Suriye, Libya ve tüm Ortadoğu Halklarının Emperyalist düşmanları ve onların yerel piyonları

Suriye politikan da; tüm dış politikan gibi, ekonomi politikan gibi, FETÖ politikan gibi fiyaskoyla sonuçlandı. İflas etti, apaçık bir biçimde.

Hâlâ bunu görüp kabullenemiyorsun, hâlâ Tahran’daki İran ve Rusya liderleriyle bir araya gelerek oluşturduğunuz Üçlü Zirve’de cinlik peşinde koşuyorsun, dolap, düzen çevirmeye çalışıyorsun…

O insanlar karşısında bu ilkel numaralarının sökmeyeceğini göremiyorsun da…

İdlib’de bugüne dek koruduğun El Kaide, El Nusra, Heyet Tahrir Şam nam Ortaçağcı insanlık kaçkınlarını, IŞİD döküntülerini hâlâ korumaya kollamaya çabalıyorsun.

Altına ortaklaşa imzalar atarak mutabık kaldığınız 12 maddelik metnin 3’üncü maddesine bir paragraf daha ekletmeye yelteniyorsun, bu amacına yönelik olarak.

Şöyle diyorsun:

“Bizim sınırlara doğru geliyorlar, bir ateşkes sağlanmalı. Teröristlere karşı alınacak tedbirler birlikte alınmalı. İstihbarat güçlerimizin müşterek çalışması önem arz ediyor. Bu konuda süratle adım atılmalı, ateşkesin sağlanması çok çok önem arzediyor. (…) Burada bir ateşkes ilanı yapabilirsek zirvenin en önemli adımlarından biri bu olacak ve sivilleri ciddi manada huzurlu kılacak, rahatlatacak.” (https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201809071035089576-putin-erdogan-ruhani-son-tahran-zirve/)

Sivilleri koruma bahanesi altında, esas olarak Suudi’yle, Katar’la ve ABD’yle el ele vererek eğitip silahlandırdığınız Ortaçağcı canavarları koruma derdindesin sen.

Şu an İdlib’de o vahşi kan içicilerden oluşma 60 bin kişilik bir ordunun bulunduğu söyleniyor, uzmanlar tarafından.

Senin derdin onları korumak…

Fakat bu numaran da anında görülüyor ve hak ettiğin cevapla karşılaşıyorsun. Putin yeniden söz alarak şunları söylüyor:

“Burada görüşme masasında silahlı muhaliflerin temsilcileri ya da Nusra Cephesi ile IŞİD’in temsilcileri yok. Bana göre, Türkiye Cumhurbaşkanı genel olarak haklı; bu iyi olurdu. Fakat biz onların adına konuşamayız. El Nusracılar ya da IŞİD’ciler adına, ateş etmeyi bırakacakları ya da bomba yüklü insansız hava araçları kullanmayı bırakacaklarının sözünü veremeyiz.” (agy)

Ve sen, Putin’in bu son derece haklı sözleri karşısında tek bir kelime söyleyemiyorsun…

Senin derdin, o silahlı, insanlık düşmanı Ortaçağcılar orada bağımsız bir devletmiş gibi yaşasınlar, onlara da kimse müdahalede bulunamasın…

Fakat öyle bir dünya yok artık, Hafız. Amerika’nın da, senin de, Suudi’nin de bu politikası hezimetle karşılaşalı çok oldu.

Ne diyor Suriye BAAS İktidarı’nın yurtsever lideri Beşşar Esad?

“Tek bir karış toprağımızı bile teröristlerin elinde bırakmayacağız. Savaşımız, ülkemizin her karış toprağını kurtarıncaya kadar sürecektir.”

Sen bu gerçeği bile görüp kabullenebilmiş değilsin. Hâlâ Suriye Devlet Başkanı’nın adını “Esed” diye telaffuz ederek kendince ona hakaret etmiş oluyorsun.

Oysa bu ilkelliktir, zavallılıktır, çaresizliktir…

Ne diyorsun orada bir de, yani Tahran’daki zirvede bile?

Hâlâ şunları:

“Ülkemizin sağladığı örtülü güvencenin, kendi halkına yönelik katliamları hala hafızalarımızda olan Esed rejiminin insafına bırakılmasına rıza gösteremeyiz.” (agy)

Tüm dünyanın namuslu aydınları bilmektedirler ki; Beşşar Esad İktidarı kendi halkına karşı katliam uygulamadı.

