topuklamaya; Küba’dan topukladıkları gibi, Vietnam’dan topukladıkları gibi, Suriye’den topukladıkları gibi. Ve bugün Irak Halkının ABD Emperyalizmine karşı ayağa kalkması karşısında tir tir titredikleri gibi…
Bugün Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti Halkı ve önderi gibi örnekleri çoğaltmanın zamanı.
Bakın ne diyor Kuzey Kore’nin yiğit önderleri, Kudüs’ü İsrail’in Başkenti olarak tanıma kararına karşı;
“Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un, ABD Başkanı Donald Trump ile girdiği çekişmeli tartışma ve hakaretler ile nükleer füze denemelerinin ardından, şimdi de Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasına karşı çıktı ve ‘İsrail diye bir devlet mi var ki başkenti Kudüs olsun’ açıklamasında bulundu.
“AFP’nin haberine göre, Kuzey Kore Dışişleri Bakanı Ri Yong Ho da Siyonist bir devleti tanımayacaklarını açıklarken, Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak kabul ettiklerini söyledi. Kuzey Kore Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili ise yaptığı açıklamada ABD Başkanı Trump’ı sert bir dille eleştirirken, ‘Zihinsel engelli bunak, BM toplantısında tamamen özgür bir devleti (Kuzey Kore) yok etmekten bahsettiği için bu hareketine de şaşırmadık’ ifadelerinde bulundu.”
Ve Kuzey Kore Önderliği bugün de bu düşüncelerinden milim geri adım atmış değildir.
İşte böylesine net olmak, cepheden karşı duruş sergilemek gerekir Emperyalist Hayduda karşı.
Boyun eğmeyeceksin hiçbir alanda, hiçbir zaman güvenmeyeceksin insan soyunun en büyük düşmanlarına ve ağzını doldura doldura, hançereni yırtarcasına bağıracaksın,
“Katil ABD Ortadoğu’dan Defol!”
Ve arkasından ekleyeceksin;
“Katil Amerika, Ortadoğu’dan defol’ diyemeyen her siyasi, her aydın, her akademisyen, her sanatçı, her gazeteci ya gafildir, ya korkaktır, ya da haindir…”
Elbette bu devran hep AB-D Emperyalistlerinin istediği gibi dönmeyecek.
İnsanlık Tarihi göstermiştir ki, insan her daim sürü gibi güdülecek koyun değildir. İnsan isyan ruhludur, eninde sonunda hayvanlığa isyan eder ve kalkar ayağa. Tarihin kaydettiği ilk devrimci Spartaküs’ten günümüze İnsanlık Tarihi zalimin zulmüne karşı isyanlarla doludur. İnsanlık, tarihinden aldığı derslerle, deneyimlerle, İnsanlık Tarihinin gördüğü bu en büyük düşmanı alt edip Tarihin karanlık sayfalarına gönderecektir.
Halkın Kurtuluş Partisi olarak, bizim safımız mazlum Filistin Halkının safıdır. Her zaman yanlarında olduk, yanlarında olmaya da devam edeceğiz.
Ama mazlum Filistin Halkına en büyük hediyemiz, en büyük yardımımız, en büyük desteğimiz bu ülkede Halkın İktidarını kurduğumuzda gerçekleşecektir.
İşte o zaman her şey çok farklı olacak.
İşte o zaman Ortadoğu’da işler AB-D Emperyalistlerinin istediği gibi yürümeyecek.
İşte o zaman Halkların dediği olacak, işte o zaman Halklar gerçek önderlerine ve o özlediği, uğruna bedeller ödediği özgürlüğe kavuşacak.
O günler gelecek!
30.01.2020
Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi