12 Mart Faşist Darbesinden Dinci Faşist Tayyibistan Devletine

Türkiye tarihinin gördüğü en ileri anayasa olan 61 Anayasasını ortadan kaldırmak için yapıldı ABD menşeli 12 Mart Faşist Darbesi. 27 Mayıs Politik Devrimiyle yeşeren Devrimci uyanışı bastırmak için ABD’nin oğlanları tarafından gerçekleştirildi 12 Mart Faşist Darbesi. Yurtseverlik, Devrimcilik, Anti Emperyalistlik Halka inmesin diye örgütlendi bu faşist darbe. Kıydılar Devrimci Gençlere, aydınlara, yurtseverlere. Astılar Denizleri, katlettiler Mahirleri. Halklara kısmi de olsa iyileştirmeler getiren, devrimci düşüncelerin kısmi de olsa önünü açan 27 Mayıs Politik Devriminin ilk intikamını almış oluyordu AB-D Emperyalistleri ve Yerli İşbirlikçileri. Kontrgerillacıların işkencehanelerinde işkenceden geçirildi Devrimciler, Yurtseverler. Kara bulutları dolaştırdılar Halkın üzerinde.

Halklarımıza, Devrimcilere, Yurtseverlere ne kadar çok baskı uyguladılarsa, Faşistlerin de, Ortaçağcıların da aynı oranda önleri açıldı, beslendi, kollandı. Bir faşist darbeyle işlerini tam olarak halletmeleri mümkün değildi. Tam olarak iğrenç emellerine ulaşmaları için şartların daha da olgunlaşması, daha doğrusu olgunlaştırılması lazımdı. Çünkü intikam sadece 27 Mayıs’ın intikamı değildi. Mazlum Halklara örnek olan Antiemperyalist Kurtuluş Savaşımızın intikamı da, Halklarımızın yırtıp attığı Sevr’in de, Mazlum Ulusların Emperyalizme karşı ilk zaferi Çanakkale’nin de intikamı alınmalıydı. O yüzden Kontrgerillanın özel örgütü MHP’nin faşist tosuncukları, CIA İslamı’nın müritleri Ortaçağcı Gericiler beslenmeli, korunmalı, kollanmalıydılar. Onlar lazım olacaktı 12 Eylül Faşist Diktatörlüğü için, 12 Mart Gazi Katliamı için, Sivas Katliamı için.

O günlerden devşirilmemiş, kollanmamış olsaydı o hainler, bugün Laik Cumhuriyeti enkaz yığınına döndüremezler, Türk Ordusu’nu site güvenlikçisine dönüştüremezler, başına çuval ve türban geçiremezlerdi; ABD Emperyalistleri ve yerli satılmışlar. ABD’nin kara gücü olarak Türk Ordusu’nun Suriye Topraklarına girmesi için, Türkiye’yi en az üçe bölmek için o günlerden devşirilip yetiştirildi CIA İslam’ının kuklaları.

Sadece ABD Emperyalistlerinin ve yerli satılmışların oyunlarıyla, planlarıyla gelmedi 12 Martlar, 12 Eylüller. 12 Mart da, 12 Eylül de aynı zamanda söz dinlememenin, Gerçek Devrimci çağrılara kulak tıkamanın, feryatları, uyarıları duymazlıktan gelmenin de sonucudur. Ustamız Hikmet Kıvılcımlı’nın “Anarşi Yok! Büyük Derleniş” çağrıları, “Uyarmak İçin Uyanmalı Uyanmak İçin Uyarmalı” feryatları, Usta’nın Devamcıları Devrimci Derlenişçilerin “Faşizme Karşı Ya Birleşmek Ya Ölüm”, “Devrim İçin Parti Parti İçin Derleniş” çağrıları susuşa getirilmemiş olsaydı, bu canhıraş feryatlara kulaklar tıkanmasaydı, o Devrim Yüklü yıllar heba edilmeyecekti. Yazık oldu. O günler heba edildiği için yaşadık 12 Eylülleri, Sivasları, Gazi Katliamlarını. O günler heba edildiği için bugün Dinci Faşist Tayyibistan Devletine doğru koşar adım gidiyor ülkemiz.

AB-D Emperyalistleri ve yerli satılmışlar için dünyanın her yerinde, her zaman Devrimciler, Yurtseverler yok edilmesi, katledilmesi gereken düşmandır. Devrimciliğe, Yurtseverliğe, İlericiliğe kan veren, can veren kaynaklar kurutulmalı ki ileride AB-D Emperyalistlerinin ve Yerli Satılmışların karşısına çıkmasın Devrimciler, Yurtseverler. Halka yönelik katliamları bu yüzdendir AB-D Emperyalistlerinin ve yerli işbirlikçilerinin. Balığı öldürmek için okyanusu kurutmaya çalışıyorlar insan soyunun en büyük düşmanları. Ülkemizde de Alevi Halkımız çoğunlukla Devrimciliğe, Yurtseverliğe, İlericiliğe kan vermiştir. İşte bu kaynağı kurutmak için Kontrgerilla tarafından gerçekleştirildi 12 Mart Gazi Mahallesi Katliamı. Savunmasız Halkın üzerine boşalttılar kurşunları.  34 insanımız katledildi 1995’in 12 Martında.

Biz bugünlere “acıyı bal”, “sıratı yol” eyleyerek geldik. Halkın İktidarının kurulacağı o güzel yarınlar için savaşmanın güzelliğine inanmış devrimcileriz biz. Bizleri korkutamazsınız, yıldıramazsınız, kutsal bildiğimiz davamızdan döndüremezsiniz. Katletmekle bitiremezsiniz. Ozanımız Hasan Hüseyin’in dediği gibi:

“ekilir ekin geliriz 
ezilir un geliriz 
bir gider bin geliriz 
beni vurmak kurtuluş mu” 

Eninde sonunda çelik bilezik takılıp bileğinize, Halk Mahkemelerinde namuslu, gücünü Halkın Hukukundan alan, Halkın Hukukundan başka hiçbir gücün varlığını kabul etmeyen yargıçlarca, savcılarca yargılanıp tıkılacaksınız hücrelere. Günde 5 vakit terennüm edeceksiniz Neşet’in:

“Kendim ettim kendim buldum
Gül gibi sarardım soldum

Eyvah eyvah ”

Türküsünü ama iş işten geçmiş olacak. Çektirdiğiniz acıların cezasını çekmekten kurtulamayacaksınız.

 

Halkız Haklıyız Yeneceğiz. 12 Mart 2017

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi