Ne istedilerse verdin!

4-Ağustos-görseliNe istedilerse verdin! Orduyu, Yargıyı, Polisi, MİT’i, Eğitimi, Medyayı; velhasıl devletin tamamını paylaştın Pensilvanyalı İmam’ın tarikatıyla. Peki; Hangi kanuna dayanarak yaptın bunları?

Tıpkı Pensilvanyalı İmam gibi, ağzınızdan çıkan her söz ve yaptığınız her iş hukuksuz, kanunsuz ve bu milletin ve vatanın aleyhine.

Bir tek şeyde başarılısınız ikiniz de. Hem de olağanüstü başarılısınız:

“Halkı Allah’la Aldatmak”ta.

Bütün yolsuzluklarınızda, vurgunlarınızda, talanlarınızda ve ihanetlerinizde, ne acıdır ki, hep Allah’ı kullanıyorsunuz, Kur’an’ı kullanıyorsunuz, İslam’ı kullanıyorsunuz, bir araç olarak.

Hz. Muhammed, sizin gibilerin sınıfsal karakterini ve oradan kaynaklanan ruhiyatını çok iyi okuduğu için uyarmıştı Müslümanları Kur’an’da şöyle diyerek:

“Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah’ın va’di haktır, öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın.” (Faır Suresi, 5’inci Ayet, Mevdudi Meali)

“Ey insanlar, Allah’ın vaadi haktır! O halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.” (Fatır Suresi, 5’inci Ayet, Yaşar Nuri Öztürk Meali)

Ne çare ki, Dört Halife sonrası o yaman aldatıcı hep aldattı Müslümanları. Emevi Saltanatıyla birlikte, doruklara tırmandırıldı o aldatılış. Halife geçinen aldatıcılar saraylara yerleştiler, senin gibi.

Oysa nesi vardı Hz. Muhammed’in?

Hurma liflerinden dokunmuş bir hasır yatağı, yastığı, su kırbası ve bir hırkası. Başka da hiçbir şeyi yoktu, mal mülk denecek. Ehlibeyti de öyleydi. Günlerini hep yarı aç yarı tok geçirdiler.

Ama, işte Emevilerle birlikte tersyüz edildi İslam. Muaviye-Yezid İslamı çıktı ortaya, bugünkü adıyla CIA-Pentagon İslamı…

Pensilvanyalı İmam gibi, sen de işte bu İslam’ın yani CIA İslamı’nın müminlerindensin. Kur’an ve Hz. Muhammed İslamı’nın değil.

Şu an senin safında bulunan ve Pensilvanyalı İmam’dan boşalan devlet kadrolarını paylaşmak için birbirleriyle yarış halinde olan diğer tüm tarikatlar da öyle…

Bunların tamamı birer “yılan yuvası”dır. Ali Kalkancı’nın, Müslüm Gündüz’ün tarikatlarının bire bir benzerleridir bunlar.

Pensilvanyalı İmam’ın tarikatı da öyle, Cübbeli Ahmed’in tarikatı da öyle, Mustafa İslamoğlu’nun tarikatı da öyle, Mehmet Kırkıncı’nın tarikatı da öyle; tamamı öyle.

Senin AKP’giller de aslında böyle bir tarikattır, bir yönüyle. Onun şeyhi de sensin.

Pensilvanyalı İmam ve adamları ne istedilerse verdin; öyle mi?

Evet, öyle. Kendi itirafın bu.

Peki, Anayasanın ve ondan kaynaklanan tüm yasaların hangi birinde var, devleti bir tarikatla paylaşmak?

Bu apaçık hem Anayasa’ya, hem Ceza Yasasına, hem İdare Hukukuna, velhasıl hukuk ve yasalara karşı çıkmaktır. Onları yok saymaktır. Ben kanun manun Anayasa bilmem ne tanımam, demektir. Zaten hep dedin ya; “bize ayak bağı oluyor bu yasalar”, diye. Kaçak Saray’ın yapılırken onun kanunsuz olduğunu bildiren yargı kararını ben tanımıyorum, o sarayı yapacağım, içine de girip oturacağım; siz ne yaparsanız yapın, demedin mi?

Yine ben bu Anayasa Mahkemesi kararına “uymuyorum, saygı da duymuyorum”, demedin mi?

Dedin.

1994’te İstanbul Belediye Başkanı olduğun günden bu yana durup dinlenmeden kanun çiğniyorsun, görevini kötüye kullanıyorsun, her türlü kanunsuzluğu, vurgunu, kamu malı aşırıcılığını hiç ara vermeksizin yapıyorsun.

İşte tüm bu bakımlardan tıpkı Pensilvanyalı İmam’ın tarikatı gibi senin AKP’giller de tümüyle Anayasa ve kanunlar dışına düşmüş mücrimler topluluğudur. Hiçbir meşruiyetiniz yok.

Sadece din alıp satıyorsunuz, din kisvesi altında dünya menfaati sağlıyorsunuz, insanlarımızın temiz din duygularını sömürerek onları Allah’la aldatıyorsunuz.

Bak şu sözleri daha yeni söyledin Kaçak Saray’da?

