Parababalarının demokrasicilik oyununda son perde: 1 Kasım Seçimleri Seçim sonuçları sürpriz mi oldu?

demirtasyuksekdag-kilicdaroglu-davutoglu-bahceliParababalarının demokrasicilik oyununda son perde: 1 Kasım Seçimleri Seçim sonuçları sürpriz mi oldu?

Bir bakıma evet, sürpriz oldu. Daha 5 ay önce oy oranı % 40’lara düşen AKP’nin 5 ay sonra tekrar % 49’ları bulması elbette ki bir sürpriz. Kendileri bile bu sonucu beklemiyorlardı. Hatta Bilal’i yurt dışına kaçırtacak kadar kuşkuluydular sonuçlardan.

Nasıl olmuştu da Şanlı Gezi İsyanı’mızda dizinin üstüne çöken, 17 Aralık’ta ürkmüş ve titrek bir ses tonuyla “sıfırladın mı oğlum?” diyen, Suriye’ye, Şam’a Cuma namazına gidecekken sayısı 3 milyona yaklaşan Suriyeli göçmen istilasına uğrayan,  Reyhanlı’da, Suruç’ta onlarca, Ankara’da 102 cana ve 400’ün üzerinde yaralıya sebep olan AB-D ile ortak beslemeleri Ortaçağcı IŞİD’in Türkiye’de kol gezmesine sebep olan, Suriye’ye gireceğim derken Suriye’nin kendisine girdiği AKP bu “başarıyı” yakalamıştı? Daha doğrusu bu beklenmedik “başarı” AKP’nin başarısı mıydı?

Kısman AKP’nin “başarısı” idi. Ama daha çok Meclisteki sözde muhalif diğer üç parti yani CHP+MHP+HDP sağlamıştı bu başarıyı AKP’ye!

Nasıl mı?

Kahraman Halkımızın Gezi’de dizinin üstüne çökerttiği, tâ Faslara kaçırttığı Tayyipgiller’i; “Ben halkım ama örgütlü değilim, elimden gelen bu kadar, gerisini siz getirin.” diyerek havale ettiği sol, paramparça ve Gezi’ye darbe diyen Amerikancı Kürt Hareketinin kuyruğunda olduğundan; ayrıca sözde muhalif Meclisteki partilerin ise diz üstüne çöken Tayyipgiller’i boylu boyunca yere serecek bir iradeye ve niyete sahip olmayışları yüzünden AKP, titreye titreye olsa da tekrar ayaklarının üzerine dikilebilmişti.

Soytarı solcularımızın hâlâ kuyruğunda seyirttiği Amerikancı Kürt Hareketi bir de kalkıp; “Gezi’de seni biz kurtardık.”, diyerek Tayyipgiller’e ne kadar hayati bir destek sunduklarını ilan etmekten de kaçınmamışlardı.

Gene Amerikancı Kürt Hareketi ve soytarıları, bir CIA operasyonu olduğu ayan beyan belli olan “Ergenekon”, “Balyoz” vb. gibi davaların; “Ben savcısıyım.”, diyen Tayyip’in yanında yer alarak; “Sonuna kadar gidilmeli.”, deyip Silivri’de bu CIA operasyonuna destek eylemleri yapmamış hatta davada müdahil bile olmamışlar mıydı? Tayyip’in bile riyakârca da olsa; “Aldatıldım, bu davalar bir kumpastı.” itirafını yaparak ellerini sıvazlayıp, her şeyi Pensilvanya’daki İblise yıkarak kenara çekilmeye çalışmasına rağmen, yani “savcı” bile “kumpas” derken bu soytarılarda hâlâ tıs yok.

Eee, AKP niye tekrar % 49’lara çıkmasın?

Gene 12 Eylül Referandumu’nda 12 Eylül’ü yargılayacağız diyen ve şimdilerde Amerikancı Kürt Hareketinin kuyruğunda seyirten; “yetmez ama evet”çiler ve 12 Eylül Referandumu’nda boykot diyen Amerikancı Kürt Hareketi ve ibrikçileri sayesinde yargının AKP’nin hukuk bürolarına dönüşmesi sağlanmış olmadı mı?

Bugünkü % 49’larda, Amerikancı Kürt Hareketi ve ibrikçilerinin “boykot” katkısıyla oluşan ve AKP hukuk bürolarına dönüşen yargının hiç mi payı yok?

