10 Temmuz 2016’da yani meşhur 15 Temmuz’dan 5 gün önce atıldığı kesin olan şu 13 tweete bir bakar mısınız?
Lütfen her birini dikkatle okuyalım.
***
1- Reis hayatının en önemli hizmetini yapacak bu topraklarda. Bugün 6 asker Haşhaşinin tutuklanması bunun ilk adımı. TSK’da büyük temizlik.
2- Gerçek “Milli Ordu” yolunda TSK içinde ne kadar gezici, solcu, paralel ve diğer cemaatlerin ajanı varsa temizlenecek. Sona doğru..
3- TSK içinde her cemaatin adamı var, örgütlüler. Bu pislik tamamen temizlenip İslam dünyasının umudu bir ordu oluşacak. Başkomutan REİS.
4- Bu coğrafya ve İslam dünyasının lideri olan Reis’e yakışır bir ordu kurulacak. TSK’daki tüm ajan fareler titresin. Büyük harekat kapıda.
5- Bu yaz Kurban temizliği zamanı. TSK içindeki tüm ajan uzantılar kurban edilecek bu toprağa, temizlenecek. Başkomutan REİS; böyle biline..
6- Paralel pisliği temizlendi. Sıra TSK’da. TSK içinde ayyaş, başörtüsü düşmanı, namaz düşmanı ne kadar deyyus varsa temizlenecek.
7- Şu an terörün önündeki en büyük engel TSK içindeki kripto yapılar, millet düşmanları. Bu yapıların elemanları temizlenecek.
8- Özellikle milli duruş ve din düşmanı Kemalist hainler TSK dan paralel köpeklerle beraber temizlenecek. Reis başkomutan olduğunu gösterecek
9- Darbeler hep laiklikten çıktı, bu bitecek. Ordu tamamen milli refleksle hareket edecek. Başkomutanlık gerçek kimliği ile REİSde görülecek
10- Peygamber ocağı diye dini sömüren ordu değil, gerçek bir Peygamber ocağı ve ordusu olacak. Gerçek Anadolu’lu Halife ordusu kurulacak.
11- TSK nın emirleri ABD’den alma zilleti bitecek. Ordu emri milletten, milletin seçtiği BAŞKANdan yani Reis’in nden direkt alacak..
12- Reis’in MİLLİ ordusu ülkemize hayırlı olsun. Artık ordu başında operasyonlara katılan bir Başkan göreceksiniz. Hayal gibi bir gelecek..
13- Çok yakında ordusuna namaz kıldıran genelkurmay başkanları göreceğiz. Reis karşısında haddini bilen, saygılı yiğit askerler göreceğiz. (Tweet Dizisi, paylaşıldığı Eski İstanbulum [@eski_istanbulum] hesabından olduğu gibi alınmıştır. Yazım ve imla yanlışlarına dokunulmamıştır. Linki: https://twitter.com/eski_istanbulum/status/752223323703152640?s=20&t=2GbBmHyzNTb-FV5D3WqqHA)
***
Burada yapılacağı söylenenlerin tamamı, 15 Temmuz sonrası hızla yapılmaya başlanıp büyük ölçüde yapılmış mıdır, arkadaşlar?
Evet, aynen yapılmıştır.
Burada ortaya konanların aydınlığında 15 Temmuz günü yaşananlara baktığımız zaman hepsinin bire bir uyum sağladığını görüyoruz. Ve her şeyin bir mantık çerçevesinde, tıpkı bir pazılın parçaları gibi yerli yerine oturduğunu görürüz.
Demek ki Yoldaşlar; olay aynen şuymuş:
15 Temmuz’un hemen ertesi günü, yani 16 Temmuz’da yayımlanan değerlendirme yazımızda da belirttiğimiz gibi ve onu takip eden üç ciltlik kitaplarımızda da belirttiğimiz gibi; 15 Temmuz olayı, Kaçak Saraylı Tayyipgiller Tarikatıyla Pensilvanyalı Feto’nun Tarikatının-Cemaatinin, el ele vererek yıktıkları Laik Cumhuriyet’in Mirasını, Ganimetini Paylaşım Savaşıymış…
Bu savaşın planını, programını, stratejisini CIA, Pentagon ve Washington çizmiş, oluşturmuş. Bunu sahneleyecek, hayata geçirecek yerli hain piyonlara da oynamaları gereken rolleri vermiş.
