HKP İzmir İl Örgütü olarak 2 Temmuz Sivas Katliamı’nda yaşamını yitirenleri andık
2 Temmuz 1993’te Sivas’ta Pir Sultan Abdal etkinlikleri için bulunan aydınlarımız, sanatçılarımız, yazarlarımız Ortaçağcı bir güruh tarafından kaldıkları Madımak Oteli’nde yakılarak katledilmişti. Her yıl olduğu gibi bu yıl da 2 Temmuz’da anmamızı gerçekleştirdik.
Eylem öncesi Parti Gençliğimiz Karşıyaka Çarşı’da, Kurtuluş Partisi Gençliği imzalı “Sivas Katliamı’nın Hesabı Sorulacak!” yazılı pankart açarak Gazetemiz Kurtuluş Yolu’nun satışını yaparken, yaptıkları konuşmalarla Sivas Katliamı’nı protesto ettiler.
Gazete satışının ardından saat 19’da Karşıyaka İlçe Örgütümüzün önünde toplandık. Önde “Sivas’ı Unutmadık Unutturmayacağız, Şeriat Ortaçağdır” yazılı pankartımız, ellerimizde Sivas Şehitlerinin resimleri ve parti bayraklarımızla sloganlar eşliğinde eylem yapacağımız Karşıyaka Çarşı girişine kadar yürüyüş yaptık. Yürüyüş sırasında “Sivas’ın Hesabı Sorulacak”, “Gün Gelecek Devran Dönecek Katiller Halka Hesap Verecek”, “Sivas’ı Unutma Unutturma” sloganları attık.
Partimiz MYK Üyesi Yusuf Gençer, Karşıyaka Çarşı girişinde yaptığı açış konuşmasında şunları söyledi:
“28 yıl önce, ‘Cumhuriyet Sivas’ta Kuruldu Sivas’ta Yıkılacak’ naraları atan Mustafa Kemal ve Laiklik düşmanı Ortaçağcı gericiler tarafından 33 aydınımız, insanımız katledildi. Hem de yakılarak. Biz o katliamı yapanları, o katledenleri aklayanları ve katledenlere sahip çıkanları buradan bir kez daha lanetliyoruz.
“Ortaçağcı, Mustafa Kemal ve Laiklik düşmanı gericiler şunu iyi bilsinler ki; bu ülkede Pir Sultan’dan bu yana verdiğimiz hak alma mücadelesi, sömürüye karşı, baskıya karşı, zulme karşı verdiğimiz mücadele asla ve asla bitmedi ve hiçbir güç de bunu engelleyemeyecektir. Nasıl ki Mustafa Kemal yedi düvele karşı, Emperyalist çakallara karşı ve içerideki yerli işbirlikçilere karşı bu ülkeyi kurtarmak için mücadele ettiyse, biz de aynı anlayışla mücadele edeceğiz. 28’inci Yıldönümünde Sivas’ta katledilen insanlarımızı saygıyla anıyoruz, katillerini de lanetliyoruz.”
Açış konuşmasından sonra İzmir İl Yönetim Kurulu Üyesi Fahri Kaya Yoldaş, partimiz adına açıklama yaptı. Açıklamasında özetle şunları söyledi:
“Sivas’ın Cellatlarına karşı bıkmadan, yılmadan, kararlıca mücadele etmek söndürecektir, Madımak’ta 28 yıldır dinmeyen yangını. Hiç mi vicdanınızı sızlatmadı diri diri yaktığınız insanların feryatları? Gençliğini, baharlarını yaktığınız gençlerin göğe yükselen acıları hiç mi kanatmadı yüreğinizi? O ellerinizle tutuşturdunuz o güzel insanların bedenlerini. Peki, nasıl oturdunuz o ellerle sofraya, nasıl böldünüz ekmekleri, nasıl okşadınız çocuklarınızın başlarını? Nasıl baktınız gözlerinizle bu canavarlığa; yüreğiniz, vicdanınız isyan etmedi, gözleriniz de mi isyan etmedi, hiç mi kırpışmadı, bu vahşet karşısında? Nasıl bakabildiniz bu canavarlığınızdan sonra aynalara, nasıl bakabildiniz açan çiçeklere, akan ırmaklara, dağa, taşa, toprağa?
“Ve 2 Temmuz Şehitlerimizin safında olmak demek, içinde bulunduğumuz, AB-D Emperyalistlerinin ve Yerli-Yabancı Parababalarının yarattığı, bütün acılarımızın, gözyaşlarımızın kaynağı kanser düzenine karşı İkinci Kurtuluş Savaşı’nın bir neferi olmak demektir.
