Suriye’deki Son Gelişme Üzerine

ucak_Bildiğimiz gibi, Sosyalist Kamp’ın dağılışından ve Sovyetler’in çöküşünden sonra özellikle Putin’le birlikte Rusya da emperyalist bir dev güç olarak dünya sahnesine çıkmış durumdadır.

Hatta, Çin de kerte kerte kapitalizme geçerek Çin Kızıl Ordusu’nun yayın organında da açıkça belirtildiği gibi artık sosyalist olmaktan çıkmış, yine dev bir kapitalist ve hatta emperyalist bir güç haline gelmiştir.

Bunlar AB-D Emperyalistlerinin BOP Planı çerçevesinde Libya saldırısında daha yeterli emperyalist deneyime ulaşmadıkları için halkımızın “bedavaya gitti” deyişi kapsamında Batılı emperyalistlere destek vermişler, hizmette bulunmuşlardır. Güvenlik Konseyi’nden ABD Emperyalistlerinin ve onların NATO’sunun Libya saldırısına verilen onayın altında bunların da imzaları vardır. Fakat yurtsever Muammer Kaddafi Yönetiminin çökertilip Libya’nın bir yağma sofrasına dönüştürülmesi sürecindeyse bunların payına hiçbir şey düşmemiştir. Zengin Libya petrolleri Amerikan, İngiliz ve Fransız Emperyalistleri arasında paylaşılmıştır.

Bu aptallıklarından çıkardıkları ders sonucunda Suriye’de kendi çıkarları açısından akıllı davranmışlar, NATO’nun ya da oluşturulacak bir Birleşmiş Milletler Ordusunun Beşşar Esad Yönetimine karşı saldırıya geçmesine onay vermemişlerdir BM Güvenlik Konseyi’nde. Tersine Beşşar Esad Yönetiminin safında yer almaya çalışmışlardır. Fakat uzun süren yıpratma savaşı sonucunda Beşşar Esad Yönetiminin zayıflaması ve karşıdevrimci, emperyalizmin işbirlikçisi yerel güçlerin giderek yeni mevziler ele geçirmesi sonucu ortaya çıkınca Rusya, doğrudan sahada yer almak cesaretini ve kararlılığını ortaya koyabilmiştir. Rus uçakları birkaç aydan bu yana artık Suriye hava sahasında tüm karşıdevrimci muhalif güçlere karşı saldırıda bulunmaktadır.

Ukrayna ve Kırım bunalımını da kendi çıkarları doğrultusunda iyi kötü bir çözüme bağlayan ve durumu stabilleştiren Rusya, artık Suriye’de ve Ortadoğu’da daha aktif rol alacağını çeşitli söz ve eylemleriyle netçe ortaya koymuş bulunmaktadır. Rusya bildiğimiz gibi Burjuva Ermenistan’ı da ABD Emperyalistlerine kaptırmamak için geçen 24 Nisan’da Erivan’da düzenlenen anma törenine katılmış, Devlet Başkanı Putin sözde Soykırım Anıtı’na çelenk koymuştur. Ayrıca Rusya PKK ve PYD ile de daha yakın ilişkilere girmek istediğini belirtmiştir. Yani oluşacak yeni Ortadoğu coğrafyasında kendi etki alanına girecek bölgeler, güçler ve hatta ülkeler elde etme çabasına girişmiştir. Yani şu anda Suriye’de iki emperyalist blok karşı karşıya gelmiştir. Bir yanda AB-D Emperyalistleri, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, tüm Ortaçağcı güçler ve hatta PKK-PYD; diğer taraftaysa Rusya, Çin, İran, Lübnan Hizbullahı ve Suriye-Baas Yönetimi bulunmaktadır. Yani iki cephenin bileşenleri bunlardır. Fakat yukarıda da belirttiğimiz gibi Rusya önderliğindeki blok, PKK ve PYD’yi doğrudan düşman ilan etmemiş, onları da ABD cephesinden kopararak kendi safına çekmek için bir öneride bulunmuştur. Rusya liderliğindeki blokun bölgeye böylesine hızlı ve aktif şekilde inmesi, ABD Emperyalistlerini tedirgin etmiştir.

ABD Emperyalistleri, başta Rusya olmak üzere hasım blokun cesaret ve kararlılığını ölçmek, sınamak istemiştir. Hani savaşlarda olağandır bu tür girişimler, operasyonlar, saldırılar.

