Emperyalist Çakal ABD, İngiltere, Fransa ve Bölgedeki aşağılık, hain taşeronları!

Emperyalist Çakal ABD, İngiltere, Fransa ve Bölgedeki aşağılık, hain taşeronları!

Şunu adınız gibi bilin ki; Suriye’de yenildiniz!

Yurtsever Suriye Halkı ve Yiğit Liderleri Beşşar Esad, alayınızı hezimete uğrattı!

Şimdi, son rezilce numaralarınızı çekiyorsunuz Suriye’ye, Tomahawk’larla saldırı düzenlemekle…

Aslında işin özü, korkakça bir kahramanlık gösterisinden ibarettir.

Üç Emperyalist Haydut Devletin el ele vererek, gemilerinden ve uçaklarından fırlattıkları 103 füzenin 71’i, Suriye Hava Savunma Sistemleri tarafından hedefine ulaşmadan vurulup düşürülmüştür. Hedefine ulaşan gerisi ise, ciddiye alınacak bir sonuç yaratmamıştır. Suriye’nin resmi açıklamasına göre sadece birkaç kişi yara almıştır, bu emperyalist saldırı sonucunda.

Saldırının amacı, zaten işi tırmandırarak geri dönülmez bir noktaya getirmek değildi. Bizce üç önemli amacı vardı:

Birincisi, “Bakın biz BMGK kararı olmadan bile düşman ilan ettiğimiz bir ülkeye askeri harekât düzenleyebiliriz.”, mesajı vermekti dünya halklarına. Daha da açığı, gözdağı vermek istiyor alçaklar, mazlum ülkelere ve halklara.

İkincisi, Suriye’nin Hava Savunma Sistemlerinin kapasitesini ölçmekti. Bunu öğrenmiş oldular, yaptıklarıyla. Keşke çakalların tüm füzelerini havada imha edebilseydi Suriye…

Fakat, burada şöyle bir nokta da var:

Suriye, bu saldırıya karşı sadece Sovyetler Birliği döneminde üretilen Savunma Silahlarını kullanmıştır. 1991’den bu yana geliştirilmiş olan çok daha modern ve güçlü silahları ise, kullanmaktan değişik nedenlerle geri durmuştur. Belki onları kullansaydı, emperyalistlerin füzelerinin tümünü yok edebilecekti.

Suriye böylece, aslında, Savunma Sisteminin kapasitesini açık etmemiş oluyor…

Bir üçüncüsü ise, Rusya’nın, dost ve müttefik ilan ettiği Suriye’yi savunma konusunda ne denli duyarlı ve cesur davranabileceğini öğrenmiş olmaktı.

Hep söyleyegeldiğimiz gibi, mevcut Rusya Yönetimi ve Liderliği “yarım cesaret”e sahiptir. Suriye’yi yalnız bırakmamaktadırlar, sırtlarını dönmemektedirler; bu iyidir…

Fakat, emperyalist haydutların saldırı amacıyla Suriye karasularına yaklaşmasına da ve Suriye’ye, buraya getirdiği savaş gemisi ve uçakları aracılığıyla saldırmasına da göz yumabilmektedirler.

Yani tutuk bir tutum sergilemiş olmaktadırlar…

2011’de Emperyalist Haydutlar Suriye’yi hedef tahtalarına oturttukları anda demiştik ki; “Rusya, İran ve Çin Suriye’ye sırtını dönmediği müddetçe, Suriye’yi satmadığı müddetçe, Beşşar Esad liderliğindeki BAAS İktidarı’nı dünyada hiçbir güç yıkamaz.”

İşte bu öngörümüz gerçekleşmiş oldu, arkadaşlar.

Emperyalist Haydutlar ne denli aşağılık askeri, siyasi işler çeviriyor olurlarsa olsunlar; sonunda defolup gideceklerdir, Suriye’den. Suriye Halkı özgürce yönetimini ve liderliğini seçebilecektir. Bu, artık kesinleşmiş görünüyor.

1915’te Devrimler Ustası Lenin’in, “Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması” adlı anıt eserinde ortaya koyduğu gibi; emperyalist devletler, emperyalist politikalarını yani ekonomik, siyasi, sosyal, diplomatik politikalarını uygulayabilmek için savaşlara mecburdurlar, mahkûmdurlar.

