Din Bezirganı AKP’giller’in Diyanet’i…

Din Bezirganı AKP’giller’in Diyanet’i çocuklarımızın bedeninden ve ruhundan kirli ellerini çek!

AKP’giller, yeni yılın ilk günlerinde ülkemizi Ortaçağ karanlığına sürükleyecek bir iğrenç hamle daha yaptı. AKP’nin fetva kurumu gibi çalışan Diyanet İşleri Başkanlığı web sitesinde, 9 yaşındaki kız çocuklarının evlenebileceğini ve gebe kalabileceklerini açıkladı. Yani bir suç olan pedofiliyi ve çocuk istismarını meşrulaştıran mide bulandırıcı açıklamalar yaparak suç işledi.

Diyanet, kendi web sitesinde “buluğ” kelimesini tanımlama ihtiyacı duyuyor durduk yerde. Derdinin ne olduğu, tanımı okuyunca anlaşılıyor. Kız çocuklarının 9, erkek çocuklarının 12 yaşında buluğ çağına girdiklerini ve evlenip çocuk sahibi olabileceklerini açıklıyor.

Din bezirgânları küçücük çocuklarımızı şehvetlerine esir etmek, çocuk istismarını olağanlaştırmak istiyor.

Ne diyor Diyanet “buluğ” tanımında:

“Sözlükte ‘ulaşmak, yetişmek, iş gayesine varmak gibi anlamlara gelen bulûğ, fıkıh terimi olarak, bir kimsenin çocukluk dönemini bitirip, ergenlik çağına ulaşması demektir. Bulûğ çağına ulaşan kimseye bâliğ denir. Ergenlik yaşı çocuğun vücut yapısına ve iklim şartlarına göre değişebilir. İslâm hukukçularınca bulûğ çağının alt sınırı, erkekler için 12, kızlar için 9 yaş olarak belirlenmiştir. Bu yaşa ulaştıktan sonra erkeğin ihtilam olması, baba olabilme devresine girmesi; kızın da adet görmesi, gebe kalabilme çağına ulaşması fiilî olarak bâliğ olmalarıdır. Ancak erkek ve kızlar 15 yaşlarına ulaştıklarında, kendilerinde bu erginlik alametleri görülmese de bâliğ olduklarına hükmedilir. Buluğ, kişinin dinen mükellef sayılıp, yetişkin insan statüsünü kazandığı dönemdir. Bu çağa ulaşan ve akıllı olan kimse artık tam edâ ehliyeti kazanır. Böylece, ibâdet, helal ve haram gibi dinî hükümlere muhatap; cezâî, malî ve hukukî yükümlülüklere ehil olur.”

Minicik bedenlere, istismar edilecek cinsel obje olarak bakabilen canlılar âleminin dördüncü türüne mensup din bezirgânları, yazıklar olsun size!

Canlılar âleminin en aşağılık türü, yazıklar olsun!

CIA İslamı ile düşünemez hale getirdiğiniz hülooğğ’cularınıza ve efendiniz ABD Emperyalistlerine güvenerek her türlü insan, doğa ve hayvan düşmanlığında sınır tanımıyorsunuz. Ülkemizi Şeriat bataklığına, Ortaçağ karanlığına götürüyorsunuz hızla. Laik Cumhuriyet’in köküne kibrit suyu döktünüz. Her türlü vurgun, soygun ve diğer iğrenç emelleriniz için dikensiz gül bahçesi haline getirdiniz.

Bildiğimiz gibi aynı Diyanet geçtiğimiz yıl da benzer bir Ortaçağ usulü “fetva” vermişti. Diyanet İşleri Başkanlığı adına fetva veren kurum olarak bilinen Din İşleri Yüksek Kurulu Dini Bilgilendirme Platformu’nun, “öz kızını öperken şehvet duymanın nikâha etkisi olur mu?” sorusuna fetva.diyanet.gov.tr adresinden verdiği, insanın midesini alt üst eden, tiksinç yanıt şöyleydi:

“(…)Babanın, kızını şehvetle öpmesi, kızına şehvetle sarılması durumunda, kızın annesi bu babaya haram olur. Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine değerek olması ya da altının sıcaklığını iletecek kadar ince bir örtüden olması gerekir. Kalın elbisesinden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek şehvet duymak, bu tür bir haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir. Şehvet duymanın işareti, erkeğin organında bir uyanma, uyanıksa uyanışının artması, kadının da kalbinin heyecanla çarpmasıdır.”

İğrençliği görüyor musunuz?

Burada da yine 9 yaştan bahsediyor, bir babanın ana kuzusu minicik çocuğuna iğrenç duygular beslemesini, çocuk istismarını, pedofiliyi meşrulaştırıyor. İşte bundandır, AKP’giller döneminde son on yılda çocuklara yönelik cinsel istismar saldırılarının yüzde 700 artması. On yılda çocuk istismarı sayısının 300 bini geçmesi. Adliyelerde 4 istismar davasından birinin çocuklarla ilgili olması…

Peki tarikat evlerini unuttuk mu?

