Halkın Kurtuluş Partisi Kaz Dağları Peşkeşinin de peşini bırakmıyor!

Yerli-yabancı Parababaları ülkemizin akciğerlerine katliama girişmiş. Kazdağları’nda 200 bin ağacı katletmişler.

Daha kırka yakın şirket sırada…

Kanadalı emperyalist Alamos Gold, kestiği ağaçlar yetmiyormuş gibi, bir de yeraltındaki altınımızı alıp kaçacak.

Ayrıştırırken de siyanür kullanacak ve doğamızı, sularımızı canlılarımızı zehirleyerek.

Üstüne üstlük bir de 865 milyon TL süper teşvikten yararlanacak.

Bu teşvikleri veren AKP’giller ve Reisleri ile emperyalist şirket yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunduk.

Genel Sekreterimiz Av. Ali Serdar Çıngı ile Genel Sekreter Yardımcımız Av. Tacettin Çolak tarafından Çanakkale Savcılığına verilen suç duyurusu dilekçemize, yine savcıların “yüksek” yerlere danışmasından sonra ancak soruşturma numarası verilebildi.

Suç duyurusunun yapılmasından sonra, Genel Sekreter Yardımcımız Av. Tacettin Çolak tarafından Çanakkale Adliyesi önünde yapılan konuşmada; “Sözde ÇED raporuna göre toplamda 45 bin ağaç kesileceği belirtilmesine karşın, emperyalist şirket doğaya, ormana acımadan daha şimdiden 200 bin civarında ağacı katletmiştir. Kaldı ki, verilen ÇED raporu Danıştay tarafından hukuksuz bulunmuştur.” ifadeleri kullanıldı.

“Basına yansıdığı kadarıyla Kaz Dağları’ndaki bu katliamın sadece Alamos’la sınırlı kalmayacağı, kırk civarında şirketin daha ruhsatlandırıldığı ve yakında bu şirketlerin benzer ağaç katliamlarına girişecekleri çok açıktır.” diyen Çolak; “Oysa dünyadaki her türlü kötülüğün kaynağı olan, doğayı kerte kerte zehirleyen, canlılar için yaşanılması zor bir ortam haline getiren bu emperyalist haydutların en önde gelenlerinden ABD ve Kanada, doğacı bir sözleşme olan “Kyoto Sözleşmesi”ni imzalamayı hâlâ inatla reddetmektedirler.”, diyerek sözlerini sürdürdü.

Açıklamada “Teşvik belgesi verme tekelini eline alan Tayyip Erdoğan; bu emperyalist tekele ‘Süper Teşvik’ vermiş midir, vermemiş midir?” sorusunu yönelten Çolak, “Ortada kuvvetli suç şüphesinin varlığı çok açıktır ve savcılık makamının şüphelilerin kimliklerinden bağımsız olarak, ulusal çıkarlarımızın korunması, Kaz Dağları’nda önümüzdeki günlerde daha da fazlası yaşanılacağı kesin olan; Tarih, doğa, çevre, canlı katliamlarının önüne geçilebilmesi için soruşturmayı acilen başlatması gerekmektedir.” diyerek basın açıklamasını sonlandırdı.

Ardından maden işletmesinin bulunduğu Kirazlı Balaban Tepesi girişinde tutulan “Vicdan ve Su Nöbeti”ne katıldık.

Nöbet yerine pankartımız ve bayraklarımızla yaptığımız yürüyüş kitlenin ilgisini çekti.

Ardından ağaç katliamının yapıldığı Balaban Tepesine düzenlenen kitlesel yürüyüşe katıldık.

Yoldaşlarımızın taşıdığı “ABD Emperyalistleri ve yerli işbirlikçileri insana, hayvana, çevreye, Tarihe ve doğaya düşmandır! Kaz Dağları emperyalistlere peşkeş çekilemez” sloganlarının bulunduğu pankartımız ve Anıtkabir anmalarının “sakıncalı” bayrağı; Mustafa Kemal’in kalpaklı resminin ve “Bağımsızlık Benim Karakterimdir”sözünün bulunduğu bayraklar, talana uğramış, ağaçları alçakça katledilmiş maden sahasında dalgalandırıldı.

