30 Ağustos Halkımızın bayramı,

mustafa kemal _ kocatepe _ HKP30 Ağustos Halkımızın bayramı,
AB-D Emperyalistlerinin, işbirlikçileri AKP’giller’in, tarikatların, cemaatlerin yasıdır

30 Ağustos Halkımızın bayramıdır

Çünkü 30 Ağustos’ta;

Emperyalist Yedi Düvele, sesi Mazlum Halkların yaşadıkları bütün topraklardan duyulan öldürücü tokat atılmış, emperyalistler maşa olarak kullandıkları Yunan Ordusu’yla birlikte dağıtılarak Akdeniz’in sularına dökülmüş.

Bu toprakları yutup emperyalist anavatanların bir eyaleti yapma planı olan Sevr Planına son nokta konmuş, Sevr Haritası yırtılıp Tarihin çöplüğüne atılmış.

Kubura süpürülmemek için Sevr Planına sıkı sıkıya sarılan, Kuvayimilliyecileri ihbar eden, katleden, işkencelerden geçiren, halkımızı Allah’la aldatmanın öncüleri Vahdettin’lerin, Damat Ferit’lerin, Ali Kemal’lerin, Nemrut Mustafa Paşa’ların, Dürrizade’lerin, Şeyhlerin, Dervişlerin egemenliği sona erdirilmiş.

Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın önderi Mustafa Kemal’in Başkomutanlık ettiği Türk Ordusu, Tarihin en şanlı zaferlerinden birine imza atmış, dünyanın en onurlu, en itibarlı orduları arasında yerini almıştır. Mazlum Halklara örnek, umut, şevk olmuştur, Antiemperyalist Birinci Kurtuluş Savaşı’mız ve Dumlupınar Zaferi’miz.

30 Ağustos; AB-D Emperyalistlerinin yasıdır

Çünkü 30 Ağustos’ta, dünyada ilk olarak bir Ulusal Kurtuluş Savaşı zaferle taçlanmış, mazlum halkların özgürlük ateşinin fitili tutuşturularak, AB-D Emperyalistlerinin en korkulu rüyası gerçek olmuştur.

Birinci Kurtuluş Savaşı’mızın bütün kazanımlarını olmamışa çevirmek, bu ülkeyi Yeni Sevr’e götürmek, o günden sonra en büyük hedefleri olmuştur, AB-D Emperyalistlerinin.

30 Ağustos Dumlupınar Zaferi; AB-D Emperyalistlerinin insanlıktan çıkmış işbirlikçileri; AKP’giller’in, yılan yuvası Tarikatların, her tarafı örümcek ağı gibi saran Pensilvanyalı İblis’inki başta gelmek üzere tüm cemaatlerin yasıdır. Çünkü vatan, millet düşmanı bu güruh; Mustafa Kemal’e, Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mıza, Laik Cumhuriyet’e, tüm ulusal değerlere düşmandırlar. Onun içindir ki 30 Ağustos Zaferi’nin coşkuyla kutlanması, kutlanmasında ısrar ediliyor olması acı verir, ağır gelir onlara.

“İki Ayyaş”, “Cumhuriyeti kuranlar dinsizdi.”, “Camileri ahır yaptılar!”, diye şeytanın bile aklına gelmeyeceği yakıştırmalarla, iftiralarla aşağılamaya çalıştıkları Kurtuluş Savaşı’mızın Önderi Mustafa Kemal’in, İsmet İnönü’nün ve Kuvayimilliyecilerin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda anılıyor olması, o Kahramanlar için törenler yapılıyor olması en büyük işkencedir bunlar için.

30 Ağustos Zaferi sonrasında kurulan Laik Cumhuriyet’le, kısa süreliğine de olsa, halkı Allah’la aldatmalarının kesilmesi, “din kisvesi altında dünya menfaati sağla”dıkları muslukların kapatılması, o şeriatçı güruhun karalar bağlaması için en büyük nedendir.

Laik Cumhuriyet’le memleketin “şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi” olmaktan çıkarılması, onların yılan yuvalarının yıkılması, örümcek ağlarının bozulması, Ortaçağcı Gericilerin unutmadıkları ve hiçbir zaman unutamayacakları, ölümden daha beter bir durumdur.