Savaşın kurgusunda FETÖ’nün askerlerinin hezimetle karşılaşması öngörülmüş. Yani öncesinde Tayyipgiller Tarikat ve Cemaati, 15 Temmuz günü oynamaları öngörülen oyunun bütün hazırlıklarını yaptıktan sonra, FETÖ’nün askerlerini, kurdukları tuzağa çekmişler. Öylesine hazırlanmışlar ki rollerine, Suriye’de savaştırdıkları IŞİD çizgisindeki 2. Abdülhamid Tugayı’nı bile getirip Boğaz Köprüsü’ne yerleştirmişler.
Sadece bununla yetinmemişler; SADAT’ın eğitip donattığı, sayısı belirsiz insanı da oraya yığmışlar. Ayrıca yine Tayyipgiller Tarikatının önde gelen bir akademisyeni olan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Nevzat Tarhan’ın ideolojik şefliğini yaptığı ASDER-ASSAM adlı Ortaçağcı silahlı örgütlerde yetiştirilmiş, Nevzat Tarhan’ın kendi ifadesiyle; “Binin üzerinde”, Ortaçağcı meczubu da, başta Boğaz Köprüsü gelmek üzere çatışma yaşanan bölgelere yerleştirmişler.
FETÖ’nün askerleri akıl ve mantık dışı Ortaçağcı ideolojilerince zihin hasarına uğratıldıkları için, apaçık biçimde bir tuzak olduğu belli olan bu oyuna atlamışlar.
Hep söyleyegeldiğimiz gibi; Muaviye-Yezid Dinciliğinin Ortaçağcı ideolojisi, insanları olayları yani doğada ve toplumda olup biten gerçekleri görme imkânından yoksun bırakır. Biz böylesi insanlara; “Kafayı yakmış”, deriz. Tabiî bu, Tayyipgiller dahil tüm tarikat ve cemaatlerin müritleri için de uğranılan kaçınılmaz bir durumdur…
Tayyipgiller’in bu kapışmadan kesin bir galibiyetle çıkmalarını sağlayan, onların kendi akılları, fikirleri, öngörüleri değildir. Sadece CIA tarafından hazırlanıp ellerine tutuşturulan planda kendilerine verilen rolü iyi oynamalarıdır. Bu planın halk kitlelerine FETÖ’nün darbe kalkışması diye yutturulabilmesi için Tayyip ve avanesinin yığınla yalan söylemesi ve kandırmacada bulunması gerekmiştir. FETÖ’cülerin tuzağa düşürülerek Paylaşım Savaşına çekilmiş oldukları, bir binbaşı tarafından saat 12:40’da gelinip MİT’e ihbar edilmiş olmasına rağmen ve Hakan Fidan’ın bunu hemen Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a bildirmiş olmasına rağmen ve sonunda da saat 16:00 gibi Genelkurmaya giderek o andan itibaren yapılacaklar konusunda bir değerlendirme yapıp kararlar almış olmalarına rağmen ne diyordu Tayyip?
“Ben darbeden saat 21.30’da eniştem Ziya’nın telefonuyla haberdar oldum.”
Daha önce saat 4.00’te (16.00’da) eniştem telefon etti, haberim oldu, demişti; fakat o saatte Türkiye’nin hiçbir tarafında bir hareket görülmediği için bunun inandırıcı olamayacağı yakınındaki akıldaneler tarafından kendisine söylenmiş olmalı ki eniştesiyle irtibat saatini 21:30’a çekti.
Yine “darbe” iddialarının inandırıcı olabilmesi için sıradan yüzlerce insanın öldürülmesi öngörülmüştü planda. Bunu da sağladı Tayyip, kitleleri Köprüye çağırarak. Oysa aynı anda İstanbul’da hazır halde tutulan 15 bin polisin hiçbirine olay yerlerine gitme emri verilmedi. Tanklı, silahlı insanlar darbe yapıyor diyeceksiniz; karşısına ise bir kavga deneyimi olmayan sıradan kadınları, gençleri, ihtiyarları çatışma alanına süreceksiniz.
Eğer gerçekten bir darbe varsa, onun karşısına kimin çıkarılması gerekir?
Ona en etkili şekilde karşı koyacak ve yenecek silahlı güçlerin.
