Kaçak Saray’da, Yeni Akademik Yılın açılışını yaptırtan Reis, hastası olduğu kürsüye çıkıp, mikrofona öksürüyor:

Kaçak Saray’da, Yeni Akademik Yılın açılışını yaptırtan Reis, hastası olduğu kürsüye çıkıp, mikrofona öksürüyor:

“Yanılmışız.”

Kast ettiği, kadim dostu Barzani’nin, Barzanistan Bağımsızlık Referandumu…

Yahu Hafız, hep mi yanılacaksın sen?

Feto’yla 13 sene iş tuttun, elbirliğiyle devletin hücrelerine kadar, Ordu’nun Kozmik Odasına kadar girdiniz, yıktınız, darmaduman ettiniz ortalığı. Ne yargı bıraktınız, ne ordu, ne hukuk, ne hak, ne adalet, ne emniyet, ne eğitim ne de herhangi bir yasal devlet kurumu… Hepsini enkaz yığınına döndürdünüz be! Laik Cumhuriyet diye bir şey bırakmadınız geriye.

Ve sen o zamanlar Feto’nun şaşaalı “Türkçe Olimpiyatı” törenlerine katılıp kürsülerde övgüler diziyordun, kadim dostun, Ortaçağcı kader ortağın Pensilvanyalı İmam’a.

“Cemaatçi kardeşlerimiz bizden ne istediler de vermedik bugüne kadar”, diye ortaklaşa yaptığınız ihanet ve tahribatla da övünüyordun.

Üstelik sadece sen de değildin bu işi yapan: Tüm bakanların, milletvekillerin, belediye başkanların, il-ilçe yöneticilerin; hepsi damardan FETÖ’cüydü.

2013 kışına doğru, Ganimet Paylaşım Kavgasına tutuştunuz, sonrasıysa malum…

Ne dedin, 2016 15 Temmuz’u sonrasında?

Aynen şunu:

“Bu hain örgütün yüzünü ortaya dökememenin üzüntüsü içindeyim. Hem Rabbime, hem milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de, milletim de bizi affetsin.” (http://www.mynet.com/haber/politika/erdogan-biz-de-bu-yapiya-iyi-niyetle-destek-olduk-2570440-1)

FETÖ’nün 11 yıl boyu en büyük yardım ve yatakçısı ol, işbirlikçisi ol, ondan sonra da kalk, “Rabbim ve milletim beni affetsin.”, de, işin içinden sıyrıl çık…

Peki, şu an FETÖ’ye senin yaptığın yardım ve yataklığın milyonda birini bile yapmamış olanların suçu ne?

Onlar en ağır insanlık dışı işkencelerden geçirildiler, çoğunun malları mülkleri müsadere edildi, çoluk çocukları açlığa, sefalete sürüklendi, şu anda da bir kısmı ağırlaştırılmış müebbet olmak üzere on yılları bulan ağır ceza istemleriyle zindanda tutulup yargılanıyorlar.

Onlar da “Allah’ım ve milletim bizi affetsin.”, deyip niye bırakılmıyorlar?

Niye işlerinin başına dönmüyorlar?

Uluslararası hukukun temel hükümleri, insan haklarının evrensel kuralları, yargı önünde, hukuk önünde herkesin eşit olmasını emretmez mi?

Ama senin hak, hukuk umrunda değil ki…

Onlar işkencelerden geçirilsin, on yıllar boyu zindanlarda tutulsun, aileleri sefalete itilsin ama ben ve avanem saraylarda yaşayalım, bakanlık koltuklarında oturalım, Meclisin ceylan derisiyle kaplı koltuklarında oturalım, milyonluk makam araçları vb. araçlarla gezip tozalım, yani bizden kimse bir hesap soramasın…

Böyle bir hukuk var mı yahu?

Hesaba çekileceksin Reis!

İşlediğin yüzlerce suçla birlikte FETÖ’cülükten de hesaba çekileceksin, AKP’giller’inle birlikte hem de…

FETÖ seni kandırmış…

Yalana bak be!

FETÖ, tâ 1999’da açıkladı niyetini. Devleti tümüyle ele geçirmek için illegal bir faaliyet içinde bulunmaları gerektiğini.

DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, bunlar devleti ele geçirmek isteyen terör örgütüdür, diye dava açtı haklarında. Kanunları altüst ederek sen kurtardın FETÖ’yü o davalardan.

2004 yılında MGK görüş bildirdi, FETÖ’nün devleti ele geçirmek amacıyla çalışan bir terör örgütü olduğunu belirten.