Maden sahasına yürüyüş yapan yaklayış 20 bin civarındaki kitle, katliamcı şirketin konteynırlarına ve onları bekleyen jandarmaya tepki gösterdi.

Yine talan edilen maden sahasına fidan dikildi.

Sık sık “Emperyalistler işbirlikçiler geldikleri gibi gidecekler”, “Siyanürcü şirket Kaz Dağı’ndan defol”, “Örgütsüz halk köle halktır, örgütlü halk yenilmez”, “Katil sermaye, Kaz Dağı’ndan defol” sloganlarının atıldığı eylemde pankartlarımız ve bayraklarımız halkın ilgisini çekti. Her zaman olduğu gibi resim çektirenler çoktu.

Batılı emperyalistler, yerli işbirlikçiler eliyle ülkemizin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını gasp ettiği gibi, doğamızı, çevremizi ve Tarihimizi de katlediyorlar.

Demokratik Halk İktidarında bunların hesabı hepsinden tek tek sorulacak!

5 Ağustos 2019

HKP Genel Merkezi

Yapılan Basın Açıklamasının metnini aynen yayımlıyoruz:

***

Kaz Dağları Emperyalistlere Peşkeş Çekilemez!

Kaz Dağını katletmek vatana ihanettir!

Bildiğiniz gibi, Kanadalı Alamos Gold şirketi; Türk yasalarına göre kurdurduğu paravan Doğu Biga Madencilik firmasının taşeronluğunda, Kaz Dağlarında “siyanür liçi” yöntemiyle altın çıkartma faaliyetine başlamıştır.

Sözde ÇED raporuna göre toplamda 45 bin ağaç kesileceği belirtilmesine karşın, emperyalist şirket doğaya, ormana acımadan daha şimdiden 200 bin civarında ağacı katletmiştir. Kaldı ki, verilen ÇED raporu Danıştay tarafından hukuksuz bulunmuştur.

Basına yansıdığı kadarıyla Kaz Dağları’ndaki bu katliamın sadece Alamos’la sınırlı kalmayacağı, kırk civarında şirketin daha ruhsatlandırıldığı ve yakında bu şirketlerin benzer ağaç katliamlarına girişecekleri çok açıktır.

Oysa dünyadaki her türlü kötülüğün kaynağı olan, doğayı kerte kerte zehirleyen, canlılar için yaşanılması zor bir ortam haline getiren bu emperyalist haydutların en önde gelenlerinden ABD ve Kanada, doğacı bir sözleşme olan “Kyoto Sözleşmesi”ni imzalamayı hâlâ inatla reddetmektedirler.

Adamlar, ülkelerinde çıktıkları televizyonlarda, 10 milyon dolarlık mütevazı bir yatırım yaptıklarını ve “Türk işçilerinin çok iyi taş taşıdıklarını” söylerken, utanmadan ve çekinmeden halkımızla dalga geçiyorlar. Bizim işçimizi yük hayvanı muamelesi yaptıklarını gizlemiyorlar.

Doğru, “mütevazı” yatırımlarla devasa kazançlar elde edecekler.

Dört milyar dolarlık altına 10 milyon dolarlık yatırım…

Tadından yenmez değil mi?

“Elin gâvuru”, niye dolar vererek yabancı işçi çalıştırsın. Her geçen gün değeri düşen TL ile 2020 liraya çalışmaya can atacak milyonlarca işsiz insan var ülkemizde.

Bölgedeki köylüleri de “size iş vereceğiz” diye yedeklemeleri kuvvetle muhtemel.

Maalesef halkımız, doğal ortamı tahrip edilen ceylanlar kadar tepki veremeden, “salhaneye götürülen kurbanlık koyun” gibi, sırf işsizlik cehenneminden kurtulmak için, açlık sınırının bile altındaki ücretlerle, hem kendisi siyanür soluyarak akciğerlerini tahrip edecek, hem de bizzat kendi kazması-küreği ve dozeriyle Türkiye’nin akciğerlerinin yağma ve talan edilmesine alet olacak.

Bu emperyalist tekellerin ülkemizde zehirli kimyasallarla elde ettikleri altını alıp çekip gittiklerinde, bize bırakacakları ise; katledilmiş ormanlar, zehirlenmiş yeraltı sularımız, içme suyu barajlarımız, tahrip ve talan edilmiş bir doğa…

Biz bu filmi, daha önce Bergama Ovacık’ta, İzmir Efemçukuru’nda ve daha birçok yerde de gördük.

