HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut’un ABC Gazetesi ve Toplumsalses internet sitelerinde yayımlanan röportajı

genel_başkan_HKPOrhan Şahin

7 Haziran ve ardından 1 Kasım Genel Seçimleri geride kaldı. Miting meydanlarında söylenenler unutuldu, seçim sonuçlarıyla yeni bir sürece girildi. Seçim dönemi propaganlarından akılda kalan ise ‘HKP’li Dayı’ yani Halkın Kurtuluş Partisi Genel Başkanı Nurullah Ankut’un TRT’deki ‘etkili’ seçim konuşmaları oldu. TRT’nin siyasi partilere ayırdığı 10’ar dakikalık propaganda konuşmalarında ‘Saygıdeğer halkımız’ diyerek söze başlayıp 10 dakika boyunca gür ve tok sesiyle samimi bir siyasal çizgiyi anlatan Nurullah Ankut, bu kez bizim sorularımıza yanıt verdi.

Türkiye’de sol siyasetin ‘akıl tutulması’ yaşadığını söyleyen Ankut, Meclis’deki siyasal partileri eleştiri yağmuruna tuttu.  TRT ekranlarındaki kısa süreli konuşmasının neden halk tarafından beğenildiğini açıkladı.

Komünist Parti 7 Haziran’da kaybettiği oyları geri aldı

Erken genel seçimde oylarını artıran iki sosyalist özne var biri Komünist Parti diğeri de genel başkanı olduğunuz Halkın Kurtuluş Partisi, siz bu sonuçları nasıl yorumluyorsunuz?

Komünist Parti oylarını arttırmadı. 7 Haziran’da HDP’ye ödünç verdikleri oyları geri aldı. Yani 1 Kasım’da oylarını artıran tek sosyalist parti Halkın Kurtuluş Partisi’dir. Şunu söyleyebilirim, 1 Kasım’ın ardından partimize üyelik başvuruları arttı. Daha önce şu an mecliste bulunan partilere oy vermiş insanlar bizzat bana gelip, TRT’deki seçim konuşmasından etkilendiğini ve bu yüzden partimize oy verdiğini söylediler.

‘İnsanda biraz mantık olur’

Sağın kalesi Konya’da 2300 vatandaşın oyunu aldık. Kürt illerinden de hatırı sayılır oy aldık yani memlekette hatırı sayılır derecede Kürt, Halkın Kurtuluş Partisi’ni destekliyor. Medyada haber oldu, ‘yanlışlıkla isim benzerliğinden dolayı o oylar size verildi’ diyorlar. Yahu insanda biraz mantık olur. En cahil insan bile ağaç ile kızıl bayrağı karıştırmaz değil mi? (Gülüyor)

1 Kasım’ın ardından nasıl bir Türkiye olacak?

Son altı aydır yapmış olduğumuz konuşmalarda açıkça söyledik, yani şu anda Türkiye Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP) doğru gidiyor. BOP büyük oranda gerçekleşti onun önünde hiç kimse duramaz.  Meclis’te bulunan mevcut siyasal partilerin dördü de zaten buna teşne. MHP en kritik noktalarda AKP’nin yanında. Zaten MHP’nin görevi köyün delisini oynamak. Köyün delisi bağırır çağırır en sonunda köy muhtarının yanına gelir iki dizinin üzerine oturup, muhtarın emirlerini yerine getirir. Başka da bir güç yok yani. Silvan’daki olaylara bakın. Bu neyi gösterir? Aslında siz o bölgeyi kaybetmişsiniz. O bölge sizden ruhen kopmuş. Şu an coğrafi olarak sizinle birlikte olabilir ama kalben kopmuş. Siviller askerler ölüyor. Her kayıp bu iki halkı birbirinden uzaklaştırıyor. Evladı askerler tarafından öldürülen hiçbir anne, hiçbir baba, hiçbir kardeş size dost gözüyle bakmaz. Nasıl evladı PKK’liler tarafından öldürülen annelerin, babaların bakamadığı gibi. Türkiye bir ayrışma sürecine de girdi. Ki bunu Bin Kalıplı (Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’i kast ediyor) ‘vatan savaşı’ safsatasıyla sahipleniyor. Halbuki bu savaş sürdükçe birbirinden kopuyor halklar. Böyle bir sürecin içerisindeyiz.

HKP nasıl bir siyaset izliyor, Türkiye’nin sorunlarına dair ne gibi çözüm önerileri var?

Biz parti olarak proleteryanın (İşçi Sınıfı) davasını güdüyoruz. İşçi sınıfının mücadelesini veriyoruz. Hani Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) bir eşbaşkanı var. Diyor ya, ‘Biz sırtımızı PKK’ye dayıyoruz’ biz sırtımızı işçi sınıfına dayıyoruz. Kullandığımız siyaset diline gelirsek. Biz gerçekleri halkımıza en açık en kesin şekilde anlatmaya çalışıyoruz. Hikmet Kıvılcımlı’nın bir sözü vardır. Der ki, ‘Meseleleri en cahil insanımızın bile anlayacağı şekilde anlatmazsak, demokrasimiz yapmacık olur’. Yani bizim hareketimizi herkes en kolay şekilde anlar.

Bu konuya girmişken seçim konuşmalarınız oldukça sade ve içten bir görüntü çizdi. Partinizin aldığı oy oranına pozitif etki yaptığını düşünüyor musunuz?

“Evet. Bu seçim konuşmalarını tüm Türkiye izliyor, köylüler izliyor. Konya’da kendi köyümden (kökenimin bağlı olduğu Konya-Bozkır/Derebucak’tan) 16 oy almışız. Köyünde diyorum ben, ki burası MHP’nin, AKP’nin kalesidir buradan CHP’ye bile oy çıkmadı. Karadeniz’deki ücra köylerden bile oy aldık. İç Anadolu’da her ilde neredeyse ortalama 50-60 oyumuz var. Vatandaş seçim konuşmasını izliyor bakıyor. Bir yoldaşım anlattı çalıştığı fabrikada koyu AKP’li bir işçi var. Babası TRT’deki konuşmama denk gelmiş ve ‘Ben bu adam oy vereceğim. En doğru en samimi bu adam demiş. Oğlu da ‘Ama baba bu adamın kızıl bayrağı var başında bak komünist. Komüniste mi oy vereceksin sen bu yaştan sonra’ demiş vazgeçirmiş. Muhafazakar ve tutucu olan bir adam izliyor ve ikna oluyor.

Ekranlarda heyecanlı görünüyordunuz.

Seçim konuşmalarında süre yüzünden tasarruflu davranmak zorunda kalıyoruz. Heyecanımın bir sebebi de oydu yani. Söylemek istediklerimin ne kadarını 10 dakikaya sığdırabileceğim sorusu hep aklınızda. Hem üsluptan fedakarlık etmemeye çalışıyorsunuz, hem de daha çok şey söylemeye çalışıyorsunuz.

Konuşmanızda verdiğiniz örneklerle gerçek İslam vurgusu da yaptınız, nedir bu gerçek İslam?

Gerçek İslam ayrı bir şey. Benim fikrime göre Hz. Muhammed’in gönlünden de sosyalizm geçiyordu ama mevcut toplum yapısından dolayı o kadarına gücü yetebildi. Mevcut sınıfsal sömürüyü bir nebze olsun azaltabildi. Bakın şöyle açıklayayım o dönemde kadının hiçbir hakkı yok. Hem cariye olarak kullanılıyor hem de fuhuş yaptırılıyor. Ama Hz. Muhammed buna kural getirdi. ‘Cariyelere fuhuş yaptıramazsın dedi. Nikah şartı getirdi. Bunun dışında ‘paylaşın, biriktirmeyin fakire yardım edin’ dedi. Buna dair ayetler var.