Saltanat ve Hilafet özlemlerini hiçbir zaman kaybetmemiş, hep o günlere dönmenin mücadelesini vermiş Ortaçağcı AKP’giller’e, bütün tarikat ve cemaatlere acı vermiştir; her daim hayırla yâd ettikleri, dostları, ataları, AB-D Emperyalistlerinin kuklası olan Vahdeddin’lerin, Damat Ferit’lerin, Dürrizade’lerin ve İstanbul Hükümetlerinin 30 Ağustos Zaferi sonrasında bozguna uğratılması, iktidarlarına son verilmesi, emperyalistlerin gemilerine bindirilip gönderilmeleri…

Bu Ortaçağcı karanlık güruha kanser acısından daha beter gelmiştir, kendi kaderlerini bağladıkları, ruhlarını sattıkları, hiçbir dönem hizmette kusur etmedikleri, AB-D Emperyalistlerinin geldikleri gibi inlerine gönderilmeleri.

AKP’giller’in, tarikatların, cemaatlerin, “Ulu Hakan Vahididdün Han”, diyerek ululadıkları, başta İngilizler gelmek üzere tüm Batılı Emperyalistlerin ve işgal güçlerinin kuklası hain Sultan Vahdeddin fetva yayımlıyordu, emperyalistlerin maşası ve onların savaş gemileriyle İzmir’e çıkartılıp kan dökerek, ırza geçerek Batı Anadolu’yu işgale girişen İşgalci Yunan Ordusu için:

“Sakın karşı çıkmayın. Bu gelen Halife Ordusu’dur. Onun size bir zararı olmaz.”

Laik Cumhuriyet’in kurulmasından 83 yıl sonra AKP’giller’in büyük reisi atası “Vahididdün Han’a” öykünürcesine, Müslüman kanı döken, Müslüman Kadının ırzına geçen, insan soyunun en büyük düşmanı ABD Yankileri için duacı oluyordu:

“Kahraman çocuklarınızın anavatana en az kayıpla dönmesini umuyor ve dua ediyoruz.”

Ruhiyat aynı, “kalite” aynı, Mustafa Kemal’e ve Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mıza düşmanlık aynı, emperyalistlerin kuklası olma aynı, insanlıklarından gönüllü olarak sıyrılmaları aynı, halka düşmanlık, vatana düşmanlık aynı, Ortaçağ karanlığına duyulan özlem aynı, Emperyalistlerin Sevr Planlarını hayata geçirmenin taşeronluğuna gönüllü olarak soyunmaları aynı, Muaviye-Yezid İslamı’nın neferi olma aynı.

Hiçbir farklılık yok Vahdettin’lerle, Damat Ferit’lerle, Ali Kemal’lerle, Nemrut Mustafa Paşa’larla, Dürrizade’lerle; AKP’giller’in, Fethullah’gillerin, Tarikatların, Cemaatlerin. Bu düşmanlıklar noktasında her zaman bir araya gelirler, ortak mücadele ederler, aralarında varsa çıkar, iktidar kavgası onu da ötelerler, bütün Ortaçağcılar.

Onlar; Mustafa Kemal’i ve Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşçılarını çağrıştıran, onlardan bize yadigâr, 19 Mayıs’lara, 30 Ağustos’lara, 23 Nisan’lara, 29 Ekim’lere, 10 Kasım’lara düşmandırlar, o tarihleri unutmak, unutturmak isterler, yapılan kutlamaları, gerçekleştirilen anmaları içleri kan ağlayarak izlerler. O yüzden kulak ağrısını bahane ederler katılmazlar, hassas dönemden geçiyoruz derler yasaklarlar, IŞİD derler, PKK derler, o kadar şehidimiz var, “üzüntülüyüz” kutlama yapmayalım, derler. Ortaçağcıların hedefleri; Birinci Kuvayimilliyecilerden yadigar o günleri, onlardan miras kurumları, halkların gönlünden, bilincinden silmektir, gelecek nesillere aktarımını engellemektir.

Mustafa Kemal yıllar öncesinden göstermiş Ortaçağcı İrticacıların içyüzünü ve neden bunlarla mücadele edilmesi gerektiğini.

Halkın saflığından yararlanarak ulusun maneviyatına sataşan kimseler ve onların takipçi ve müritleri elbette birtakım cahillerden ibarettir. Ulusumuzun önünde açılan kurtuluş ufuklarında durmaksızın yol almasına engel olmaya çalışanlar, hep bu örgütler ve bu örgütlerin üyeleri olmuştur. Türk ulusunun bunlardan daha büyük düşmanı olmamıştır. Bunların varlığını hoşgörü ile kabul edenler, Menemen’de Kubilay’ın başı kesilirken kayıtsız, ilgisiz izlemeye dayanan ve hatta alkışlamaya cesaret edenlerle birdir.”

