Bilindiği gibi, Gelecek Partisi Eğitim Politikaları Başkanlığı yapan eski Yükseköğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Yusuf Ziya Özcan, 22 Haziran tarihinde TV5 televizyonunda Muhammed Vefa ve Bünyamin Güler’in sunduğu “Ankara Bürosu” adlı programda itiraf niteliğindeki şu beyanlarda bulunmuştur:
“Savcı Şadan Sakınan geldi, benden dataların depolanması için ekstra hard disk istedi. 1 terabayt disk verdim. Geçti bir tane daha hard disk istedi. ‘Hayırdır, ne yapacaksınız bu hard diski, sorular 10 megabayt tutmaz’ dedim. Sakınan, ‘Biz geriye dönük arama yapacağız. Bütün sınavları alacağım’ dedi. 4 terabayt disk verdim, 5’inci hard diskte tamam dedim artık. Siz bütün soruları alıyorsunuz, bu çalınan sorularla alakalı değil dedim.
Ben bir daha hard disk vermeyince Zekeriya Öz beni aradı, ‘Hocam bu Türkiye için çok önemli bir mevzu’ dedi. Bende dedim ki, evet çok önemli ama bir türlü sonuç çıkmıyor. Zekeriya Öz, ‘Şadan Sakınan elinden geleni yapıyor, sizden hard disk istemiş siz olmaz demişsiniz’ dedi. Sonra öğrendim ki en baş FETÖ’cü Şadan Sakınan çıktı. Saflığımıza bak, bir terabayt hard diske dünyalar sığar. Bir sınav soruları 10 megabayt tutmaz. ÖSYM’nin kullandığı ve kullanmak için beklettiği bütün soruları aldılar”
Bu ifadelerinin içeriği değerlendirildiğinde Özcan’ın “Saflığımıza bak” diyerek bu işten sıyrılmaya çalışması kabul edilemez. Özcan’ın başkanlık yaptığı dönemde binlerce öğrencilerin emeğinin, parasının, hakkının gasp edildiği şifre skandalına ortak olduğunu TV5’teki programda açıkça itiraf etmiştir.
Kimdir Yusuf Ziya Özcan?
YÖK Başkanlığı yaptığı dönemde;
-Türbanı üniversitelere sokan kişidir.
-Üniversiteye hazırlanan binlerce öğrencinin ve onların velilerinin emeğinin, parasının, hakkının gasp edildiği şifre skandalında emrindekileri görevden almayarak, hırsızlığa sahip çıkan kişidir.
-“Fırsat eşitliği” adı altında kat sayı farkını yok seviyesine getirerek İmam Hatip Liselilerin (İHL) bütün üniversitelere girmesini sağlayan kişidir.
Kurtuluş Partisi Gençliği olarak bizler;
Yusuf Ziya Özcan’ın 27.04.2012 tarihinde “Şehircilik ve Üniversite” konulu konferansta protesto eden kişileriz.
Yusuf Ziya Özcan sahneye “Türbanı üniversitelere sokan YÖK Başkanımız” diye sahneye davet edildiğinde, Kurtuluş Partisi Gençliği olarak; “Sizin üniversitelerle ilgili söz söylemeye hakkınız yok, ben Kurtuluş Partisi Gençliği adına konuşuyorum, üniversitelerin ticarethanelere dönüştürülmesi ve tüm üniversitelerin laiklikten yoksunlaşması sizin döneminizde gerçekleşmiştir” diyenleriz.
Eğitimin gericileştirilmesine, cemaat yurtlarına karşı “Ne cemaat yurdu, ne tarikat evi! YURTKUR uyuma, öğrenciye yurt kur” sloganıyla Türkiye’nin dört bir yanında on binlerce imza toplayan, İstanbul’dan Ankara’ya yürüyen kişileriz.
AKP’giller, FETÖ ile ganimet savaşına girmeden önce, üniversite sınavlarında sorular şifrelenerek milyonlarca öğrencinin emeği çalındığında, bu hırsızlığın ‘sehven’ yapıldığını açıklamasına karşı dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan “ben tatmin oldum” diye FETÖ’yü korurken, biz Türkiye’nin dört bir yanında ‘Emek Hırsızı ÖSYM’ eylem yapan kişileriz.
Yani ülkemizi ortaçağın karanlığına götürmek isteyen AKP’giller’e ve FETÖ’ye karşı mücadele eden kişileriz.
Laikliğin vazgeçilmez bir ilke olduğunu ve laiklik olmadan bilim, demokrasi ve özgürlüğün olmayacağının savunucularıyız.
Özcan’ın yukarıda bulunduğu itirafları sonrasında Cumhuriyet Savcıları harekete geçmelidir. Yusuf Ziya Özcan başta olmak üzere o dönemdeki yetkilileri TCK’deki maddelere göre, görevi kötüye kullanma suçu, kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçu, eğitim ve öğretim engellemesi suçu, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu, suçluyu kayırma suçu, suç ve delillerini yok etmek, gizleme ve değiştirme gibi birçok suçları işlediğinden dolayı hesap vermeleri gerekmektedir.
Belki bugünkü yargıçlar bu itirafların üzerine hareket geçmeyebilir bugünkü yasalarla ama emri sadece hukuktan ve vicdanlarından alan bağımsız mahkemelerde yargılanmaktan kaçamayacaklar. Eninde sonunda çelik bilezikle tanışacaklar. 24/06/2020
Kurtuluş Partisi Gençliği