Türk Ordusu’nu çökertmek için mi Tank Palet Fabrikası’nı bunlara yeyim ettin?

Behey Kaçak Saray’da mukim, ABD devşirmesi Tayyip Efendi!

Demek, Türk Ordusu’nun önemli bir parçası olan Sakarya-Arifiye’deki Tank Palet Fabrikası’nın; amigolarından, Bin Kalıplılar Tekkesi’nde yetişmiş dönek Ethem Sancak, Arap Halkının yüzkaralarından, halk düşmanı, hain ABD uşağı Katar Emiri ve senin Karadenizli kankalarından Talip Öztürk’e yeyim etme-peşkeş çekme düşüncesi ve önerisi senden geldi, öyle mi?

Nedir senin bu millete ve Türk Ordusu’na düşmanlığın?

Birinci Kuvayimilliye’de Potamyalı atalarının yapamadığını şimdi sen koyu Müslüman maskesi ardında mı yapmak istiyorsun?

Bu milletin Ordusunu ve Anadolu’daki varlığını, efendin ABD’nin de direktifleri doğrultusunda yok etmek mi istiyorsun?

Daha önce de bizim ve Hayri KırbaşoğluYaşar Nuri ÖztürkCemil Kılıç ve İhsan Eliaçık gibi namuslu ilahiyatçıların da açıkça belirtmiş olduğu üzere; senin Muhammedî İslam’la, Kur’an İslamı’yla zerre miktarda olsun bir irtibatın, bir benzerliğin yoktur.

Muaviye ve Yezid ne kadar Müslümansa, sen de işte o kadar Müslümansın…

CIA-Pentagon ve Washington ne kadar Müslümansa, sen de ancak onlar kadar Müslümansın…

Bin Kalıplılar Dergâhı’nın yetiştirmesi ve bir zamanlarki sadık şürekâsı, dönekler döneği Ethem Sancak’ın “Savunma Sanayi Zirvesi” ibaresiyle süslemiş olduğun toplantıda, onunla aranızda geçen ihanet pazarlığına ilişkin şu söylediklerine bak:

“Sakarya’daki Tank Palet Fabrikası’nın BMC’ye satılmasına tepkiler devam ederken, Ethem Sancak, Türk Savunma Sanayii Zirvesi’nde BMC’yi nasıl aldığını açıkladı.

“BMC’nin alınması için kendisini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönlendirdiğini söyleyen Ethem Sancak, şunları söyledi:

“Liderimiz bana dedi ki; ‘Sen o otomotiv şirketinin altından kalkabilir misin?’ Valla ne emrederseniz onu yaparım. Ama buna gücüm yetmeyebilir. Elimdeki varidatım bu. Savunma sanayine girmek o gün için bir macera. Ben de eski bir sosyalist yeni bir Müslüman olarak kardeşlerim arasında adil bölüşmüştüm serveti. 16’da bir parçası kalmıştı.

“Dedim; ‘Bu para var. Bununla alınabiliyorsa ihaleye gireyim. Ama diyelim ki aldım. Bunu emrettiğiniz gibi güçlü bir sanayi şirketi haline getirebilmem için güçlü bir fon olması lazım arkamda. ‘Ne yaparız’ dedi. Sizin büyük ferasetinizle Arapların onurlu bir bölümünü kendine getirttiniz. Katar’la neredeyse tek millet iki devlet haline geldik. Allah da gani gani para vermiş Katar’a. Emir de sizi kırmaz. Katar devletini ve silahlı kuvvetlerini bana ortak ederseniz bu işin altından kalkarız. Sağ olsun sayın Emir’i aradı o da kırmadı. BMC’nin yüzde 50 eksi birini Katar ordusuna sattım. Tek başına yapmak istemiyordum. Benim gibi deli bir Laz ortak da önerdi bana Sayın Cumhurbaşkanım. Onu da yanıma aldım; Talip Öztürk, eşit bölüştük.” (https://www.birgun.net/haber-detay/ethem-sancak-emri-tayyip-erdogandan-almis-organize-isler-bunlar.html)

Nesi seni rahatsız etti de durduk yerde Türk Ordusu’nun en gözde ve en modern teknoloji ürünü silahlar üreten bir birimini bu hain oğlu hanilere peşkeş çektin, Tayyip?..