Bakın Birinci Ordu Komutanı Org. Ümit Dündar, ilk andan itibaren yaptığı açıklamalarda FETÖ’nün askerlerinin harekâtına karşı olduğunu ve mevcut iktidarın yanında durduğunu açıklamıştı.
Niye Birinci Ordu’nun silahlı güçlerini çağırmadınız köprüye?
Ve niye elinizin altında bulunan 15 bin polisi getirmediniz buraya?
Ama sizin derdiniz başkaydı. Siz orada sıradan, silahsız, savunmasız insanların ölmesini istiyordunuz. Hatta hazırladığınız “sniper”lar (keskin nişancılar) tarafından da birçok sivilin Köprüde katledildiğini söylemektedir bazı görgü tanıkları.
Bu arada Tayyip’in en kıdemli amigolarından olan ve AKP’nin kuruluşundan itibaren AKP’nin adından logosuna, hatta seçim müziklerine, sloganlarına, görsel malzemelerine varıncaya kadar belirleyen ve bütün seçim kampanyalarını düzenleyen Erol Olçok ve yanındaki oğlu Abdullah Tayyip Olçok da öldürüldü, bu “sniper”lar tarafından.
Ve hatta, yine sizin İstanbul Belediye Başkanlığınızdan bu yana yanı başınızda bulunan en sadık amigolarınızdan Milyar Ali-Binali Yıldırım’ı da öldürmek istemiş olduğunuz, olayların akışından ve Milyar Ali’nin tevil yoluyla da olsa kendi söylemlerinden açık biçimde anlaşılmaktadır. Adam, öldürülmesi için Köprüye yönlendiriliyor. Gitse oraya, Erol Olçok gibi götürülecek. Fakat yanındaki korumalarını kaliteli elemanlardan seçmiş olduğu için onlar uyarıp engelliyorlar, Köprüye gitmesini. Orası tehlikeli olur, diyorlar. Ve İstanbul’da bir yakınlarının evinde birkaç saat saklanıyorlar. Sonra Ankara’ya gitmek için otoyolu değil de Bolu-Çankırı üzerinden geçen sapa yolları kullanıyorlar. Ilgaz Tüneli’nde bir buçuk saat saklanıyorlar. Tünelden çıkıp ilerlerken de orada mevzilenmiş Jandarmanın hedef gözeterek kendilerine doğru açtığı ateşle karşılaşıyorlar. Geri vitesine takarak uzaklaşıyorlar oradan. Ilgaz’a gidip Kaymakamın evinde kalıyorlar bir süre. Sonrasında ancak sapa yollardan giderek Ankara’ya ulaşabiliyorlar.
Jandarmayla ilk karşılaşmalarında Milyar Ali’nin korumaları da ateşle karşılık veriyor Jandarmaya. Korumaların becerisi olmasa, Milyar Ali orada götürülecek. Fakat Çankırı İli Jandarma Alay Komutanı Halil Altıntaş’a hiçbir soruşturma açılmıyor sonrasında. Bu şahıs sonra Erzincan İl Jandarma Alay Komutanlığı yapıyor, daha sonrasında da Somali’ye gönderiliyor…
Şundan emin olalım ki Yoldaşlar; Milyar Ali’nin korumaları kazma olsaydı ve Milyar Ali orada öldürülseydi, ateş açan o Jandarma birliği ve Alay Komutanı Halil Altıntaş şu an FETÖ’cü darbecilikten dolayı ağırlaştırılmış müebbetten cezalandırılmış, yatıyor olurlardı.
Milyar Ali’yle ilgili inanılmaz bazı yaşanmışlıklar da var, değil mi?
O gece her yerde Paylaşım Savaşı sürerken Milyar Ali uzun aramalar sonunda MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a ulaşıyor ve soruyor, neler oluyor, diye.
Aldığı cevap aynen şu oluyor:
“Bir şey yok. Normal işimizi yapıyoruz.”
Yani Milyar Ali bu kanlı darbe oyununda kurbanlar listesine konulmuş durumdaymış.
Ne diyor kendisi, 15 Temmuz’dan 18 gün sonra CNN Türk’te Hande Fırat’ın sorusuna verdiği bir cevapta?
