Dersim’le birlikte yandı ciğerlerimiz, tutuştu bedenlerimiz

Her canlının ölümü bize acı verir. Aynı türden olmamız gerekmiyor. İnsan canlısının yıllar alan gelişiminin son bulması, toprağa karışması, hele de bu insan canlısı İnsanlığın Kurtuluş Mücadelesine kendisini adayan bir gerçek devrimci ise, işte o zaman biz acıdan kahroluruz. Dünyanın neresinde olursa olsun mazlum halkların acılarını kendi içimizde hissederiz. O acıyı hissetmez isek, gözlerimiz dolmaz ise halkların çektikleri acılardan, kendimizi insandan saymayız.

Hele insan, Sivas’ta olduğu gibi, insan suretindeki nükleer atıklar tarafından yakılarak katledilirse, biz utanırız insanlığımızdan, bir öfke kabarır içimizde, bütün bu acıları bizlere yaşatan, insanı insanlığından çıkaran kanser düzenine.

Bir hayvan canlısının ölümü de, çektiği işkenceler de acıtır içimizi. Bu acıları hayvanlara yaşatanlara da aynı oranda nefret besleriz. Onları insandan saymayız. Hayvan sevmeyenin insanı da sevemeyeceğine inanırız.

Bir ağacın, yok olması, hele de yanarak yok olması bizi kahreder. Bir fidanın ağaca dönmesi bir süreçtir. İnsan evladı gibidir bir ağaç da. Tohum olarak düşer toprağa, çocukluğu fidandır, serpilir gelişir, ağaç olur. Kötülük düşünemez bu canlı türü. Tek kaygısıdır doğadaki tüm canlılara oksijen salgılamak. Tek derdidir doğadaki tüm canlılara nefes olabilmek.

İşte Dersim’deki yangın biz insan, hayvan, doğa aşığı Gerçek Devrimcileri kahretti. Gerekçesi ne olursa olsun, orada yanarak can veren hayvanlarla, orada yanarak can veren ağaçlarla birlikte biz de yandık. Artık orada doğanın bir parçası hayvanlar doğaya katkı sunamayacaklar. Doğanın bir parçası bitkiler, ağaçlar doğaya oksijen sunamayacaklar. Nasıl acı duymaz insan, nasıl hüzünlenmez, nasıl duygulanmaz, nasıl gözleri yaşlarla dolmaz… Bir canlının doğal olmayan, hem de yanarak ölümüne insanım diyenin kalbi nasıl sızlamaz… Nasıl bu acıyı kanında etinde hissetmez…

İşte bu duyguları yaşayan insanların getireceği düzende canlıların çektikleri bu acılar yaşanmayacak. Bizden mi değil mi, bizim topraklarda mı başka topraklarda mı, hayvan mı ağaç mı yoksa insan mı ayrımı yapılmayacak.

İnsanıyla, hayvanıyla, ağacıyla, bitkisiyle, doğanın olmazsa olmaz bileşenleri olarak, insanın insandan korkmadığı, insanın insanı ezmediği, insanın hayvana eziyet etmediği, insanın doğayı sürekli koruyup kolladığı bir düzende, doğal olacak ölümler. Hiçbir canlı yanarak ölmeyecek mesela.

Halkın Kurtuluş Partisi olarak tüm insanlığa başsağlığı diliyoruz. Çünkü o ormanlar insanlığın malıdır. O ormanlar sayesinde insanlık yüzyıllardır nefes alıp verebiliyor.

Ve HKP olarak insanlığın oksijen kaynağını kesenlere, zamanında bu yangına gerekçesi ne olursa olsun müdahale etmeyenlere, önlemini almayanlara lanet okuyoruz.

20 Ağustos 2018

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkez

Print Friendly, PDF & Email