Kaçak Saraylı Reis ve avanesi, Türkiye’yi adım adım…

Kaçak Saraylı Reis ve avanesi, Türkiye’yi adım adım “Fetret Dönemi”ne götürüyor. Böyle bir dönem, Yeni Sevr’in ya da “BOP”un pratiğe geçirilmesi için elzemdi. Kaçak Saraylı da onu yapıyor aynen.

Dikkat edersek, ülkeyi, “Laikler ve Müslümanlar”, “Kürtler ve Türkler” temelinde her geçen gün biraz daha ayrıştırıyor, kutuplaştırıyor, tarafları birbirine karşı kışkırtıp düşmanlaştırıyor. Hiç aklımızdan çıkarmayalım ki, Kaçak Saraylı ve onun AKP’giller’i kararlıca ve sistemlice bir iç savaşa hazırlıyor ülkeyi. Umuyor ki bu iç savaş sonunda düşmanlarını ezip imha edecek ve tüm Türkiye Halkı sadece onun “hülooğğ”cularından oluşmuş olacak. Böylece de o, hayatta kaldığı müddetçe Kaçak Saray’ın Sultanı olacak, AKP’giller de ülkenin tek hâkimi…

Yani adam, bir Ortaçağ Din Derebeyliğinin hayali, özlemi içinde yaşıyor. Onun uğraşını veriyor.

Oysa, bu uğraş hem Türkiye’yi parçalayacak, hem de Kaçak Saraylı ve AKP’giller’in hazin sonuyla noktalanacak…

Davutoğlucuların gazetesi denen “Karar Gazetesi”nde, Davidson nam Hafızın başdanışmanı Etyen Mahçupyan’ın bir yazısı yayımlandı, birkaç gün önce. Burjuva dünya görüşüne sahip bir Ermeni milliyetçisi olan Etyen Mahçupyan, önümüzdeki yaşanacaklara ilişkin aynen şu tespitte bulunuyordu:

“Nitekim henüz 2017 yılının ortasındayken Erdoğan önce milletvekilleri ve bakanlarla bir araya geldi, ardından Merkez Karar Yürütme Kurulu’nu topladı. Medya’dan öğrendiğimize göre bu toplantılarda “AK Parti’nin yeni dönemi için yol haritası çizildi.” Belki birçok kişi bunun önümüzdeki iki yılda yapılacak hükümet atılımlarının tartışıldığı ortamlar olduğunu sanmıştır… Ama aslında tek konu 28 ay sonra yapılacak olan seçimlerin nasıl kazanılacağıydı. Bu bağlamda teşkilatların değişmesi, ‘koltuk sevdası olanlarla değil dava adamı olanlarla çalışılacağı’ vurgulandı. Erdoğan’a göre bir ayak bağına dönüşmüş olan ‘rehavet’ ortadan kaldırılacak, AK Parti tam kadro sahada olacak, vatandaşın gönlünü kazanacak ve yüzde 50+1 böylece alınacaktı… Bu çabanın sadece bu yaz ayları için geçerli olmasını bekleyemeyiz. Muhtemelen giderek yükselecek bir gayretten söz ediyoruz… Tam 28 ay boyunca…

“***

“Bunun muhalefeti de tetikleyeceğini düşünürsek, Türkiye’nin kayıp yıllarının art arda geleceği bir fetret dönemine girebileceğini öngörmek zor değil.” (http://www.karar.com/yazarlar/etyen-mahcupyan/ak-partinin-yol-haritasi-4611)

Bizce de doğru bir öngörüde bulunmuş, Mahçupyan. Tayyipgiller Diktatörlüğü, ülkeyi her geçen gün biraz daha bölüyor, parçalıyor, ayrıştırıyor ve halkı birbirine karşı kamplaştırıp düşmanlaştırıyor. Bunun sonucunda da bir iç savaş, ufukta kaçınılmaz gibi görünüyor. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, zaten Tayyipgiller durup dinlenmeden taraftarlarını silahlandırıyor, askeri eğitimden geçiriyor, savaş düzeninde örgütlendiriyor; velhasıl kendi paramiliter ordusunu oluşturuyor.

İşte bu ortam, tam da ABD ve AB Emperyalistlerinin maşası Ermenistan’ın ve Yunanistan’ın dört gözle gelmesini bekledikleri ortamdır.