“Ben bunu Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanına sordum. Yani bu nasıl olur, dedim. Yani Başbakanın haberi yok, Cumhurbaşkanının haberi yok. Tamam, Genelkurmay Başkanının bilgisi olması gayet doğal ama aynı zamanda Başbakana da söylemeniz gerekir çünkü siz Başbakana karşı sorumlusunuz, bağlısınız. Ama bunun cevabını veremedi. Herhangi bir şey de söyleyemedi, doğrusu bu.” (https://www.youtube.com/shorts/RRKM-_MyiUA?&ab_channel=HABERTV)
Milyar Ali sanıyor ki, Tayyip’in de haberi yok bu işten. İşte orasını da göremiyor. Dedik ya bu Muaviye-Yezid Dincilerinin alayında kafa yanık, diye… Eğer gerçekten Tayyip’in haberi olmamış olsaydı ve yalanında iddia ettiği gibi kavgayı eniştesinden öğrenmiş olsa idi, Hakan Fidan da, Hulusi de bugün yine FETÖ’cülükten ağırlaştırılmış müebbet cezası almış olarak yatıyor olurlardı. Tayyip’in o gece oynanan oyunların hepsinden haberi var. Hem de en başından beri…
Levent Gültekin’in iddiasına göre Milyar Ali o gün kendisinin niye aldatıldığını ve MİT’in niye olaydan çok öncesinden haberdar olduğu halde kendilerine bildirmediğini sorduğunda Hakan Fidan’a, ne demiş Hakan Fidan?
“Bu soruları bana değil Cumhurbaşkanına sorun.”
Milyar Ali bunu Tayyip’e sorduğunda ise neyle karşılaşıyor?
Tayyip’in şu hırpalamasıyla, aşağılamasıyla:
“Sakın bu soruları bir daha sormaya kalkma. Git işine bak!”
Milyar Ali de böylece kalibresini bir kez daha öğrenmiş olarak işinin başına dönüyor ve Tayyip’e kuklalıkta başarılı olabilmek için elinden geleni ortaya koyuyor. Yalnız bir gaf yapıyor daha sonrasında. Anadolu Ajansı’nın yaptığı “Editör Masası” adlı bir programa konuk oluyor ve orada şöyle bir olay yaşanıyor:
***
Videonun Tapesi:
Editör: Sizi çok zorlayan, girmeseydik bu işe dediğiniz herhangi bir proje oldu mu?
Binali Yıldırım: Yani hangi birini sayayım ki. Yani hoşuma gitmeyen proje 15 Temmuz.
***
Görüldüğü gibi, arkadaşlar; Milyar Ali şakayla karışık da olsa 15 Temmuz Projesinin kendilerine ait olduğunu itiraf etmiş bulunuyor. Belki çok düşünmeden, bilinçaltı ve duyguları onu böyle yönlendirmiş ve itirafta bulundurtmuş oluyor.
Yine hatırlanacağı gibi Milyar Ali, 15 Temmuz’un yıldönümünde yani 15 Temmuz 2017’de Fikret Bila ve bazı gazetelerin yayın yönetmenleri önünde vermiş olduğu bir röportajda da aynen şunları söylemişti:
“İlk görüşmelerde, ilk darbeye yönelik darbe bilgisi ya da kanaatini kimden aldınız?
“- Esas kanaati kendim oluşturdum. Cumhurbaşkanımızla istişare ederek, beraber konuştuk, bunun FETÖ’cülerin asker içerisinde bir kalkışması olduğu kanaatine vardık. Bilgiler bize intikal etmedi. Ne bana ne de Cumhurbaşkanı’na…
“Müsteşar da o anda söylemedi. O anda darbeyle ilgili de bir şey söylemedi. Ben kendisine sordum, “Darbe oluyor, ne yapıyorsun?”, “Yok” dedi, “Bir şey yok, normal biz çalışıyoruz” dedi bana. Oradaki iş farklı bir şey.” (https://www.hurriyet.com.tr/15-temmuz-yildonumu/12-saatte-196-telefon-gorusmesi-yaptim-40519123)
Gün gelecek, Milyar Ali “oradaki iş”in “fark”ını anlatacak, eğer ömrü vefa ederse. Böyle İblisçe 85 milyonu kandırmalarının bir sonu olacak. Halkımız eninde sonunda soracak bunlara; nedir bu yaptığınız ihanetler, soygunlar, vurgunlar, kandırmacalar, hırsızlamalar diye.
