62 yıl önce bugün Devrimci Gelenekli Ordu Gençliği’miz, tıpkı bugünkü AKP’giller gibi halk düşmanı, tepeden tırnağa suça batmış bir iktidarın sultasına son vererek, “Politik Devrim” olarak tanımlanan bir Devrim gerçekleştirdi.
Bilindiği gibi Politik Devrimler, genel anlamda üstyapıda devlet mekanizmasına bütünüyle hükmeden bir yapının alaşağı edildiği, ancak sosyal devrimlerden farklı olarak altyapıda yani üretim ve mülkiyet ilişkilerinde herhangi bir değişikliğe, altüstlüğe yol açmayan ilerici atılımlardır. 27 Mayıs Politik Devrimi de bu kapsamın içindedir.
27 Mayıs Politik Devrimi kime karşı yapılmıştır?
14 Mayıs 1950’de tıpkı 2002 yılında AKP’nin iktidara getirilmesi gibi ABD Emperyalistleri tarafından iktidar koltuğuna oturtulan; bunun karşılığında ABD’li efendilerine hizmette kusur etmeyen, iktidara getirilmelerinin diyeti olarak 4 bin 500 Mehmetçiğimizi ABD Haydutlarının aşağılık çıkarları için Kore’ye gönderen ve bin civarında masum vatan evladının bir hiç uğruna orada hayatını kaybetmesine neden olan Finans-Kapital Zümresi ve Antika Tefeci-Bezirgân Sermayenin siyasi partisi Demokrat Parti’ye karşı yapılmıştır.
Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının öncülüğünde, milyonlarca-yüz binlerce cana mal olmak pahasına ve Lenin önderliğindeki Sovyetler Birliği’nin büyük desteğiyle Kuvayimilliyeci Atalarımızın zafere ulaştırdığı Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın zaferinin ardından, ülkemizi ABD Emperyalizmine göbekten bağımlı kılmak için NATO’ya sokan satılmış Adnan Menderes-Celal Bayar İktidarına karşı yapılmıştır.
İktidara getirilmelerinin ardından tüm toplumsal kesimleri terörize eden; örneğin komünistlere nefes dahi aldırmamak için her bir komünistin peşine bir ya da daha fazla sivil polis takan, sadece 1956 yılında 200’den fazla gazeteciyi tutuklattıran DP İktidarına karşı yapılmıştır.
İşledikleri suçlar sadece Türkiye Halkıyla sınırlı kalmayan; Fransız Emperyalizmine karşı antiemperyalist kurtuluş mücadelesi veren Müslüman Cezayir Halkının yanında olmak yerine Fransız Emperyalistlerini destekleyen, Süveyş Kanalı’nı millileştirmek isteyen Mısır’ın o dönemki yurtsever, antiemperyalist Cumhurbaşkanı Cemal Abdülnasır’a karşı ABD ve Avrupa’daki emperyalist devletlerin yanında saf tutan Müslüman düşmanı Adnan Menderes’in DP’sine karşı yapılmıştır.
Kısacası 27 Mayıs Politik Devrimi, halka ve insanlığa karşı işledikleri suçların saymakla bitmeyeceği, ABD uşağı, hain bir iktidara karşı yapılmış ilerici bir hamledir.
Her zaman ifade ettiğimiz gibi bu Politik Devrim, Türkiye Tarihinde o zamana kadar hiç görülmemiş özgürlüklerin önünü açmıştır. Sosyalizm serbest bırakılmış, Marksist klasikler Türkçeye çevrilmiş, geniş kitlelerle buluşmuştur. Bu sayede Sosyalist İdeoloji, Sosyalist Kültür birçok insanımızı etkisi altına almaya başlamıştır.
27 Mayıs Politik Devrimi’yle birlikte yine Türkiye Tarihinin en ilerici anayasası olan 1961 Anayasası hazırlanmıştır. 1963’te yeni bir İş Kanunu, buna uygun Grev ve Toplu Sözleşme Kanunları kabul edilmiş, Gerçek Sınıf Sendikacılığının yolu açılmıştır. İşçi Sınıfımız örgütlenme ve hak arama özgürlüğüne kavuşmuş, nitekim bu sürecin bir ürünü olarak, CIA tarafından kurulan sarı-gangster Türk-İş’e karşı Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) kurulmuştur. İşçi Sınıfımız daha geniş örgütlenme ve mücadele olanaklarına kavuşmuştur.
27 Mayıs Politik Devrimi’nin yarattığı kısmı özgürlük rüzgârları Köylülüğümüze de ulaşmıştır. Köylüler yer yer ayaklanarak ağa zulmüne başkaldırmaya, ürününün hakkını almak için fındık, tütün mitingleri yapmaya başlamıştır.
Devrimci Gençliğin Mücadelesi de büyük bir ivme kazanmış, sivil-aydın gençliğimiz DNA’sında bulunan devrimci karakterin, potansiyelin bir kez daha farkına varmıştır.
Kısacası 27 Mayıs, halkımıza nefes aldıran, toplumsal örgütlenmenin önünü açan, tıpkı bugünkü AKP’giller gibi halk düşmanı bir iktidarı alaşağı eden; bu özellikleriyle de halktan yana olan bir Politik Devrimdir. Bu ilerici hamlenin asker tarafından gerçekleştirilmiş olması, hareketin bu ilerici niteliğini zerre kadar değiştirmez.