Sen bütün bunlara rağmen kandırıldın öyle mi?

Göremedin FETÖ’nün ne olduğunu ve niyetinin devleti tepeden tırnağa ele geçirmek olduğunu…

Bırak bu yalanları Hafız!

İkinizin de derdi, şu Laik Cumhuriyet’in anasını bir ağlatalımdı. Ağlattınız da nitekim. Ama işte esassoğlan kim olacak konusunda tüm mafyatik yapılar gibi birbirinize düştünüz, kanlı hesaplaşmalara giriştiniz. Laik Cumhuriyet’in mirasından yağlı kuyruk kimin payına düşecek kavgasıydı aslında, 15 Temmuz 2016’daki kanlı hesaplaşma.

Mesut Barzani kandırmış seni bir de, öyle mi?

Yahu, Barzani de niyetini hiç gizlemedi bugüne kadar. Ben eninde sonunda Bağımsız Kürt Devleti’ni kuracağım, dedi apaçık şekilde.

Uzun yıllar dostun olan, dönekliğinin kitabını yazan Hasan Cemal de köşesinde defalarca yazdı bunu. Hem de Barzani’yle yaptığı görüşmeler sonrasında, Barzani’nin kendisine hitaben söylediği sözleriyle…

Öcalan da söyledi bunu, İmralı ziyaretçilerine. Ayrıca yazdı da çok önceleri. Sen, bütün bu gerçekler ortada dururken, bunlardan habersiz oluyorsun ve yanıltılıyorsun, öyle mi?

Hadi be!

Bakın ne diyor, Kaçak Saray’da bir iki gün önce yaptığı o malum konuşmada:

Açıkçası biz son ana kadar Barzani’nin böyle yanlışa düşeceğine ihtimal vermiyorduk, demek yanılmışız. İlişkilerimizin tarihteki en iyi seviyesinde olduğu bir dönemde, önceden hiçbir danışma ve görüşme yapılmadan alınan bu karar, açıkçası ülkemize ihanettir.” (http://www.yenicaggazetesi.com.tr/erdogandan-barzani-aciklamasi-yanilmisiz-173568h.htm)

Bu demagojik yalanlarına kim inanır acaba, Hafız?..

Ama sen de haklısın. Benim cahil, yoksul, bilinçsiz “hülooğğ”cularım inanır, onlar da bana yeter, diyorsun, değil mi?

PKK de kandırdı seni, değil mi Hafız?

“Çözüm Süreci” dedin, Öcalan’la da, Kandil’le de, HDP’yle de dost oldun. Oslo’da açıkça söylettin MİT yetkiline; “Sizi bölgede rahatsız eden valiler, kaymakmalar, komutanlar varsa bize bildirin, hemen görevden alalım”, diye. Öylece de yaptınız… Üstelik de yüzde 90 oranında anlaştınız PKK’yle.

Yani FETÖ’yle olduğu gibi, ne istedilerse verdiniz PKK’ye. Sonunda kapıştınız, değil mi, Feto’da olduğu gibi?

E, bu ihanet süreçleri böyle yürür hep. Zikzaklı gider. Dümdüz bir hat izlemez asla. İşin doğası gereğidir bu…

Görelim, o konudaki itiraflarını da. Bak ne demişsin bir zamanlar:

“Çözüm Süreci içinde valilerimize bazı bizim tavsiyelerimiz olmuştu, yani ‘sakın böyle bazı ufak tefek konularda sıkıştırmayın, üzerlerine gitmeyin’ vesaire diye. Güvenlik güçlerimizi de valilerimiz doğrusu o noktada biraz baskıyı aldılar diyebilirim. Niye? Yani devletin bu noktada ciddi bir baskısı yok, dolayısıyla bu bölgede de özellikle benim Kürt vatandaşlarım ‘Bize işte devletin baskısı var, şunu var’ demesin diye elinden o kozu alalım istediler.

“(…)

“Bu bir iyi niyetti fakat bu iyi niyet ne yazık ki ciddi manada istismar edildi ve o süreç içinde ülkemize ciddi manada bir silah girişi oldu. (http://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/erdogandan-cozum-sureci-itirafi-1146264/)

Gördün mü dediklerini?

