HKP, AKP’giller’in vurgun ve talanlarının peşini bırakmıyor!

Halkın Kurtuluş Partisi’nin Başvurusu Üzerine, Danıştay Savcısı da, AKP’nin; Meraları Yok Etme, Yerine AVM ve Gökdelen Yapma Projesinin İptalini İstedi!

Meraların kentsel dönüşüme açılmasına izin veren yönetmelik değişikliğinin iptali için açtığımız davada, Danıştay 17’nci Dairesinin Tetkik Hâkimi ve İki Üyesinden sonra;

Danıştay Savcısı da talebimizi haklı buldu. Sıra İptal Kararı vermeye geldi. 

Bildiğimiz gibi Halkın Kurtuluş Partisi (HKP); AKP’giller’in kamu mallarını yerli-yabancı Parababalarına peşkeş çekmek amacıyla her geçen gün bir yenisini uygulamaya koyduğu, hukuksuzluklarının, vurgunlarının, talanlarının peşini bırakmıyor.

Halkçı Hukukçularımız eliyle açılan ve sağlam gerekçelere dayanan davalarla, bu vurgun ve talana dur demek için amansız bir mücadele yürütüyoruz.

Bu mücadelede, vicdanının sesini dinleyen, hukuka ve kamu yararına inanan yargıçlarla da karşılaşıyoruz. Seviniyoruz.

Geçtiğimiz günlerde; TSK’ye ait askeri Tank-Palet Fabrikası’nın AKP yandaşı Ethem Sancak ve Katarlılara peşkeş çekilmesine karşı açtığımız davada Danıştay Savcısı, yapılan özelleştirmenin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğu gerekçesiyle iptalini istemişti.

Danıştaydan, hukukun üstünlüğüne inanan dürüst ve yürekli bir savcımız daha çıktı.

Yaklaşık dört yıl önce, Mera Yönetmeliğinin 1’inci maddesinde yapılan değişiklikle; üretmen köylümüzün atadan-deden beri mera, yaylak ve kışlak olarak kullandığı, hayvanlarını otlattığı arazilerin; Belediye Meclisleri ya da Bakanlar Kurulu/Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile tahsis amaçları değiştirilerek “kentsel dönüşüm” projelerine dâhil edilebilmesinin ve buralarda büyük gökdelenler yapılmasının önünü açmışlardı.

O zaman, 1 Kasım 2015 Genel Seçimlerinin hengâmesi içinde toplumun dikkati seçimlere yoğunlaşmışken çıkartmışlardı bu yönetmelik değişikliğini.

Fakat Partimiz, bu halk düşmanlığını hemen görmüş, kendisi de bir orman köylüsü olan Antalya İl Başkan’ımız Hikmet Yılmaz ve Partimiz adına Mera Yönetmeliğinde yapılan bu değişikliğin iptali için Danıştay 17’nci Dairesi önünde Yürütmenin Durdurulması (YD) istemli iptal davası açmıştı.

O tarihten bu yana, bu kanser düzenin “kan kanseri” hastalığı, Antalya İl Başkan’ımızı aramızdan ayırdı. Ama davamız devam etti.

Danıştay 17’nci Dairesince, 2015/14334 E. Sayılı dosyada ilkin Yürütmenin Durdurulması istemimiz incelenmiş, bu aşamada Tetkik Hâkimi ve dairenin iki üyesi Yönetmelik değişikliğinin açıkça hukuka aykırı olduğu ve gecikmesinde zarar bulunacağı gerekçesiyle yürütmenin durdurulması yönünde görüş bildirmelerine karşın, hukuka ve kamu yararına inanmayan çoğunluk üç üyenin oylarıyla 08.06.2016 tarihli kararla YD istemimiz reddedilmişti.

Gerek Tetkik Hâkimi, gerekse azınlıkta kalan iki üye; son derece doyurucu gerekçelerle, yönetmelik değişikliğinin başta Anayasa olmak üzere Mera Kanunu, Köy Kanunu ve Belediye Kanununa aykırı olduğu sonucuna varmışlar ve iptal yönünde görüş belirtmişlerdi. Fakat, dairenin çoğunluğunu oluşturan üç kişi tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden YD talebimiz reddedilmişti.