“Halkın iktidarını kuracak olan Gerçek Devrimcilerin, Gerçek İnsanların, Gerçek Vatanseverlerin safında olmak demektir.
“Sivas’ın Mazlumlarının safında olmak, İnsanlığın Kurtuluş Mücadelesine kendini vakfedenlerin, Halkın İktidarına giden yolda Devrim ateşinde yananların, kendini Alevin Kalbine Atan Gerçek İnsan, Gerçek Devrimcilerin yanında, HKP’nin yanında saf tutmak demektir.”
Fahri Kaya Yoldaş’ın konuşmasının ardından Partimiz Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir İl Başkanımız Av. Tacettin Çolak söz aldı. Tacettin Çolak da konuşmasında şunları söyledi.
***
Saygıdeğer İzmirliler;
28 yıl önce Sivas’ta katledilen, diri diri yakılan bu kardeşlerimiz ne yapıyorlardı? Ellerine silah mı almıştı? Toplumsal düzeyde halka kin ve nefret tohumları mı saçıyorlardı?
Hayır. İkisi de değil. Zaten Sivas’ta bulunmalarının nedeni Pir Sultan Anması yapmaktı. Ve Pir Sultan Anmalarında kültürel faaliyetler içerisinde ne yapılıyorsa onları yaptılar. Şiir dinletileri, edebiyat sohbetleri, konferanslar vb…
Ama günlerdir orada Şeriatçı kalkışmayı örgütleyenler devletin denetiminde, devletin jandarma ve polisinin denetiminde bir Cuma gününe denk getirerek bu katliamı organize ettiler. Ve tam 8 saat dünyanın gözü önünde çok rahatlıkla kurtarılabilecek bu insanlar ölüme terk edildi. Ve maalesef o zaman iktidarda bulunan koalisyon içerisindeki partilerden bir tanesi de “aslan sosyal demokratlar”dandı. Oradaki Vali de onların görevlendirdiği birisiydi.
Yani demem o ki Ortaçağcı İrticacılar onları da korkutmuştu. Çok değil, Jandarma Taburu geldiği anda dahi havaya bir iki el silah sıkılması katilleri dağıtmaya yetecekken bunu da yapmadılar. Ve ondan sonra da o dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı olan satılmış hainler ne dedi?
“Çok şükür dışarıdaki kitleye bir şey olmadı” diye neredeyse yani bu katliamı örtülü olarak onaylayan demeçler verdiler. Bu katliama onay verenler şimdi yine Meclisteki ana muhalefet geçinen projeci Amerikan uşağı partiler tarafından demokrasi kahramanı ilan ediliyorlar. Ölüm yıldönümlerinde gidilip onlara methiyeler düzüyorlar. Şimdiki Ortaçağcıların ağababası olan Erbakan’a da aynı methiyeleri düzdüler. Dolayısıyla bu insanların kemiklerini sızlatıyorlar.
Değerli Halkımız, peki bugün ne yaşıyoruz? Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Laiklik ilkesi değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez en önemli ilkelerden bir tanesidir. Devrim kanunları yürürlüktedir. Hilafet yasaklanmıştır. Saltanat kaldırılmıştır.
Ama bugünkü siyasi iktidarın yani AKP’giller’in yarattığı iklimde devlet memuru geçinenler açıkça ve hunharca bu ülkede Laiklik karşıtı eylemler örgütlüyorlar. Şeriat özlemlerini dile getiriyorlar. Hıristiyanların mabedini ibadete açarak sanki çok büyük bir iş yapmışlar gibi yıllardır oranın bir bölümünde namaz kılındığı halde Ayasofya’da bu kinlerini kusuyorlar.
Mustafa Kemal’e, Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın önderlerine, Laikliğe bu kinlerini kusuyorlar. Adamlar Şeriat çağrısı yapıyorlar. Cihat çağrısı yapıyorlar. Bunlar hakkında biz yürürlükte olan yasalar çerçevesinde ve o yasalara göre cezalandırılmaları için suç duyurularında bulunuyoruz. Bu ülkenin Cumhuriyetini korumakla görevli olan savcıları, “ifade özgürlüğüdür”, diyerek takipsizlik kararı veriyorlar.
Bakın; bir kısmı 12-14 yaşında olan, büyük bir çoğunluğu 30’lu yaşlarda olan, katledilen bu insanların en küçük bir savaş, cihat çağrıları olmamıştır bundan 28 yıl önce. Ne istediler bu kardeşlerimizden… Biraz önce Partimizin İzmir İl Yönetim Kurulu üyesi Fahri Arkadaşımızın yerinde tespitlerle belirttiği gibi ideolojik kinlerini kustular. Ve orada Alevi kültürünün yaşatılmasına seyirci kalmadılar ve maalesef Alevi insanlarımız da bu şehitlerimize yeterince sahip çıkmayı gösteremiyorlar. Onlara da buradan bu eleştiriyi yapıyorum.
