KIZILDERE SAVAŞÇILARI ÖLÜMSÜZDÜR!

KIZILDERE SAVAŞÇILARI ÖLÜMSÜZDÜR!

ON’LAR YILMADI, BİZ DE YILMAYACAĞIZ!

 

ON’lar on yiğit gençtiler… On yiğit devrim savaşçısı… Yüreği vatan aşkıyla, halk aşkıyla, devrim aşkıyla çarpan on fidan… MAHİR ÇAYAN, HÜDAİ ARIKAN, CİHAN ALPTEKİN, NİHAT YILMAZ, ERTAN SARUHAN, AHMET ATASOY, SİNAN KAZIM ÖZÜDOĞRU, SABAHATTİN KURT, ÖMER AYNA, SAFFET ALP…Parababaları devleti ve 12 Mart Faşizminin Amerikancı-goril generalleri tarafından katledildiler Kızıldere’de. 30 Mart 1972’de gerçekleştirilen bu alçak katliam Tarihe, “Kızıldere Katliamı” olarak yazıldı.

Aynı alçaklar bir süre önce de Devrimci Gençlik önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ı idama mahkûm etmişlerdi. 6 Mayıs’ta bu hainliği uygulamaya koyacaklar, üç fidanı darağacına

götüreceklerdi. Yoldaşlarının bu hainler sürüsünün elinde olması ağır geldi Mahirler’e. Onları kurtarmak için düştüler yola, sarıldılar halk aşkıyla silaha.

 

Ne var ki kesildi yolları Tokat’ın Niksar İlçesine bağlı Kızıldere Köyü’nde. Kaldıkları köy ve ev binlerce komanda tarafından kuşatıldı, üç tam teçhizatlı helikopterle birlikte. Parababaları böyledir işte… Bırakalım on yiğit devrimciyi, tek bir devrimcinin cansız bedeni bile onları korkudan tir tir titretmeye yeter de artar. Hain aynı zamanda korkak olur. Katliam günü Mahirler’in, Denizler’in idamını engellemek için kaçırdığı İngiliz teknisyenlerle görüşme isteği, katliamcılarla yapılan pazarlık sonucu, Mahirler tarafından kabul edilir. Bu görüşmeyi sağlamak için çatıya çıkan, aralarında Mahir’in de bulunduğu gruba ağır silahlarla aniden yoğun biçimde ateş edilir. Açılan ateş sonucu Mahir, başından aldığı altı kurşunla oracıkta kahramanca can verir. Tabiî çatışma sonunda, bir kişi dışında yoldaşları da aynı kaderi paylaşır. Direnerek, savaşarak, kahramanca yoldaşları ve halkları için ölüme yürürler. Yaralanan devrimciler ise kurşuna dizilir.

Kızıldere şehidi on devrimcinin yüreğindeki bu inanç, inandıkları değerlerden, benimsedikleri ideolojiden kaynaklanıyordu.

ON’lar, halkımızın deyimiyle devrimcinin daniskasıydılar. Marksist-Leninist ideolojiye sıkı sıkıya bağlıydılar. Gençliklerinden ve devrimci heyecanlarından kaynaklanan bir takım muğlâk tahliller yapsalar da bu yüce ideolojiyi Türkiye topraklarına da uyarlamaya çalışmışlardı.

Bugün Mahirler’in devamcıları olduklarını iddia eden Sevr’ci Soytarı Sahte Solculardan farklı olarak ON’lar olmazsa olmaz üç devrimci ilkeyi benimsemişlerdi; Antiemperyalizm–Antifeodalizm–Antişovenizm. Bugün, Denizler de dâhil olmak üzere 68 kuşağının yüce mirasını istismar ederek kendi teorik çapsızlıklarını perdelemeye çalışan Sevr’ci Sahte Solcuların ne Denizler’le, ne Mahirler’le, ne de Türkiye Devrimci Hareketinin geleneğiyle en ufak bir ilgileri kalmamıştır. Bunu en iyi ON’ların yaşamı ve savundukları tezler kanıtlar:

ON’lar ABD emperyalizmine ve o zamanın Avrupa Birliği olan Avrupa Topluluğu’na karşıydılar. Vatan topraklarını pis varlıklarıyla kirleten ABD 6. Filo’sunun Yankeelerini tekme tokat denize döktüler. Avrupa Topluluğu’na karşı, “Onlar ortak biz pazar” sloganını haykırıyorlardı. Bugünkü sahte solcular gibi emperyalistlerin umut kaynağı olmadılar, proje adı altında AB fonlarından beslenip Soros Devrimciliği yapmadılar.