Davanın esastan görüşülmesi aşamasında ise bu kez Danıştay Savcısı da yapılan yönetmelik değişikliğinin; Anayasa’nın “Tarım, Hayvancılık ve Bu Üretim Dallarında Çalışanların Korunması” başlıklı 45’inci maddesi, 4342 sayılı Mera Kanununun “Tahsis Amacının Değiştirilmesi” başlıklı 14’üncü maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunun “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı” başlıklı 73’üncü maddesindeki düzenlemelere açıkça aykırı olduğunu tespit etmiştir.

Gerçekten de Anayasa’nın 45’inci maddesinde; devletin “tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek” gibi görevleri vardır.

Diğer yandan Mera Kanununun 14’üncü maddesinde; kadimden beri yerleşim amaçlı kullanılamayan meraların tahsis amacı değiştirilmeden, Mera Kanununda sayma yoluyla gösterilenlerden başka amaçlara da tahsis edilmesi mümkün değildir. Ancak, durumu ve sınıfı çok iyi veya iyi olan meraların tahsis amaçları aşağıda belirtilen istisnai hallerde değiştirilebilmektedir.

Bu haller;

* Arama faaliyetleri sonunda rezervi belirlenen maden ve petrol faaliyeti ile jeotermal kaynak ve doğal mineralli sular için zorunluluk halleri,

* Ülke güvenliği ve olağanüstü hal durumları,

* Doğal afet bölgelerinde yerleşim yeri ihtiyaçları,

* Petrol iletişim faaliyetleri ile elektrik ve doğal gaz piyasası için gerekli haller olarak yasada tek tek sayılmıştır.

Yönetmelik değişikliği ile Cumhurbaşkanına, meraların “kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edilmesi” yetkisinin verilmesinin, yukarıda belirtilen Anayasa ve yasa maddelerine aykırı olduğu açıktır.

Anılan yönetmelik değişikliğinin “kanunlar hiyerarşisi”ne aykırılığı bir yana, İdare Hukukundaki; üst hukuk normu olan yasaya aykırı yönetmelik düzenlemesi yapılamayacağı yönündeki kural da ihlal edilmiştir.

Dolayısıyla Danıştay Savcısı “Düşünce” yazısında; kanunla belirlenen istisnalar dışında kalan “kentsel dönüşüm amacıyla dahi” durumu ve sınıfı çok iyi veya iyi olan meraların tahsis amacının değiştirilmesinin hukuken mümkün olamayacağı sonucuna vararak, Mera Yönetmeliğinde yapılan değişikliğin iptalini istemiştir.

Kendisini bu cesur görüşünden dolayı kutluyoruz.

Zira, yargının AKP’nin hukuk bürolarına dönüştürüldüğü bugünlerde, vicdanının sesini dinleyen, hukuka uygun karar veren yargıçların ortaya çıkmasına sevinir hale geldik. Oysa yargıcın görevi hukuka ve hakkaniyete uygun karar vermektir. Bunun için cesur olmaya da gerek yoktur.

Sonuç olarak diyoruz ki; bugüne kadar geçen süreçte bir tektik hâkimi, iki Danıştay üyesi ve bir Danıştay Savcısının Anayasa ve yasalara açıkça aykırı bulduğu bu yönetmelik değişikliğini iptal etmeyen her kimse bilinsin ki o; hukuka inanmayan, vicdanının sesine kulak tıkamış, halkın çıkarlarını korumak yerine siyasi iktidarın talimatlarıyla hareket eden bir emir eridir.

Eğer bu yönetmelik değişikliği iptal edilmezse; meralarımızın siyasi iktidar yandaşlarına peşkeş çekilmesinin önü açılacaktır. İktidar yandaşı vurguncular, verimli meralarımızın tahsis amacını değiştirerek buralara beton yığınları dikecekler.

Dolayısıyla zaten yıllardır sistemli bir şekilde hayvancılığı yok eden AKP’giller’in bu politikaları nedeniyle halkımız, en temel besin kaynağı olan ete daha fazla hasret kalacak, süt ve süt ürünlerine ulaşmak da güçleşecektir.

Bu yönetmelik değişikliğini iptal etmeyen yargıçlar da verdikleri/verecekleri kararların başındaki “Türk Milleti Adına” ibaresini çıkarmak zorundadırlar.

01.06.2019

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi 

Print Friendly, PDF & Email