ÇANAKKALE ZAFERİNİ KUTLAMAK, EMPERYALİSTLERE ve YERLİ SATILMIŞLAR CEPHESİNE KARŞI DEVRİMCİ BİR GÖREVDİR!

 

ÇANAKKALE ZAFERİNİ KUTLAMAK,EMPERYALİSTLERE ve YERLİ SATILMIŞLAR CEPHESİNE KARŞI DEVRİMCİ BİR GÖREVDİR!

       Çanakkale Zaferi’ni, 97’inci Yıldönümünde, İkinci Kurtuluş Savaşçıları olarak coşkuyla kutladık. Ülkemizin, Tayyipgiller tarafından tekrar emperyalistlere peşkeş çekilmek istenmesine karşı Çanakkale’deydik.

       İki gün öncesinden Çanakkale halkına sesimiz duyurmak için stand açıldı. Sesli anons yapıldı. Yerel gazetelere ve radyolara kutlama ilanları verildi. Coşkumuz ve Çanakkale Zaferine verdiğimiz önem bir kez daha Çanakkale halkıyla paylaşıldı.

      Bugüne kadar, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümlerini hep gericiler, faşistler içini boşaltarak sözde kutlarlardı. Biz gerçek yurtseverler, bu antiemperyalist zaferi özüne uygun kutlamak ve Tayyipgiller’in sahte vatanseverliğini teşhir etmek için Çanakkale’deydik.

     18 Mart günü İskeleden Cumhuriyet Meydanı’na doğru ellerimizde bayraklarımız, pankartlarımız, Çanakkale Zaferini anlatan dev afiş ve sloganlarımızla yürüyüşe geçtik.

     Cumhuriyet Meydanında HKP adına Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir İl Başkanı Av.Tacettin Çolak tarafından açıklama yapıldı.

     Halkın her kesiminden insanlarımızın olduğu eylemde sık sık “Çanakkale Geçilmez Örgütlü, Birleşik Halk Yenilmez”, “Yeni Sevr’e Karşı Yaşasın İkinci Kurtuluş Savaşımız”, “Çanakkale Geçilmedi Geçilmeyecek”, “Kahrolsun ABD AB Emperyalizmi” “Kahrolsun Emperyalizm Yaşasın Sosyalizm” sloganları atıldı.18.03.2012

 

 

Yapılan Açıklama;

 

ÇANAKKALE ZAFERİNİ KUTLAMAK,

EMPERYALİSTLERE ve YERLİ SATILMIŞLAR CEPHESİNE KARŞI

DEVRİMCİ BİR GÖREVDİR!

 

ÇANAKKALE ZAFERİ KUTLU OLSUN!

Çanakkale Zaferi’nin üzerinden 97 yıl geçti. Çanakkale Zaferi için Partimizin ilk Genel Başkanı, Türkiye Devrimi’nin Önderi Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı şöyle der:

“Çanakkale Zaferi sadece bizim değil, tüm mazlum milletlerin Emperyalizme karşı ilk zaferidir. Onun için bu zaferi ne kadar kutlasak yeridir.”

Evet Usta’mızın dediği gibi ne kadar kutlasak yeridir. Çünkü Çanakkale Zaferi öyle sıradan, öyle kolay savaşlardan ve hele günümüzdeki teknolojik savaşlardan değildir. Bu öyle bir savaştır ki, bir yanda dünyanın yenilmez armadası olarak bilinen, o dönemin en gelişmiş silahlarıyla donatılmış İngiliz Kraliyet Donanması ve müttefikleri, diğer yanda ulusal onurlarını ölümüne savunan, karşılarındaki güçle kıyaslanmayacak kadar geri savaş araçlarına sahip mazlum halklar. Ama ulusal onurlarını her şeyin üstünde tutan; Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Lazıyla, Çerkeziyle, Alevisiyle, Sünnisiyle, yiğit inanmış mazlum halklar.  Ve bir de askeri dehasıyla Mustafa Kemal vardı.

Peki aradan geçen 97 yılda, bu toprakları emperyalist sırtlanlara teslim etmeyen kefensiz yatan kahramanlarımıza layık olabildik mi?

Maalesef hayır!

Bugün bu topraklarda yan yana omuz omuza savaşan gözlerini kırpmadan bu vatan toprakları için şehit düşenlerin kemikleri sızlıyor, ne yazık ki.

Çanakkale ve Birinci Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızla yenilgiye uğratılan emperyalistlerin, Osmanlı’ya kabul ettirdikleri vatan topraklarımızın parçalar halinde yutulması demek olan Sevr hevesleri kursaklarında kalmıştır. Tabiî o dönemin Mandacıları, yerli satılmışlar cephesi de bu yenilgiden nasibini almıştır. Ancak AB-D Emperyalistleri ve Yerli Satılmışlar Cephesi ülkemizi yeniden Sevr bataklığına çekme heveslerinden hiç vazgeçmediler.

Bu nedenle ülkemiz bugün bir kez daha, hem de o dönemleri aratmayacak biçimde emperyalist kuşatma altındadır. Hem de Emperyalistler bugün kendileri için daha sadık uşaklar bulmuş durumdalar.