Ünlü Alman Savaş kuramcısı Clausewitz’in “Savaş Üzerine” adlı eserinde belirttiği gibi, “Savaş, politikanın şiddet araçlarıyla devamıdır.”

Yani emperyalistler, politikalarını mazlum milletlere ve rakiplerine kabul ettirebilmek için, son çözümlemede savaşlara girişirler.

Birinci ve İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşları, tamamen bu amaçla çıkartılmıştır: Dünya pazarlarını ve dünyanın doğal zenginliklerini paylaşabilmek amacıyla.

Bu aşağılık yağmadan aslan payını kim alacak? Bunun belirlenmesi için çıkarılmıştır bu savaşlar.

Özetçe, yoldaşlar; emperyalist devletler asla savaşlardan vazgeçemezler. Hele hele mazlum milletlere, talancı, zalimane politikalarını kabul ettirebilmek için savaş ve işgallerde bulunmaktan kesilnikle geri duramazlar.

Sovyetler Birliği ve Sosyalist Kamp varken, emperyalist ABD ve AB Haydutları, bugünlerde olduğu gibi pervasızca saldırılarda bulunup katliamlar yapamıyorlardı kolay kolay. Yani, Sovyetler Birliği ve Sosyalist Kamp, o hasta, çöküşünün arifesinde; bir anlamda “inmeli” haliyle bile koruyordu mazlum milletleri ve halklarını.

Ayrıca, emperyalist devletler, Sosyalist Kamp’ın varlığında kendi ülke halklarını da, sonrasında olduğu gibi zalimane biçimde ezip sömüremiyorlardı. Sömürünün ayarını ılımlı tutmaya mecbur kalıyorlardı.

Fakat bütün dünyada Sosyalizm yakın tehlike olmaktan çıkınca, bütün iğrenç, aşağılık, kan içici, talancı içyüzlerini sergilemekten çekinmez oldular artık.

Bu son saldırıyı ele alalım:

Beşşar Esad Yönetimi Doğu Guta’nın Duma Kenti’nde güya sivil halka karşı kimyasal silah kullanmış.

Buna inanmak için ya ahmak olmak, ya da namussuz olmak gerekir…

Beşşar Esad, daha bu iddiayı emperyalistler ortaya attığı anda, açıkça, dünyadaki bu konunun uzmanlarını ülkesine davet etti. Ve bu iddiayı serbestçe araştırmalarını istedi.

Dikkat edersek; birkaç kez böylesi yalanlara başvurmuşlardı emperyalistler,  Suriye’de. Emekli bir İngiliz General bile, bu iddianın ciddiyetsiz olduğunu açıkça, uluslararası medya tekeli SKY TV’ye söylüyor.

Diyor ki; Beşşar Esad, Doğu Guta’da zafer kazandı. Ne diye zafer kazandığı yerde kimyasal silah kullansın?

Bunun mantığa sığar bir yönü var mıdır?

Ve ibretliktir; Emekli İngiliz General bu cümleyi söyler söylemez, hemen SKY TV Programcısı bağlantıyı kesiyor. Başka bir cümle söylemesine imkân vermiyor Generalin.

Hani bizdeki Batı işbirlikçileri derler ya; oralarda basın özgürlüğü var, bu da kocaman bir yalandır…

Oraların medyası da bizdeki gibi Parababaları devletinin sıkı kontrolü altındadır ve sadece o devlete hizmet eder. Asla da bağımsız ve tarafsız olamaz…

Dikkat edersek; emperyalistler bu tür yalanlara hep başvuragelmişlerdir. Romanya Karşıdevrimi sırasında, Komünist Lider Nikolay Çavuşesku liderliğindeki iktidarı devirebilmek için, hastane morglarındaki cesetlerin fotoğraflarını montajlayıp; “İşte Çavuşesku’nun, ülkenin batı bölgesindeki Macarlara karşı yaptığı katliamın kurbanları”, diye servis etmişlerdir, dünya medyasına.