ON’lar şeriatçılığa, din devletine, yeşil kuşakçılığa, karşıydılar. İdeolojisi din olan Tefeci-Bezirgân Sermayeyi “tefeci-tüccar”, “feodal-mütegallibe” gibi kavramlarla tanımlayarak Ortaçağcı İrticanın sınıf temelini gördüler, bunlara karşı mücadele ettiler.

Aynı zamanda ON’lar Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkının gerçek birer savunucusu oldular. Kürt Meselesinde bugünkü sahte solcular gibi emperyalistlerin ikinci bir İsrail yaratmak için ortaya koyduğu sözde çözümü değil, bin yıldır bir arada yaşayan Türk ve Kürt halklarının gerçek birliğine hizmet edecek devrimci çözümü savundular.

ON’lar bugünkü sahte solcular gibi 27 Mayıs’a darbe demediler. Politik Devrim olarak nitelediler 27 Mayıs’ı.

“Altyapıda, Amerikan Emperyalizminin ülkedeki varlığından dolayı, radikal ve köklü değişikliklere gidemeyen 27 Mayıs Devrimci Yönetimi, üstyapıda, oldukça köklü ve radikal dönüşümler sağlamıştır.

“İşte bu niteliğinden dolayı 27 Mayıs’a Politik Devrim demekteyiz.” (THKP-C Savunma) 

ON’lar bugünkü sahte solcular gibi emperyalistlerle ağız birliği ederek Mustafa Kemal ve Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşımıza saldırmadılar, onlara sahip çıktılar.

“Dünyanın ilk zaferle biten Halk Savaşını sürdüren Kuvayı Milliye’nin yönetici kadrosu sosyalist değildi, ama sapına kadar ihtilalciydi.

“Milli Kurtuluşçu bir tutum yansıtması açısından bizler sapına kadar Atatürkçüyüz. Onun milli kurtuluşçuluk bayrağını, hayatımız da dahil, her şeyimizi ortaya koyarak biz dalgalandırıyoruz.” (THKP-C Savunma)

ON’lar bugünkü sahte solcular gibi ordu düşmanlığı yapmadılar. Ordu Gençliği’mizin Devrimci Geleneğini biliyorlardı.

“Türk Ordusu’nun geleneğinde emperyalizme karşı, dünyada zaferle sonuçlanmış olan ilk Milli Kurtuluş Savaşı yatmaktadır. Genellikle halk çocuklarından oluşan Türk subaylarının çoğunluğunun karakterini belirleyen antiemperyalizm, milliyetçiliktir.” (THKP-C Savunma) 

Kahraman devrimci Mahir Çayan ölüme ramak kala dahi Ordu Gençliği’mizin bu yönünü unutmuyor, teslim ol çağrısına karşı megafondan şöyle haykırıyordu:

Asıl siz teslim olun. Kahrolsun emperyalizm, yaşasın tam bağımsız Türkiye. Sıradan askerleri geri çekin, üst düzeyler gelsin.

Kısacası ON’lar gerçek devrimcilerdi. Bilimlerinin, bilinçlerinin ve yüreklerinin emrettiği gibi devrimci kavganın en ön saflarında dövüştüler ve gözlerini kırpmadan, kahramanca kendilerini Türkiye Halklarına feda ettiler. ON’ların geleneğinin, devrimci mirasının devamcıları ise proletarya Sosyalistleridir, Gerçek Devrimcilerdir.

Başta Kızıldere Katliamı olmak üzere Parababalarının yaptığı tüm katliamların hesabını soracağız. Halklarımızla el ele verip Demokratik Halk İktidarına yürüyeceğiz. Ve en nihayetinde insanlığın göz bebeği sosyalizmi kuracağız. Tüm insanlığa ve halklara sözümüzdür. 30.03.2011

Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!

Kızıldere’nin hesabını soracağız!

Kahrolsun AB-D emperyalistleri ve yerli işbirlikçiler!

Kahrolsun Faşizm!

Yaşasın Tam Bağımsız, Gerçekten Demokratik ve Laik Türkiye!

HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ

GENEL MERKEZİ

Print Friendly, PDF & Email