‘Satılmışlar medyası bizi sevmez’

Bir anda sosyal medya fenomeni haline geldiniz. HKP’li Dayı olarak sempati kazandınız, çok konuşuldunuz…

Sadece sosyal medyada ama dikkat edersen. Satılmışlar medyasında adımız geçmez. Onlar bizim aldığımız oydan rahatsız olmuştur. Ben o seçim konuşmasında bir çok şey ortaya attım. Medya gerçekten medya olsa söylediklerim tartışılırdı, konuşulurdu. Ama para babalarının medyası bize düşmandır.

Peki tekrar HKP’ye dönecek olursak bu ülkede en büyük sorunlardan biri ulusal kimlik sorunu, siz memleketteki ulusal soruna dair ne gibi bir çözümünüz var?

Kürt sorunun eşitlik, özgürlük ve kardeşlik çerçevesinde çözümünden yanayız. Bu sorunun çözmü antifeodal, antiemperyalist, antişovenist bir perspektiften geçiyor. Biz Türk-Kürt Halk Cumhuriyeti diyoruz. Hikmet Kıvılcımlı 1930’larda zindanda Anadolu ve Kürdistan Halk Cumhuriyeti demişti. Şimdi biz buna daha da açıklık getiriyoruz; Türk-Kürt Halk Cumhuriyeti diyoruz. Yani komünistler olarak biz bunun için mücadele ediyoruz. Tabi bu konuda nihayi kararı verecek olan da Kürt halkıdır, onun özgür iradesidir. Lenin’in ‘Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı’ tezi çerçevesinde ayrılma hakkını da kullanabilir. Biz buna da son derece saygı duyarız. Biz Kürt sorununun devrimci çözümünden yanayız.

‘Erdoğan, Fidan, Davutoğlu ve Ala gidecek ifade verecek’

Parti olarak MİT TIR’larını Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşıdınız. Ne aşamada dava bir ilerleme var mı?

Uluslararası Ceza Mahkemesi başvurumuzu değerlendirmeye aldı. Hatta tanık bile çağrıldı. Türkiye Roma Statüsü’ne imza atmış değil. İmza atmadığı için de Roma Statüsü doğrudan Türkiye’yi yargılayamıyor. Ama şöyle bir şey var; mahkeme eğer bir savaş suçu işlendiğine dair bir hüküm verirse, Türkiye’ye der ki; ‘Gel Roma Statüsü’nü kabul et ve mahkemede kendini savun’ elbette AKP bunu kabul etmeyecektir. Bunun üzerine mahkeme BM’ye başvurabilir. BM de Roma Statüsü’nün talebine olumlu yanıt verirse Türkiye Roma Statüsü’nün kapsama alanına girmiş bulunur. Erdoğan, Hakan Fidan, Davutoğlu ve Efkan Ala da mecburen gidecekler orada ifade verecekler. Yani böyle bir prosedür var. Roma Statüsü’ne imza atmadın diye her türlü savaş suçu işleme özgürlüğüne kimse sahip değil. Nitekim El Beşir o mahkemede yargılandı ve hüküm giydi. O da üye değildi. Şu anda kaçak…

İktidar tarafının sizin bu hareketinize yanıtı da sert oldu.

Tayyipgiller bu davadan sonra bize savaş açtı. Biz de zaten onlara açtık. Devrimcilik kelleyi koltuğa almaktır. Bizim önderimiz ne diyor ‘Muhallebi yapmıyoruz devrim yapıyoruz’ yani bu davada vurmak da var vurulmak da var. O yüzden vız gelir bana, bize açtığı davalar. Ne olacak, mesele değil hapse girmek, içeride yatmak.

http://abcgazetesi.com/hkpli-dayi-muhallebi-yapmiyoruz-devrim-yapiyoruz-2478.html

http://www.toplumsalses.com/siyaset/hkpli-dayi-muhallebi-yapmiyoruz-devrim-yapiyoruz-h25907.html

Print Friendly, PDF & Email