Ancak ne yazık ki Türkiye’de halk düşmanlığı ortak paydasında buluşan kimi kesimler, sınıf körü, siyaset körü, akıl mantık yoksunu kimi kesimler, 27 Mayıs Politik Devrimi’ni 12 Mart-12 Eylül Amerikancı Faşist Darbeleriyle aynı kefeye koymaktadır. Finans-Kapital + Tefeci Bezirgânlığın siyasi plandaki temsilcisi DP İktidarının ideolojik devamcıları olan AKP’giller’den sahte muhalif kesimlere, “Yetmez Ama Evet”çi hainlerden Sevrci Soytarı Sahte Solculara kadar bütün Amerikan uşakları 27 Mayıs Politik Devrimi’ni “Darbe” hatta “Darbelerin Anası” olarak niteleme ihanetini sergilemektedir.
Oysa Türkiye Devrimi’nin Önderi Hikmet Kıvılcımlı başta olmak üzere Türkiye Devrimci Hareketine damgasını vuran Devrimci Önderler, 27 Mayıs Politik Devrimi’nin gerçek niteliğini çok net bir şekilde kavramış, dile getirmişlerdir.
Hikmet Kıvılcımlı Usta “27 Mayıs ve Yön Hareketi’nin Sınıfsal Eleştirisi” isimli kitabında ve Milli Birlik Komitesi’ne yazdığı “İki Mektup”la 27 Mayıs Politik Devrimi’nin ilerici özünü, eleştiri yapmaktan da imtina etmeksizin en kör gözlere batarcasına ortaya koymuştur.
Denizler’in ve Mahirler’in 27 Mayıs’a ilişkin değerlendirmeleri de bizimle örtüşmektedir. Sadece birkaç örnek vermekle yetinelim:
“(…) 1950 tarihinde Amerikan Emperyalizmi iktidara geldi. Demokrat Parti İktidarı 27 Mayıs 1960’ta tarihe gömüldü.” (THKO Davası, 68’liler Birliği Vakfı Yayınları, s.317)
“(…) 27 Mayıs’ı yapan subay kadrosu, iyiniyetli olmasına rağmen, politikadan anlamadıkları için çok zorluk çekmişlerdir.
“(…) 27 Mayıs ihtilalinden sonra sermaye çevreleri paniğe kapıldılar. Çünkü istedikleri gibi kullanabildikleri bir hükümet düşmüştü. (Age, s. 506-508)
“1960, 27 Mayıs harekâtı bir devrimdi.” (Mahir Çayan, Bütün Yazılar, Atılım Yayınları, s. 351)
Daha önceki yıllarda da ifade ettiğimiz gibi 27 Mayıs Politik Devrimi,12 Mart ve 12 Eylül Faşist Darbeleriyle, akla kara, gündüzle gece, yerle gök, iyiyle kötü ve hayatla ölüm gibi zıttır-karşıttır. 27 Mayıs Politik Devrimi’yle bu CIA yapımı faşist darbeleri aynı kefeye koyanlar, ya gafildir ya hain!
Bilindiği gibi son zamanlarda ABD uşağı çıkar amaçlı suç örgütü AKP’giller’in, yine kendileri gibi mafyatik yapılarla, Kontrgerilla’yla kirli ilişkileri bir bir ortaya dökülmektedir.
İşte CIA’nın bu kanlı, katliamcı, alçak örgütü Kontrgerilla da, yukarıda ifade ettiğimiz gibi DP döneminde ülkemizin NATO’ya sokulmasıyla Türkiye halkının başına bela edilmiştir. NATO’ya girişten birkaç ay sonra 1952 Eylülü’nde AB-D Emperyalistleri kendi yönettikleri “Süper NATO”nun, “Gladio”nun ya da “Kontrgerilla”nın Türkiye Şubesi’ni kurmuşlardır. Zaten NATO üyeliğinin önkoşulu bu katliamcı yapının ilgili ülkede oluşturulması ve faaliyetlerine başlamasıdır. Yani Doğan Öz, Uğur Mumcu, Kutlu Adalı, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Necip Hablemitoğlu ve faili meçhul nice diğer masum insanlarımız da dahil olmak üzere 1952 sonrası işlenen tüm faili meçhul cinayetlerin zeminini Amerikan Uşağı DP’nin politikaları hazırlamıştır.
27 Mayıs Politik Devrimi, aynı zamanda Türkiye Halkına işte bu ihaneti yapan, ülkemizi CIA’nın, Gladyo’nun-Süper NATO’nun-Kontrgerilla’nın insanlık dışı faaliyetlerine açan halk düşmanı bir iktidarı alaşağı etmiştir. İşte bu bakımdan 27 Mayıs Doğan Öz, Uğur Mumcu, Kutlu Adalı, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Necip Hablemitoğlu’dur. 12 Mart ve 12 Eylül ise Mehmet Ağar, Tansu Çiller, Korkut Eken, bugünkü Kaçak Saraylı Reis ve onun AKP’giller’idir.
Ve hep söylediğimiz gibi; 27 Mayıs, Birinci Kuvayımilliye’nin, 12 Mart ve 12 Eylül Mandacılığın devamıdır!
O bakımdan 27 Mayıs Politik Devrimi’nin yıldönümünü ne kadar kutlasak yeridir!
27 Mayıs 2022
HKP Genel Merkezi