Önceki yazılarımızda da aktarmıştık, sanırım iki kez.

Ne diyordu, Ermeni Diyasporasının Amerika’daki sözcüsü?

“ABD’de Ermeni diasporasının lideri sayılan Harut Sassounian, Armenian Weekly gazetesi için Ermenilerin “Batı Ermenistan” dediği bugünkü Doğu Anadolu toprakları üzerindeki taleplerini yazdı. Harut Sassounian’ın makalesinde sıkça sorulan sorular ve bunlara verilen yanıtlar şöyle:

“1- Soykırım suçları iddialarının 100 yıl sonra zaman aşımına uğradığı doğru mu?

“Hayır. 26 Kasım 1968’de, BM Genel Meclisi soykırım dahil insanlığa karşı işlenen tüm suçların herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmayacağına dair kararını kabul etti. Bu anlaşmanın 1’inci maddesi, “Tarih ve zaman aşımı dahil hiçbir sınırlama bu suçlara uygulanamaz” diyor. Bu nedenle 1915’in üzerinden ne kadar zaman geçtiğinin önemi yok. Soykırımı da içeren savaş ve insanlığa karşı suçlar her zaman yargılanabilir.

“2- Ermenilerin Batı Ermenistan’ı (Doğu Anadolu) geri alması gerçekçi bir ihtimal mi?

“Hiç kimse Türk liderlerin Ermenilere topraklarının tek bir parçasını bile gönüllü şekilde verecekleri ilüzyonuna kapılmamalı. Toprak genellikle güçle alınır. Ermenistan askeri anlamda Türkiye’den zayıf olduğu için Türkiye’de yaşanacak öngörülemeyen gelişmeleri beklemek zorunda. Mesela iç savaş, bölgesel çatışmalar, Kürt isyanı, doğal felaketler gibi güç boşluğu yaratacak ve dünyanın bu bölümünde sınırların değişmesine neden olacak gelişmeler… Hukuki haklarını talep edebilecekleri an gelene kadar Ermeniler bu isteklerini kuşaktan kuşağa aktarmalılar.

“3- Eğer bu topraklar geri alınırsa Ermeniler burada azınlıkta kalmayacak mı?

“Evet eğer bugün Batı Ermenistan (Doğu Anadolu)  Ermenilere verilirse bu doğru olur. Fakat daha önce de dediğim gibi bu gerçekleşmeden önce büyük olayların yaşanması lazım ve bunların bölgedeki demografik sonuçları Kürtler, Türkler ve Ermenilerin kalan alanlardaki durumlarını değiştirebilir. Kimse demografik statükonun aynı kalacağını varsayamaz.

“4- Eğer Batı Ermenistan geri alınırsa diaspora konforlu yaşamını bırakıp gelir mi?

“Burada mevzu Ermenilerin kendi tarihi evlerine yerleşme haklarıdır. Bu topraklar döndüğünde, nerede yaşayacaklarına Ermeniler karar verecek. Bu Türkiye’nin meselesi olmamalı. Tüm Yahudiler İsrail’de mi yaşıyor? Yakın Ortadoğu ülkelerinde yaşayanlar Batı Ermenistan’ı tercih edeceklerdir.” (http://www.milliyet.com.tr/ermenistan-in-toprak-talebi/dunya/dunyadetay/09.08.2012/1578381/default.htm)

Amerika’daki Diaspora Lideri Sassounian çok açık konuşuyor, gördüğümüz gibi. O da, Türkiye’nin içine düşürüleceği bir “Fetret Dönemi”nin geleceği günleri bekliyor, sabırlıca, soğukkanlıca…

İşte o zaman işler değişecek, diyor. Bizim ordumuz Türkiye’nin tüm savunma güçlerini yenebilecek o zaman,  diyor. Ve Batı Anadolu’daki demografik yapı da aynı kalmayacak, değişecek, diyor. Yani burada yaşayan Kürtler ya kaçıp canlarını kurtaracaklar, ya da Karabağ’da, Hocalı’da olduğu gibi kendilerini bizim süngülerimizin önünde bulacaklar, diyor. Ondan sonra da boşalan bu topraklara, o buraları “Tarihi Ermeni Vatanı” olarak adlandırıyor, Ortadoğu’daki Ermeniler gelip yerleşecekler, diyor. Onların ata topraklarında yaşamayı tercih edeceklerine inanıyorum, diyor.

