İki fotoğraf, akla kara gibi birbirinin zıttı iki ayrı dünya

İki fotoğraf, akla kara gibi birbirinin zıttı iki ayrı dünya

İşte sözünü ettiğimiz fotoğraflar:

Birincisi: Bakırköy pazar çukurunda çekildi, 1 Mayıs sabahı. “Alan fetişizmi yaratmamak gerekir” gerekçesiyle oraya koşan insanların görüntüsünü sergilemektedir. Görelim.

 

 

1 Mayıs sabahı Tayyip’giller’in Yeniakit Gazetesi verdi bu fotoğrafı. Tanıtımını da aynen şu cümlelerle yaptı;

“Taksim’de alışılmadık görüntü! Polis tek tek fotoğrafını çekti”

“Bakırköy’deki 1 Mayıs kutlamalarına katılanlar daha önce alışık olmadıkları bir kontrolden geçiriliyor. Kutlama için arama noktasına gelenler alışık olunduğu şekilde görevli polis tarafından aramadan geçiriliyor. 1 Mayıs’ta daha alışık olunmayan ilginç bir olay yaşandı. Görevli sivil polis memurları, alana sokulan her pankart ve dövizi tek tek fotoğrafladı.

“Bazen polisler bazen de 1 Mayıs katılımcıları pankart ve dövizleri açarak polis memurunun fotoğraf çekmesine yardımcı oldu. Kontrolden geçen pankart ve dövizlerin fotoğrafları polis tarafından sosyal medya uygulaması üzerinden amirlerine gönderildi. Onay alan ve kayda geçen pankart ve dövizlerin içeri alınmasına izin verildi.”

(http://www.yeniakit.com.tr/haber/taksimde-alisilmadik-goruntu-polis-tek-tek-fotografini-cekti-317047.html)

Şimdi de gelelim ikinci fotoğrafa:

Bu fotoğraf da; “Taksim Vatandır, Namustur! Taksim’den vazgeçmek vatandan ve namustan vazgeçmek demektir!”, anlayışıyla Beşiktaş’ta toplanıp Taksim’e doğru yürüyüşe geçen yoldaşlarımızın görüntüsünü ortaya koymaktadır.

“Taksim Meydanı’na yürümek isteyen provokatörlere izin vermeyen polis, yurt genelinde uyarıları dikkate almayan 165 kişiyi gözaltına aldı.” (2 Mayıs 2017 Yeniakit Gazetesi)

Daha da açıyor Yeniakit yukarıdaki ifadesini:

“İşçiler de geldi provokatörler de”

“Taksim Meydanı’na ise çeşitli sokaklardan sızmak isteyen gruplara polis ekipleri müdahale etti. Beşiktaş Meydanı’nda bir araya gelen Halkın Kurtuluş Partisi üyesi bir grup, buradan Taksim’e çıkmak istedi. Polisin dağılın uyarılarına rağmen yürümek isteyenler ekiplerin müdahalesiyle gözaltına alındı.”

Aslında fotoğraflar görmek isteyen göz için herşeyi en ince ayrıntısana varıncaya kadar göstermektedir, anlatmaktadır.

Bizim bir şey dememize gerek bırakmamaktadır…

Özetçe olay şudur:

Birinci fotoğrafta görülen; “teslimiyete düşmenin hazin gerçeği”dir.

Ne diyor düşman bu utanç verici duruma düşenler hakkında? “Alışık olmadıkları bir durumla karşılaştılar ilk kez.”, diyor. “Döviz ve pankartlarının resimlerini tek tek çekip polisler amirlerine gönderdiler.”

“Ancak izin verilenlerin alana sokulmasına izin verildi”, diyor.

Ve ayrıca da bunlara ilaveten şunu diyor:

“Bazen polisler bazen de 1 Mayıs katılımcıları pankart ve dövizleri açarak polis memurunun fotoğraf çekmesine yardımcı oldu.”

Sen böylesine devrimci değerlerden devrimci onurdan vazgeçip utanç verici bir alçalmanın içine düşersen düşman seninle işte böyle dalgasını geçer. Maskarası olursun düşmanın…

İkinci resimdekiler için ne diyor?

“Polisin dağılın uyarısına uymayıp Taksim’e yürümek isteyen provokatörler tek tek gözaltına alındı”, diyor.

Düşmanın bir devrimciye böylesine saldırması; o devrimcinin gerçek devrimci olduğunu gösterir. Düşman bize saldırıyorsa bizi karalıyorsa, bize karşı kin ve nefret besliyorsa biz doğru yoldayız demektir. Devrimciliğimizin hakkını veriyoruz demektir. Devrimci  ahlâk ve onurun üzerine leke düşürmüyoruz demektir. Olay bu kadar açıktır.

Devrimci önderlik zirvelerde yaşamaya alışık olmayı gerektirir. Fırtınalara, tipilere yıldırımlara gögüs germeyi gerektirir. Uçurumlara, ölümlere meydan okumayı gerektirir. Bunu ancak kartallar yapabilir. Ve insanlığın zirvesinde yaşayan ve en yüce insani değerleri taşıyan gerçek devrimciler yapabilir.

Devrimci bilim, bilinç ve kararlılıktan, iradeden, özgüvenden, ahlâk ve namustan yoksun olanlarsa asla devrimci önderliğe soyunmamalıdırlar.

Evcil kümes kanatlıları kartallığa özenirse işte böyle maymun maskara ederler kendilerini. Düşmanın alay konusu olurlar, eğlencesi olurlar.

Düşman sizi bir kez teslimiyete düşürdü mü ezer de ezer. Acıma insaf bilmez; çamurlara bular, paçavraya çevirir burada olduğu gibi. Kendisine yardımcı kılar ve sen devrimci onurunu ayaklar altına aldığın için dik duramazsın artık. Hayır diyemezsin ona. Eğersin boynunu önünde zavallı yük hayvancıkları gibi…

Yazıktır, ayıptır be! İnsani değerlerinizi koruyamayıp elinizden aldırmışsınız. Ama insan olarak doğdunuz. Niye buna rağmen bu durumlara düştük diye sorun kendinize bir.

Sizi böyle görmek inanın bizi de üzüyor. Sizin adınıza biz üzülüyoruz.

Hani devrimci yüreğimiz, vicdanımız; her ezilen, her aşağılanan, her korkutulan, her sindirilen karşısında acı duyar, sızlar ya… İşte öyle… Size de acıyoruz… 03 Mayıs 2017

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Başkanı Nurullah Ankut

 

Print Friendly, PDF & Email