Karaman’da Ensar Vakfı’nda tam 45 çocuğa öğretmen tarafından tecavüz edildi. Bu haberin arkasından benzer birçok olayın yaşandığı medyaya yansıdı.

Daha birkaç hafta önce İzmir’in Dikili ilçesinde Süleymancılar’ın yurdunda 9 çocuğa din dersi görevlisi tarafından cinsel istismarda bulunuldu. Gerçek İslamiyet’le hiçbir ilgisi olmayan, tamamen Amerikan yapımı CIA İslamı’nın müritleri olan tarikatların yurtlarında çocuk istismarları sistematik hale gelmiş durumdadır.

Ensar Vakfı’nda 45 çocuğun istismara uğradığı olayda dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu ,“bir kereden bir şey olmaz” diyerek istismarcı Ensar Vakfı’nı ve çocuğun istismarını savundu. Aynı toptan kesme bunlar, hamurları aynı. İnsani değerler yüklenmemiş kişiliklerine.

Türkiye’nin imzaladığı ve 2 Ekim 1995’te uygulamaya başlanan BM Çocuk Hakları Sözleşmesi madde 34 şöyle diyor:

“Taraf Devletler, çocuğu, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler.”

İnsanlık suçuna ilave olarak bu maddeye istinaden AKP’giller’in ve Diyanetin yaptıkları suçtur. Bu suçtan ötürü fikri ve vicdanı hür mahkemeler önünde yargılanmalıdırlar.

Son 15 yılda kadın, çocuk cinayetleri, tecavüzleri çoğalmıştır, çünkü AKP’giller ve onların hükümet yetkililerinin açıklamaları bu şiddeti, tacizi adeta meşru kılmıştır. AKP’giller en son çıkarttıkları “müftülüklere nikâh kıyma yetkisi” ile hem laikliğe bir darbe daha vurmuş hem resmi olarak çocuk gelinlerin önünü açmıştır.

AKP’giller döneminde en çok acı çeken kesimlerden biri çocuklarsa diğeri de emekçi kadınlar. 2016 yılında 328 kadın, 2015 yılında ise 303 kadın öldürülmüştü. 2017 yılında daha da artarak 409 kadın cinayeti işlendi, 387 çocuk cinsel istismara uğradı ve 332 kadına cinsel şiddet uygulandı. Bunlar da yetmiyormuş gibi dolmuşta, otobüste kadınlara gerici yobazlar tarafından saldırılar oldu.

Peki, kadınlara ve çocuklara bunca zulmedenler karşılığında hak ettikleri cezaları alıyorlar mı?

Hayır!

Maalesef ülkemizde kadına yönelik şiddeti caydıracak hiçbir yasal yaptırım olmadığı gibi bir de katiller, tecavüzcüler mahkemelerde takım elbise giyerek, kravat takarak iyi hal indirimi alıyor, cezalar düşürülüyor. AKP’giller’in bakanları ve fetva kurumu Diyanet, yaptıkları açıklamalarla istismarcıları meşrulaştırıyor.

Partimizin Programı’nda ırz suçlarında caydırıcı olacak tek cezanın idam cezası olacağı belirtilmiştir.

Yine Program’ımızın “HÜRRİYETİN SEMBOLÜ: Vicdana Karışmayış” başlığını taşıyan 30’uncu maddesi şöyle der:

“30- Her yurttaş, yer, içerken olduğu gibi, dinî ve manevî ihtiyaçlarını giderirken devlet ya da şahıs karışmasına uğramayacak. Ancak din, insanlarımızın özel hayatı içinde kalan bir konu olacak. Kamu düzeni, aklın, bilimin ve insanî değerlerin kaynaklık ettiği kurallarla sağlanacak.”

Biz Kurtuluş Partili Kadınlar olarak diyoruz ki;

Gerçekleştireceğimiz Halk İktidarında, insanlarımız; “dinî ve manevî ihtiyaçlarını” giderirlerken; çocuklarımızı şehvet aracı olarak gören, çocuk gelinleri meşrulaştırmaya çalışan Ortaçağcı AKP’giller’in Diyaneti gibi kurumlara ihtiyacı olmayacaktır.

Biz Kurtuluş Partili Kadınlar, emperyalizmin ve gericiliğin kadınlara ve çocuklara dayattığı bu zulmü kabul etmiyoruz.

Kadınlara ve çocuklara yönelik çifte sömürünün, yoksulluğun, şiddetin, istismarların tek sorumlusu ABD Emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçileridir.

Masumiyetin simgesi olan çocuklarımızın bedenlerini istismar ederek ruhlarında derin yaralar açan, çocukları şehvetleri için birer araç olarak gören, onların masumiyetinden yararlanan bu çirkin, iğrenç, ikiyüzlü din simsarları elbet İnsanlığın masumiyeti çocuklara ve analara yaptıkları zulmün hesabını verecekler. Bizde zaman aşımı yok, ırz suçu işleyenler de bu suçu meşrulaştırıp savunanlar da hak ettikleri cezaları alacaklar. 04.01.2018

Kurtuluş Partili Kadınlar

Print Friendly, PDF & Email