Emperyalist haydutlarla el ele, kol kola ve kafa kafaya yaşayan Burjuva Ermenistan’ın öngörüsü ve beklentisi budur.

Şimdi de gelelim, Yunanistan’ınkine.

Pediatrik Kardiyalog Prof. Dr. Ergün Çil’in Emin Çölaşan’a gönderdiği şu mektubunu bir okuyun. Daha önce de yayımlamıştık bu mektubu. Fakat tekrar sayısı, öğrenmeyi olumlu yönde etkiler. Bu sebeple bir kez daha okunmasında bizce büyük fayda var.

“Sevgili Emin Çölaşan Bey,

 “Ben vaktinizi almadan doğrudan konuya gireceğim. Bu ay Samos adasına gittim. 4-5 gün kaldım. Orada Yunanlı arkadaşlarım oldu, bunlardan birisi de Costas idi. Onunla çok iyi dost olduk. Kültürlü, saygılı, adam gibi bir adam. İngilizcesi oldukça iyi. Döneceğim gün öğlen yemeğine ısrarla davet etti.

“Yemekte konu politikadan açıldı.

“Bana kendi liderleri dahil en sevdiği ve saygı duyduğu liderin Erdoğan olduğunu söyledi, ben şaka yapıyor diye güldüm. “Çok ciddiyim” dedi.

“Sebebini sordum.

“Bak dostum” dedi;

“Bütün ömrüm Türkiye’nin ülkemize olan tehdidi ile geçti. Şimdi Erdoğan’ın sayesinde çok rahatız.”

“1- Atatürk’e tarihten gelen bir nefretimiz var, Erdoğan Atatürk’ü bitirdi…

“2- Dünyanın en güçlü ordularından birine sahiptiniz, onu da darmadağın etti, komutanları hapse attı. Bu ordu bir daha toparlanamaz…

“Siz 80 milyonsunuz, biz 10 milyon, ne kadar ürkütücü değil mi?..

“Erdoğan, tüm azınlıklara kendi devletlerini kuracağı yolu açtı. Yakında 5-6 yeni devlet kurulur ve nüfuslarımız eşitlenir. Daha ne yapsın?..

“80 yıldır bizim politikacılarımız Erdoğan’ın yaptıklarının onda birini yapamadılar. İşte saygım ve sevgim bu yüzden.”

“Ben buz kesildim. Farkında değilim gözümden yaşlar akıyor, tıkandım lokmayı yutamıyorum. Costas fırladı peçete ile yüzümü sildi, bir yandan özür diliyor fakat teselli edecek kelimeler bulamıyordu.

“Bir daha oralara gitmem. Gerçeği tokat gibi vuruyorlar suratımıza.

“Burada oturur yandaş gazete okur koyun gibi yaşarım, taa ki kesim gününe kadar.

“Saygılarımla…” (http://www.sozcu.com.tr/2012/gundem/emin-colasana-mektuplar-4-103665/)

Kostas, yine de bütün açıksözlülüğüne rağmen nezaketi bütünüyle elden bırakmamış. Türkiye’de önümüzdeki dönemde 6-7 devletin kurulacağından söz etmiş ama bunlardan kaçının Yunanistan’a ait olacağını söylememiş.

Hatırlanacağı gibi, Yunanistan’ın da “Magalo-İdea” yani “Büyük İdeal” dediği bir hayali var. İstanbul, Marmara ve Batı Anadolu’yu ve Kıbrıs’ın tamamını da içine alacak Büyük Yunanistan’ı kurmak…

İşte onlar da bu ideallerinin gerçekleşmesi için Türkiye’nin bir Fetret Dönemine girmesini bekliyorlar.

ABD devşirmesi Kaçak Saraylı Reis ve onun ABD yapımı AKP’giller’i de Türkiye’yi her geçen gün işte böyle bir cehennemcil felaketin içine sürüklemektedir, adım adım…

Ne kara günlerden geçiyoruz, değil mi arkadaşlar…

Düşmanlar sadece dışımızda değil. İçeriden de sarmış ülkeyi. Hatta Meclisi doldurmuşlar, iktidar koltuğuna geçip oturmuşlar. Neylersiniz…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

09 Ağustos 2017

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

 

Print Friendly, PDF & Email