1 Mayıs: Parababalarına ve AB-D Emperyalistlerine Karşı Zafer Yürüyüşüdür!
1 Mayıslar;
Gücünü Yüreğinden Alan Devrimcilerin Önderliğindeki Halkların
Gücünü Zulmünden Alan Parababalarına ve
AB-D Emperyalistlerine Karşı Zafer Yürüyüşüdür
Başdüşman AB-D Emperyalistleri. Tüm Halkların başdüşmanı. Dünyayı kendi çiftlikleri, Halkları da çiftlik içerisindeki hayvanlar gibi gören, insan soyunun gelmiş geçmiş en büyük düşmanları. Dünyamızı kan gölüne dönüştürmeye çalışıyorlar, halkların umudunu yok etmek ve bin ülkeli bir dünya hedeflerine ulaşmak için.
Nerede bu aşağılık amaçlarına karşı bir direnç, halkların umudunu yeşerten devrimciler, önderler var, gönderiyorlar cellatlarını, Para-Casus-Asker gücüyle katlediyorlar halkları ve önderlerini; geçmişte Kore’de, Vietnam’da, Laos’ta, Kamboçya’da, Endonezya’da, Şili’de, Arjantin’de vb.de ve yakın tarihte Yugoslavya’da, Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da olduğu gibi, bugün Suriye’de yapmak istedikleri gibi…
Kindarlar, unutmuyorlar “Tüm Mazlum Ulusların Emperyalizme Karşı İlk Zaferi” olan Çanakkale’yi.
Unutmuyorlar, Devrimler Kartalı Lenin önderliğindeki Büyük Ekim Devrimi’nin, Proleter Devrimin, Sosyalizmin Rusya’da ete kemiğe bürünmesini. Dünya Halklarında bir avuç azlığın diktasının yerle bir edilebileceği inancının oluşmasını unutamıyorlar.
Unutamıyorlar, halklara örnek olan ve zaferle taçlanan Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızı, önderi Mustafa Kemal’i ve en büyük müttefiki Lenin Usta’yı.
Unutamıyorlar, kendi kumarhanelerine ve kerhanelerine dönüştürdükleri Küba’dan kovuluşlarını, Küba Devrimi’ne önderlik eden Fidel’i, Che’yi, Camillo’yu.
Ho Chi Minh Yoldaş önderliğinde verilen halk savaşıyla Vietnam’dan, insanlığın yüreğine su serpen bir kovuluşları var ki, hiç ama hiç unutamıyorlar.
En karanlık günlerde Latin Amerika’dan sol rüzgârlar estiren, umutlar tükendi denilen bir dönemde halkların umutlarını yeniden yeşerten, Dünya Halklarının büyük dostu, “gökten kayıp yüreğimize deyip yakan bir yıldız olan Chavez Yoldaş’ı unutamıyorlar.
Kendilerinin unutmadıklarını halklara unutturmaya çalışıyorlar. Bir daha örnek olmasınlar, umut olmasınlar diye devrimci önderleri, onların mücadelelerini, onların anılarını öldürmeye çalışıyorlar. Başarabilirler mi?
Hayır. Yok edemezler, öldüremezler. Bartolomeo Vanzetti’nin yol arkadaşı Sacco için dediği gibi:
(…) insan insanın kurdudur diyen bu uğursuz çağ,
hepsi hepsi geçmişe karıştıktan,
silinip gittikten sonra bile
halkın gönlünde yaşayacak”tır Devrimci Önderler, onların mücadeleleri ve anıları.
Başdüşman AB-D Emperyalistleri, yerli işbirlikçiler, kuklalar, maşalar aracılığıyla devam ettirebiliyorlar sömürülerini. Bu kıl kurtları sayesinde taban bulup tutunabiliyorlar vatan diye bellenen topraklarda. Kendi halkına, tarihine, halkın tüm yarattığı değerlere ihanet etmeye, beynini, yüreğini gönüllüce AB-D Emperyalistlerine satmaya meyilli insan görünümlü asalakları bulup devşiriyorlar, Halkların başına bela ediyorlar. İşte bugün sözde “Özgür Suriye Ordusu”nda, Suriye Halkına ve Önderliğine karşı kurşun sıkıp bomba atanlar, insanları çoluk çocuk demeden katledenler bu aşağılık türün en aşağılık versiyonlarıdır.