Bugün 30 Ağustos 2016. Ortaçağcı iki gerici güç birbirine düşmüş durumda. AKP’giller’in ordusuyla, Pensilvanyalı İblisin ordusu 15 Temmuz’da birbirlerine girdiler. Kavganın gerekçesi; yıllardır birlikte yıkmak için mücadele ettikleri ve sonunda da başardıkları Laik Cumhuriyet ganimetini paylaşım kavgası. Tıpkı mafya üyelerinin ganimet paylaşımında en büyük payı alma kavgasına tutuştukları gibi. Tıpkı gözlerini mal hırsı bürümüş hayırsız evlatların atalarından kalan mirası paylaşamamaları gibi. Bu kavgada AKP’giller, kavganın da planlamasını yapan ABD Emperyalizminin lütfuyla kazanan olmuştur.

Neyin karşılığında?

Bu geriye gidişe engel olabileceği düşünülen, 94 yıl önceki zaferle Mazlum Halklara örnek olan, umut olan, ışık olan Türk Ordusu’nun Mustafa Kemal’in Ordusu olmaktan çıkarılması karşılığında. BOP Haritasının yaşama geçmesi karşılığında. Kıbrıs’ın, emperyalizmin Akdeniz’deki batmayan uçak gemisi yapılması karşılığında…

15 Temmuz’la birlikte 94 yıl önce dünyanın en şanlı, onurlu orduları arasında yerini bileğinin hakkına kazanan Türk Ordusu darma duman edilmiş durumda. Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy vb. adlarını verdikleri CIA Operasyonlarıyla diz çöktürdükleri Türk Ordusu’na 15 Temmuz ile birlikte ölümcül darbeyi vurdular. Türk Ordusu’nun onurunu ayaklar altına aldılar, kımıldayamaz, kışlasından çıkamaz noktaya getirdiler. AB-D Emperyalistlerinin Yeni Sevr haritasının hayata geçmesi noktasında çok büyük bir eşiği atladılar. O yolda bütün engelleri ortadan kaldırdılar.

“Halkın saflığından yararlanarak ulusun maneviyatına sataşan” AKP’giller’i, Fethullahgilleri, Cemaatleri, Tarikatları “hoşgörü ile kabul edenler”, sayesinde de bu noktaya gelindi. Ortaçağcılardan demokrasi, hukuk, adalet bekleyen gafiller sayesinde bölünmenin, parçalanmanın eşiğine gelindi.

Yıllardır Halkın Kurtuluş Partisi’nin canhıraş; “Şeriat Ortaçağdır”, “Şeriata Karşı Ya Birleşmek Ya Ölüm”, “Bugün; Katil Amerika Ortadoğu’dan Defol diyemeyen her kişi ya da siyaset ya gafildir ya hain” feryatları duyulmadığı, görmezden gelindiği için ülkemiz AKP’gillerin dinci faşizmine doğru koşar adım gidiyor.

Evet, bugün 30 Ağustos 2016. Halkımız bayramını buruk kutluyor. Çünkü “Şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi”ne dönüştürüldü Türkiye.

30 Ağustos Dumlupınar Zaferi’mizle yasa bürünenler bayram ediyorlar bugünlerde. Çünkü 15 Temmuz’la birlikte hep hayalini kurdukları, “Şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi”ne dönüştürüldü Türkiye.

Ama bu karanlık günlerden de çıkacağız. Bu karanlık günlerde umudunu kaybetmeyenler örgütleyecekler mücadeleyi. İnsanlığın Kurtuluş Bilimini rehber edinenler, “Söz konusu vatansa gerisi teferruat” diyen, “Vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmeyi yeğ”leyen gerçek insanlar, gerçek devrimciler zaferlerle taçlandıracaklar mücadeleyi.

Halkımıza sözümüzdür:

Halkımıza, Türk Ordusu’na bu zulmü reva gören AKP’giller de, Fethullahgiller de sıra sıra, hesaba çekilmek üzere dizilecekler mahkemelerde. İnsanlığa karşı işledikleri suçlarının karşılığında yatacaklar Silivri, Sincan vb. cezaevlerinde. Yan gelip de yatmayacaklar üstelik o cezaevlerinde. Hepsi, gündüz çalışacaklar, kamu üretiminde. Böylece, ömürlerinde ilk defa, alınteriyle, namuslu olarak çalışmanın ve geçinmenin ne demek olduğunu öğrenmiş olacaklar. Akşamları da kirletilmiş zihinlerinin ve vicdanlarının temizlenmesi için, eğitimden geçirilecekler. İnsanlık, ahlâk, namus gibi yüce değerler öğretilmeye çalışılacak bunlara. Yani yeniden doğdukları günde olduğu gibi, insanlığa döndürülmeye çalışılacaklar. Bu, mutlaka yapılacak. Hiç boş hayallere kapılmasınlar. En sonunda varacakları durak, burasıdır…

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!       30 Ağustos 2016

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi

Print Friendly, PDF & Email