İkinci Körfez Savaşı sırasında ABD’nin batı kıyılarındaki bir petrol tankeri kazasında denize yayılan ham petrolün, bölgedeki martıların bedenlerini kaplayarak onları uçamaz hale getirişinin görüntülerini, medyaya servis edip; “Bakın Saddam, petrol rafinerilerini havaya uçurdu, petrol bölgeye ve Basra Körfezi’ne yayıldı, deniz kuşlarını bu hale getirdi ve çevre kirliliği yarattı.”, diyerek Saddam’ı Şeytanlaştırmaya çalışmıştır.

Yine bu savaşa gerekçe olarak; “Irak’ın kitle imha silahları var. Onları bulup yok edeceğiz”, yalanını ortaya atmıştı, ABD ve İngiltere başta gelmek üzere AB Çakal Devletleri. Oysa hepsi de çok iyi biliyorlardı ki, Irak’ta zerre miktarda olsun kitle imha silahı yoktu.

Üstüne üstlük de her türden, başta atom gelmek üzere, kitle imha silahı kendilerinde ve Ortadoğu’daki ileri karakolları ve bekçi köpekleri İsrail’de bulunmaktaydı.

İşte bu yalanı gerekçe göstererek koca ülkeyi yerle bir ettiler, lideri Saddam Hüseyin’i astırdılar ve milyonlarca masum Iraklıyı acımasızca katliama uğrattılar.

Aradan yıllar geçti, ahmaklığıyla maruf Oğul Bush, açık açık şöyle dedi:

Evet kitle imha silahı yokmuş Irak’ta. Ama olsun… Biz oraya gidip Saddam diktatörlüğüne son verdik. Böylece de iyi yaptık…

Dünya halklarıyla işte böylesine alay eder bu aşağılık emperyalist sefaletler.

Şimdi aynı numaraları Suriye’de çekmeye kalkıyorlar. Tabiî aşağılık yaratıklar; “Ben emperyalist çıkarlarım gereği BOP Haritamda ortaya koyduğum biçimde Ortadoğu’yu yeniden şekillendireceğim. Bunun için o ülkelere saldırıyorum.”, diyecek hali yok… Bir ipe sapa gelmez demagojiye ve yalana başvuracak, bu haydutça niyetini maskelemek için.

Bu korkakça emperyalist saldırı, yerel taşeronlarıyla ilgili de iki gerçeği net bir biçimde bir kez daha ortaya çıkarmıştır, arkadaşlar:

Birincisi, ABD’nin Suriye’ye karşı açmış olduğu savaş, 2011’den bu yana kendisine yerel güç olarak taşeronluk eden PKK’nin Suriye Kolu PYD’nin bir kez daha ABD’ye her türlü hizmette bulunmaya heveskâr bir emperyalist uşağı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Konuya ilişkin Sputnik’te yer alan haber şöyledir:

“Uçakların nerden havalandığına dair henüz net bir bilgi yok. Ancak ABD’nin en büyük üslerinin Suriye’nin kuzeyinde, YPG’nin kontrolündeki bölgelerde bulunduğu biliniyor. Aralarından biri Kobani yakınlarında, bir diğeri de Haseke’nin kuzeydoğusunda yer alıyor.

“ABD, bu üsleri kullanarak YPG’nin omurgasını oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri’ne silah, mühimmat, ilaç ve diğer yardım sağlıyor. Her iki üs, stratejik uçakları kabul edecek yetenekte.” (https://tr.sputniknews.com/analiz/201804151033037930-tomahawk-abd-suriye-saldiri/)

Bu acı gerçeği de biz, yıllardan bu yana dile getirmekteyiz. Fakat bu ABD işbirlikçisi, karşıdevrimci Burjuva Kürt Hareketi, Türkiye’de kendisini “solcu” diye, hatta “devrimci” diye pazarlayabilmektedir hâlâ.

Bizim “Sevrci Soytarı Sahte Sol” olarak adlandırdığımız küçükburjuva, güce tapıcı grupçuklar da bu Amerikancı Hareketin yörüngesi içinde dolanıp durmaktadırlar. Oysa gelinen noktada, artık Amerika ne ise, İsrail ne ise, AKP’giller ne ise, MHP ne ise; PKK ve HDP de odur…

Bölge halklarına düşman, emperyalist efendilerine ve bölgedeki Parababalarına dost bir karşıdevrim hareketidir, PKK, PYD, YPG.

Bu son saldırının yine bir kez daha ortaya koyduğu katı gerçek şu olmuştur:

Antika Tefeci Bezirgân Sermaye Sınıfının siyasi plandaki örgütü AKP’giller, asla antiemperyalist olamazlar. Tam tersine; onlar hiçbir ahval ve şartta emperyalizmden, onlara hizmetkârlık ve ortaklık etmekten kopamazlar, vazgeçemezler.

Önderimiz Kıvılcımlı Usta bu gerçeği tâ 1969 yılında kaleme aldığı “Türkiye’de Sınıflar ve Politika” adlı eserinde kesin biçimde ortaya koymuştur.

ABD Haydutları; “Beşşar Esad Yönetimi Duma’da kimyasal silah kullandı. Sivilleri, kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere katletti”, yalanını ortaya attıkları anda; AKP’giller’in Sözcüsü Bekir Bozdağ anında sarılmıştır buna.

Ne demiştir?

“Rejim daha önce de kimyasal silah kullanmıştı ama bu konuda bir adım atılmadı. Orada kimyasal silahın kullanıldığı net olarak görülüyor. Bu konuda söz söyleme dışında iş yapılması gerekir.” (http://www.finansgundem.com/haber/bozdag-kimyasal-silah-kullanildigi-net-goruluyor/1295023)

Aynı günün akşamı, Suriye Yönetiminin ve Rusya’nın kararlı ve net itirazları karşısında, AKP’giller’in Şefi Tayyip, geri adım atmış ve Suriye’yi açıktan suçlamaktan çekinmişti. “Konu araştırılsın, kimin kullandığı ortaya çıksın”, tarzında bir açıklamada bulunmuştu. Rusya’yı doğrudan karşısına almaktan uzak durmuştu. Konuyla ilgili haberi görelim:

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin, o saldırıları telefonda konuştu.

“Erdoğan, Putin’e Duma ve Doğu Guta’daki saldırılarla ilgili endişelerini iletti.

“Görüşmede, sivil ölümlerin engellenmesi ve insani yardımların ulaştırılması için birlikte çalışmanın önemi vurgulandı.

“İki lider, geçen hafta Ankara’da gerçekleşen Suriye zirvesinden duydukları memnuniyeti de konuştu.” (http://www.trthaber.com/haber/gundem/cumhurbaskani-erdogan-putin-ile-dogu-gutayi-gorustu-359659.html)

Bir gün sonrasında, yani 10 Nisan’da da şunu demişti:

“Doğu Guta ve Duma. Bu katliamı yapanları lanetliyorum. Kimden gelirse gelsin bu katliamı yapanlar bunun bedelini ağır şekilde ödeyecektir. Bununla ilgili görüşmelerimizi sürdürüyoruz.” (http://www.gercekmuhabir.com/siyaset/erdogandan-dogu-guta-cikisi-yapanlar-bedelini-odeyecek-h67564.html)

Şefinin bu açıklamaları üzerine Bekir Bozdağ da dümen kırar ve aynı minvalde konuşmaya başlar:

“Şimdi de bildiğiniz gibi yönetim burada kimyasal silah kullanıp kullanılmadığını incelemek isteyenlere izin verdiğini, vereceğini açıkladı. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün buradaki bu iddiaları incelemesinde büyük yarar görmekteyiz.” (https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/bozdag-suriyede-kimyasal-silah-kullanildigi-net-gorulmekte-2344705/)

Demek ki, arkadaşlar; emperyalist haydutların saldırısı öncesinde AKP’giller, Suriye-Duma’da kimyasal silahı kimin kullandığı konusunda uluslararası planda, Suriye Yönetimi’nin önerdiği şekilde bir araştırma yapılması taraftarıdırlar. Yani, Suriye Yönetimi’ni suçlamamakta, tersine, onun, konunun uzmanlarca araştırılması teklifine olumlu bakmaktadırlar.

Peki, askeri harekât sonrasında ne dediler?

İşte tüm takım taklavatlarıyla, yapımcıları ve efendileri olan ABD’nin sadık hizmetkârları olduklarını ve onların emrinden asla çıkmayacaklarını belirten, yani o anlama gelen şu açıklamaları yaptılar:

***

ABD’nin, İngiltere ve Fransa ile birlikte Suriye’ye düzenlediği saldırıya AKP’den tam destek geldi. Başbakan Yıldırım, saldırıya ilişkin “Bunu olumlu bir adım olarak görüyoruz. Ama kalıcı barış için daha fazlasına ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.

ABD, dün gece İngiltere ve Fransa ile birlikte Suriye’deki hedefleri vurdu. Operasyona ilişkin önce Dışişleri Bakanlığı’ndan ardından Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’dan açıklama geldi. Son olarak İstanbul Esenler’de partisinin ilçe kongresinde konuşan Başbakan Yıldırım, operasyonu olumlu bulduğunu söyledi. 

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI: “MEMNUNİYET DUYUYORUZ”

Dışişleri Bakanlığı, Duma’daki kimyasal saldırının ardından Suriye rejimine karşı ABD, İngiltere ve Fransa’nın düzenlediği operasyonu “yerinde bir tepki” şeklinde nitelendirerek, “Rejim tarafından gerçekleştirildiği yönünde güçlü şüphe bulunan Duma saldırısı karşısında tüm insanlığın vicdanına tercüman olan bu operasyonu memnuniyetle karşılıyoruz.” Açıklamasını yaptı.

Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, “Türkiye, 7 Nisan günü Duma’da çok sayıda sivilin ölmesine yol açan kimyasal silah saldırısına mukabil ABD, İngiltere ve Fransa’nın bu sabaha karşı Suriye rejimine karşı düzenlediği operasyonu yerinde bir tepki olarak görmektedir.” İfadesine yer verildi.

“Rejim tarafından gerçekleştirildiği yönünde güçlü şüphe bulunan Duma saldırısı karşısında tüm insanlığın vicdanına tercüman olan bu operasyonu memnuniyetle karşılıyoruz.” İfadesi kullanılan açıklamada, kimyasal silahlar dahil kitle imha silahlarıyla ayrım gözetmeksizin sivilleri hedef alan saldırıların insanlığa karşı suç teşkil ettiği belirtildi.

Açıklamada, 7 yılı aşkın süredir gerek konvansiyonel, gerek kimyasal silahlarla kendi halkına zulmeden Suriye rejiminin insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları alanındaki sicilinin sabit olduğu, uluslararası toplumun vicdanında bu konuda şüphe bulunmadığı vurgulandı.

ÜNAL: “BİZE DE BİLGİ VERİLDİ”

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Suriye’ye yapılan saldırı hakkında açıklamalarda bulundu.

Ünal, “Saldırı kimyasal kullanımına ciddi uyarıdır. Zamanı dışında son bir haftadır böyle bir tepkinin gösterileceği hem İngiltere’nin hem Fransa’nın hem ABD’nin açıklamalarında görülüyordu. Bize de bilgi verildi.” Dedi.

KALIN: “HESAP VERMELİDİR”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Suriye’de yaşanan hava saldırısı ile ilgili yazılı açıklamada bulundu.

Kalın’ın açıklaması şu şekilde,

“Kimyasal silahların kullanılması uluslararası hukukun ihlâli ve bir insanlık suçudur. 7 Nisan günü Duma’da kimyasal saldırı gerçekleştirdiği anlaşılan Suriye rejiminin cevapsız bırakılması düşünülemezdi. Bu menfur saldırının sorumluları hesap vermelidir. Uluslararası toplumu, gelecekte yaşanabilecek kimyasal saldırıların engellenmesi konusunda birlik olmaya çağırıyoruz.

Öte yandan Sayın Cumhurbaşkanımızın ısrarla ifade ettikleri gibi kimyasal silahların oluşturduğu tehdit, Suriye’de yüz binlerce insanın konvansiyonel silahlarla öldürüldüğü gerçeğini değiştirmemektedir. Dolayısıyla yalnızca kimyasal silahların imhasına yönelik çabalar, bölgedeki istikrarsızlığı sonlandırmakta yetersiz kalacaktır. Amaç, Suriye’deki savaşı sonlandırmak olmalıdır. 

Konvansiyonel ve kimyasal silahlarla yapılan tüm katliamların engellenmesi, Suriye’de siyasi çözümün bir an önce sağlanmasına bağlıdır. Bu çerçevede ulusararası toplumu, kimyasal ve konvansiyonel tüm silahlarla gerçekleşen ölümleri sona erdirecek kapsamlı bir siyasi stratejiyi hayata geçirmeye davet ediyoruz.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN MAY İLE GÖRÜŞTÜ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İngiltere Başbakanı Theresa May’la telefonla görüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İngiltere Başbakanı May görüşmesinde, Suriye’deki son gelişmeler ele alındı.

Erdoğan’ın İngiltere Başbakanı May ile görüşmesinde, bölgede gerilimin daha fazla tırmandırılmamasının önemini vurguladığı kaydedildi.

BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM’DAN AÇIKLAMA

Suriye’de düzenlenen hava harekâtı hakkında açıklamalarda bulunan Başbakan Binali Yıldırım şunları söyledi:

Bugün bir operasyon düzenlendi. Bunu olumlu bir adım olarak görüyoruz. Ama kalıcı barış için daha fazlasına ihtiyaç var. Türkiye, bilinmelidir ki iç meseleleri kadar bölgedeki bütün sorunlara hakimdir. Gereken adımları atmaktadır. Dün BM’de onurumuz Kudüs için mazlumların gür sesi olduk. Bugün Doğu Guta’da, Duma’da yaşanan katliama karşı küresel barış çağrısı yapıyoruz.

ÇAVUŞOĞLU: ÇOKTAN MÜDAHALE EDİLMELİYDİ

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Bugüne kadar çoktan müdahale edilmesi gerekiyordu. Esad görevde kaldığı için ve daha önce cezalandırılmadığı için tekrar tekrar kimyasal silah kullandı. Bu mesele sadece kimyasal silah meselesi değildi. Barış için çok yoğun çaba sarf ettik. En kilit ülke Türkiye oldu. Maalesef tüm anlaşmalara rağmen Doğu Guta’da da on binlerce insanı bu rejim öldürdü. Bu müdahale rejime yönelik. Umarım sonuç odaklı olmuştur. Kimyasal silahların yapıldığı merkezlerin hedef alındığı söylendi. Sivillerle ilgili bir açıklama henüz gelmedi. Bu rejimin artık Suriye’nin başında kalmaması gerekiyor” dedi. (http://www.yenicaggazetesi.com.tr/akpden-trumpa-tam-destek-189690h.htm)

***

Biz boşuna söylemiyoruz, arkadaşlar yıllardan bu yana; AKP’giller’in devşiricisi, yapımcısı ve efendisi ABD Emperyalist Haydutlarıdır, diye. Bunların görevi, Tayyip’in de açıkça, defalarca itiraf ettiği gibi, BOP Haritası’nın hayata geçirilmesinde efendilerinin kendilerine verdiği görevi yerine getirmektir, diye.

İşte bizim bu tespitimiz, onların bu son tutumlarıyla bir kez daha doğrulanmış ve kanıtlanmış bulunmaktadır. AKP’giller, Türkiye Halklarının, Ortadoğu Halklarının ve İslam Dünyasının düşmanları safındadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Milletinin ve Vatanının düşmanları safındadır.

ABD Emperyalist Haydudunun, AB Emperyalist Haydutlarının ve Siyonist İsrail’inse, en sadık dostları arasındadır.

Başka türlü olmaları kesinlikle mümkün değildir ve beklenmemelidir…

Bunlar, emperyalist çakalların Ortadoğu’da bugüne dek katletmiş oldukları 10 milyon civarındaki masum Müslümanın katilleri arasına adlarını yazdırmış bulunmaktadırlar. Çünkü bunlar, baştan itibaren ABD’nin sadık işbirlikçileridir, hizmetkârlarıdır, yerel taşeronlarıdır.

10 milyon Müslümanın emperyalist haydutlar tarafından katledilmesinde onlarla suç ortaklığı etmişlerdir. Dolayısıyla da, Suriye’deki yarım milyon Müslümanın kanlarına bulanmıştır, bunların elleri de…

Emperyalist efendileriyle birlikte İnsanlık Vicdanı ve Tarih önünde er geç hesap vereceklerdir, hak etmiş oldukları cezaya çarptırılacaklardır. Muhakkak surette…

Bundan kaçışları ve kurtuluşları yoktur!

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

15 Nisan 2018
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

Print Friendly, PDF & Email