Üzerinde yaşadığımız topraklarda, AB-D Emperyalistleri tarafından halklarımızı gütmekle, halklarımızın yarattığı tüm değerleri satmakla, Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın, 27 Mayıs Politik Devrimi’nin ve 1961 Anayasası’nın intikamını almakla, Mustafa Kemal’in ve Birinci Kuvayimilliyecilerin izini tozunu silmekle görevlendirilen, yürekleri para para diye atan insanlık düşmanları hüküm sürmektedir.
Kimdir bunlar?
AB-D Emperyalistleriyle etle tırnak gibi kaynaşmış yerli Parababaları, AB-D Emperyalistleri ve yerli Parababalarının maşası Ortaçağcı Tayyipgiller, İblis Fethullah… İşte bunlar, devşirilmiş bu aşağılık türün ülkemize uyarlanan gelmiş geçmiş versiyonlarındandır. AB-D Emperyalistleri ne emrediyorsa, hatta o kadar uşaklaşmışlar ki, onların ne emredeceğini tahmin edip hemen uygulamaya geçebiliyorlar. Biliyorlar ki, emirler karşılanmaz ise saltanatları sona erdirilip, kanalizasyon deliğinden aşağıya süpürülecekler.
“Asgari Ücret yüksek”, diyor AB-D Emperyalistleri, gereğini yapıp asgari ücreti onların istediği “makul” düzeye çekiyorlar hemen.
On binlere varan maaşlarla sefa sürmek varken, İşçi Sınıfının hak ve çıkarlarını savunan, bu doğrultuda militan mücadele yürüten Devrimci Sendika Nakliyat-İş var. Emrediyor sahip, sendikalar yasası çıkartın, işkolu barajını düşürür gibi yapın ama Nakliyat-İş yetki alamasın. Hemen gereği yapılarak sendikaların eli kolu bağlanmaya çalışılıyor. AB-D Emperyalistlerinin, yerli yabancı Parababalarının korkulu rüyasıdır İşçi Sınıfının devrimci sendikalarda örgütlenmesi. Tayyipgiller hemen gereğini yapıyor, sendikaların kapıları kırılıyor, talan ediliyor, helikopterli saldırılara uğratılıyor.
AB-D Emperyalistleri sat diyor Vatanı, Ortaçağın Ümmetçiliğine ulaşmanın özlemiyle yanıp tutuşan Tayyipgiller için zaten Vatan da neymiş, elde ne var ne yok, sanki babalarının malları, hemen satıyorlar, Halklarımızın alınterlerini, yeyim ettiriyorlar AB-D Emperyalistlerine.
AB-D Emperyalistleri, elinden “insan hakları ödülü” aldığın Kaddafi’yi, “kardeşim” dediğin Esad’ı satacaksın, diyor; kardeşlik, yoldaşlık, arkadaşlık, hakseverlik, hakyemezlik, dürüstlük, yurtseverlik ve gerçek Müslümanlıkla bir ilgisi olmayan Tayyipgiller için anında Kaddafi Kanlı Diktatör, Aslan anlamına gelen Esad Zalim anlamına gelen Esed oluyor…
AB-D Emperyalistleri diyor ki, benim Ortadoğu’daki bekçi köpeğimi (İsrail’i) korumam gerekiyor, onun için topraklarını bana açacaksın, ben de füzelerimi yerleştireceğim. Tayyipgiller buyurun yer beğenin, buralar sizin topraklarınız, NATO toprakları zaten, tepe tepe kullanın, diyorlar.