Besbelli ki 10 küsur yıl boyu kankardeşliği ettiğin FETÖ’yle, 15 Temmuz 2016’daki Ganimet Paylaşım Savaşı’nız sonrasında çöp arabalarıyla, iş makineleriyle kapılarını kapatmak, giriş çıkışları kesmek ve ayrıca kışlaların elektriğini-suyunu kesmek, aç susuz bırakmak askerleri, senin bu Orduya ve Türk Milletine duyduğun kinini yatıştırmaya yetmemiş…

Askeri Okullarını kapattın Ordunun. Hastanelerini imha ettin. Ve dünyada askeri hastanesi olmayan tek ordu haline getirdin.

Bütün bunlar da senin Türk Ordusu’na duyduğun kin ve öfkeyi yatıştırmaya yetmemiş. Şimdi de parça parça edip mezata çıkardın öyle mi, bu Ordunun en gözde birimlerini?..

Tüm bu ihanetlerin ve Türk Milletine ve Türkiye Halkına yaptığın bunca zulüm ve kötülüklerin bilinmesin diye, zerre miktarda da olsa, ara sıra sana muhalefet eden medyanın da kökünü kurutmak için Aydın Doğan Medyasını, emir erin haline getirdiğin “Demirören Grubu”na yeyim ettirerek onu da Havuz Medyası’na dahil ettin, değil mi?

Üstelik Demirören’in cebinden de bir para çıkmadı, sunduğun bu ganimet karşılığında…

Yoksul köylümüze faizsiz ya da çok düşük faizli kredi vererek tarımın gelişmesine hizmet etmek amacıyla kurulmuş olan Ziraat Bankası’ndan, el koyarak 700 milyon doları çektin ve Demirören’e verdin; “Bu parayla Aydın Doğan Medyasını al!”, diye, değil mi?

Zaten daha öncesinde de muhalif bir medya bırakmamıştın. Silip süpürmüştün ortalığı. Bu son kalanları da işte böylece ortadan kaldırmış oldun ve senin ve avanenin borozanı haline getirmiş oldun.

Bunların artık habercilikle filan bir ilgileri kalmamıştır: İşleri güçleri senin ihanet ve vurgunlarını maskelemek, perdelemek ve onları sureti haktan göstermektir, bu adı sözde yayın organı olan kuruluşların.

Nasıl olsa Yargının da işini bitirdin; onu da AKP’giller’in ya da Kaçak Saray’ın hukuk büroları haline dönüştürdün. Böylece de kendine hiç kimseyi karşı çıkamaz hale getirmek istedin.

Bu ihanetlerinin, talanlarının binde birini söylemeye kalkan olsa, anında şafak vakti polisi dikiyorsun kapısına. Emrin altındaki savcıların sanki ortada böyle birisi varmış gibi; “Cumhurbaşkanına Hakaret”ten soruşturmayı açıveriyorlar.

Tıpkı Ortaçağ’ın Şahları, Padişahları, Sultanları gibi oldun, değil mi?