“Rabbimden af milletimden özür diliyorum dedim. Çünkü burada hata yapmışız. Olaya biz tabiî samimiyetle baktık ama ne yazık ki karşımızdakilerden bunu görmedik.” (http://odatv.com/erdogan-ozur-diledi-0408161200.html)

Şu kandırmacaya bakın!

Burada bile insanları Allah’la aldatmaktan hiç geri durmuyor. “Hata yapmışız.”, diyor. Ama ardından hemen hatasına öyle bir mazeret getiriyor ki yapılan işbirliği hata olmaktan çıkıyor. Tersine, çok iyi bir iş yapmış gibi bir anlam veriyor, söylediği sözler.

Ne diyor?

“Olaya biz tabiî samimiyetle baktık.”

Yani kardeş kardeş paylaşalım devleti, dedin değil mi, Pensilvanyalı’nın tarikatına?

Ama bu paylaşımın nihayetinde filmin esas oğlanı ben olmaya devam edeceğim. Sen bugün olduğu gibi yardımcı aktör olacaksın. Aklından böyle geçirdin. Pensilvanyalı’nın bunu peşin peşin kabul etmesini umdun, bekledin. Söylediğin bu.

Cümlenin devamında ne diyor Tayyip?

“Ama ne yazık ki karşımızdakilerden bunu görmedik.”

Yani senin beklentini kabul etmediler, değil mi?

Pensilvanyalı da ne dedi?

“Sen şimdilik başroldesin. Benim yanımda senin esamen okunmaz. Başrol oyunculuğu, başka deyişle Halifelik, şeyhlik benim hakkımdır.”

Tabiî kendine göre Muaviye-Yezid İslamı’nın din bilgisi konu olduğunda senin gibileri cebinden çıkarır, Pensilvanyalı İmam. Senin gibi bin imam bir araya gelse bu konuda Pensilvanyalı’nın sahip olduğu Yezid din kültürüne sahip olamazsınız. O da bu durumundan hareketle Halifeliğini hiç tartıştırmadı. O benim hakkımdır, dedi.

İşte aranız bundan bozuldu. Kavganız, savaşınız bu sebepten kaynaklandı.

Peki, varsayalım ki Pensilvanyalı senin esas oğlan oyuncusu kalmanı kabul etti.

Ne yapacaktınız o zaman?

Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni çekirge sürülerinin ekin tarlasına saldırısı gibi kemirip bitirecektiniz elbirliğiyle, sonra da Ortaçağcı Faşist, Yezid din devletini kuracaktınız, değil mi?

Birbirinize övgüler düzmeye devam edecektiniz, eskiden olduğu gibi hep.

Kur’an’ın hep uyardığı gibi, dünya malı böyle eder işte ona tamah eden insanları. Kanun, hak hukuk tanımaz hale getirir. Vicdanını ve tüm hakkaniyet ölçülerini yok eder. Kardeşi kardeşe düşman eder. Öyle oldunuz.

Hukuku, ahlakı, erdemi, dini çürüttünüz…

İşte, elbirliğiyle çökertip yerlere yıktığınız Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin mirasını paylaşma hırsı sizi böyle birbirinize düşman etti.

Arada olansa, halk yığınlarımıza oldu, Türk Ordusu’na oldu ve Türkiye’ye oldu. Hep söylediğimiz gibi; Türk Ordusu savaş gücünün onda dokuzunu yitirdi artık. Onuru, özgüveni yok edildi. Kışlalarına hapsedildi, kışla kapılarına beton bloklar, iş makineleri ve çöp kamyonları dizilerek. Aç susuz bırakıldı oralarda. Elektrikleri kesildi. Üniforması yerlerde sürüklendi, ayaklar altında çiğnendi.

Böylece de Yeni Sevr’in, yani BOP’un ihanet yolunun önündeki tüm engeller kaldırılmış, ABD Emperyalistleri için yol temizliği yapılmış oldu. Türkiye hızla o cehenneme sürükleniyor, çekiliyor şimdi.

PKK zaten şu anda bile Kürt illerinde hakimiyetini kurmuş durumda. Oraların yönetimi ondan sorulmakta artık. Bu gidiş daha da hızlanacak günbegün.

Senin ve AKP’giller’in umurunda değil Türkiye’nin nerelere götürüldüğü, ne duruma düşürüldüğü. Sen  Kaçak Saray’ında oturuyorsun ya; her gün de kürsülerde, ekranlardasın. Sanıyorsun ki işlem tamam. Sıkıntı yok…

Türkiye parçalanacak yarın, üç parçaya, ABD’nin BOP Haritası çerçevesinde.

Hiç aklından çıkarma; bu parçalanış, eğer o güne kadar kalabilirsen, oturabilirsen Kaçak Saray’ında, seni de devirecek paldır küldür.

Belki olsun, diyorsun. Ben, Obama’nınkinin benzeri özel uçağıma ailemle biner, çeker giderim. Evet, gidersin.

Gidersin de bakalım gidecek yer bulabilir misin?…

Pensilvanyalı İmam’ın tarikat mensuplarından da, senin AKP’giller’inden de Türk Ordusu’na ve Türkiye’ye yaptığınız bu kötülüklerin, verdiğiniz bu vahim zararın ve ihanetlerinizin hesabını, tabiî gerçek hesabını biz soracağız…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

4 Ağustos 2016

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

 

Print Friendly, PDF & Email