Dünyada belki de, ama Türkiye’de mutlaka Tarihin yazdığı en büyük yolsuzluğun tapelere sızdığı 17 ve 25 Aralık’tan sonra dünyanın hiçbir yerinde hiçbir iktidar değil bir gün, bir saat bile iktidarda kalamazken AKP nasıl oluyor da hâlâ % 49’lara bile çıkabiliyor?

Bu yolsuzluklara rağmen CHP ve MHP’nin Ekmeleddin’i aday göstermeleri, HDP’nin de Selo’yu aday göstermesi sayesinde Tayyip’in ilk turda seçilmesine sebep olarak ve ardından da yetmezmiş gibi HDP’li Selo’nun seçilen Tayyip’in Meclise girişini ayakta, hatta huşu içinde alkışlayarak sağlamadılar mı % 49’u.

Ne yaptılar Tarihin yazdığı bu en büyük yolsuzluk karşısında kayıkçı dövüşünden başka? Yakasından tutup önce yargıya oradan da çelik bilezik takarak zindana yollayabildiler mi?

Ne dedi CIA’nın Yeni CHP’sinin yeni kellesi Kılıçdaroğlu:

“Devri sabık yaratmayacağız”.

Yani vurguncular, hırsızlar, kamu malını lüpleyen rahat olsun, yaptıkları yanlarına kâr kalacak. E, daha niye sana oy versin bu halk? Hadi AKP dine oynuyor, MHP Türkçülüğe, HDP Kürtçülüğe oynuyor. Sen nesin Yeni CHP? Mustafa Kemal’in, İnönü’nün, Kuvayımilliye’nin CHP’si misin? Asla değil. O halde sen nesin? Biraz, AKP, biraz MHP, biraz da HDP mi? O zaman asılları dururken bu halk sana neden oy versin? Medyanın seni bu kadar pompalamasına rağmen varacağın yer ancak bu kadarmış. Medyanın yelkenlerine üflediği rüzgar da olmasa % 20’lerin de altındasın demek ki…

Ne yaptı sözde milliyetçi Kontrgerilla partisi MHP?

7 Haziran seçimleri sonuçlanır sonuçlanmaz Tayyip’ten bile önce Erken Seçimi zorlamadı mı? Bu nedenle de % 49’un en büyük müsebbibi de sen değil misin?

Ne yaptı Amerikancı HDP?

Mecliste ayakta huşu içinde alkışladığı Tayyip’in kullanma süresinin dolmak üzere olduğu tüyosunu alınca ABD patronundan; “Seni başkan yaptırmayacağız.” naralarıyla meydanlara çıktı önce. Ardından Tayyip’in AKP’sinin seçim hükümetine fonksiyonsuz hem de Tayyipgiller’in belirlediği iki Bakan verdi. Aslında üçtü de, EMEP başkanı Levent tabanının tazyikiyle son gün ben oynamıyorum deyince ikiye düşmüştü. Dahası başkan yaptırmayacağız dediği Tayyip’in AKP’siyle koalisyon yapabileceğini açıktan ilan etti. Hatta Tayyip’in Başkanlığını bile kabul edebileceğini zımnen sezdirir gibi oldu.

E, AKP daha nasıl % 49’ları bulmasın?

“Kumpas” yüzünden seçilmiş milletvekillerini içeriden çıkartamayan, yıllarca Silivri zindanında yatmasını içine sindirebilen CHP ve MHP; zindandaki milletvekilleri için Meclise gitmeyeceği blöfünü savuran, tükürdüğünüzü yalayacaksınız diyen Tayyip’i mahcup etmeyerek Meclise giderek tükürdüğünü yalayan CHP ve bu blöfü bile göze alamayan MHP karşısında AKP nasıl % 49’lara varmasın?

Daha sayalım mı?

Sanırız yeter!

E, AKP niye tekrar % 49’lara çıkmasın? Az bile! Bu sözde muhalefet ile bu gidişle % 60-70’leri bile bulabilir.

Bu tablo AKP’nin pervasızlığını, halka zulmünü daha da arttıracaktır. Bu tablo sıranın Türkiye’ye geldiğini, BOP için Irak, Libya, Suriye’den sonra Türkiye’nin “Ilımlı İslam” eliyle Parçalanacağı günlerin bizleri beklediğini daha net bir şekilde göstermektedir. Son yıllarda sürekli vurguladığımız, hançerelerimizi yırtarca haykırdığımız bu felaket, Türkiye’nin Suriyeleşme süreci bu tabloyla daha hızlı yol alacaktır ne yazık ki.