Türkiye’yi de Ortaçağ karanlıklarına doğru hızla sürüklüyorsun. Laik, Bilimsel, Demokratik Eğitim diye de bir şey bırakmadın. Tüm okulları Medreselere döndürdün, tarikat yurtlarına döndürdün. Artık Milli Eğitime bağlı okulların tamamının Pakistan-Peşaver’deki Taliban Medreselerinden hiçbir farkı kalmadı…

Tıpkı IŞİD gibi, El Kaide-El Nusra gibi kelle kesmeye heveskâr Ortaçağcı cihatçılar yetiştiren tarikat medreseleridir artık Türkiye’deki okullar…

Böyle olunca da diyorsun ki; bu Allah’la aldatılmış, bu Muaviye-Yezid İslamı’yla doktrine edilmiş kitleler, bizim peşimize sürüklenip gelir…

Bu önlemlerden sonra artık bizim Ortaçağcı Din Devletimizi, bizim Saltanatımızı kimse yıkamaz, sarsamaz…

YSK vb. kuruluşlar da artık bütünüyle emrin altında. Bin defa seçim yapılsa ve sana oy verecek insanların sayısı yüzde 10’lara da düşmüş olsa yine de kendimizi sandıklardan galip çıkartırız artık. Nihayetinde her şey bizim vereceğimiz bir işarete, bir emre bağlı, diyorsun.

Her şeyi zıvanadan çıkardın…

Emrin altındaki amigoların, bir apartman dairesine bin küsur seçmen kaydedecek denli kendilerini kaybettiler artık…

Kömürlüklerden, odunluklardan, terk edilmiş metruk binalardan onlarca, yüzlerce seçmen fışkırıyor.

Kim yapıyor bunları?

Senin İçişleri Bakanın ve “Yüksek Seçim Kurulu” adını verdiğin kurumların görevlileri, çalışanları…

Sırtımı da Amerika’ya dayamış durumdayım, diyorsun. Seçim sonrasında efendim ABD’nin buyruğu olan BOP Haritası’nın Türkiye ayağını da “Eyaletler Projesi” kamuflajı altında usuldan hayata geçirmeye başlayacağım, diyorsun.

Yine efendim ABD’nin buyrukları doğrultusunda, Ege’deki Türkiye’ye ait 18 Ada’yı ve Denizi Yunanistan’a elimle teslim edip peşkeş çektim, diyorsun.

Eee, efendime karşı hizmetimde hiç kusur etmedim, sınır da tanımadım, diyorsun. Böylece de artık içeriden ve dışarıdan gelebilecek, bizim iktidarımızı riske edebilecek hiçbir tehlike bırkamadık diyorsun, kalmadı, diyorsun.

Diyorsun da, işte burada fena halde yanılıyorsun…

Tarihten bir dirhem bile olsa ders çıkarmamış, ders almamış oluyorsun.

Şöyle bir bak, ilkokul ya da ortaokul seviyesindeki Tarih kitaplarına…

Ne olmuş?

Bütün diktatörler, bütün sultanlar, şahlar, padişahlar, krallar, despotlar ardı ardına yıkılmışlar. Hiçbiri Tarihin akışı karşısında direnip varlıklarını koruyamamışlar. Bütün hainler hesaba çekilmiş. Hak ettikleri hazin sonla karşılaşmış…

Sen de çekileceksin, avanen de çekilecek!

Ve bugünün geçerli olan yasaları kapsamında yargılanacaksınız, Tayyip!

Ama işte kapılarındaki tabelelarda “Cumhuriyet Savcısı” yazan, “Ceza Mahkemesi” yazan yargı kurumlarında oturanlar gerçekten oralarda oturmanın kendilerine yüklemiş olduğu sorumluluğun bilincinde olan kişilerden oluşacak.

Yani sizlerin huzuruna çıkarılacağınız mahkemenin savcı ve yargıçları, emirleri sadece hukuktan, kanunlardan ve vicdanından alan, namuslu ve onurlu hukuk insanları olacak.

İşte oralarda, yani gerçek mahkemelerde yargılanıp işlemiş olduğunuz binbir suçun tamamının hesabını vereceksiniz ve hak ettiğiniz cezalara çarptırılacaksınız!

Bir saniye bile olsa, aklından çıkarma bunu!..

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

21 Ocak 2019

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

Print Friendly, PDF & Email