Mustafa Kemal, Tayyipgiller tarafından ortadan kaldırılmak istenen Gençliğe Hitabe’sinde bunlar için bakın ne diyor.

“Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.”

Günümüz Türkçesiyle:

“Bütün bu koşullardan daha acı ve daha tehlikeli olmak üzere, ülkenin içinde iktidara sahip olanlar duyarsızlık, sapkınlık ve hatta ihanet içinde bulunabilirler. Üstelik bu iktidar sahipleri, kişisel çıkarlarını işgalcilerin siyasi istekleriyle birleştirebilirler.”

İşte tam da bunun için, önce 19 Mayıs kutlamalarının iptali, sonra da Gençliğe Hitabe’nin kaldırılması planlanmaktadır, Tayyipgiller tarafından.

Tayyipgiller’in ve AB-D Emperyalistlerinin, Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi Mustafa Kemal’e, Kurtuluş Savaşı’mızın kazanımları olan ulusal değerlere saldırışı boşuna değil. AB-D Emperyalistleri dün olduğu gibi bugün de ülkemiz ve Ortadoğu Halkları üzerindeki emellerinden vazgeçmemişlerdir dedik. Tayyipgiller toplumu Ortaçağın karanlığına götürmek isterken, AB-D Emperyalistleriyle çıkar birliği yapmaktadırlar. Emekçi halklarımızın, samimi dini inançlarını sömürmektedirler. Bir yandan Müslüman görününürken, öbür yandan Müslüman kanı döken AB-D Emperyalistlerine alkış tutmaktadır, daha da ötesi, onların tetikçiliğini yapmaktadır, Libya’da olduğu gibi. Oysa daha geçtiğimiz yıllarda bugün diktatör dediği Kaddafi’nin elinden 250 bin dolar değerinde insan hakları ödülü almıştı. Aynı Tayyip, “NATO’nun ne işi var Libya’da” derken, ABD’nin talimatıyla bir günde çark etmiş NATO’nun Libya’ya askeri müdahalede bulunmasına onay verdiği gibi; NATO uçaklarının komuta merkezinin İzmir olmasına da izin vermiştir.

Yine aynı Tayyip Suriye ile de aynı oyuna girmiştir. Daha düne kadar kardeşim Esad dediği Suriye Liderini bir günde diktatör ilan ediverdi.

Çanakkale Zaferini coşkuyla kutlarken, ülkemizin Ortaçağın karanlığına götürülmesine seyirci kalmayacağız, kalmamalıyız.

Siz bakmayın onların Çanakkale Zaferi’ni kutlamalarına, onların kutladığı uydurdukları hurafelerle kazanılmış bir zafer(!), yüz binlerce şehidimizin destansı kahramanlıklarıyla, Mustafa Kemal’in askeri dehasıyla kazanılmış Çanakkale Zaferi değil…

O Çanakkale Zaferi ki yalnız bizim için değil, Emperyalist Çarlık Rusyası’nı yerle bir eden Lenin Önderliğindeki Büyük Ekim Devrimi’nin de önünü açmıştır. Çanakkale Boğazı’nı geçemeyen İngiliz Donanması, Rus Çarının yardımına yetişememiş ve Ekim Devrimi başarıya ulaşmıştır. Ve nihayetinde Lenin önderliğindeki Sovyetler Birliği, Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın ilk ve en büyük müttefiki olmuştur. Para, silah ve askeri ve siyasi destek sunmuştur, Kurtuluş Savaşı’mıza.

Çanakkale Zaferi’ni coşkuyla kutlarken, AB-D Emperyalistleri ve yerli satılmışlar cephesinin, ülkemiz ve Ortadoğu Halkları üzerindeki insanlık dışı, alçakça oyunlarına karşı her yerde ulusal onurumuzla karşı durmalıyız. Tıpkı Çanakkale Zaferi’nde olduğu gibi, Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızda olduğu gibi; Emperyalistleri ve onların yerli uşaklarını bir daha geri dönmemecesine inlerine göndereceğiz. Ülkemizde Sosyalizm bayrağını dalgalandıracağız. Ve bunu, başta İşçi Sınıfımız gelmek üzere, 1000 yıldır birlikte yaşadığımız Kürt kardeşlerimizle, Devrimci gelenekli Ordu Gençliği’mizle, bilim insanlarımızla, köylümüzle, tüm ezilen-soyulan halkımızla birlikte başaracağız.

Usta’mız Hikmet Kıvılcımlı’nın dediği gibi:

“Çanakkale Zaferi sadece bizim değil, tüm mazlum milletlerin Emperyalizme karşı ilk zaferidir. Onun için bu zaferi ne kadar kutlasak yeridir.” 18.03.2012

HALKIN KURTULUŞ PARTİSİ

GENEL MERKEZİ           

 Lütfen Resimlerin üzerine tıklayınız

{gallery}canakkale_2012{/gallery}

 

 

Print Friendly, PDF & Email