Tam tersine; ABD, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’dan oluşan emperyalist şer bloku, Ortaçağcı gericileri, insanlıktan çıkmış sapık ruh hastalarını tüm dünyadan toplayıp buraya getirdi. Onları eğitip silahlandırdı. Ve Suriye Halkına karşı, Ordusuna karşı saldırttı.

Karakolları basıp askerleri çatılardan aşağı atarak ya da yan yana diz çöktürüp kurşuna dizerek infaz edenler kimlerdi?

Sizin silahlandırıp ve hâlâ da beslemeye devam ettiğiniz Ortaçağcı, canavarlaştırılmış ruh hastaları.

Suriye’nin meşru yönetimi bunlara karşı ve bunların arkasındaki Amerika’ya, Suudi Arabistan’a, Katar’a ve Türkiye’ye karşı vatan topraklarını savunmaktadır, halkını savunmaktadır.

Ne diyor Beşşar Esad?

“Silahlarınızı bırakın, gelin teslim olun, sizlerden hesap sormayacağım, affedeceğim hepinizi.”

Bunlar ne diyor?

“Yok, biz, İdlib başta gelmek üzere, elimizde tuttuğumuz bölgeleri silahla egemenliğimiz altında bulundurmaya devam edeceğiz.”

Yani devlet içinde devlet olmak istiyor adamlar…

Sen de hâlâ onların savunuculuğunu yapmaktasın.

Senin bu Ortaçağcılarla anlaşık ve kaynaşık olduğunu, ABD-AB Emperyalist Haydutlarının hizmetinden ve yönetiminden asla çıkamayacağını aslında Rusya ve İran liderleri de bilmektedir. Fakat onlar da siyasi davranmaktadır:

Bu, bir hayli zamandır ABD’den üst üste tokatlar yemektedir, ağır darbeler almaktadır; bu sebeple de şu anda allak bullak olmuş vaziyettedir. Onu ABD ve AB Emperyalistler Cephesinden bir ölçüde de olsa uzak tutabilirsek, bu, bölge ülkeleri ve halkları için daha olumlu sonuçlar doğuracaktır, diyerek idare etmektedirler seni.

Yoksa güvenilmezliğini, her an ikili oynamaya hazır ve nazır olduğunu, çok iyi bilmektedir onlar.

Bu sebepten, onların gözünde de güvenilirliğin ve saygın yoktur…

2011 yılında Suriye krizi ilk patladığı günlerde ne demiştik biz?

Aynen şunu:

“Rusya, Çin ve İran Suriye’yi ve BAAS İktidarı’nı satmadığı sürece dünyada hiçbir güç Beşşar Esad yönetimindeki iktidarı deviremez.”

Dediğimiz aynen çıktı mı?

Evet, çıktı.

Bu savaşın bu kadar uzun sürmesi de tümüyle Rusya’nın ve Putin’in 2015’e kadar ürkek davranmasından kaynaklandı. Eğer 2015 sonrası koyduğu tavrı 2011’de koyma yürekliliğini gösterebilmiş olsaydı Rusya; bu savaş çoktan bitmiş olurdu. Ve yarım milyon civarındaki masum insan da canını kaybetmemiş olurdu, milyonlarca insan da yerini yurdunu terketmemiş olurdu, Suriye coğrafyası harabeye dönmemiş olurdu.

Artık Suriye’de yolun sonuna geldin, Hafız…

Tıpış tıpış çıkacaksın İdlib’den de. Bunda ne kadar ayak sürürsen o kadar aleyhine olur.

ABD Emperyalist Haydudu, Fırat’ın doğusunda Amerikancı Burjuva Kürt Devleti’nin Suriye bölümünü oluşturmuş bulunmaktadır. 20 tane de askeri üssü vardır bu bölgede. Bu üslerini her gün durup dinlenmeden taşıdığı hafif ve ağır silahlarla donatmakta ve güçlendirmektedir.

Buranın geleceği de Rusya’yla ABD Çakalı arasında oluşacak bir anlaşmaya göre belirlenecektir. Yani buradaki belirleyici güç Rusya olacaktır. Nasıl sonuçlanacak, göreceğiz…

Suriye Sorunu’nun en karmaşık, en komplike bölümü burasıdır…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

9 Eylül 2018

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

Print Friendly, PDF & Email