12 Eylül Faşizminin çocuğu YÖK’ü protesto ettik
12 Eylül 1980 faşist darbesinin çocuğu olan YÖK’ü(Yüksek Öğretim Kurulu), kuruluşundan 35 yıl sonra 6 Kasım’da Kurtuluş Partisi Gençliği olarak Galatasaray Lisesi önünde yaptığımız eylem ile lanetledik. 6 Kasım Pazar günü saat 14.00’da Kurtuluş Partisi Gençliği olarak YÖK’e karşı basın açıklaması gerçekleştirdik. Eylem boyunca “YÖK’ü Tarihe Gömeceğiz”, “Demokratik-Laik-Anadilde Eğitim”, “Yaşasın Gençliğin Devrimci Mücadelesi”, “YÖK Kalkacak, Polis Gidecek, Üniversiteler Bizimle Özgürleşecek”, “Şeriat Ortaçağdır” sloganları atıldı.
Yapılan basın açıklamasında YÖK’ün, emperyalistlerin ülkemizdeki ilerici, devrimci hareketi baltalamak için kendi uşaklarına yaptırttığı 12 Eylül Faşist Darbesi sonrası, emperyalizm işbirlikçisi iktidarların üniversitelerde borularını daha rahat öttürmesi amacıyla 1981’de kurulduğunu ve bir kumanda gibi kullanılan YÖK’ün 35 yıldır da görevini yapmaya devam ettiği vurgulandı.
Basın açıklamasında YÖK’ün kumandasının şu anda AKP’giller elinde olduğu ve AKP’giller’in, Cumhuriyet’i bir enkaza çevirip, kendiTayyibistan Faşist Din Devleti‘ni kurmak için kendilerine karşı gelen bütün sesleri susturmak için tüm alanlara el atarken, kendilerine karşı en çok seslerin yükseldiği üniversiteler ve eğitim kurumları üzerinde fazlasıyla durdukları dile getirildi. Bu durumun bir örneğini olan Üniversite rektörlük seçimleri ile ilgili her biri birer padişah fermanı gibi olan KHK’lerden bir yenisi açıklandığı ve bundan sonra rektörlerin üniversite içerisinde yapılan seçimle belirlenmeyeceğini, YÖK’ün önerdiği üç adaydan bir tanesinin Kaçak Saray’lı Reis tarafından atanacağı söylendi.
Açıklamanın sonunda doğru hat olarak emperyalizme, Ortaçağcı gericiliğe ve şovenizme karşı verilen mücadele olduğu ve bu mücadele sonucunda, Emperyalizme karşı bir kale üssü durumuna gelecek, Demokratik Halk İktidarlarının kuracağı ve Sosyalizm mücadelesinin zafere ulaşacağı vurgulandı.
Açıklamadan sonra eylemimiz “YÖK’ü Tarihe Gömeceğiz”, “Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız” sloganlarıyla son buldu. 06.11.2016
İstanbul’dan
Kurtuluş Partisi Gençliği
Okunan Bildiri:
YÖK 35 yıldır “Görevini” layıkıyla yerine getiriyor!
Emperyalistlerin ülkemizdeki ilerici, devrimci hareketi baltalamak için kendi uşaklarına yaptırttığı 12 Eylül Faşist Darbesi sonrası, emperyalizm işbirlikçisi iktidarların üniversitelerde borularını daha rahat öttürmesi amacıyla 1981’de YÖK kuruldu. YÖK, kuruluş amacını kendi sitesinin de yer alan tarihçesinde şöyle belirtiyor: “1960-80 arasında ortaya çıkan siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlar, yükseköğretimdeki kötüye gidişi daha da artırmıştır. Bu nedenle yetmişli yılların sonunda köklü bir reform kaçınılmaz hale gelmiş ve sonunda 1981 reformu yürürlüğe konmuştur.” Görüldüğü üzere, 27 Mayıs Politik Devrimi’nin kazanımlarıyla yükselen devrimci hareket ve ilericilik bir sorun olarak görülüyor YÖK tarafından. Bu soruna çözüm olarak da bir kumanda gibi kullanılacak YÖK yaratılıyor ve 35 yıldır da görevini yapmaya devam ediyor. Bu kumanda ilk yaratıldığı anda Kenan Evren’lerin elindeydi, şimdi de Tefeci-Bezirgânlığın baş temsilcisi AKP’giller’in elinde.
O AKP’giller, 15 Temmuz günü Pensilvanyalı İmam ile giriştiği karşılıklı ganimet mücadelesinden galip çıktı ve karşısında bulunan tüm güçleri yok etmek için büyük bir atılıma girişti. Bu atılım, daha önceki yıllarda kendilerinin de yardımıyla devlet kademelerine ve kamu alanlarına yerleşen FETÖ’cüleri ortadan silmekti. Buna girişirken “Fırsat bu fırsat” deyip, bu kademelerde bulunan ilerici-laik bireyleri ve unsurları da temizlemekti.
Amaçları ise çok açık: Cumhuriyet’i bir enkaza çevirip, kendi Tayyibistan Faşist Din Devleti‘ni en çabuk şekilde kurmak.
AKP’giller kendilerine karşı gelen sesleri susturmak için tüm alanlara el atarken, kendilerine karşı en çok seslerin yükseldiği üniversiteler ve eğitim kurumları üzerinde fazlasıyla duruyorlar. Ganimet Paylaşım Savaşı sonrası rektörler eliyle üniversitelerdeki tüm dekanların istifasını isteyen Kaçak Saray’lı Reis’in emirleri üzerine akademisyenlerin sosyal güvencesinin de düşürülmesi kararı alınmıştı. Kendi sözüne uymayan herkesin ayağını kaydıracağını herkese iyi göstermiş olacak ki bunun üzerine rektörler ve akademisyenler, Akademik Yıl Açılış Töreni’ni Kaçak Saray’da yaptılar. Kaçak Saray’a sadakatlerini, uşaklıklarını bildirdiler. Hatta üniversite sorunlarının konuşulması ve onlara çözüm bulunması gereken bu toplantıda, Kaçak Saray’ın bahçesinde selfie çektiler, diplomasızın önünde iki büklüm oldular.
Törenin sonunda konuşma yapan Tayyip Erdoğan: “rektör atamalarındaki mevcut usulden vazgeçilmesi, üniversitelerimizin de ülkemizin de yararına olacaktır diye düşünüyorum” dedikten hemen sonra her biri birer padişah fermanı gibi olan KHK’lerden bir yenisi açıklandı: Bundan sonra rektörler üniversite içerisinde yapılan seçimle belirlenmeyecek. YÖK’ün önerdiği üç adaydan bir tanesi Tayyip Erdoğan tarafından atanacak. Aslında Erdoğan, öncesinde de rektörlük seçimlerinde kazanan ilerici adayların yerine kendi adamlarını atıyordu, 676 Sayılı KHK ile bu yapılan antidemokratik durumu da kitabına uydurmuş, meşrulaştırmış oldu.
Üniversitelerde yaşanan bu antidemokratik tutumun yanı sıra Ortaçağcı gericilik de hızla yerini sağlamlaştırıyor. AKP’giller cenahından yükselen “Karma eğitim hak gaspıdır”, “O’halde karma eğitime son” zırvaları iyice arttı. Laikliği üniversitelerden tamamen kaldırmak için bu zırvalar artmaya devam edecek ve hayata geçirilmeye çalışılacak.
Üniversitelerimizin ve gençlerimizin bir tarafı gericilikle ve yandaş yönetimlerle çevriliyken bir tarafı da bir emperyalist plan olan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile ülkemizin parçalanması tehlikesi ile çevrili. Her gün patlamalar ve ölüm haberleri ile yüzleşiyoruz. Tıpkı bu planın öncelleri olan Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’de yaşanan durumlar gibi. Ve bu ülkelerin kaderlerini parçalanmak, ölüm ve kanla yazan AB-D Emperyalistleri ülkemizin kaderini de aynı şekle sokmaya çalışıyor.
Gençliğimiz, bu tehlikeleri ancak ve ancak doğru bir hatta örgütlü mücadele ile aşabilir.
Bu doğru hat emperyalizme, Ortaçağcı gericiliğe ve şovenizme karşı verilen mücadeledir.
Bu mücadele sonucunda, Emperyalizme karşı bir kale üssü durumuna gelecek, Demokratik Halk İktidarını kuracağız.
Sosyalizmi zafere ulaştıracağız.
Halklara umut olacağız… 6.11.2016
Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Mücadelemiz!
Kahrolsun YÖK!
Yaşasın Demokratik-Laik-Anadilde Eğitim!
Yaşasın Gençliğin Devrimci Mücadelesi!
Kurtuluş Partisi Gençliği