Bilindiği gibi arkadaşlar; 15 Temmuz’da her iki taraftan toplam 400 insan hayatını kaybetti.
Ne dedi Tayyip o gece?
“Bu hareket Allah’ın bize büyük bir lütfudur.”
Son derece mutlu bir şekilde…
Allah’ın değil be Tayyip; CIA’nın bir lütfu bu size.
Ne yaptınız ondan sonra?
Sen Kaçak Saray’da Sultanlığını ilan ederek ülkeyi pervasızca KHK’lerle tek başına yönetmeye başladın. Yönetmek diyoruz da, lafın gelişi. Senin her yaptığını CIA yaptırıyor, Pentagon-Washington yaptırıyor.
Ve Türk Ordusu’nu kurt dalamış keçi sürüsüne döndürdünüz 15 Temmuz sonrasında. Askeri Liselerini, Harp Akademisini, Harp Okullarını ve Askeri Hastanelerini kapattınız Ordunun. Milli Savunma Üniversitesi diye oluşturduğunuz uyduruk yapının başına rektör olarak Erhan Afyoncu adlı Ortaçağcı birini atadın.
Askerlikle ve askeri konularla zerrece ilgisi ve bilgisi olmayan bu şahıs ve emrindekiler güya subay yetiştirecekler, öyle mi?
Ve ayrıca o okula gidecekleri de 15 Temmuz sonrasında bütünüyle SADAT adlı Adnan Tanrıverdi meczubu liderliğindeki örgüt seçiyormuş…
Amacınız açık: 10 Temmuz’da en yakınınızdaki birinin attığı tweetlerde belirtildiğine göre Halife Ordusu yetiştirmek istiyorsunuz artık. Halifeniz de zaten belli, tweetlerde de söylediğiniz gibi.
Ve türbanlı kadınlar da o okullardan mezun olup subay olarak Orduya gönderilebiliyor. E, Halife Ordusunda kadınların başı elbette kapalı olacak. Muaviye-Yezid Dini böyle emreder…
Ve Mustafa Kemal’in, İnönü’nün Silah Arkadaşlarının, Kuvayimilliye’nin izini tozunu silmeye çalışıyorsunuz, bütün gayretinizle ve her boydan ve soydan bütün avanenizle.
Ve ne diyor açık açık Tayyip’in AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal?
“Hazırlıklarımızı tamamlamamız 19 yıl sürdü, asıl şimdi başlıyoruz.” (https://www.birgun.net/haber/akp-li-mahir-unal-hazirliklarimizi-tamamlamamiz-19-yil-surdu-asil-simdi-basliyoruz-338579)
Demek ki tüm bu yapılan ihanetler, hırsızlıklar, yolsuzluklar, yıkımlar sadece hazırlıklarıymış bu Ortaçağcı meczup hainlerin. Asıl bundan sonrası esas yapacaklarını yapacaklarmış.
Bunlar nedir, derseniz; 10 Temmuz’da atılan 13 tweette açıkça, kesince ve netçe söylenenler…
Evet, herkesin bir planı vardır. Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Amerikan Emperyalist Haydutlarının da bir planları vardı, değil mi?
Osmanlı’yı parçalamak, çökertmek ve Türkleri Anadolu’dan kovmak…
Yunanistan da onlara uşakça amigoluk yapıyordu o yıllarda, Taşnak Ermenileriyle birlikte…
Bu Emperyalist Haydutlar, Çakallar, Çökkün Osmanlı’ya kabul ettirdikleri Sevr Haritası’nda bu emellerine ulaştıklarını sanıyorlardı.
Ne oldu sonunda Mahir Efendi?
Halkımızın Mustafa Kemal, İnönü ve Silah Arkadaşı önderliğindeki Kuvayimilliyeci Atalarımızın kahredici tokadıyla karşılaştılar. Ve “Geldikleri gibi gittiler.”
Siz de aynı sona doğru gidiyorsunuz. Aynı emperyalist efendileriniz oynatıyor sizleri de.
Sizler de gideceksiniz!
Ama önce ettiğiniz ihanetlerin, yaptığınız yıkım ve tahribatların ve trilyonlarca dolar değerindeki kamu malı aşırmalarınızın hesabını vereceksiniz, bağımsız ve tarafsız adalet dağıtan Gerçek Mahkemeler önünde…
Hiç erken bayram etmeyin…
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!
25 Temmuz 2022
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı