Eee, Hafız?.. Yunanistan’a gidersin ama 18 Ada’yı hiç ağzına almazsın, değil mi?

Eee, Hafız?..

Yunanistan’a gidersin ama 18 Ada’yı hiç ağzına almazsın, değil mi?

Bu da gösteriyor ki Kaçak Saraylı Hafız; bu adalarımızı sen koltuk için, ABD’li ve AB’li efendilerine yaranmak için ellerinle Yunanistan’a teslim ettin.

Yani resmen vatan satıcılığı yaptın.

Yunanistan’a yaptığın resmi gezide, “Lozan’ın güncellenmesi gerek”, “Batı Trakya Türklerinin müftü seçimi” gibi hiçbir sonuç doğurmayacak, dolayısıyla da ciddiyetsiz konulardan söz ettin. Her ikisinin de cevabını tokat gibi çarpıverdi yüzüne, Syriza Lideri Çipras.

Türk azınlığın müftü seçimi, Yunanistan’ın iç işidir, içişlerimize başka devletlerin karışmasına izin vermeyiz, deyiverdi…

Sense hiçbir lafa kadir olamadın, bu madaralizasyon karşısında…

Yani düpedüz madara ettin kendini.

Lozan Meselesindeki sözlerine ise, yine aynı şiddette cevap verdi, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras:

“Bu anlaşmanın güncellenmesi söz konusu olamaz.” (http://www.mepanews.com/haberler/11618-cipras-lozan-in-guencellenmesi-soez-konusu-olamaz.html)

Ne yaptın, bu karşılıklar karşısında, Hafız?

Başın önünde yürüdün gittin…

Senin dayılanman, sadece Kaçak Saray’a toplandığın gariban muhtarlar önünde söker. Bir de, adı “Mülayim” olacakken yanlışlıkla “Kemal” konmuş, Yeni CHP’nin Lideri Sorosçu Kemal önünde söker. Başkaları yemez, senin “kuru gürültü”nü.

Bak, senin hain, Amerikan uşağı kralları önünde, ayağına gidip diz kırdığın, ölünce Türkiye’de yas ilan ettiğin, Ortadoğu’da İsrail’le birlikte Türkiye’nin en önde gelen düşmanları arasında yer alan, Suudi Arabistan medyasının gazetecileri bile, senin söylemlerini sadece “kuru gürültü” olarak değerlendiriverdiler.

İsrail de benzer bir değerlendirmede bulundu, hatırlarsın…

Burada sormak en doğal hakkımızdır:

18 Ada Vatan Toprağımız değil mi?

Bu adaları, 2004’ten başlamak üzere, kademeli bir biçimde Yunanistan işgal ve ilhak etmedi mi?

Yerleşime açıp, oralarda kilise yapıp dini ayinler düzenlemedi mi?

Ve de o adaları silahlandırarak, top namlularını Türkiye’ye karşı yöneltmedi mi?

Vatan Toprağımız ve kendi karasularımız içinde avlanan bir balıkçımızı alçakça katletmedi mi?

Daha başka balıkçılarımızı tutuklayıp zindanına atmadı mı?

Bu adalar, Lozan Antlaşması’na göre, çok net ve kesin bir biçimde bizim Vatan Topraklarımız olarak belirlenmedi mi?

Ayrıca da, Fransız, İngiliz ve Amerikan Haritalarında bile bu adalar Türk Toprağı olarak gösterilmedi mi?

Ve bütün bu saldırganlıklara karşı, işgallere karşı sen bugüne dek ağzını açıp bir tek kelam edebildin mi?

Cevap ver Tayyip!

Cevap verin Tayyipgiller avanesi!

Bu soru sorulacak size…

Hukuka bağlı, bağımsız, vatansever Türk Mahkemeleri önüne çıkarıldığınızda, soracak hâkimler bu soruyu size:

Neyin karşılığında sattınız Vatan Toprağını, diyecek.

Vatan Toprağını yabancı devletlere peşkeş çekenlere hain denmez de başka ne denir, diyecek.

Vatana ihanetten kesinkes hesaba çekileceksiniz Hafız!

Kaçışınız, kurtuluşunuz asla olmayacak.

Bu ihanetin belgesini, yurtsever, namuslu asker Ümit Yalım şöyle ortaya koymuştu yıllar önce:

***

Türkiye’ye ait adaların Yunan askerleri tarafından işgal edildiğini, Yunan Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanlarının, papazların sıkça askerleri ziyaret ettiğini, milislerin eğitildiğini, paraşüt atlayışlarının yapıldığını, adaların silahlandırıldığını belgeleriyle sıkça gündeme getiriyoruz. Adaların işgalini ilk anlatan, belgelerle ortaya koyan ise emekli Kurmay Albay Ümit Yalım oldu. Bosna’da Müşterek Harekât Merkezi’nde, 2. Ordu Harekât Merkezi’nde görev aldı. Adalarımızın durumunu Genelkurmay karargâhında Silahlı Kuvvetler Komuta ve Harekât Merkezi’nin amirliğini yaptığı dönemde yakından görmeye başladı. Görevli olduğu yer hava sahası, karasuları ihlalleri, üs uçuş izinleri, hava limanları uçuş izinleriyle de ilgiliydi. Yunanistan Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı sitelerine girip işgaller ve gelişmeleri adım adım izledi.

‘YAZILI EMİR’ İSTİYORLAR

Kendisi de emekli kurmay albay olan Ümit Yalım, kaldığı orduevlerinde, dost ortamlarında eski meslektaşlarıyla konuşuyor. Yalım, “İnanın bütün subaylar bu işgalden alabildiğine rahatsız. Onlar, adalarla ilgili her gelişmeyi hemen Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi’ne anında rapor ettiklerini ama hiçbir şey yapılmadığını” belirtiyor, bu yüzden ilgili gelişmeleri Sözcü’ye şöyle aktarıyor:

“Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda görevli subaylara, ‘işgal altındaki adalara yaklaşmayın talimatı’ var. Subaylar da ‘Burası bizim devriye alanımız. Eğer gitmemizi istemiyorsanız yazılı emir verin’ diyor. Sahil Güvenlik Komutanı ve kurmay başkanı da yazılı emir veremiyor. Subaylar da işgal edilen adalar dahil o bölgede dolaşıyor.

Her gemide, ‘gemi jurnali’ var. Bu jurnale, yapılan bütün seyirler kaydediliyor. Dolayısıyla o subaylar hem milli görev yapıyor, vatan toprağına sahip çıkıyor hem de ilerde doğabilecek yargılamalar karşısında kendilerini garanti altına alıyorlar.

YUNAN ASKERİ KORUMA ALTINDA

Her ordunun savunmakla sorumlu olduğu vatan toprağı var. Ege’deki adalar da Ege Ordu Komutanlığı’nın sorumluluğu altında… Bunlar da, adalardaki gelişmeleri rapor ediyor ama üst taraftan bir sonuç alamıyor. Adaların içinde ise asayiş ve güvenlikten jandarma sorumlu… Adaların etrafındaki karasularının emniyetini sağlamak ise Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın görevidir. Hepsinin sorumlusu ise il valisidir.

Genelkurmay Başkanlığı da kendilerine ulaşan adalarla ilgili olup bitenleri rapor ediyor. Ancak İç Hizmet Kanununun 35. Maddesi değiştirildiği için onların da eli-kolu bağlandı. Yasaya göre asker, yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmakla yükümlü. Temmuz 2013’e kadar yurt içinde de tehditten sorumluydu. Bu tarihten sonra yurt içindeki tehdit ve tehlikelere karşı askerin sorumluluğu kalmadı. Yapılan bu kanun değişikliğiyle yurt içinde bulunan Yunan askerleri, kanunla TSK’ye karşı koruma altına alındı.

ÖNLEME DE YAPILAMIYOR

Daha önceleri bir Yunan helikopteri adalarımıza gelmek isterse Çiğli’den kalkan uçaklar önleme yapar, helikopteri sokmazdı. Şimdi bu önleme yapılmıyor. Hem kanundan, hem de hükümetten kaynaklanıyor.

Türk Hava Kuvvetlerimiz işgal edilen adalarımızın üzerinden uçup ‘egemenlik’ gösteriyor. Çünkü hava sahası bize ait. Yunan Genelkurmay Başkanlığı, adalar üzerindeki uçuşları sanki kendi hava sahasını ihlal etmişiz gibi şikâyet ediyor.

Ben, adalarımızın işgalini ilk kez 31 Aralık 2008’de öğrenmiştim. Yunan Kara Kuvvetleri Komutanı ile Genelkurmay Başkanı Aydın’a bağlı Bulamaç Adası’na gitti. Hava Kuvvetleri, ‘hava sahası ihlali’ verdi. ‘Bunların hava sahamızda ne işi var?’ diye araştırınca olay ortaya çıktı. Bu olaydan sonra 6 Ocak 2009’da Yunan Cumhurbaşkanı Papulyas Aydın’ın Eşek Adası’na gitti.

O ADAYA BAYRAK DİKİLECEK

Bunun üzerine Dışişleri Bakanlığı’ndaki diplomatları Genelkurmay’a davet ettik, müşterek bir toplantı yaptık. Bu toplantıda Genelkurmay yetkilileri adaların boşaltılmasını talep etti. Hükümet kanadı ise bu konuda ayak sürüdü. Verilen arada önemli bir isim ‘bu adaların AKP hükümetinin bilgisi dahilinde işgal edildiğini’ itiraf etti. Bugün işgal edilen ada sayısı 18’e ulaştı.”

İşgal edilen adalardan biri Nergiscik. Ümit Yalım’ın annesinin adı da Nergis. Anne, “Oğlum Nergiscik Adası’na ne zaman gideceğiz” deyince Ümit Yalım, “Merak etme, Yunanlıları çıkaracağız, bayrağımızı mutlaka bir gün çekeceğiz. Seni de adını taşıyan adaya götüreceğim” diye söz veriyor. Bakalım, Nergis Hanım o günleri görebilecek mi? (Saygı Öztürk, Sözcü Gazetesi, http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/saygi-ozturk/askere-yaklasmayin-talimati-var-1840840/)

***

İşte ihanetinizin belgesi de bu, Kaçak Saraylı Hafız!

Aslında Türkiye’de hukuka uygun çalışan, bağımsız adalet mekanizmasının zerresi olsa, bu ihanet ve kanıtı karşısında sizi anında vatana ihanetten tutuklar ve yargılar.

Bugün yok, ama yarın olacak böyle bir yargı.

Senin Başbakanın Milyar Ali de, Yunanistan’dan vize alarak bu adalarımıza turist olarak gitmişti, değil mi Hafız?

Ne utanç verici bir durum yahu!

Kendi vatan toprağına başka bir devletten vize alarak, onun izniyle girebileceksin ha?..

Ondan sonra da sırıtarak pozlar vereceksin.

Nasıldı o ünlü özdeyiş?

“Böyle başa böyle tarak…”

Milyar Ali de, diğer avanen de senin kategorindedir, Hafız… Hepiniz aynı toptan kesmesiniz. Zaten bu sebeptendir, birbirinizi bulmanız…

Daha önce de söz verdik Halkımıza; Çeşme ya da Bodrum Meydanı’nda mahkeme kurup yargılayacağız sizi. Canlı yayınla da Halkımızın tamamına izleteceğiz. İhanetinizin hesabını verişinizi…

Bak bakalım, o zaman “hülooğğ”cuların sizler için ne diyecekler…

Gelecek o günler de, gelecek…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

28 Aralık 2017

Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı

Print Friendly, PDF & Email