Demek ki ne istedilerse verdin PKK’ye de…

Bozuşmanız sonrasında da şu yalanları sıraladın, çıkıp kürsülerden:

“Tabiî bu Çözüm Süreci bunlar tarafından bir ihanetle değerlendirildi. Çözüm Süreci’ni bunlar adeta Güneydoğu’da, kısmen Doğu’da kendileri için silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler. Çok ciddi bir silah stoklaması yaptılar. Burada bu süreç içinde güvenlik güçlerimiz, tabiî ‘herhangi bir çatışmaya, şuna buna girmeyelim’ dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içinde bunlar bunu yaptılar.” (http://www.hurriyet.com.tr/erdogandan-carpici-sozler-teror-orgutu-cozum-surecinde-silah-stokladi-30005171)

PKK, Çözüm Süreci’nde silah stoklamış, öyle mi, şehirlere, kasabalara, dağlara bayırlara…

Peki, o işler yapılırken senin hiç haberin olmadı mı?

Senin MİT’in, Polis, Jandarma İstihbaratın ne yapıyordu?

Kırsalda piknik mi?

Geç be Hafız, geç…

Bak bunlardan da haberdardın her şeyiyle. Oslo’ya gönderdiğin MİT yetkilisi kadın, PKK’liler karşısında apaçık belirtiyor bunu.

Ne mi diyor?

Aynen şunu:

“Sabri Ok (PKK): Bizim güçler her tarafta var. Karadeniz’de de var Toroslar’da da var.

“Afet Güneş (MİT): Biliyoruz metropolleri de bu arada patlayıcılarla doldurdunuz.

“Sabri Ok: Yok canım.

“Afet Güneş: Hepsini biliyoruz.” (http://www.gazetevatan.com/-metropolleri-bombalarla-doldurdunuz–400944-gundem/)

Seni ve avaneni Amerika da kandırdı, değil mi Hafız, iddianıza göre?

“Ey Amerika! Size kaç kere söyledim. Siz bizimle beraber misiniz yoksa bu terör örgütü PYD ve YPG ile mi berabersiniz?’’

“Biz Amerika’ya diyoruz ki bu terör örgütüdür. Amerika’nın yetkilileri kalkıyor ‘Hayır biz onları terör örgütü olarak görmüyoruz’ diyor. Bize ne PYD’yi, ne YPG’yi tanıtabilirsiniz. Biz hepsini iyi tanıyoruz. DAEŞ’i de iyi biliriz. Ama siz tanıyamadığınız için bölge kan gölüne döndü. Bu nasıl ortaklık anlamak mümkün değil.” (http://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/02/160210_erdogan_abd)

“Bu nasıl ortaklık, anlamak mümkün değil”, öyle mi Hafız?

Eee, yaşın küçük daha. Bu tür karmaşık problemleri kavrayamazsın. Sabret… Ergenlikten kurtulup yetişkinliğe ulaşınca sen de anlarsın…

Yahu, devşiricin, yapımcın ve efendin ABD Emperyalist Çakalı, oynamanız için önünüze bir ihanet senaryosu koydu. Sen de kabul ettin o ihanette görev almayı. Defalarca açıkladın meydanlarda, ekranlarda, kürsülerde.

“Türkiye’nin Orta Doğu’da bir görevi var!

“Nedir o görev? Biz Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi’nin Eşbaşkanlarından bir tanesiyiz ve bu görevi yapıyoruz biz!” (Tayyip Erdoğan, 4 Mart 2006)

BOP Haritası da meydanda, değil mi Hafız?

Sen apaçık diyorsun ki, ben BOP Haritasının hayata geçirilmesinde bize verilen görevi yapacağım…

Yani Türkiye’yi üç parçaya senin emirlerin doğrultusunda bölme işinde bütün gücümle yer alacağım.

Evet, Hafız…

Meclisteki Amerikancı Dörtlü Çete’nin diğer üyeleriyle birlikte, yani CHP, MHP, HDP’yle birlikte bu ihanet oyununu, bütün enerjinizle ve büyük bir heveskârlıkla oynadınız. Üstelik hâlâ da devam ediyorsunuz oynamaya…

Sizi böyle yerden yere vuran, bir uçtan bir uca savuran nedir, biliyor musun Reis?

Emperyalist ABD Haydudunun size verdiği ihanet oyunu Türkiye’yle birlikte siz hainlerin de sonunu getirecek, işini bitirecek. Hiçbiriniz ayakta kalamayacaksınız, bu ihanet sonrasında. Kaçacak bir delik de bulamayacaksınız hem. İşte aklınızın almadığı esas konu bu…

Hainlerin sonu, vatan millet ve halk düşmanlarının sonu hep hüsran olmuştur. Hiç aklınızdan çıkarmayın bu gerçeği…

Hepiniz çekileceksiniz hesaba. Tabiî hukuka uygun, tarafsız ve bağımsız mahkemeler önünde…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

27 Eylül 2017

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

 

 

Print Friendly, PDF & Email