30 Ağustos Dumlupınar Zaferi…

30 Ağustos Dumlupınar Zaferi

Baş eğmeyi boyunduruktan ağır kabul eden

Mustafa Kemal’in ve Birinci Kuvayimilliyiecilerin zaferidir

Ne diyor ünlü şairimiz Tevfik Fikret?

“Bir eğik baş bir boyunduruktan ağırdır boynuma.”

Türkçe anlamak istemeyenlere, ruhlarını AB-D Emperyalistlerine satanlara, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının anılarını, mücadelelerini yok sayanlara, Onlara hakaret yağdıranlara, Çökkün Osmanlı hayranlarına da, anlamak istemezler ama bu da Osmanlıcası:

“İnhina tavk-ı esaretten girandır boynuma.”

İşte Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mız bu bakış açısıyla kazanıldı. Bu savaşımıza önderlik eden kadroya hakim olan anlayış buydu: Onuru her şeyin önünde tutmak. Emperyalist Yedi Düvele baş eğmektense ölmeyi yeğlemek.

Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızda Cepheler:

Bir tarafta AB-D Emperyalistleri;

Bir tarafta Malazgirt’ten bugüne kader birliği yapmış Türk ve Kürt Halkı.

Onurunu, kişiliğini, halkını, vatanını satanlar bir tarafta,

“Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz” diyenler bir tarafta.

Emperyalistlere baş eğen, onların gemilerine binip terkidiyar eden Vahdettin’ler, Damat Ferit’ler, Ali Kemal’ler, Nemrut Mustafa Paşa’lar bir tarafta,

Emperyalistlere baş eğmeyip kendi toprağında savaşarak ölmeyi yeğleyen Mustafa Kemal’ler, İsmet İnönü’ler ve Birinci Kuvayimilliyeciler bir tarafta.

Zafer; Türk ve Kürt Halklarının, bu halklara önderlik eden Mustafa Kemal ve Birinci Kurtuluş Savaşçılarının oldu.

30 Ağustos; Emperyalist Yedi Düvele boyun eğmeyenlerin zaferidir.

30 Ağustos; Emperyalistlere boyun eğen, onlara onurunu, halkını, namusunu ve vatanını satan yerli işbirlikçilere karşı verilen mücadelenin zaferle taçlanmasıdır.

30 Ağustos; Mazlum Halkların Ulusal Kurtuluşlarına örnektir, onlara moraldir, umuttur.

30 Ağustos; “hasta adam” denilerek öldürülmeye, yok edilmeye çalışan bir Halkın küllerinden yeniden doğmasıdır.

30 Ağustos; burunları Kaf Dağında olan ABD ve AB Emperyalistlerine, Türk ve Kürt Halklarının birlikte yapıştırdığı bir tokattır.

30 Ağustos; Halklar birlik olursa önünde hiçbir gücün duramayacağının kanıtıdır.

30 Ağustos; Mustafa Kemal ve Yoldaşlarının kararlılığıdır, cesaretidir, yiğitliğidir, onuru yaşamdan önemli kılmalarıdır.

30 Ağustos; Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın şanlı finalidir.

Bugün 30 Ağustos 2017. Bu Zaferimizin 95’inci yılında, emperyalistlerin gemilerine binip kaçanların torunları, AB-D Emperyalistleri tarafından iktidara yerleştirildiler. Görevleri 95 yıl önceki atalarınınki gibi aynı: Ülkeyi Yeni Sevr’e götürmek. Adım adım bu alçak emellerine de ulaşıyorlar AB-D Emperyalistleri ve Yerli Satılmışlar. Genel Başkan’ımız Nurullah Ankut’un feryat edercesine üzerine bastığı gibi:

“Mondros günlerini-Mütareke günlerini, Sevr günlerini yaşayacağız bir kez daha. Ancak ondan sonra uyanıp dünyada ve ülkemizde neler olup bittiğini görmeye, anlamaya başlayacağız. Ancak ondan sonra kurtuluşa giden yolların nereden geçtiğini bulmaya çalışacağız…”

Ve “Artık şurası kesinleşmiş bir gerçek ki; Tarih Türkiye’ye ve Türkiye Halkına İkinci bir Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı daha vermek mecburiyetini getirip dayatmıştır…”

Bu İkinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızı da İkinci bir 30 Ağustos’la taçlandıracağız. Ama bu seferki final AB-D Emperyalist haydutlarını ve onlarla kader birliği etmiş yerli satılmışları Tarihin karanlık sayfalarına göndermek olacak, bir daha geri gelmemecesine.

Bu seferki final, Halkın İktidarı öncesi son vuruş olacak, AB-D Emperyalistlerine ve yerli satılmışlara.

Bu seferki final “Vatan aşkını söylemekten ve gereğini yapmaktan korkar hale gelmektense ölmeyi yeğleyen” ikinci Kurtuluş Savaşçılarının önderliğinde olacak.

Bu seferki final artık nihai zaferimiz olacak.

Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz!

30 Ağustos 2017

Halkın Kurtuluş Partisi
Genel Merkezi

Print Friendly, PDF & Email