Alevisi, Sünnisi, Kürdü, Türkü bizim kardeşimizdir, kimsenin insan olmaktan başka ortak bir yönü yoktur. Hepimiz insanız, dolayısıyla kardeşiz. Bu kardeşliği törpüleyen, bu kardeşliği ortadan kaldırmak isteyen her türlü davranışa, düşünceye biz karşıyız.
Ama haksız yere katledilenlere sahip çıkmak ve bu katillerin sorumlularını teşhir etmek de bizim boynumuzun borcudur. O zamanın Belediye Başkanı, “Gazanız mübarek olsun, görevinizi tamamladınız”, diye kitleyi yatıştırmaya kalkan ve onlara moral veren kişi; şu anda deminki söylediğimiz koalisyon içerisinde yer alıyordu. İşte bunları unutmamamız gerekiyor, hatırlamamız gerekiyor.
Halkın Kurtuluş Partisi her olayda olduğu gibi dünyanın, ülkenin ekonomik, siyasi her türlü olayında olduğu gibi gerçeklerin peşinden giden bir partidir. Gerçekliğin savunuculuğunu yapan bir partidir. O nedenle Pir Sultan Anmalarını yasaklamak, katliamlarla engellemek, bu gerçeklikleri ortadan kaldırmaya yetmez. O nedenle her yıl olduğu gibi bu yıl da Sivas Madımak’ta katledilen şehitlerimize sahip çıkıyoruz. Sahip çıkmaya devam ediyoruz.
Anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Saygılar sunuyorum.
***
Eylemimiz sırasında “Kahrolsun ABD-AB Emperyalizmi”, “Şeriat Ortaçağdır”, “Katil ABD Ülkemizden Defol”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği”, “Sivas’ın Hesabı Sorulacak”, “Gün Gelecek Devran Dönecek, Katiller Halka Hesap Verecek”, “Halkız Haklıyız Yeneceğiz” sloganları atıldı.
Eylemimiz Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren sanatçılarımızın türküleri çalınarak sonlandırıldı.
Başta Sivas Katliamı olmak üzere, tüm katliamların hesabı, Partimiz önderliğinde kurulacak Halkın İktidarında mutlaka sorulacaktır.
Sivas Katliamını Unutmadık, Unutturmayacağız, Hesap Soracağız!
Ankara
Sivas Katliamını Ankara’da protesto ettik
İkinci Kurtuluş Savaşçıları soracak Sivas Katliamı’nın hesabını Gerçek devrimciler, yani Antiemperyalistler, Antifeodaller, Antişovenistler sorabilir ancak. Sivas’ta katledilen aydınlarımızın, daha taze fidanken ateşe verilen gençlerimizin hesabını, “Şeriat Ortaçağdır”, “Katil AB-D Ortadoğu’dan ve Ülkemizden Defol” diye haykırabilen Gerçek İnsanlar sorabilir. 28 yıl önce katledilen insanlarımızın yüreğini soğutacak, Sivas’ın Cellâtlarını Halk Mahkemelerinde yargılayacak olan, “Vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmeyi yeğleyen” gerçek vatanseverlerdir.
İşte bu vatanseverler, bu Gerçek Devrimciler, bu Gerçek İnsanlar, bu İkinci Kurtuluş Savaşçıları Ankara’da da Sivas’ın Şehitlerini andılar. Lanetlediler Sivas’ın Cellâtları olan AB-D Emperyalistlerini, Ortaçağcı gericileri, Yerli Yabancı Parababalarını, AKP’giller’i.
Karşılarında insanlar yanarken, çıldırmış gibi naralar atan, sevinç gözyaşları döken, “Yaşasın Sivas Kıyamımız” diyerek höyküren Ortaçağcı gericilerden, bunları eğiten, donatan, insanlıktan çıkaran AB-D Emperyalistlerinden, ruhlarını AB-D Emperyalistlerine satmış olan Yerli Satılmışlardan, Parababalarının Kanser düzeninden hesap soracağız!
Bütün bu katil sürülerini Tarihin çöplüğüne göndermeden, bunun için bıkmadan, usanmadan, yorulmadan mücadele edilmeden Sivas’ın hesabı sorulamaz. Sivas’ın şehitlerine sözümüz yerine getirilemez.