Tâ ki gerçek muhalefet yapan, Devrimci muhalefet yapan HKP, Sevrci Soytarı Sahte Sollarının dışında kalabilenleri derleyip Halkın ve Devrimin Öncü Örgütü olana dek.

İşte o zaman göstermelik, sonucu AB-D Emperyalistleri tarafından belirlenmiş sandık demokrasisi aldatmacasına son verecek olan HKP öncülüğünde halkımız Demokratik Halk Devrimi yolundan yerli-yabancı Parababaları iktidarına son verip Halk İktidarı eliyle tüm insanlarımızın özgür, mutlu ve kardeş olduğu Sosyalizmi kuracaktır.

Seçimler ve Biz

Günlük gazetemiz yok. Televizyonumuz, Radyomuz yok. Günlük sosyal medya portalımız yok. Bir de Odatv ve ABC internet gazetesi hariç sağlı-sollu tam bir ambargo, Usta’mızın deyimiyle “susuş kumkuması” altındayız.

Ama dağ gibi, mavzer gibi kesin kanıtlı doğrularımız, ideolojimiz var. Cesaretimiz var! Enerjimiz var! Fedakârlığımız var! Dürüstlüğümüz var! Karınca gibi çalışırız! Bitmez tükenmez azmimiz, inadımız, ataklığımız var!

10’ar dakikalık konuşmalarıyla TRT’de depremler yaratan, bu konuşmaları nedeniyle sosyal medyada “Dayı” olarak anılarak isminden en çok söz edilen, Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın düşünce ve davranış mirasını günümüze uyarlayarak geliştiren; insansever, hayvansever, doğasever; inancıyla, cesaretiyle, bilinciyle, fedakârlığıyla, dürüstlüğüyle ve yaratıcılığıyla örnek insan, örnek önder genel başkanımız var!

Her biri Usta’ları Hikmet Kıvılcımlı, önderleri Nurullah Ankut gibi cesur, fedakâr, bilinçli, inançlı, dürüst halk fedaisi olan üyelerimiz var!

Afişlemelerimiz, çıkartma ve pankartlarımızla; bildiri dağıtmalarıyla, seçim arabası faaliyetlerimizle her ne kadar burjuva-bezirgan partilerin olanaklarıyla yarışamasak da, bu seçimlerde en fazla seçim çalışması yapan ve en fazla engellemelerle karşılaşan Partiyiz.

Tayyipgiller hakkında en fazla suç duyurusu yapan partiyiz. En fazla demek eksik kalır, zira diğer partilerin belki bir iki şikâyetleri ya var ya da yok. Yani devrimci muhalefetini hukuksal alanda da sürdüren biricik Partiyiz.

İşte bu özelliklerimiz, çalışmalarımız ve mücadelelerimiz sayesinde, tüm olanaksızlıklarımız ve ablukaya rağmen 7 Haziran 2015 seçimlerinde 60.413 olan oyumuzu % 42’lik bir artışla 85.347’lere çıkardık.

Bu artış bizler için elbette bir başarı. Ama emeğimizin karşılığı bu kadar olmamalı. Bununla yetinmek bizler için asla bir teselli vesilesi olmamalı. Özellikle sosyal medya alanındaki eksikliğimizi mutlaka aşmalıyız. Her yoldaşımız bu eksikliğimizi faaliyetlerinin birinci sorunu yapmalı. İşte o zaman gene emeğimizin tam karşılığını alamasak da şimdikinden daha başarılı olacağız muhakkak.

Şu ana kadarki emeklerimiz ve özelliklerimiz bizi Türkiye Devrimci Hareketinin temsilcisi konumuna getirmiş bulunuyor. Eksikliklerimizi aştığımız taktirde bu temsilciliğimiz dostun da düşmanın da kabul edeceği bir kesinlik kazanacaktır.

O zaman görev belli yoldaşlar.

Tarih, omuzlarımıza görmezlikten gelemeyeceğimiz, ağırlığını inkar edemeyeceğimiz bir görev yüklüyor.

Bu GÖREV TÜRKİYE DEVRİMİNİ BAŞARMAK GÖREVİDİR. Ve bu görev aynı zamanda TARİHİN BİZE BAHŞETTİĞİ BİR ŞANSTIR YOLDAŞLAR.

Bu tarihçil görevimizi başarmanın yolu da günübirlik işlerimizi başarmak, eksiklerimizi aşmaktan geçiyor.

Halkız! Haklıyız! Yeneceğiz! 02.11.2015                                                 HKP Genel Merkezi

Print Friendly, PDF & Email