17 Ağustos Depremi üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen unutulmuyor. TBMM Araştırma Komisyonu raporuna göre 365.000 hasar gören bina, 112.735 yıkık ağır hasarlı 124.131 orta hasarlı, 128.042 az hasarlı bina olduğu resmi verilere göre sabittir.
Yine resmi verilere göre kaybettiğimiz insan sayısı ise 18 bindir.
Binaların depreme dayanıklı olmadığı, projeye uygun yapılmadığı gün gibi aşikarken, müteahhitler inşaatlarda deniz kumu kullandıklarını yüzsüzce açıklarken unutulan bir gerçek de şudur. Binaların yapılacağı yerlerin seçimi önemlidir. Denizin kıyısında, dere yatağında, heyelan bölgesinde yapacağın her bina risk taşır. Teknik şartnameye uygun yapılamayan binaları da bu olaya dâhil edersek insanların ölümü kaçınılmaz olur.
Marmara depreminden sonraki yıllarda diğer kentlerde depremlerde ölen insanların çoğunluğunun yoksul olduğu, yaşadıkları binaların sağlam ve güvenilir binalar olmadığı görülmektedir. İş geliyor, gene yoksulun başına. Kürt illerinde özellikle kırsal alanda yıkılan binalar kerpiç, yığma binalardır. Halk hayvancılıkla geçimini sağladığı için besi hayvanlarıyla iç içe yaşamaktadır. Bu da kaçınılmaz ölümleri getirmektedir. Yoksul insanlar nerede uygun arsa bulursa orada kendine ev yapmaktadır. Tabii dere yatağında yapılacak bir binanın sağlam ve güvenilir olmayacağı aşikardır.
İnsanlarımızın doğru yer seçiminde, projeli, ruhsatlı, denetimli güvenilir binalarda yaşamalarını sağlamak zorundayız.
Depremden sonra ne yapıldı?
Ulusal Deprem Konsey’i kuruldu. 2006 yılında o da kapatıldı. Deprem Yönetmelikleri yayınlandı. Proje denetimleri arttırıldı. Hazır beton zorunluluğu getirildi. Ama sonradan ne yapıldı? TMMOB’a bağlı meslek odalarının proje denetim yetkileri ellerinden alındı. Ruhsatlara mühendisin imza atması zorunluluğu kaldırıldı. Yani projeler denetlenmeden belediyelere sunulmaya başlandı. Denetlenmeyen projeler ile inşaat yapılmasına göz yumuldu.
HKP olarak diyoruz ki bu uygulamalar için kararlı siyasi irade gereklidir. AKP’giller de bu irade yoktur. Halkın çıkarlarını savunan ödünsüz mücadele veren iktidar ancak rant oyununu bozar.
Denetimsizliği savunmak ölüm getirir. Kurulan özel Yapı Denetim Şirketi sisteminden vazgeçilmeli, denetimler meslek odaları tarafından yürütülmelidir. Meslek odaları yeterli teknik elemanları üyeleri arasından istihdam etmeli ve denetimsiz inşaat bırakılmamalıdır. Tam yetkili olmalı, projeye uygun yapılmayan binalara izin verilmemelidir.
Parababalarının en sevdiği kanun 2012 yılında çıkarıldı. Rant odaklı projecilerin sevdiği bu kanun “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun “ vurgunlara yasal kılıf hazırlamaktan başka bir şey değildi.
Kentsel Dönüşüm Yasası olarak bilinen bu yasa parababalarının Rantsal Dönüşüm Yasası’na dönüştü.
İmar Barışı adı altında kaçak yapılaşmayı teşvik eden AKPgillerin barışının Kartalda yıkılan binadaki gibi ilave ve kaçak binalara göz yumduğu, deprem olmadan yıkım getirdiği gerçektir. İmar barışından yararlanan tüm binalar denetime tabi tutulmalıdır. Kaçak ilave yapılar an geçirmeksizin yıkılmalıdır.
Deprem toplanma alanları tespit edildi. Bir süre sonra bu alanlar imara açıldı. Bugün deprem olsa halkın toplanabileceği, yaşamını sürdürebileceği, alanlar yok sayıda azdır. İmara açılan o alanlar parababalarının kâr hırsı için imara açılmıştır. Buna şiddetle karşı çıkmak gerekir. Yeşil alanlar, parklar halkın toplanma yerleri olarak değerlendirilmelidir.