Ant olsun ki bu görevi başaracağız. Sivas’ın ve tüm şehitlerimizin hesabını soracağız!
İstanbul
28’inci Yıldönümünde Sivas Katliamı’nı İstanbul’da bir kez daha lanetledik!
Bundan tam 28 yıl önce bugün Pir Sultan’ı Anma Etkinlikleri için Sivas’ta bulunan, yazar, şair, halk ozanları, genç-yaşlı 35 aydınımız, Madımak Oteli’nde bedenleri yakılarak Ortaçağcı Şeriatçılar-yobazlar tarafından canice katledildi.
28’inci yıldönümünde asıl failler ortaya çıkartılıp yargılanmadığı için Madımak yanmaya devam ediyor hâlâ. 35 canımızı yakanlara göz yumanlar ve onlara bu ortamı hazırlayanlar bu gün aramızdalar ve yeni katliamlar yaratmaya devam ediyorlar.
Bu nedenle diyoruz ki; Sivas’ın Cellâtlarına karşı bıkmadan, yılmadan, kararlıca mücadele etmek söndürecektir, Madımak’ta 28 yıldır dinmeyen yangını!
Kurtuluş Partililer olarak bir kez daha bu katliamı yapanları ve yaptıranları lanetledik İstanbul’da. Kadıköy’de Süreyya Operası önünde toplanarak Sivas Katliamı ile ilgili çeşitli dövizler ve pankartlar açtık.
Konuyla ilgili basın açıklamamız HKP MYK Üyesi Safiye Arslan Yoldaş’ımız tarafından yapıldı. Basın açıklamamızı ilgiyle izleyen halkımız zaman zaman alkışlarla, bazen de sloganlara katılarak bize eşlik etti.
Safiye Arslan Yoldaşı’mız yaptığı açıklamada; Sivas’ta 35 canımızın yakılarak canavarca katledildiğini, aydınlarımız, sanatçılarımız, daha hayatlarının baharında olan gencecik fidanlarımızın, insanlıktan çıkmış vahşi hayvan çığlıkları atan Ortaçağcı cellâtların ateşiyle yandığını ve bu caniliği yapanların vicdanlarının sızlamadığını, en ufak bir pişmanlık da duymadıklarını belirtti. Yoldaşımız, katliamları yapanların AB-D Emperyalistlerinin 1950’li yıllardan beri ülkemize biçtiği “Yeşil Kuşak Projesi”nin ürünleri olduğunu ifade etti.
Arslan, görevleri Laik Cumhuriyet’i bitirmek olan bu gerici güruhun bunu ne yazık ki başardığını ve yerine Muhammed İslamı’nı yok edip CIA-Pentagon İslamı’nı hâkim kıldıklarını ve Sivas’ın birincil derecede suçlularının; naralar atarak insanlarımızı yakan cellâtları Muaviye-Yezid İslamı’yla doktrine eden, eğitip yetiştiren, FETÖ’nün de, AKP’giller’in de yaratıcısı, tarikatların, cemaatlerin besleyicisi olan AB-D Emperyalistleri olduğunu belirtti.
Arslan, Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut’un çok güzel ifade ettiği “Bu ülkede siyaset yapıp da ‘Katil AB-D Ortadoğu’dan ve Ülkemizden defol!’ diyemeyen her kişi, siyaset, parti ya gafildir ya hain”, sözünü hatırlatarak bunu diyemeyenlerin Sivas’ın mazlumlarının safında değil, cellâtlarının safında olduğunu belirtti.
Yoldaşımız “İnsanlık düşmanı Antika Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfının siyasi plandaki temsilcilerine karşı, Ortaçağcı Gericiliğe, onların besin kaynakları AB-D Emperyalistlerine karşı hiç esnemeden, hiç geri adım atmadan, korkmadan, yılmadan mücadele etmezsek, Sivas’ın Mazlumlarının safında olamayız,” diyerek Sivas’ın hesabının sorulabilmesi için halkımıza çağrıda bulundu ve İnsanlığın Kurtuluş Mücadelesine kendini vakfedenlerin, Halkın İktidarına giden yolda Devrim ateşinde yananların, kendini Alevin Kalbine Atan Gerçek İnsan, Gerçek Devrimcilerin yanında, HKP’nin yanında saf tutmaktan geçtiğini belirterek konuşmasını bitirdi.
Safiye Arslan Yoldaş’ımızın konuşması sırasında sık sık “Şeriat Ortaçağdır”, “Kahrolsun AB-D Emperyalizmi”, “Sivas’ı Unutma Unutturma”, “Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek” sloganları atıldı.
2 Temmuz 2021
Kurtuluş Partililer