AB-D Emperyalistleri, Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’nın, Önderi Mustafa Kemal’in izi tozu silinsin ki, mazlum halklara örnek olması son bulsun, diyorlar. Zaten ataları Vahdettin’leri, Damat Ferit’leri emperyalistlerin gemileriyle bu topraklardan gönderdiği için Mustafa Kemal’e ve Kuvayimilliyecilere düşman Tayyipgiller, CIA’nın senaryosunu yazdığı “Ergenekon” Operasyonuna Cemaatle birlikte yönetmenlik yapıyorlar. Yurtsever, Mustafa Kemalci Subaylar, Aydınlar, Bilim İnsanları bu operasyonla Silivri’ye, Hasdal’a tıkılıyorlar.
AB-D Emperyalistleri, benim bin ülkeli bir dünya projemde Türkiye’nin de en az üçe bölünmesi gerekiyor, diyor. Tayyipgiller hemen başlatıyorlar çalışmalarını. Bin yıllardan bu yana kardeş olan halklar arasında giderilmesi zor düşmanlık tohumları ekecek hem de adını “barış” koydukları açılım süreci başlatılıyorlar. Gerçek bir barışla zerre kadar ilişkisi olmayan, örneklerini Irak’ta, Libya’da, Yugoslavya’da, Afganistan’da ve Suriye’de gördüğümüz BOP yani AB-D barışı tezgâhlanıyor.
AB-D Emperyalistleri görüldüğü gibi tüm dünyada ve ülkemizde halklara yönelik Tarihin gördüğü en acımasız saldırılarını başlatmış durumdalar. İnsanlık; tarihinin en karanlık, en acılı günlerinden oluşan bir dönemi yaşamakta. Ama AB-D Emperyalistleri bütün bu aşağılık saldırılarına rağmen, halkların sömürüsüz günlere olan umutlarını yok edemiyorlar. Halkların hayvanlığa isyanını ortadan kaldıramıyorlar. Halklara baş eğdiremiyorlar. İşte Suriye Halkı ve önderliği direniyor zalimlerin zulmüne, baş eğmiyor. İşte Venezüella Halkı… Bedence 5 Mart 2013 tarihinde kaybettiğimiz önderleri Chavez Yoldaş’ın arkasından “Chavez Yaşıyor. Hepimiz Chavez’iz” sloganını haykırıyor. Tüm baskıya, gaz bombalarına, tazyikli suya, rağmen yurtsever halkımız, Silivri zindanları önüne kurulan barikatları Kurtuluş Partililerin önderliğinde yıkıyor.
O yüzdendir ki umutsuzluğa, yılgınlığa, karamsarlığa yer yok! Çünkü sözün ustalarından Bertolt Brecht’in dediği gibi “Uzun sürse de gece, gün bize gülecektir”.
Roma İmparatorluğu’nu titreten Kartacalı Büyük Komutan Hannibal, Alpler’i geçmeye çalışırken umutsuzluğa kapılıp geri dönmeyi düşünen komutanlarına ve askerlerine “ya bir yol bulacağız ya bir yol yapacağız” diyerek kararlığını vurguluyor, askerlerini yüreklendiriyordu.
Halkların gideceği yol Marks-Engels-Lenin-Kıvılcımlı Ustalar tarafından bulunmuş, insanlığın kullanımına sunulmuştur. İnsanlığın hayvanlık konağından çıkışı, insanlık konağına girişi demek olan ve karanlıkları yaracak olan bu aydınlık yola halkları sokmaktır devrimcilerin görevi. Bu topraklarda bu görev, Marks-Engels-Lenin-Kıvılcımlı Ustaların gerçek devamcıları Proletarya Sosyalistleri Halkın Kurtuluş Partililerin omuzlarındadır. Halklarımızı ordulaştırıp bu aydınlık yola sokup bizleri karanlığa mahkum edenleri ışığımızla yakacağız.
Sözümüzdür: Güçleneceğiz, yeneceğiz ve kazanacağız! Mayıs 2013