Deprem öncesi bu alanlarda halkın nasıl barınacağı, intikalin nasıl yapılacağı, onların tuvalet ve banyo ihtiyaçlarının nasıl giderileceği, beslenme ve su sorunlarının nasıl karşılanacağı devlet ve yerel kurumlarca planlanmalıdır. Halkın korunma ihtiyaçları için malzemeler yakın bölgelerde depolanmalı ve güncellenmelidir. Deprem ve afetten barınma bölgelerinde elektrik ve su ihtiyaçları mutlaka karşılanmalıdır.
Van depreminde kurulan konteynerlere elektrik ve su verilemediğinden halk günlerce dışarıda kalmışlardır. Bu acı olay sorumsuz iktidarın halk düşmanı politikalarından kaynaklanmaktadır.
Her mahallede gönüllü ekipler oluşturulmalı ve görev emri çıkarılmalıdır. Yani deprem ve afetler için seferberlik ilan edilmeli, önlemler acilen alınmalıdır. Yoksa yarın çok geç olacaktır. Bunu yapmak için halkçı bir siyasi iradeye ihtiyaç vardır.
Tüm kentlerin deprem master planı yapılmalı ve bunların birleştirilmesiyle ülkede merkezi deprem master planı hazırlanmalıdır. Deprem master planları hazırlanırken çevre düzeni planı, imar planları dikkate alınmalı, hazırlanacak planlar yap boz tahtasına çevrilmemelidir.
Bunlar okuyanlar için hayal gibi görünse de iktidarlar bu sorumlulukta hareket etmekle görevlidirler.
Halkın iktidarında kent ve halk bir bütün olarak değerlendirilecektir. Rant için imar planı değişikliğine kesinlikle izin verilmeyecektir. Tüm binaların envanteri çıkarılacak, yapı stokları bilinecek, oturulamayacak orta hasarlı ve çok hasarlı binalar yıkılıp yerine projeli güvenilir binalar yapılacaktır. Güvenilir olmayan evlerde halkın ölümü göze alarak oturmasına izin verilmemeli, sosyal ihtiyaç olarak düşünülüp bu ailelerle oturacakları konutlar halka bedelsiz verilmelidir.
Bitişik nizam inşaatlara izin verilmemelidir. Depremde en çok zarar gören binalar bitişik nizam konutlardır. İmar planları yeniden düzenlenmelidir. Yeni imar planlarında bitişik nizam yapılaşmaya izin verilmemelidir.
Tüm mühendislik disiplinleri ile sağlık, hukuk disiplinleri ile kamu ve yerel yönetim birlikte davranmak zorundadır.
Kamu binaları, askeri binalar ve TOKİ binalarını da kapsayacak biçimde hiçbir bina denetim dışı bırakılmamalıdır.
Mesleki denetimlerde TMMOB’a bağlı odalar etkin olarak değerlendirilmelidir.
Yoksul halka hizmet amacıyla kurulan ama varsıllara bina, Parababalarının çıkarı için rant getirecek politikaların aracı haline getirilen TOKİ asıl görevine dönmeli, tüm hesapları denetlenmelidir. TOKİ binalarının bir bölümü sosyal ihtiyaç sahibi olanlar için ayrılmalıdır.
Deprem fonlarında biriken paralar sağlıklı güvenilir binaların yapımı ve alınacak önlemler için kullanılmalıdır. Deprem fonlarını başka amaçlar için harcayanlar suçludurlar, hesap sorulacaktır.
Halkın kurtuluş davasına kendini adayanların gönüllü birliği olan partimiz deprem ve afetler konusunda duyarlıdır. Halkın iktidarında bu sorunu mutlaka çözecektir. Bugünden yarına depremle ilişkin tüm önlemlerin alınması için vargücüyle yol gösterici olacaktır.
HKP kamusal sorumlulukla hareket eden parti olarak deprem ve afet konusunda halkın yanında yer almaya devam edecektir. Rant ve talan için yapılan her türlü imar planı değişikliğine, doğaya ve çevreye verilen her türlü tahribata karşı mücadele etmeyi sürdürecektir.
Yirmi birinci yılında 17 Ağustos 1999 depreminde yaşamını kaybeden insanlarımızı saygıyla anıyoruz. 17/08/2020
HKP GENEL MERKEZİ