İşte dün sabah 09:24’te Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından açılan ateş sonucu ya da fırlatılan füze sonucu düşürülen Rus uçağı da ABD Emperyalistlerinin yaptırttığı böylesi bir girişimdir. ABD, Tayyipgiller’in büyük şefi Tayyip Erdoğan, onun altındaki ikinci şef Ahmet Davutoğlu aracılığıyla, yani onlar üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri’ne aktardığı bir emirle Rus uçağını Suriye toprakları üzerinde vurarak düşürtmüştür. Özetçe bu doğrudan ABD Emperyalistlerinin bir saldırısıdır. Türk Hükümeti ve Ordusu ne yazık ki bu saldırıda piyon rolü oynamıştır.

Saldırı sonrası Rusya’nın yaptığı açıklamaları Devlet Başkanından, Dışşişleri Bakanından, diğer bakan ve hükümet sözcülerinden medyasına kadar yapılan açıklamaları göz önüne alıp, doğru okuyup değerlendirince Rusya bu saldırı karşısında cesur, atak ve net bir tutum sergilemiştir. Türk Hükümetine çok ağır, hakaretamiz sözlerle ve hatta küfürlerle hitapta bulunmuştur; anında katı ekonomik ve askeri tedbirler almıştır. Böylelikle Türkiye, bir anda Rusya’dan gelecek 4,5 milyon turisti kaybetmiştir, Türkiye’den alacağı beyaz et ve narenciye ürünlerinin alımını iptal etmiştir Rusya. Biliyoruz ki bu ekonomik yaptırımların zincirleme bir şekilde arkası gelecektir. Ve Türkiye 10 milyarlarca dolarlık kayba uğrayacaktır, bu saldırı nedeniyle.

Ayrıca benzer ekonomik yaptırımlar Çin ve İran tarafından da Türkiye’ye uygulanabilecektir.

Askeri yaptırımlara gelirsek; Rusya, ABD Emperyalistlerinin ve Türkiye’nin desteklediği ÖSO, El Nusra, El Kaide gibi güçlerle birlikte IŞİD’i de dünden bu yana çok sert biçimde vurmuş ve Suriye Ordusu’nun bu güçlerin işgali altındaki bölgelerde hızla ilerlemesini sağlamıştır. Ayrıca Rusya, Lazkiye’ye yerleştireceğini açıkladığı füzelerle, bırakalım Türk uçaklarını havada kuş avlar gibi avlayıp düşürmeyi, istediğinde Nevşehir’e kadar uzanan bir menzil içindeki Türkiye topraklarında da istediği yeri engelsiz ve rahat bir şekilde vurabileceğini netçe belirtmiştir. Ve benzer bir olayın tekrarlanması halinde anında askeri mukabelede bulunacağını da ilan etmiştir.

İşin özeti, bu saldırıda bir uçağını ve bir pilotunu kaybetmiş olsa da ortaya koyduğu kararlılıkla Rusya kazanan taraf olmuştur. ABD Emperyalistleri, yaptıkları testte başarısız olmuşlardır.

İşin en acı, en yürek parçalayan tarafı da, bu işin en ağır kaybına uğrayacak olan ülkenin Türkiye olmasıdır. Etrafımız zaten Tayyipgiller’in ABD Emperyalistlerine kulca angaje olmaları sonucunda Türkiye’ye düşman komşularımızla dolmuştu. Şimdiyse bir dünya devi Rusya’nın da onulmaz kindar düşmanlığını, yapılan bu ahmakça hata yüzünden kazanmış bulunmaktayız.

Özetin özeti; Türkiye hızla çok daha karanlık günlere ve hatta parçalanmaya doğru sürüklenip götürülmektedir.

Zaten TRT’deki seçim konuşmalarımızda da kesince ortaya koyduğumuz gibi mevcut iktidarın ve Meclisteki Amerikancı Dörtlü Çetenin Türkiye’yi başka yere götürmesi, millet, vatan ve halk için olumlu bir iş yapması olası değildir.

Yani dostlar, gelecekte bizlere düşen görev, daha da zorlaşmış ağırlaşmış bulunmaktadır. Elbette bu Amerikancı, tepeden tırnağa ihanete batmış iktidarlar da, partiler de yıkılıp defolup gidecektir. Halkı Kurtuluşa ulaştıracak olan biz Gerçek Devrimcilerdir. İşimiz, görevimiz zor da olsa sonunda bunun da üstesinden geleceğiz, bu karanlık günleri aşacağız. 25 Kasım 2014.

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

 

Print Friendly, PDF & Email