Bundan 90 yıl önce Ortaçağcı Gericiler tarafından katledilen Devrim Şehidi Teğmen Kubilay, Bekçi Şevki, Bekçi Hasan’ı Menemen’de bulunan Kubilay Anıtında andık.
Resmi zevatın bile gerekli önemi göstermediği anmada, ne yazık ki, halktan da katılım hiç yoktu. Yıllardır anma etkinliği organize eden Menemen Belediyesi hiçbir çalışma yapmamıştı. Katılımın yokluğunda pandemi de etkili olmuştu…
Pandemiye rağmen böylesi önemli bir günde biz Kurtuluş Partililer gücümüz oranında anma eylemimizi yaptık.
Eylem için toplanma yerinde polisin ilk tahriki GBT istemeseydi. Biz buna kararlıca karşı çıkınca vazgeçtiler.
Bununla bitmedi tahrikleri; Kubilay Anıtı’na kadar kamera çekimi yapamazsınız, o da yetmedi açıklanamızı ses düzeni ile yapamazsınız, demeler. Anıt’ın içinde “çaktırmadan” takip…
Bunlar, biz HKP’liler için çerez niyetine tabiî. Her ne yaparlarsa yapsınlar, bu ülkenin tek ve gerçek yurtsever partisi olarak her yıl olduğu gibi bu yıl da Devrim Şehitlerini andık, Ortaçağı gericilerin maskesini düşürmeye devam ettik.
Anıt girişinde HKP MYK üyesi Yusuf Gençer Partimiz adına açıklamamızı yaptı.
Yusuf Gençer’in yaptığı açıklamayı aynen yayınlıyoruz:
Ortaçağcı Gericiler Tarafından Katledilen Kubilay, Hasan, Şevki Ölümsüzdür!
Bir devrimci öğretmen, bir devrimci subay: Kubilay. Bekçi Hasan, bekçi Şevki.
90 yıl önce bugün, Cumhuriyet, Laiklik ve Mustafa Kemal düşmanı, Akıl ve Bilime düşman Ortaçağcı gericiler tarafından katledildiler.
O zamandan bugüne Ortaçağcı gericiler hiç durmadılar. Cumhuriyet, Laiklik ve Mustafa Kemal düşmanlıklarını her fırsatta dile getirdiler. Bunun için onlarca katliam yaptılar, dünya halklarının baş düşmanı ABD Emperyalizminin 6. Filo’suna secde bile durdular.
18 yıldır da AKP’giller iktidarı eliyle ABD Emperyalist çakalının yanında saf tutmaya ve Muaviye-Yezid, CIA-Pentagon İslamı’yla halkımızı inmelendirip, Allah’la kandırmaya devam ediyorlar. Tarikatlar, Kur’an Kursları ve Diyanet eliyle ülkemizin en ücra köşesine kadar kök saldılar. Ergenekon ve Balyoz kumpaslarıyla kendilerine karşı gelebilecek Mustafa Kemalci subayları ordudan atarak, orduyu site bekçisi konumuna düşürdüler. Bunların günümüzdeki versiyonlarının Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’yi katleden anlayıştan zerre kadar farkı yoktur. Tıpa tıp aynıdırlar.
23 Aralık 1930 yılı Cumhuriyet 7 yaşında; Halifelik kaldırılmış, Türkiye Cumhuriyeti inşa edilmekteydi. Kurtuluş Savaşı’ndan önce ülkemizi İngilizlere teslim eden ve Mustafa Kemal için idam fermanı çıkartan Padişah Vahdettin, savaş zaferle sonuçlanınca çareyi İngilizlere sığınmakta bulmuştu. Ama ülkemizde kalan yandaşları içten içe Cumhuriyet’i yıkma savaşı veriyorlardı. İşte Menemen’de Teğmen Kubilay’ı şehit eden Derviş Mehmet de bunlardan biriydi. Etrafında topladığı müritlerle, halkı da kışkırtarak gerici bir ayaklanma başlattı. Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulması üzerine alay komutanı, yedek subay Kubilay’ı bir manga askerle birlikte olay yerine gönderdi. Kubilay, askerlerin yanından ayrılarak tek başına eylemcilerin arasına girdi ve onları teslim olmaya ikna etmeye çalıştı. Silahlı eylemcilerden biri ateş ederek Kubilay’ı yaraladı. Bunu gören askerler, ateşle karşılık verdiler ancak tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardı. Elebaşlarından Derviş Mehmet “Bana kurşun işlemiyor.” diyerek halkı kutsal bir vazifesi olduğuna ikna etmeye çalıştı.
Kubilay yaralı halde uzaklaşarak cami avlusuna sığındı ancak Derviş Mehmet ve arkadaşları peşinden geldiler. Kubilay’ı orada şehit ettiler. Olay yerine sonradan gelen Bekçi Hasan ateş edip gruptan birini yaraladı ancak açılan ateş sonucu o da şehit edildi. Arkadaşının yardımına koşan Bekçi Şevki de açılan ateş sonucu şehit edildi.
İdeolojisi Muaviye-Yezid, CIA-PENTAGON İslamı olan, Mustafa Kemal ve Laiklik düşmanı Antika Tefeci-Bezirgân Sınıfının yaptığı bu katliam elbette Genç Cumhuriyet tarafından cezasız bırakılmadı. Sınıf karakteri gereği o gün sinen bu güruh, bugün iktidarda olmanın verdiği olanaklarla iyice saldırganlaştılar.
Kurtuluş Savaşı’mızın tüm kazanımlarını ortadan kaldırmak için her türlü oyuna başvuruyorlar. “Artık Şeriat kanunlarını uygulama zamanı gelmiştir” diyenleri mi dersiniz, “Üniversiteler fuhuş yuvasıdır” diyenleri mi dersiniz, İstanbul Sözleşmesini savunan kadınlar için “Fahişe” diyeni mi dersiniz… Sayın sayabildiğiniz kadar.
Bundan 90 yıl önce, yedi düvele karşı verdiğimiz Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın kazanımı olan Cumhuriyet’i yıkmak isteyenlerin devamcıları bugün iktidardadırlar ve bu uğursuz görevi yerine getirmek için şeytanla bile işbirliği yapmaktan çekinmiyorlar. FETÖ İblisi ile amaç birliği yaptılar. ABD-AB Emperyalistleri ile işbirliği yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar. Tarikatlar ve Vakıflar aracılığıyla ülkemizi Ortaçağın karanlığına sürüklemeye devam ediyorlar.
Bunların Hz. Muhammed ve Dört Halife döneminin İslamı ile zerre kadar ilgisi yoktur. Bunlar Abdullah Bin Mübarek’in dediği gibi “Din kisvesi altında dünya menfaati sağlayanlardır”. Dolayısıyla insanların en alçağıdır.
Bunların karşısında Teğmen Kubilay’ın cesareti ile davranan tek bizim partimiz var; HKP var. Partimiz bu Din Bezirgânlarının maskesini düşürmeye devam ediyor. Bunlarla Teğmen Kubilay, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’nin cesaretiyle mücadele etmeye devam edeceğiz. Vereceğimiz İkinci Kurtuluş Savaşı ile hak ettikleri yere, Tarihin çöplüğüne göndereceğiz!
Devrim Şehitleri Teğmen Kubilay, Bekçi Hasan, Bekçi Şevki’yi saygıyla anıyoruz.
Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!
23 Aralık 2020
HKP Genel Merkezi