Hani Kaz Dağları; dağ ekosistemi olması yönüyle son derece hassas ve önemli doğal güzelliklerinin yanı sıra, tarihi, mitolojik ve kültürel kaynak değerleri ile dünyada belirlenen önemli doğa alanıydı?.. Türkiye’nin oksijen kaynağıydı. Onlarca endemik bitkinin yuvasıydı?..

Bakın, bu vicdansızların tahribatlarıyla doğal yaşamına müdahale edilen ceylanlar, daha şimdiden kaçışmaya başladı bile.

Şimdi soruyoruz?

Teşvik belgesi verme tekelini eline alan Tayyip Erdoğan; bu emperyalist tekele ‘Süper Teşvik’ vermiş midir, vermemiş midir?

Yine bu Kanadalılara 7 yıl süreyle Sigorta Prim Desteği, yüzde 80 Vergi İndirimi, yüzde 40 Yatırım Katkısı Gümrük Vergisi Muafiyeti, Faiz Desteği ve KDV İstisnası sağlanmış mıdır, sağlanmamış mıdır?

Bütün bunlar sağlanmışsa bu işlem nedeniyle ülkemiz hangi ulusal çıkarlara sahip olmuştur?

Ya da eğer ulusal çıkarlarımıza uygun bir iş yapılıyorsa niçin Mecliste verilen Araştırma Komisyonu önerisi reddediliyor?

Kanadalı Emperyalist Parababasının çıkarları niçin ülkemizin ulusal çıkarlarının önünde tutuluyor? Halktan neler gizleniyor?

Çanakkale Milletvekili Özgü Ceylan’ın deyimiyle; “Burada kimin nasıl bir çıkarı vardır ki ardından bırakacağı yıkım ve katliam şimdiden belli olan ve altın tükendiğinde bırakıp gidecek olan sözde yatırıma devletin tüm imkânları peşkeş çekilmektedir.”

Ortada, devlet yetkililerinin de teşvikiyle büyük bir Tarih, çevre, doğa ve canlı katliamı yaşanmaktadır.

Bu nedenle, maddi gerçeğin açığa çıkartılması bakımından, Halkın Kurtuluş Partisitarafından; başta T. Erdoğan olmak üzere, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa VARANK, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat KURUM, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih DÖNMEZ, Orman ve Su İşleri Bakanı Bekir PAKDEMİRLİ, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri ERSOY, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü Yusuf KANDAZOĞLU, Alamos Gold Madencilik CEO’su John McCluskey, Doğu Biga Madencilik Genel Müdürü Metin DEMİR ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu Üyeleri hakkında; Anayasanın, Orman Yasasının, Çevre Yasasının, Milli Parklar Yasasının ihlali suretiyle TCK 305’inci maddede öngörülen temel milli yararlarımıza karşı faaliyette bulunarak toplumun çıkarlarını hiçe sayıp kendileri ve yandaşları lehine haksız yarar sağlama suçlarında suç duyurusunda bulunulmuştur.

Suç duyurusu dilekçemizde, konuyla ilgili önemli iddialar ortaya atan Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın da tanık olarak dinlenilmesi talep edilmiştir.

Türkiye’nin en Yurtsever, en Halkçı, en Çevreci en Kamucu Partisi olan Halkın Kurtuluş Partisi, “tüyü bitmemiş yetimin hakkı” olan Kamu Mallarının göz göre göre, emperyalist tekellere peş çekilmesine seyirci kalmıyor, kalmayacaktır.

Halkına olan sorumluluğu nedeniyle işbu şikâyetin yapılması zorunlu olmuştur.

Ortada kuvvetli suç şüphesinin varlığı çok açıktır ve savcılık makamının şüphelilerin kimliklerinden bağımsız olarak, ulusal çıkarlarımızın korunması, Kaz Dağlarında önümüzdeki günlerde daha da fazlası yaşanılacağı kesin olan; tarih, doğa, çevre, canlı katliamlarının önüne geçilebilmesi için soruşturmayı acilen başlatması gerekmektedir. 05.08.2019

HKP Genel Merkezi

Print Friendly, PDF & Email